Logo

8. Hukuk Dairesi2024/354 E. 2024/5881 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kadastro çalışmaları sırasında tespit harici bırakılan taşınmazın tapuya tescili davasında, taşınmazın orman parseli içinde kalması ve imar planı kapsamında bulunması sebebiyle tescil koşullarının oluşup oluşmadığına ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Mahkemenin, orman parseli ve imar planı durumunu dikkate almadan, eksik inceleme yaparak hüküm kurması ve davacının asli müdahilin zilyetliğinde olduğunu iddia ettiği bölüme dair talep aşırılarak tescil kararı vermesi usul ve kanuna aykırı görülerek bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2018/100 E., 2019/358 K.

KARAR : Davanın kısmen kabulüne

Taraflar arasındaki tapusuz taşınmazın tescili davasından dolayı yapılan yargılama sonunda verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonunda Yargıtay (Kapatılan)16. Hukuk Dairesince, İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararı davacı vekili ve davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

KARAR

Davacı ..., ... Beldesi çalışma alanında bulunan ve 1960 yılında yapılan kadastro sırasında tespit harici bırakılan (Doğusu ve Kuzeyi Umumi Yol, Batısı ... ve ... Talası, Güneyi ... mirasçıları zilyetliğindeki Hazine arazisine sınırları olan 1500m2'lik arazi) taşınmaz hakkında imar-ihya ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak tapusuz taşınmazın tescili davası açmıştır.

Yargılama sırasında ..., davacının davasına konu taşınmazın bir bölümünün kendi zilyetliğinde olduğu iddiasına dayanarak bu bölüme yönelik davacının müdahalesinin men'ine karar verilmesi talebiyle davaya asli müdahil olmuştur.

Diğer -... dışındaki- müdahiller tarafından da 24.04.2009 tarihli asli müdahale dilekçesi ile; dava konusu taşınmazın babadan kalma olduğunu ve hisseleri oranında tesciline karar verilmesi talep edilmiştir (Alanya 2. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2012/876 Esas, 2013/338 Karar sayılı ilamı ile muris ...'ın miras şirketine temsilci olarak atandığına ilişkin kararı dosyaya sunulmuştur.)

İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; "müdahil ...'ın davasının kabulüne, harita mühendisi ...'nin 26.12.2011 tarihli, krokili raporunda (B) harfiyle görülen 306,10 metrekarelik kısmın müdahil ... adına tapuya kayıt ve tesciline; aynı raporda (A) harfiyle görülen 656,18 metrekarelik kısmın muris ...'a ait Alanya Sulh Hukuk Mahkemesinin 29.09.1977 tarihli ve 1977/442 Esas, 1977/506 Karar sayılı veraset ilamındaki hisseleri oranında mirasçıları adına tapuya kayıt ve tesciline, ancak mirasçılardan ...'in hak talep etmediği anlaşıldığından ...'in payının davacı ...'a verilmek suretiyle ...'ın 6/40 pay sahibi olmasına, diğer mirasçıların miras hisseleri oranında pay sahibi olmalarına, ...'e pay verilmesine yer olmadığına" karar verilmiş; hüküm, davacı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 06.11.2017 tarihli ve 2015/13784 Esas, 2017/7511 karar sayılı ilamı ile; " ... Büyükşehir Belediyesi'ni davaya dahil etmesi için davacı tarafa süre verilmeli, taraf teşkili sağlandıktan sonra tarafların iddia ve savunmalarına ilişkin tüm deliller toplanıp değerlendirilerek sonucuna göre bir hüküm kurulmalıdır. Mahkemece bu yön göz ardı edilerek hüküm kurulması isabetsiz olup, davacılar vekilinin temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulüyle" hükmün bozulmasına karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda; yukarıda sayı ve tarihi yazılı olan kararla; "davacı ...'nin muris terekesine temsilci atanan muris ... mirasçısı olduğu, ... terekesine müdahillerden oğlu ...'ın atandığı, her ne kadar ... dava konusu edilen ve tespiti yapılan (A) harfi ile görülen 656, 18 m²'lik kısmın kendisi adına tapuya tescilini talep etmişse de Mahkemece toplanan deliller, alınan mahalli bilirkişi ve tanık beyanlarına göre söz konusu yerin muris ...'dan mirasçılarına intikal ettiği, aralarında taksime konu olmadığı, muris ... aleyhine kazandırıcı zamanaşımı nedeniyle zilyetlik hükümleri çerçevesinde tescil şartlarının oluştuğu, taşınmazın tarım arazisi niteliği taşıdığı, imar ihya edildiği anlaşıldığından muris ... mirasçıları adına veraset ilamındaki hisseleri oranında tesciline karar vermek gerektiği, ancak mirasçılardan ...'in hak talebinde bulunmadığı, davacı ...'ın hak sahibi olduğunu beyan ettiğinden ...'e düşen hissenin ... adına tesciline karar vermek gerektiği, yine şartları oluştuğundan HMK 713 ve kadastro Kanunu 14 ve 17 nci maddeleri uyarınca tespiti yapılan 306,10 m²'lik kısmın da müdahil ... adına tapuya kayıt ve tesciline karar verildiği" gerekçesiyle ... ilçesi, ... Beldesinde bulunan ve harita mühendisi ...'nin 26.12.2011 tarihli, krokili raporunda (B) harfiyle görülen 306,10 m²'lik kısmın müdahil ... adına tapuya kayıt ve tesciline, davacı ...'ın davasının kısmen, müdahil ...'ın davasının kabulü ile aynı raporda (A) harfiyle görülen 656,18 m²'lik kısmın muris ...'a ait Alanya Sulh Hukuk Mahkemesinin 29.09.1977 tarihli ve 1977/442 Esas, 1977/506 Karar sayılı veraset ilamındaki hisseleri oranında mirasçıları adına tapuya kayıt ve tesciline, ancak mirasçılardan ...'in hak talep etmediği anlaşıldığından ...'in payının davacı ...'a verilmek suretiyle ...'ın 6/40 pay sahibi olmasına, diğer mirasçıların miras hisseleri oranında pay sahibi olmalarına, ...'e pay verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir. Karar davacı vekili ile davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Dava dilekçesindek açıklamaya göre dava, 4721 sayılı Türk Medeni Kanun'un (4721 sayılı Kanun) 713 üncü maddesi hükmü uyarınca tapusuz olan taşınmazın tesciline ilişkindir.

