"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2020/679 E., 2023/591 K.
KARAR : İstinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle görevden alma talebinin usulden reddine
İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 7. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2018/439 E., 2019/851 K.
Taraflar arasında Ankara 7. Asliye Hukuk Mahkemesinde görülen dava sonucunda verilen hükme karşı davacı vekili ile davalılardan ... vekili, ... vekili, ... vekili ve ... tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle görevden alma talebinin usulden reddine ve davalılar hakkında müeyyide uygulanmasına karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı, davalılardan ... vekili ile ... vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava dilekçesinde; davalıların yöneticisi oldukları "... ... Vakfı"nın 24.12.2017 tarih ve 30280 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 695 sayılı KHK’nın “Milli güvenliğe tehdit oluşturduğu tespit edilen FETÖ’ne aidiyeti, iltisakı veya irtibatı belirlenen vakıf ve dernekler ile bunların iktisadi işletmeleri kapatılmıştır” hükmü ile kapatıldığını, Vakıf üyelerinin bir çoğu ve vakfın kuruluşundan itibaren değişmeyen ve 7 kişiden oluşan yönetim kurulunun 6 üyesinin FETÖ/PDY terör örgütü ile iltisak halinde olmaları dolayısıyla haklarında tutuklama ve/veya meslekten ihraç edilme gibi yasal işlemler tesis edildiğini, yapılan incelemeler neticesinde Vakfın 2011, 2014, 2015 ve 2016 yıllarında vakıf senedinde yazılı amaçlar doğrultusunda herhangi bir harcaması bulunmadığı, 2012 yılında 98.750,00 TL, 2013 yılında ise 395.293,00 TL amaca yönelik harcaması bulunduğu görüldüğünü, teftiş dönemi içerisinde bu harcamalar dışında vakıf senedinde yazılı amacını gerçekleştirme noktasında herhangi bir faaliyet olmadığını, her ne kadar vakıf 695 sayılı KHK ile kapatılmış, vakfın yönetim kurulu üyelerinin adı geçen vakıftaki yöneticilik vasıfları ortadan kalkmış olsa da anılan kararname gereğince vakfın kapatılmasına sebep olan ve vakfın kuruluşundan beri değişmeyen yönetim kurulu üyelerinin başka vakıflarda yönetim kurulu üyeliği yapmalarının önüne geçilmesini teminen Vakıflar Kanunu’nun 10 uncu maddesi uyarınca görevden alınmaları yönünde karar alındığını, Vakıflar Kanunu’nun 10 uncu maddesi gereğince görevden alınmaları istenmiştir.
İlk Derece Mahkemesince; dosyaya yansıyan bilgi ve belgelere göre, alınan bilirkişi raporu dikkate alındığında davalı vakıf yöneticilerinin yönetiminde bulundukları Ankara'da kurulu ... ... Vakfının (UHAV) 2011, 2012, 2013 ve 2014 yıllarına ait kanuni defterlerinin tutulmadığı, 64.674,00 TL ve 1.710 Euro'nun harcama belgelerinin bulunmadığı, Vakfın adres değiştirmesi sırasında 2014 yılında alınan 1.249,00 TL fatura değerli bilgisayar, yazıcı ve çantasının kaybolduğu, 193 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun ilgili maddeleri, Vakıflar Yönetmeliğinin 50 ve 51 inci maddelerinin ihlal edilmesiyle Vakıflar Kanunu'nun 10 uncu maddesi ilk fıkrasındaki mevzuata uyma zorunluluğu da ihlal edildiğinden Vakıf yöneticilerinin görevden alınmaları, Vakfın amacı doğrultusunda, yılında 98.750,00 TL, 2013 yılında 395.293,00 TL amaca yönelik gider dışında 2011, 2014, 2015, 2016 (dört yılda) amaca yönelik hiç harcama olmayıp faaliyet yapmadığından Vakıflar Kanununun 10 uncu maddesinin 2 nci fıkrasının(a) bendi ihlal edildiğinden vakıf yöneticilerinin görevden alınmaları gerektiği, Vakıf yöneticileri ve Vakfın 25 üyesinin terör örgütü FETÖ/PDY ile olan irtibatları olması da dikkate alındığında Vakıf üzerindeki devlet denetimini zafiyete sokacağı aşikar olmakla ağır ihmal olarak nitelendirilerek, "Davalıların azil şartları oluştuğunun tespitine, davalıların görev aldığı vakfın kapatıldığı dikkate alınarak azil talebine ilişkin karar verilmesine yer olmadığına" karar ver verilmiştir.
