"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/2106 E., 2024/1587 K.
KARAR : İstinaf başvurusunun esastan reddine
İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul 4. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2021/479 E., 2022/305 K.
Taraflar arasında İstanbul 4. Asliye Hukuk Mahkemesinde görülen dava sonucunda verilen hükme karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı, davacı vekilince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili dava dilekçesinde, davacının dernek üyeliğinden 09.08.2021 tarihli yönetim kurulu kararı ile çıkartıldığını, çıkarma kararının haksız olduğu ileri sürülerek çıkarma kararının iptali ve üyeliğin devamına karar verilmesini istemiş iken; 22.04.2022 tarihli ıslah dilekçesi ile; dernek üyeliğinin devam ettiğinin tespitine karar verilmesini istemiştir.
İlk Derece Mahkemesince; davacının, davalı derneğin üyesi ve aynı zamanda yönetim kurulu üyesi iken, yönetim kurulu kararı ile dernek yönetim kurulu üyeliğinden ve dernek üyeliğinden çıkarılmasına karar verildiği, davacı tarafından bu karara karşı itiraz yolları tüketilmediği ve bu hususta genel kurul kararı olmadığı halde davacının yönetim kurulunun bu kararı doğrultusunda derneğin etkinliğine katılamadığı, dernek faaliyetlerine katılımının engellendiği iddia edilerek iş bu dava açılmış ise de yönetim kurulunun almış olduğu karara karşı öncelikle dernek içi müracaat yollarının tüketilmesi gerekmekte olup dernek içi müracaat yolları kullanılarak yönetim kurulu kararının iptali için genel kurula müracaat edilmesi ve üyelik durumunun görüşülmesinin sağlanması gerekmekte olup bu yola başvurulmadan doğrudan yönetim kurulu kararı esas alınarak dernek üyeliğinin devam ettiğinin tespiti davası açılmasında ön şart eksikliği bulunduğu kabul edilerek davanın usulden reddine karar verilmiştir.
Davacı vekilinin istinaf başvurusu üzerine Bölge Adliye Mahkemesince; davanın, davacının davalı dernek tarafından yönetim kurulu kararı ile dernek yönetim kurulu üyeliği ve dernek üyeliğinden çıkarılmış olduğunun bildirilmiş olmasından dolayı yönetim kurulu kararına karşı dernek üyeliğinin devam ettiğinin tespitine yönelik açılmış dava olduğu, davacı tarafın usulüne uygun olarak yazılı şekilde iç denetim yollarının tüketildiğine ilişkin deliller ile başvurusu ispatlanamadığından, buna yönelik özel dava şartı gerçekleşmeden açılan davanın reddine karar verilmesinde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesi ile davacı vekilinin yerinde olmayan istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Davacı vekili Bölge Adliye Mahkemesi kararına karşı verdiği temyiz dilekçesinde; istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebepler tekrar edilerek davacının yönetim kurulu kararı ile dernek üyeliğinden çıkartılmış olmasına rağmen sanki ortada kesin çıkarma kararı varmış gibi davacının dernek faaliyetlerine katılmasına engel çıkartıldığı, davacının, dernek üyeliğinin devam ettiğinin tespit edilmesinde hukuki yararı olduğu, ıslah dilekçeleri doğrultusunda davaya devam edilmesi gerektiği, eksik ve hatalı inceleme ile karar verildiği, arz edilen ve resen gözetilecek sebeplerle Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasını istemiştir.
04.06.1958 tarihli ve 15/6 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme kararı gereğince, maddi olayları açıklamak taraflara ve ileri sürülen olayları hukuken nitelemek ve uygulanacak Kanun hükümlerini tesbit etmek ve uygulamak görevi hakime aittir. Nitekim 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 33 üncü maddesinde hâkimin, Türk Hukukunu resen uygulayacağı belirtilmiştir. Bu ilke gereği açılan davayı nitelemek ve açılmış bir dava hakkında doğru hukuk kurallarını bulup uygulamak hâkime düşen bir görevdir.
Dava, ıslah edilmiş şekli ile yönetim kurulu kararı ile dernek üyeliğinden çıkartılan davacının dernek üyeliğinin devam ettiğinin tespiti istemine ilişkindir.
