"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
...
DAVA TÜRÜ : ALACAK
...
25.10.2017 tarihinde yürürlüğe giren 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun 7/3. maddesi gereğince 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun kanun yollarına ilişkin hükümleri, iş mahkemelerince verilen kararlar hakkında da uygulanır. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 373/5. maddesi gereğince ise, İlk Derece Mahkemesi veya Bölge Adliye Mahkemesi kararında direnirse, bu kararın temyiz edilmesi durumunda inceleme, kararına direnilen dairece yapılır. Direnme kararı öncelikle incelenir. Daire, direnme kararını yerinde görürse kararını düzeltir; görmezse dosyayı Yargıtay Hukuk Genel Kuruluna gönderir.
Davacı vekili, davanın belirsiz alacak davası olduğunu belirterek, müvekkilinin davalı ... Bakanlığına bağlı askeri işyerinde 15.10.1997 tarihinde kreyn forklift operatörü olarak işe başladığını ve işe başladığı tarihinden önceki dönemde mesleğinde geçen hizmet süreleri dikkate alınmadığından intibakının yanlış yapıldığını ileri sürerek bir kısım fark ücret alacağının davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı vekili, davacıya uygulanan derecenin Toplu İş Sözleşmesi hükümlerine aykırı olmadığını, ayrıca Toplu İş Sözleşmesinin 41. maddesine göre hatalı intibak işlemlerinin düzeltilmesinin işe giriş tarihinden itibaren iki yıllık süreye tabi olduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İlk Derece Mahkemesince, toplanan kanıtlara ve aldırılan bilirkişi raporuna dayanılarak, davacının davalı işveren işyerinde kreyn forklift operatörü sıfatıyla 15.10.1997 tarihinde işe başladığı ve işe başlamadan önce mesleğinde geçirdiği hizmetinin derece tespitinde dikkate alınması gerektiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının davalı vekilince istinafı üzerine Bölge Adliye Mahkemesince, istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararının davalı vekilince temyizi üzerine Dairemizin 04.03.2021 tarihli, 2020/5359 esas ve 2021/5559 karar sayılı kararı ile; davacının sendikaya üye olduğu ve Toplu İş Sözleşmesinden yararlanabileceği tarihi, çalışma süresini, en son ödenen ücreti, Toplu İş Sözleşmesi gereği alması gerektiğini iddia ettiği aylık ücret miktarını, ödenmesi gereken fark ücret alacağı, ilave tediye, akdi ikramiye ve teşvik prim tutarlarını işyerinde uygulanan Toplu İş Sözleşmesi hükümleri gereğince belirleyebilecek durumda olduğu, bu halde Toplu İş Sözleşmesinden kaynaklı söz konusu alacakların belirsiz alacak olmadığı ve dava konusu edilen alacakların gerçekte belirlenebilir olmaları ve belirsiz alacak davasına konu edilemeyecekleri anlaşılmakla, hukuki yarar yokluğundan davanın usulden reddi gerektiğine yönelik gerekçeyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Bozma sonrasında yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesinin 26.05.2021 tarihli, 2021/105 esas, 2021/82 karar sayılı kararı ile; dosyada toplanan deliller birlikte değerlendirildiğinde, Toplu İş Sözleşmesi artışlarından kaynaklanan alacaklarını belirlemesi davacı işçinin eğitim ve sosyal durumu dikkate alındığında kendisinden beklenemeyeceği gibi söz konusu alacakların belirlenebilmesi için işverende bulunan bilgi ve belgelerin getirtilmesi gerektiği, belirtilen sebeple dava konusu alacakların belirsiz alacak davasına konu edilebileceği yönündeki gerekçeyle bozma kararına karşı direnilmiştir.
Direnme kararının süresi içinde davalı vekili tarafından temyizi üzerine 6100 sayılı Kanun’un 373/5. maddesi gereğince Dairemizce yeniden yapılan incelemede; davanın, davacının işe başladığı tarihten önceki hizmetleri dikkate alınmadığından intibakının yanlış yapıldığı ve bu nedenle oluşan fark alacakların tahsili istemiyle belirsiz alacak davası olarak açıldığı, aynı iddialar ile açılan dava hakkında Yargıtay (Kapatılan) 22. Hukuk Dairesi’nin davanın belirsiz alacak davası olarak açılamayacağına dair bozma ilamına karşı aynı yer Mahkemesince verilen direnme kararı sonrasında Yargıtay (Kapatılan) 22. Hukuk Dairesi’nin 2019/6318 esas, 2019/17971 karar sayılı kararı ile davanın belirsiz alacak davası olarak açılabileceğinin kabul edildiği, Dairemizin 01.04.2021 tarihli, 2021/3518 esas ve 2021/7377 karar sayılı kararı ile de aynı şekilde verilen direnme kararının kabulü ile belirsiz alacak davası olarak sonuçlandırılan hükmün onanmasına karar verildiği anlaşılmakla, direnme kararının kabulü ile Dairemizin 04.03.2021 tarihli, 2020/5359 esas ve 2021/5559 karar sayılı kararının ORTADAN KALDIRILMASINA karar verildi.
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
1-Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, taraflar arasındaki sözleşmeye, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalı vekilinin aşağıdaki bendin dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2- 6772 sayılı Devlet ve Ona Bağlı Müesseselerde Çalışan İşçilere İlave Tediye Yapılması Hakkındaki Kanun’un 4. maddesine göre, ilave tediye alacağının ödeme zamanını, Bakanlar Kurulu belirler. Bakanlar Kurulunun kararı ile ilave tediye alacağı muaccel hale gelir. İlave tediye alacağı yasadan kaynaklandığından, talep halinde temerrüt tarihinden itibaren yasal faiz yürütülmesi gerekir.
Toplu İş Sözleşmelerinde bulunan 6772 sayılı Kanun maddesinin tekrarından ibaret hükümler, alacağın dayanağının ilgili kanun olduğu gerçeğini değiştirmeyeceğinden, bu durumlarda dahi yasal faize karar verilmelidir.
Somut uyuşmazlıkta; davacının faiz talebi en yüksek işletme kredisi faizi olduğundan, dava konusu ilave tediye alacağına yasal faizi aşmamak üzere bankalarca mevduata uygulanan en yüksek işletme kredisi faizine hükmedilmesi gerekirken, doğrudan bankalarca mevduata uygulanan en yüksek işletme kredisi işletilmesi isabetli olmamıştır.
Açıklanan husus bozma sebebi ise de, yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığından, kararın 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 370/2. maddesi uyarınca aşağıda belirtilen şekilde düzeltilerek onanması uygun bulunmuştur.
SONUÇ: Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA, yukarıda yazılı sebepten, İlk Derece Adliye Mahkemesi kararının hüküm fıkrasında yer alan “1.629,03-TL brüt fark ilave tediye alacağının 100,00-TL'sinin dava tarihi olan 14/03/2014 tarihinden itibaren, geriye kalan kısmının ıslah tarihi olan 30/11/2017 tarihinden itibaren işleyecek bankalarca mevduata uygulanan en yüksek işletme kredisi faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, ” rakam ve sözcüklerinin hükümden tamamen çıkartılarak yerine “1.629,03 TL brüt fark ilave tediye alacağının 100,00 TL'sinin dava tarihi olan 14/03/2014 tarihinden itibaren, geriye kalan kısmının ıslah tarihi olan 30/11/2017 tarihinden itibaren yasal faizi aşmamak üzere bankalarca mevduata uygulanan en yüksek işletme kredisi faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,” rakam ve sözcüklerinin yazılmasına ve hükmün bu şekilde DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 20.10.2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.