Çekişmeli taşınmazın bulunduğu ... Kasabasında 15.04.1960 tarihinde Kadastro çalışmaları yapılmış ve 12.08.1960 tarihinde kesinleşmiştir. Kadastro çalışmaları sırasında taşınmaz tespit harici bırakılmıştır. Taşınmazın bulunduğu ... Mahallesinde 6831 sayılı Orman Kanunu'na (6831 sayılı Kanun) göre 13.11.1984-16.11.1984 tarihleri arasında orman kadastrosu yapılmış, 02.05.1985 tarihinde ilan edilmiş ve itirazsız yerlerde 03.06.1986 tarihinde kesinleşmiştir. Daha sonra 07.09.1987 tarihinde ... Mahallesinde 6831 sayılı Kanuna göre sınırlaması ve 2896 Sayılı 31.8.1956 Tarihli ve 6831 Sayılı Orman Kanununun Bazı Maddelerinin Değiştirilmesine ve Bazı Maddelerinin Yürürlükten Kaldırılmasına Dair Kanuna (2896 Sayılı Kanun) göre 2/B madde uygulamaları ile evvelce sınırlaması yapılmamış ormanların aynı kanun gereğince orman kadastrosu ve 2/B uygulamasını yapmak üzere işe başlanılmıştır. Bu çalışmalar ise 08.09.1987 tarihinde tamamlanarak 24.11.1988 tarihinde ilan edilmiştir.

1. Davacı ... vekilinin temyiz itirazları bakımından; tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, yapılan yargılama ve uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirmesine, uyulan bozma ilamı doğrultusunda hüküm verildiğine ve 6100 sayılı Kanun’un Geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Kanun’un 428 inci maddesi ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrasında yer alan sebeplerin biri de bulunmadığına göre, davacı ... vekilinin temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2. Davalı Hazine vekilinin temyiz itirazlarına gelince; İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmişse de; eksik inceleme ve araştırmayla hüküm kurulmuştur. Şöyle ki; dava 4721 sayılı Kanun'un 713 üncü maddesi uyarınca 1960 yılında yapılan kadastro sırasında tescil harici bırakılan taşınmazın tescili için açılmış olup, Yargıtayda temyiz incelemesi sırasında tapılan TAKBİS sorgusunda dava konusu taşınmazın ... mahallesi sınırları içerisinde 1067 ada 67 parsel numaralı orman parseli içerisinde kaldığı anlaşılmıştır.