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) 67 nci maddesinde; "Tüzükte üyelerin çıkarılma sebepleri gösterilebilir. Tüzükte çıkarma sebepleri gösterilmişse, çıkarma kararına bu sebeplerin haklı sayılamayacağı iddiasıyla itiraz edilemez. Tüzükte çıkarma düzenlenmemişse üye, ancak haklı sebeple çıkarılabilir. Bu çıkarma kararına, haklı sebep bulunmadığı ileri sürülerek itiraz edilebilir." 68 inci maddesinde ise; "Dernek üyeleri eşit haklara sahiptirler. Dernek, üyeleri arasında dil, ırk, renk, cinsiyet, din ve mezhep, aile, zümre ve sınıf farkı gözetemez; eşitliği bozan veya bazı üyelere bu sebeplerle ayrıcalık tanıyan uygulamalar yapamaz. Her üyenin, derneğin faaliyetlerine ve yönetimine katılma hakkı vardır." 73 üncü maddesinde; "Genel kurul, derneğin en yetkili karar organı olup; derneğe kayıtlı üyelerden oluşur." 83/2 nci maddesinde; "Diğer organların kararlarına karşı, dernek içi denetim yolları tüketilmedikçe iptal davası açılamaz." hükümleri ile davalı Dernek Tüzüğü'nün "Üyelikten çıkma ve çıkarılma" başlıklı 7 nci maddesinde; "Dernek tüzüğüne aykırı davrananlar Yönetim Kurulu kararı ile Dernek üyeliğinden çıkarılır. Söz konusu kişilerle ilgili Yönetim Kurulu isterse Disiplin Kurulundan görüş alabilir. İhraç kararına karşı ilk Genel Kurul toplantısında itiraz edilebilir. Genel Kurulun vereceği karar kesindir." düzenlemeleri bulunmaktadır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 367/2 nci maddesinde; "Kişiler hukuku, aile hukuku ve taşınmaz mal ile ilgili ayni haklara ilişkin kararlar kesinleşmedikçe yerine getirilemez." hükmü ile aynı Kanunun 106 ncı maddesinde de; "Tespit davası yoluyla, mahkemeden, bir hakkın veya hukuki ilişkinin varlığının ya da yokluğunun yahut bir belgenin sahte olup olmadığının belirlenmesi talep edilir. Tespit davası açanın, kanunlarda belirtilen istisnai durumlar dışında, bu davayı açmakta hukuken korunmaya değer güncel bir yararı bulunmalıdır."hükümleri yer almaktadır.
Dosyadaki bilgi ve belgelerden; davacının davalı derneğin üyesiyken 09.08.2021 tarih ve 37 sayılı yönetim kurulu kararı ile davacının dernek yönetim kurulu üyeliği ile dernek üyeliğinden ihracına karar verildiği, cezaya karşı genel kurul nezdinde itirazda bulunulup bulunmadığının değerlendirilmesinden önce, bu ceza henüz kesinleşmeden davacının üyelik haklarını kullanmasının engellenmesi nedeni ile davacının, davalı dernek üyeliğinin devam ettiğinin ve üyelik haklarından yararlanması gerektiğinin tespitine karar verilmesi istemli davanın açıldığı, mahkemece olayda genel kurul kararının bulunmadığı, iç denetim yolları tüketilmeden doğrudan yönetim kurulu kararlarına karşı da dava açılamayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verildiği anlaşılmaktadır. Ne var ki mahkemenin kabul ettiği şekilde davada dernek yönetim kurulu kararlarının iptali istenmemektedir. Davacı hakkında verilen disiplin cezası henüz kesinleşmemiştir. Şahıs hukukuna ilişkin karar ve işlemler kesinleşmeden uygulanamaz. Kesin nitelikte olmayan kararların üyelik ilişkisi üzerinde olumsuz bir etkisi de söz konusu değildir. Dernek üyeliğinden geçici uzaklaştırma veya çıkarmaya ilişkin dernek yönetim kurulu kararı henüz kesinleşmediğinden, bunun bir sonucu olarak çıkarmaya ilişkin kararın kesinleşmesine kadar üyelik ilişkisi devam eder. Dolayısıyla dernek içi denetim yollarının kullanıldığı safhada bu yolları kullanan üyenin, dernek üyeliği devam etmektedir.
Yukarıda gösterilen yasal düzenlemeler ile yapılan açıklamalar dikkate alındığında davacıya, dernek üyeliğinin tespiti konusunda yargı organına başvurma olanağı tanımamak, Anayasa'nın 33 üncü maddesinde güvence altına alınan "dernek kurma hürriyeti"ne ilişkin usulü güvencelerin ve yine Anayasa'nın 36 ncı maddesinde düzenlenen hak arama hürriyetinin ihlali sonucunu doğurabilir. Buna göre davacının üyelik haklarını kullanmasının engellenmesi nedeniyle hukuken korunmaya değer güncel bir yararı bulunduğundan dernek üyeliğinin devam ettiğinin tespiti istemli davada, taraf delillerinin toplanması ve tüm delillerin birlikte değerlendirilerek hasıl olacak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucu davanın reddine karar verilmesi doğru görülmediğinden Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılarak İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ:Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,
İlk Derece Mahkemesi kararının yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA,
Peşin harcın istek halinde temyiz eden davacıya iadesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 03.10.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.