Logo

8. Hukuk Dairesi2024/5109 E. 2025/1687 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Hazine adına kayıtlı taşınmazın tapu kaydının iptali ve davacılar adına tesciline ilişkin talep.

Gerekçe ve Sonuç: Hazine adına tescilli taşınmazın tapu kaydının yolsuz tescil niteliğinde olmadığı, davacıların idari yoldan oluşan tapu kaydından geriye doğru zilyetlikle kazanma süresi ve koşullarını ispat edemediği, ayrıca Hazine adına tapuda kayıtlı taşınmaz üzerindeki zilyetliğin mülkiyeti kazandırmayacağı gözetilerek yerel mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2021/66 E., 2023/94 K.

KARAR : Davanın kabulüne

Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen tapu iptali ve tescil davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesince İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kabulüne karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararı davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

K A R A R

Kadastro sırasında, ... ili ... ilçesi ... köyü, 102 ada 222 parsel sayılı ve 76.467,26 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, 08.07.1947 tarihli ve 41 sıra numaralı tapu kaydı uygulanarak tarla niteliği ile Hazine adına tespit ve tescil edilmiştir. Tutanağın edinme sebebinde ise, orman komisyonunun 1947 yılında yapmış olduğu çalışmalar sonucunda bu yerin Hazine parseli olarak tescil edildiği, halen de paftasında kesik çizgilerle gösterilen ve numara verilen yerlerin zilyetleri tarafından 1947 yılının çok öncesinden kullanılageldiği ve parsel içinde (A1) ile gösterilen yerin ... oğlu ..., (A2) ile gösterilen yerin ... Kızı ..., (A3) ile gösterilen yerin ... Oğlu ..., (A4) ile gösterilen yerin ... oğlu..., (A5) ile gösterilen yerin ... oğlu ..., (A6) ile gösterilen yerin ... oğlu...’un zilyetliğinde bulunduğu belirtilmiştir.

Davacı ... ve arkadaşları vekili, tespite esas tapu kaydının yolsuz tescile dayanıp tespite esas alınamayacağını, dava dilekçesinde sınırlarını bildirdikleri kısımlar yönünden irsen intikal, satın alma nedenlerine dayanarak müvekkilleri yönünden zilyetlikle mülk edinme koşullarının gerçekleştiğini ileri sürerek bu kısımların tapu kaydının iptali ile davacılar adına tescili istemiyle dava açmıştır. Mahkemece davanın kabulüne, fen bilirkişisi raporunda [A (A1) (11.626,55 metrekare)] harfi ile gösterilen kısım ile [B (A5) (33.461,18 metrekare)] kısmın tapu kaydının iptaline, tarla vasfı ile muris ... mirasçıları olan davacılar ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... adına miras hisseleri oranında iştiraken tapu siciline kayıt ve tesciline karar verilmiş; hüküm, davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 25.11.2020 tarihli ve 2020/9292 Esas, 2020/5664 Karar sayılı ilamı ile, "Mahkemece, davaya konu 102 ada 222 parselin dayanağı olarak gösterilen 08.02.1947 tarihli ve 41 numaralı tapu kaydının orman kadastrosu sonucu yolsuz olarak oluşturulmuş ve tescil edilmiş bir tapu kaydı olduğu gerekçesiyle yazılı şekilde karar verilmiş ise de, kaydın oluşum nedeni yöntemince araştırılmadığından yapılan araştırma ve inceleme hüküm vermeye yeterli bulunmamaktadır. Hal böyle olunca, çekişmeli taşınmazın kadastro tespitine müstenit 08.02.1947 tarihli ve 41 numaralı tapu kaydının oluşumuna dair tüm evraklar, varsa haritaları, komisyon kararları, tescil beyannamesi ve diğer belgeler noksansız bir şekilde getirtilerek tapu kaydının hukuki değeri ve kapsamı yöntemince belirlendikten sonra, toplanan delillerin sonucuna göre karar verilmelidir." gereğine değinilerek İlk Derece Mahkemesi kararı bozulmuştur.

İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda, "... ilçesi ... mahallesi 102 ada 222 parsel sayılı taşınmazın celbedilen kadastro tutanak sureti ile edinme sebebi sütununda 08.02.1947 tarihli ve 41 sıra numarasında Maliye Hazinesi adına kayıtlı olduğu kaydın hudut ve mevki itibariyle bu parseli kapsadığı, orman komisyonunun 1947 yılında yapmış olduğu çalışmalar sonucunda bu yerlerin tarla vasfı ile hazine parseli olarak tescillerinin yapıldığı anlaşılmış olup tescile dayanak harita ve komisyon tutanakları mahkememizce celp edilerek taşınmaz başında uygulanmıştır. Dosyaya celp edilen harita, komisyon tutanakları ve tüm evraklar birlikte değerlendirildiğinde söz konusu taşınmaza ait 08.02.1947 tarihli ve 41 numaralı tapu kaydı yolsuz tescil ile oluşturulduğu, zira dayanak yapılan orman komisyon tutanağının usulüne aykırı tutulduğu anlaşılmıştır. Jeodezi ve fotogrametri mühendisi bilirkişisinin mahkememize sunmuş olduğu 23.02.2023 havale tarihli raporda A1=11.626,55 m² olan kısmın davacıların murisi olan ...'ya babasından kaldığı, A5=33.461,18 m²lik kısım ise yine davacıların murisi ...'nın ...'dan 02 Temmuz 1985 tarihli satış senedi ile almış olduğu, dava konusu 102 ada 222 parsel içerisinde kalan A1=11.626,55 m² olan kısım ve A5=33.461,18 m²lik kısmın bir bütün olarak davacıların murisi ...'nın 30-40 yıldan fazla süredir zilyetliğinde olduğu, davacıların murisi ...'nın burayı mısır, buğday gibi kuru tarım ürünleri ekerek kullandığı, ... vefat ettikten sonra mirasçılarının bu yerleri icara vererek kullandıkları dinlenen tanıklar ve mahalli bilirkişi beyanları ile sabittir. Neticeten zilyetlikle mülk edinme şartlarının davacılar lehine gerçekleştiği, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun (3402 sayılı Kanun) 14. maddesinde belirtilen kuru toprakta 100 dönüm sınırının aşılmadığı" gerekçesiyle davanın kabulüne, ... ili ... ilçesi ... mahallesi 102 ada 222 parsel nolu taşınmazda 23.02.2023 havale tarihli bilirkişi raporunda A1 (11.626,55 m²) ve A5 (33.461,18 m²) harfi ile gösterilen kısımların davalı Hazine adına olan tapu kaydının iptali ile tarla vasfıyla davacılar ... adına 1/6, ... adına 1/6, ... adına 1/6, ... adına 1/6, ... adına 1/6 ve ... adına 1/6 pay oranında iştiraken tapu siciline kayıt ve tesciline karar verilmiş, davalı Hazine vekili tarafından karara karşı temyiz yoluna başvurulmuştur.

İlk Derece Mahkemesince bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda, 08.02.1947 tarihli ve 41 sayılı tapu kaydının yolsuz tescil ile oluşturulduğu, dayanak orman komisyon tutanağının usulüne aykırı tutulduğu ve davacılar lehine zilyetlik yoluyla kazanma koşullarının oluştuğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş ise de; 1947 tarihinde oluşan tapu kaydı, haritası, komisyon kararı ve eki belgeler karşısında idari yoldan oluşan tapu kaydının yolsuz tescil niteliğinde kabul edilemeyeceğine, idari yoldan oluşan tapu kaydından geriye doğru kazanma süresi ve koşulları ispat edilemediğine, 1947 yılı sonrası zilyetlik bakımından ise, tapu kaydı oluştuktan sonra Hazine adına tapulu taşınmazların 3402 sayılı Kanun’un 14 ve 17. maddesi uyarınca iktisabının mümkün olmadığına ve Hazine adına tapuda kayıtlı taşınmaz üzerinde yürütülen zilyetliğin mülkiyeti kazandırma imkanı bulunmadığına göre, Mahkemece davanın kabulüne karar verilmesi doğru olmamış, davalı Hazine vekilinin temyiz itirazları yerinde bulunduğundan, hükmün bozulmasına karar verilmesi gerekmiştir.

S O N U Ç : Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan İlk Derece Mahkemesi kararının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun Geçici 3. maddesi yollaması ile 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA,

1086 sayılı Kanun'un 440/I maddesi gereğince Yargıtay ilamının tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yoluna başvurulabileceğine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,

03.03.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.