Logo

8. Hukuk Dairesi2024/4645 E. 2025/395 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Uygulama kadastrosunda yapılan ölçüm ve sınırlandırma nedeniyle taşınmazın yüzölçümünde azalma olduğunu iddia eden davacının, taşınmazın yüzölçümünün düzeltilerek tesciline karar verilmesi talebi.

Gerekçe ve Sonuç: Mahkemenin, uyulan bozma ilamı doğrultusunda yaptığı inceleme ve araştırma sonucunda, taşınmaz sınırlarında bir değişiklik olmadığı, tesis kadastrosundaki sınırların mevcut durumla uyumlu olduğu ve bu durumun hava fotoğrafları ile de desteklendiği, dolayısıyla uygulama kadastrosunun mevzuata uygun olduğu gözetilerek yerel mahkemenin davanın reddine ilişkin kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi

KARAR : Davanın reddine

Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen uygulama kadastrosuna itiraz davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiş, bozma sonrası yapılan yargılama neticesinde davanın reddine dair verilen kararın Dairece yeniden bozulması üzerine, yapılan yargılama neticesinde davanın reddine karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

K A R A R

Uygulama kadastrosu sırasında, Ankara ili Yenimahalle ilçesi ... Mahallesi çalışma alanında ve tapuda davacı adına kayıtlı bulunan eski 11 parsel sayılı 7.500,00 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz 143 ada 113 parsel numarasıyla ve 5.351,40 metrekare yüzölçümlü olarak, tapuda davalılar adına kayıtlı bulunan eski 10 parsel sayılı 11.750,00 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz ise yeni 143 da 114 parsel numarasıyla ve 14.693,74 metrekare yüzölçümlü olarak tespit edilmiştir.

Davacı, dava konusu taşınmazın yüzölçümünde 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun (3402 sayılı Kanun) 22/a maddesine dayalı yenileme çalışmaları sonucunda azalma meydana geldiğini belirterek, taşınmazın yüzölçümünün yenileme çalışmasından evvelki hali ile düzeltilerek tesciline karar verilmesini istemiştir.

Davalı ..., davanın reddini savunmuştur.

Dahili davalılar, davaya cevap vermemiştir.

İlk Derece Mahkemesinin 27.06.2019 tarihli ve 2018/38 Esas, 2019/43 Karar sayılı kararıyla; davanın reddi ile dava konusu Ankara ili Yenimahalle ilçesi ... Mahallesi (eski 11 parsel) yeni 143 ada 113 parsel nolu taşınmazın uygulama tespit gibi tesciline karar verilmiş, karara karşı, davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuş, Bölge Adliye Mahkemesinin 11.11.2019 tarihli ve 2019/1190 Esas 2019/1666 Karar sayılı kararıyla; dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebepler ile kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı yönü gözetilerek yapılan incelemede; harita mühendisi tarafından yöntemine uygun şekilde tesis kadastrosu ve 22/a maddesi gereğince yapılan uygulama kadastrosu paftaları ile hava fotoğraflarının çakıştırılması neticesinde, eski 11 yeni 143 ada 113 parsel sayılı taşınmazın yüzölçüm miktarının düşmesinin sebebinin, dava konusu taşınmazın komşu eski 10 nolu parsel ile ortak noktası olan 50 nolu kırık noktasından 45 nolu kırık noktasına bağlanması gerekirken 46 nolu kırık noktasına bağlandığından birleştirme hatası yapıldığı, parselin mevcut sabit sınırlarının eski tarihli hava fotoğrafları ile uyumlu olduğu, böylece 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 22/a uygulaması ile elde edilen yüzölçümünün yenileme çalışmalarının mevzuata uygun olarak oluşturulduğu ve teknik açıdan hatasının bulunmadığı gerekçeleri ile istinaf talebinin reddine karar verilmiş, davacı vekilinin temyiz istemi sonunda, Dairenin 10.03.2022 tarihli ve 2021/4030 Esas, 2022/2191 Karar sayılı ilamı ile, "... Somut olayda, Mahkemece, bilirkişi raporu uyarınca, davanın reddine karar verilmiş ise de, bu görüşe katılma olanağı bulunmamaktadır. Şöyle ki, Mahkemece yapılan keşif sonrası alınan 21.05.2019 tarihli fen bilirkişi raporunda, ( eski 11) 143 ada 113 parsel sayılı taşınmazın 10 parsel sayılı taşınmazın ortak noktası olan 50 nolu kırık noktasından 45 nolu kırık noktasına bağlanması gerekirken 46 nolu kırık noktasına bağlandığından birleştirme hatası yapıldığı belirtilmiş ise de, bu durumu destekleyecek kadastro ölçü değerlerinin ve hesap çizelgesinin dosya arasında olmadığı, yine 1953 tarihli hava fotoğrafında da, bu hususun doğrulanmadığı anlaşılmaktadır. Bu hususlar gözönüne alındığında, bilirkişi raporunun Yargıtay denetimine açık olmadığı ortadadır. Tüm bu açıklamalar ışığında, İlk Derece Mahkemesince yapılacak iş öncelikle, 10 parsel sayılı taşınmazın malikinin davaya dahil edilerek husumetin yaygınlaştırılması, sonrasında, tesis kadastrosu sırasındaki ölçü değerleri krokisi de gözönüne alınarak, dosyanın önceki bilirkişiye tevdi edilerek, 11 parsel sayılı taşınmaz ile 10 parsel sayılı taşınmazın ortak noktası olan 50 nolu kırık noktasının bağlantı noktasında neden hata yapıldığının ölçü krokisi ile birlikte değerlendirilerek, Yargıtay denetimine açık ek rapor alınması olmalıdır..." gereğine değinilerek karar bozulmuştur.