Bu itibarla Mahkemece 1067 ada 67 parsel sayılı orman parseline ilişkin ilk oluşumundan itibaren tüm tedavüllü tapu kayıtları getirtilmeli, 1985 tarihinde kesinleşen orman tahdit evrakları dosya içerisine eksiksiz olarak alınmalı, bundan sonra dava konusu taşınmazın en eskiden itibaren tüm hava fotoğraflarının ilgili yerden istenerek getirtilmeli, bu hava fotoğrafı esas alınarak üretilen memleket haritası ilgili yerlerden getirtilip, önceki bilirkişiler dışında halen Tarım ve Orman Bakanlığı ile bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman orman mühendisleri arasından seçilecek bir orman mühendisi bilirkişi, bir fen elemanı ve bir jeodezi ve fotogrametri mühendisi bilirkişi aracılığıyla yeniden keşif yapılmalıdır. Keşifte, taşınmazın yeri duraksamaya yer verilmeyecek şekilde belirlenmeli, tüm hava fotoğrafları ve memleket haritaları fen, jeodezi ve fotogrametri uzmanı bilirkişileri ile orman bilirkişi eliyle yerine uygulattırılıp; orijinal-renkli (renkli fotokopi) hava fotoğrafı ve memleket haritasının ölçeği kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeği de hava fotoğrafı ve memleket haritası ölçeğine (Net-Cad veya benzeri programlar kullanılarak) denetime elverişli olacak şekilde çevrildikten sonra komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmaz çevre parsellerle birlikte anılan memleket haritası ve hava fotoğrafı üzerinde gösterilmeli, taşınmazın gerçek eğimi klizimetre aletiyle ölçülerek memleket haritalarındaki münhanilerden (yükseklik eğrilerinden) de faydalanılmak suretiyle belirlenmeli; stereoskopik hava fotoğraflarının stereoskop vasıtasıyla üç boyutlu incelemesi yapılarak temyize konu taşınmazın niteliği, üzerindeki bitki örtüsünün cinsi, yaşı, dağılımı, kapalılık oranının açıklandığı, müşterek imzalı şekilde, yalnız büro incelemesine değil, uygulamaya ve araştırmaya dayalı, bilirkişilerin onayını taşıyan krokili bilimsel verileri bulunan yeterli ve dosyadaki belgeler ile karşılaştırıldığında denetime elverişli rapor alınmalı ve çekişmeli taşınmazın öncesi itibariyle orman sayılan yerlerden olup olmadığı tereddüte mahal bırakmayacak şekilde belirlenmelidir.

Ayrıca dava konusu taşınmaz 766 sayılı Tapulama Kanunu'na (766 sayılı Kanun) göre 1960 yılında yapılan tapulamada tescil harici bırakıldığına göre dava konusu taşınmaz imar ve ihyaya muhtaç bir yerdir. İlk Derece Mahkemesince dava konusu taşınmazın imar ve ihyaya muhtaç bir yer olması nedeniyle dava konusu taşınmazın bulunduğu yerde imar planının bulunup bulunmadığı hususunun ilgili yerden sorulması, eğer taşınmaz imar planı kapsamında ise imar planının doysa içerisine alınması, 3402 sayılı Kadastro Kanunu (3402 Sayılı Kanun) ihya edilen taşınmaz mallara ilişkin 17 nci maddesinin 2 nci fırkası, "il, ilçe ve kasabaların imar planının kapsadığı alanlarda kalan taşınmaz mallarda bu hüküm uygulanmaz" hükmünü içermekte olup buna göre, 3194 sayılı İmar Kanunu'nun (3194 sayılı Kanun) 8/b maddesinde tanımlanan, nazım ve uygulama imar planına alınan bir taşınmazın imar-ihya ve kazanmayı sağlayan zilyetlik hukuksal sebeplerine dayalı olarak mülk edinilebilmesi için tüm koşulların, imar planının onay tarihine kadar oluşmuş olması gerektiği husuna dikkat edilerek mahkemece zilyetlik hususu bu şekilde irdelenmelidir.

3)Asli müdahil ..., davacının davasına konu taşınmazın bir bölümünün kendi zilyetliğinde olduğu iddiasına dayanarak bu bölüme yönelik davacının müdahalesinin men'ine karar verilmesi talebinde bulunduğu dikkate alındığında mahkemece talep aşılarak tescil kararı verilmesi de doğru değildir.

İlk Derece Mahkemesince, belirtilen hususlar gözetilmeksizin, eksik araştırma ve incelemeye dayalı olarak karar verilmesi usûl ve kanuna uygun bulunmadığından, hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir.

SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle;

Davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddine,

Davalı Hazine vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA,

59,30 TL peşin harcın onama harcına mahsubu ile kalan 368,30 TL'nin temyiz eden davacıdan alınmasına,

1086 sayılı Kanun'un 440/I maddesi gereğince Yargıtay ilamının tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,

14.10.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.