Logo

8. Hukuk Dairesi2024/5801 E. 2025/2355 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kadastro çalışmaları sırasında tapu kaydına işlenen kullanıcı şerhinin terkini davasında, taşınmaz üzerinde davalı tarafından ileri sürülen kullanımın var olup olmadığına ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Mahkemece yapılan keşif ve bilirkişi raporu ile dosyadaki tutanaklar birlikte değerlendirildiğinde, taşınmazın davalı tarafından kullanıldığına dair iddianın aksine, taşınmazın boş ve çalılık vasfında olduğunun tespit edilmesi gözetilerek, kullanıcı şerhinin terkini yönündeki yerel mahkeme kararlarının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/1962 E., 2024/1312 K.

İLK DERECE MAHKEMESİ : Zonguldak 1. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2020/159 E., 2021/213 K.

Taraflar arasındaki kullanıcı şerhinin terkini davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı ... vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

K A R A R

... ili ... ilçesi ... Mahallesi çalışma alanında ve 3303 sayılı Taşkömürü Havzasındaki Taşınmaz Malların İktisabına Dair Kanun'un (3303 sayılı Kanun) Ek-1 inci maddesi kapsamında 2019 yapılan kullanım kadastrosu sırasında, 255 ada 103 parsel sayılı 2833,93 m² yüzölçümündeki taşınmaz, beyanlar hanesine, "3303 sayılı Kanun 'un 3 üncü maddesi gereğince idarenin ve ruhsat sahiplerinin maden arama ve işletme faaliyetlerine müdahale edilemeyeceği ve bundan doğacak zararlarda mülkiyet hakkına dayanılarak bir hak ve tazminat iddiasında bulunulamayacağı, kamu yararı ve ülke güvenliği açısından yabancı uyruklu gerçek kişiler ile kendi ülkelerinin kanunlarına göre göre kurulan tüzel kişiliğe sahip yabancı ticari şirketlerince iktisap veya sınırlı ayni hak tesis edilemeyeceği, 14.11.1999 tarihinden önce olmak üzere ...'in kullanımında olduğu" şerhi yazılarak, arsa vasfıyla davalı ... adına tespit ve tescil edilmiştir.

Davacı ... vekili dava dilekçesinde özetle, çekişmeli taşınmazın boş, işgalsiz ve çalılık vasıflı bir taşınmaz olduğu ve kimsenin zilyetliğinde bulunmadığını ileri sürerek, davalı adına verilen kullanıcı şerhinin iptal edilmesini istemiştir.

İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda "... toplanan deliller mahallinde yapılan keşif ve sonrasında düzenlenen bilirkişi raporlarına göre dava konusu taşınmazın her ne kadar 14.11.1999 tarihinden önce olmak üzere ... oğlu ...'in kullanımındadır şeklinde tespit yapılmışsa da;dosya kapsamında bulunan 29.09.1992 tarihli tutanak,02.08.2002 tarihli tutanak ve 31.08.2020 tarihli tutanak içeriklerine göre dava konusu taşınmazın 1992 yılında dahi kullanıcısının bulunmadığı ve çalılık ve kayalık niteliği ile tespitinin yapıldığı, ilk tesis kadastrosunun yapıldığı 1955 yılında kimsenin ziraat ve tasarrufunda olmayan ve taksime dahil edilmeyen çalılık vasfında olduğunun tespiti ile hazine adına tescilinin yapıldığı ve yukarıda açıklanan tespit tutanaklarına göre de taşınmazın boş ve çalılık vasfında olduğunun tespit edilmesi karşısında her ne kadar davalı tarafından bu yerin 1999 yılından çok öncesinden beri kullanımında olduğu iddia edilmişse de ,bu kullanım durumunun gerçeği yansıtmadığı..." gerekçesiyle davanın kabulüne; 255 ada 103 parsel nolu taşınmazın tapu kaydının beyanlar hanesinde yer alan "... 14.11.1999 tarihinden evvel olmak üzere taşınmaz ... oğlu ... kullanımındadır..." şerhinin iptali ile tapu kaydının bu şekilde düzeltilmesine karar verilmiş olup İlk Derece Mahkemesi kararının davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiş; Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kurallarına, 6100 sayılı Kanun’un 369/1 inci maddesi de gözetilerek yapılan incelemede aynı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden biri de bulunmadığına göre, İlk Derece Mahkemesi ile Bölge Adliye Mahkemesi kararlarındaki gerekçeler dikkate alındığında temyizen incelenen karar usul ve kanuna uygun olup davalı vekilinin temyiz dilekçesinde ileri sürdüğü nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

SONUÇ: Yukarıda açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesi uyarınca ONANMASINA, 3402 sayılı Kanun'un 36/A maddesi gereğince harç alınmasına mahal olmadığına, peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

19.03.2025 tarihinde oy birliği ile karar verildi.