İlk Derece Mahkemesince bozma ilamına uyularak yeniden yapılan yargılama neticesinde, davanın reddine, dava konusu Ankara ili Yenimahalle ilçesi ... Mahallesi (eski 11 parsel) yeni 143 ada 113 parsel nolu taşınmazın uygulama tespiti gibi tesciline karar verilmiş, karara karşı, davacı vekili temyiz isteminde bulunmuş, bu defa, Daire'nin 08.11.2023 tarihli ve 2023/965 Esas 2023/5985 Karar sayılı ilamı ile, "...Somut olayda; İlk Derece Mahkemesince bozma ilamına uyulduğu halde, bozma ilamının gereklerinin yerine getirildiğinden söz edilemez. Şöyle ki; hükmüne uyulan bozma ilamında, öncelikle 10 parsel sayılı taşınmazın malikinin davaya dahil edilerek husumetin yaygınlaştırılması gereğine değinilmesine rağmen, anılan taşınmaz maliki davaya dahil edilmediği gibi, yine bozma ilamında, 21.05.2019 tarihli fen bilirkişi raporunda (eski 11) 143 ada 113 parsel sayılı taşınmazın 10 parsel sayılı taşınmazın ortak noktası olan 50 nolu kırık noktasından 45 nolu kırık noktasına bağlanması gerekirken 46 nolu kırık noktasına bağlandığı ve böylelikle birleştirme hatası yapıldığının belirtildiği, ancak bahsi geçen raporun Yargıtay denetimine açık olmadığı açıklanarak, ek rapor alınması gereğine işaret edilmesine rağmen, İlk Derece Mahkemesince bozma ilamı sonrası alınan ek rapor bilirkişi raporunda, soyut olarak, dava konusu taşınmaz ve davalı konumunda olan 10 parsel sayılı taşınmaz arasında bulunan bahse konu kırık noktalarının bağlanmasında birleştirme hatası yapıldığından bahsedilerek, bunun teknolojik yöntemlerden kaynaklandığı açıklanmış, söz konusu birleştirme hatasının hangi sebepten kaynaklandığı da somut bir şekilde ortaya konulmamış ve bozma sonrası dosya arasına alınan pafta örneği ve ölçü krokisi, bilirkişi raporunda yeterince değerlendirmeye alınmamıştır. Hal böyle olunca; İlk Derece Mahkemesince öncelikle, hükmüne uyulan bozma ilamında da açıklandığı üzere, 10 parsel sayılı taşınmazın maliki davaya dahil edilerek husumetin yaygınlaştırılması sağlanmalı; bundan sonra mahallinde, yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen ve davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek üç kişilik yerel bilirkişi kurulu ve taraf tanıkları ile harita mühendisi sıfatına sahip üç kişilik bilirkişi kurulunun katılımıyla yeniden keşif yapılmalı ve yapılacak keşifte, yerel bilirkişi ve tanıklardan dava konusu taşınmazın doğal ya da yapay sınırlarının bulunup bulunmadığı, taşınmazın tesis kadastrosundaki sınırlarının neresi olduğu, bu sınırlarda zaman içerisinde herhangi bir değişiklik olup olmadığı hususlarında maddi olaylara dayalı ayrıntılı bilgi alınmalı, göstermeleri halinde söz konusu sınırlar teknik bilirkişilere harita üzerinde işaretlettirilmeli, harita mühendisi bilirkişi kuruluna yukarıda belirtilen şekilde inceleme ve araştırma yaptırılarak, taşınmazların tesis kadastrosu sırasında belirlenen ve kesinleşen sınırlarını ve uygulama kadastrosu sırasında belirlenen sınırlarını bir arada ve farklı renkli kalemlerle gösteren, krokili denetime elverişli, gerekçeli ve ayrıntılı rapor alınmalı, özellikle önceki tarihli rapor ve ek rapor içerikleri de değerlendirilmek suretiyle, sabit nitelikte sınır bulunup bulunmadığı, tesis kadastrosu sırasında sınırlandırma hatası yapılıp yapılmadığı ve sınırlandırma hatasının hangi teknik verilerle açıklandığı, tesis kadastrosu sırasındaki ölçü değerleri de dikkate alınarak, 11 parsel sayılı taşınmaz ile 10 parsel sayılı taşınmazın ortak noktası olan 50 nolu kırık noktasının bağlantı noktasında neden hata yapıldığı hususları, somut verilere dayalı olarak, denetime imkan verecek şekilde ortaya konulmalı ve bundan sonra toplanan tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir...'' gereğine değinilerek karar bozulmuştur.

İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama neticesinde, dava konusu taşınmazın tesis kadastrosu ve 22/a maddesi gereğince yapılan uygulama kadastrosu paftalarının, ortofoto ve tesis kadastro tarihine en yakın hava fotoğrafları üzerinde çakıştırılması sonucunda, sınırların birbiriyle uyumlu olduğu, tapuluma çalışmalarında çekişmeli 10 ve 11 parsel sayılı taşınmazların ara sınırında sınırlandırma hatası yapıldığı, söz konusu hatanın 1950'li yıllardaki kadastro çalışmalarındaki teknik yetersizliklerden kaynaklanmış olabileceği, tapulama ölçü krokisinde göre 10 ve 11 parsel sayılı taşınmazların ara sınırının 45-50 nolu kırık noktalarına göre yapılması durumunda eski 10 ve 11 parsel sayılı taşınmazların ara sınırının 1953, 1975, 1998 yılı hava fotoğrafları ve 22-a sınırları ile uyumlu olacağı, hava fotoğraflarından da çok açık bir şekilde anlaşılacağı üzere; dava konusu eski 10 ve 11 parsel sayılı taşınmazların tapulama çalışmalarında belirlenen ara sınırına göre hiç bir şekilde kullanılmadığı, zeminde de buna ilişkin doğal veya yapay bir sınırın mevcut olmadığı, aksi düşünülerek tesis paftasına itibar edilmesi durumunda bunun yenileme kadastrosunun mantığına aykırı düşeceğinden bilirkişi kurulu tarafından sunulan 14.05.2024 tarihli raporun denetime elverişli ve hüküm kurmaya yeterli olduğu gerekçeleri ile, davanın reddine, dava konusu Ankara ili Yenimahalle ilçesi ... Mah. (eski 11 parsel) yeni 143 ada 113 parsel nolu taşınmazın uygulama tespiti gibi tesciline karar verilmiş, hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyulan bozma ilamı doğrultusunda inceleme ve araştırma yapılarak, mevcut deliller takdir edilerek karar verildiğine, uygulanması gereken hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığına, bozmaya uyulmakla taraflar lehine ve aleyhine kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin yeniden incelenmesine hukukça imkan olmadığı gibi 6100 sayılı Kanun’un 369/1 inci maddesi de gözetilerek yapılan incelemede aynı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden biri de var olmadığına göre, İlk Derece Mahkemesi kararında yazılı gerekçeler dikkate alındığında temyizen incelenen karar usul ve kanuna uygun olup davacı vekilinin temyiz dilekçesinde ileri sürdüğü nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

S O N U Ç : Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan İlk Derece Mahkemesi kararının ONANMASINA,

427,60 TL peşin harcın onama harcına mahsubu ile kalan 187,80 TL'nin temyiz edenden alınmasına,

1086 sayılı Kanun'un 440/I maddesi gereğince Yargıtay ilamının tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yoluna başvurulabileceğine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,

21.01.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.