Davacı ... vekili ile davalılardan ... vekili, ... vekili, ... vekili ve ...'ın istinaf başvurusu üzerine Bölge Adliye Mahkemesince; "...eldeki davada, dava tarihinden önce kapatılan vakfın yöneticilerinin görevleri kapatma ile sona erdiğinden, yani dava tarihi itibari ile vakıftaki görevleri sona ermiş olduğundan bu hususta mahkemeden davalıların görevden alınmalarını istemekte davacı tarafın hukuki yararının mevcut olmadığı anlaşılmaktadır. Buna göre, mahkemece, vakıf yöneticileri olan davalıların görevden alınmalarına ilişkin talep yönünden davanın HMK’nın 114/1-h maddesi gereğince hukuki yarar yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi doğru değildir.
Öte yandan, davacı tarafça, Vakıflar Kanunu’nun 10/4.maddesi kapsamında görevden almanın kanuni sonuçları hakkında karar verilmesi de talep edilmiş olup, az yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı tarafın, davalıların görevden alınmalarını istemekte hukuki yararının bulunmadığı anlaşılmakta ise de, görevden alınma için ileri sürülen sebeplerin varlığının sabit olması halinde, Vakıflar Kanunu’nun 10/4.maddesi kapsamında görevden almanın kanuni sonuçları hakkında hüküm kurmaya engel olmadığı da kanunun açık düzenlemesi gereği olduğundan, somut olayda, ... ... Vakfı’nın düzenleme şeklindeki kuruluş senedinde isimleri geçen kurucularının tamamının, 140 vakıf üyesinden 25 tanesinin ve vakfın kuruluşundan itibaren değişmeyen ve 7 kişiden oluşan yönetim kurulunun 6 üyesinin, FETÖ/PDY terör örgütü ile iltisak halinde olmaları dolayısıyla haklarında tutuklama ve/veya meslekten ihraç edilme gibi yasal işlemler tesis edildiği ortaya konularak, adı geçen vakfın 24.12.2017 tarihli ve 695 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı Tedbirler Alınması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname gereğince kapatıldığı göz önüne alındığında, mahkemece de azil şartlarının oluştuğu kabul edildiğine göre, 695 sayılı KHK ile kapatılan ... ... Vakfı yöneticileri olan davalılar ..., ..., ..., ..., ..., ... ve ...’nun, 5737 sayılı Vakıflar Kanunu’nun 10/4 üncü maddesi uyarınca Meclis üyesi olamayacaklarına ve 5 yıl süreyle aynı vakfın yönetim ve denetim organında görev alamayacaklarına, ayrıca başka bir vakfın yöneticisi iseler o görevlerinden de alınmış sayılacaklarına ve 5 yıl süreyle hiçbir vakfın yönetim ve denetim organında görev alamayacaklarına karar verilmesi gerekirken, mahkemece bu talep yönünden olumlu olumsuz bir karar verilmemesi de doğru görülmemiş..." gerekçeleri ile davacı ve bir kısım davalıların istinaf itirazları kısmen ve HMK’nın 355.maddesi hükmü de gözetilerek yerinde görülerek istinaf kanun yolu başvuru isteklerinin ayrı ayrı kabulü ile, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve esas hakkında yeniden hüküm kurularak davanın kısmen kabulüne, davalıların görevden alınmalarına ilişkin talebin hukuki yarar yokluğundan usulden reddine ve davalıların 5737 sayılı Vakıflar Kanunu’nun 10/4 üncü maddesi uyarınca Meclis üyesi olamayacaklarına ve 5 yıl süreyle aynı vakfın yönetim ve denetim organında görev alamayacaklarına, ayrıca başka bir vakfın yöneticisi iseler o görevlerinden de alınmış sayılacaklarına ve 5 yıl süreyle hiçbir vakfın yönetim ve denetim organında görev alamayacaklarına, vekalet ücreti ile yargılama giderlerinin davalılara yükletilmesine karar verilmiştir.
Davalılardan ... vekili ile ... vekili Bölge Adliye Mahkemesi kararına karşı verdiği temyiz dilekçelerinde; görevden alma davası reddedilmesine rağmen lehlerine vekalet ücreti verilmediği, görevden alama davası açılmasında vakfın kapatılması nedeni ile hukuki yarar olmadığı, kurulan hükmün zorlama yoruma dayandığı ileri sürülerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasını istemişlerdir.
Dava, Vakıf yöneticilerinin 5737 sayılı Vakıflar Kanunu 10 uncu maddesi kapsamında görevden alınmaları istemine ilişkindir.
Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile İlk Derece Mahkemesi ve Bölge Adliye Mahkemesi kararlarındaki gerekçelere, 6100 sayılı Kanun’un 369/1 inci maddesi de gözetilerek yapılan incelemede aynı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden biri de bulunmadığına göre, temyizen incelenen karar usul ve kanuna uygun olup bir kısım davalı vekillerinin temyiz dilekçelerinde ileri sürdüklaeri nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
SONUÇ: Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesi uyarınca ONANMASINA,
179,90 TL peşin harcın onama harcına mahsubu ile kalan 247,70 TL'nin temyiz eden ... ile ...'tan ayrı ayrı alınmasına,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
03.10.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.