Logo

8. Hukuk Dairesi2024/694 E. 2024/3293 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Uygulama kadastrosu sonucu taşınmazın yüzölçümünün eksik tespit edildiği iddiasıyla açılan uygulama kadastrosuna itiraz davasında, taraf teşkili ve bilirkişi incelemesinin usulüne uygun yapılıp yapılmadığı.

Gerekçe ve Sonuç: Uygulama kadastrosu ile davacıya ait taşınmazın sınırlarının daraldığının tespit edilmiş olmasına rağmen, komşu parsel maliklerinin davaya dahil edilmemesi ve mevcut bilirkişi raporunun denetime elverişli ve hüküm kurmaya yeterli olmaması nedeniyle, eksik inceleme ile hüküm kurulmasının usul ve yasaya aykırı olması gözetilerek yerel mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2023/1499 E., 2023/1352 K.

KARAR : İstinaf başvurusunun esastan reddine

İLK DERECE MAHKEMESİ : Kayseri Kadastro Mahkemesi

SAYISI : 2022/57 E., 2023/19 K.

Taraflar arasındaki uygulama kadastrosuna itiraz davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince, davanın reddine karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararının, davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince, istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı, davacı vekili tarafından temyiz edilmekle;kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

K A R A R

Uygulama kadastrosu sırasında, Kayseri ili ... ilçesi ... Mahallesi çalışma alanında ve tapuda davacı adına kayıtlı bulunan eski 2120 parsel sayılı 15.957 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, 3016 ada 9 parsel numarasıyla 12.457,46 metrekare yüzölçümlü olarak tespit edilmiştir.

Davacı ... vekili dava dilekçesinde; tapuda müvekkili olan davacı adına kayıtlı bulunan Kayseri ili ... ilçesi ... Mahallesi eski 2120 yeni 3016 ada 9 parsel sayılı taşınmazın yüzölçümünün uygulama kadastrosu sonucunda eksildiğini ileri sürerek, eski hale getirilmesini talep etmiştir.

İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama neticesinde; " Uygulama kadastrosuyla dava konusu taşınmazın batı sınırı geçerli sınır olarak tespit edilmiş olduğu, batı sınırın kamulaştırılmaya konu olduğu ve kamulaştırmaya uygun şekilde sınırının belirlendiğine kanaat getirildiği, geri kalan üç sınırın da uygulama kadastrosuyla sabit sınır olarak tespit edildiği, güney sınırın uygulama kadastrosuyla değişmemiş olduğu, doğu sınırın genişlemiş, kuzey sınırın ise daralmış olduğu, kuzey sınırdaki daralmanın, tesis kadastrosunda yapılan sınırlandırma hatasından kaynaklandığı, hava fotoğrafları incelendiğinde kuzeydeki taşınmaz ile renk farklılığı olduğunun anlaşıldığı, tesis kadastro paftasının fotogrametrik yöntemle yani hava fotoğraflarının değerlendirilmesi sonucuyla oluştuğu, bu yönüyle de renk tonu farklı olan taşınmazların farklı kişilere ait olduğunun düşünülmesi gerektiği, tesis kadastrosu sırasında yapılan hatanın uygulama kadastrosuyla mevzuata uygun şekilde düzeltildiği " gerekçesiyle, davanın reddine ve dava konusu (eski 2120 parsel) yeni 3016 ada 9 parsel sayılı taşınmazın komisyon kararı gibi tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş; hükme karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesince, " hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye göre delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmadığı " gerekçesiyle, davacı tarafın yerinde bulunmayan istinaf başvurusunun HMK'nun 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiş ve iş bu karar davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Dava, 3402 Sayılı Kadastro Kanunu (3402 Sayılı Kanun) 22/a maddesi uyarınca yapılan uygulama kadastrosuna itiraz niteliğindedir. Kural olarak, bu tür davalarda husumetin, yapılan tespit sonucunda itiraz edenin taşınmazı aleyhine yüzölçümü artan ya da lehine ortak sınırı değiştirilen taşınmazların maliklerine yöneltilmesi gerekmekte olup, uygulama kadastrosu sonucunda lehine sınır değişikliği yapılan veya yüzölçümü artan taşınmaz veya taşınmazların bulunmaması halinde ise kadastro müdürlüğüne husumet yöneltilerek de dava açılabilecektir.

İlk Derece Mahkemesince, yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmiş ise de, dosya kapsamındaki tüm bilgi ve belgeler incelendiğinde, davada yöntemince taraf teşkilinin sağlanmadığı ve ayrıca hükme esas alınan raporun denetime elverişli ve hüküm kurmaya yeterli olmadığı anlaşılmaktadır. anlaşılmaktadır.

Şöyle ki; İlk Derece Mahkemesince mahallinde yapılan keşif sonucu dosyaya sunulan bilirkişi raporunda yer alan, tesis kadastro paftası ile uygulama kadastro paftasını çakıştıran krokinin incelenmesinde, tesis kadastrosu sırasında davacıya ait 3016 ada 9 parsel sayılı taşınmazın içerisinde bulunan bir kısım yerin, uygulama kadastrosu sırasında komşu 3016 ada 4 parsel sayılı taşınmaza dahil edildiği görülmekte olup, bu husus bilirkişi raporunun içeriğinde de anlatılmaktadır. Bu durum karşısında, davacıya ait taşınmaza komşu 3016 ada 4 parsel sayılı taşınmaz maliklerinin yöntemince davaya dahil edilmeleri için davacı tarafa süre ve imkan tanınmaması ve böylelikle taraf teşkilinin eksik bırakılması usul ve yasaya uygun bulunmamaktadır.

Hal böyle olunca; İlk Derece Mahkemesince, davacı tarafa, davasını, kendisine ait taşınmaza komşu 3016 ada 4 parsel sayılı taşınmaz maliklerine yöneltmek suretiyle yöntemince taraf teşkilini sağlaması için süre ve imkan tanınmalı, bu şekilde taraf teşkilinin sağlanması halinde sözü edilen taşınmaz maliklerinden savunma ve delilleri sorulmalı, bildirdikleri takdirde delilleri toplanmalı ve bundan sonra, harita mühendisi ve jeodezi ve fotogrametri mühendisi bilirkişi sıfatına sahip bilirkişilerin dahil olduğu üç kişilik uzman bilirkişi kurulu eliyle yöntemine uygun şekilde inceleme ve araştırma yapılmak suretiyle, taşınmazların tesis kadastrosu sırasında belirlenen ve kesinleşen sınırlarını ve uygulama kadastrosu sırasında belirlenen sınırlarını bir arada ve farklı renkli kalemlerle gösteren, krokili, denetime elverişli, gerekçeli ve ayrıntılı rapor alınmalı, özellikle önceki tarihli rapor içeriği de tartışılarak, tesis ve uygulama kadastrosu sınırlarının birbiri ile örtüşmediği üzerinde önemle durulmalı, önceki tarihli bilirkişi raporunda hava fotoğraflarında görüldüğü belirtilen sabit sınırın ne olduğu denetime elverişli şekilde açıklanıp gösterilmeli, bundan sonra toplanan tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir.

İlk Derece Mahkemesince, bu hususlar gözetilmeksizin, yöntemince taraf teşkili sağlanmadan ve eksik araştırma ve incelemeye dayalı olarak hüküm kurulması isabetsiz olduğundan, hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir.

SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle;

Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının KALDIRILMASINA;

İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,

İstek halinde peşin harcın temyiz eden davacıya iadesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

14.05.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.