"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
...
DAVA TÜRÜ : ALACAK
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, davacının davalı iş yerinde çalışmakta iken davalı ... Telekom A.Ş.’nin hisselerinin satışı üzerine 4046 sayılı Kanun’un 22. maddesi kapsamında başka kamu kurumlarına naklinin yapılmasına karar verildiğini, bu doğrultuda Devlet Personel Başkanlığı’na bildirimi yapılıp 18/09/2009 tarihinde davalı ile ilişiğinin kesildiğini, bildirim sırasında verilen maaş nakil ilmühaberinin Kanuna uygun düzenlenmediğini, maaşın eksik hesaplandığını, ilişiğinin kesildiği tarihe kadar memurlara yapılan zam ve denge ödemelerinin kendisine ödenmediğini ileri sürerek maaş nakil ilmühaberinde yer alan aylık ücretin hatalı olduğunun tespiti ile denge tazminatı ve eksik ödenen tutarlar ile enflasyon farkı ve tüm hakların tahsilini istemiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, zamanaşımı def’ini öne sürüp görev itirazında bulunarak davanın idari yargıda görülmesi gerektiğini, davada taraf gösterilmelerinin de hatalı olduğunu, esasa yönelik ise davaya konu ilmühaberin doğru şekilde düzenlendiğini, savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak, ücret alacaklarının dava tarihi itibariyle zamanaşımına uğramış olduğu, buna yönelik taleplerin reddi gerektiği ancak maaş nakil bildiriminde yer alan ücretin hatalı olduğu gerekçesiyle, alacak talebi reddedilirken nakil bildirimindeki ücrete ilişkin tespit hükmü kurulmuştur.
Karara karşı davalı tarafça istinaf yoluna başvurulmuştur. ... Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesinin 2018/3944 esas 2020/208 karar sayılı kararıyla “yargı yolunun caiz olmaması nedeniyle dava şartı yokluğundan usulden ret kararı verilmesi gerektiği” gerekçesiyle karar kaldırılarak Mahkemeye gönderilmiştir.
İlk Derece Mahkemesince, Bölge Adliye Mahkemesi kararı doğrultusunda “Davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine” karar verilmiş, karara karşı davacının başvurusu da Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddedilmiştir.
Kararın davacı tarafça temyizi üzerine Dairemizin 2020/8516 esas 2021/5676 karar ve 04.03.2021 tarihli ilamı ile özetle; dava dosyası ve Uyuşmazlık Mahkemesi'nin bir çok kararı birlikte irdelendiğinde; uyuşmazlığın çözümünde iş mahkemelerinin görevli olduğu anlaşılmakla işin esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken, yargı yolunun caiz olmaması sebebiyle usulden reddine kararı verilmesinin hatalı olduğu gerekçesiyle karar bozulmuştur.
Mahkemece, bozmaya uyularak ve işin esasına girilerek, davanın kısmen kabulüne karar verilip, alacak istemleri zamanaşımı def’i nedeniyle reddedilirken nakil bildirimindeki ücretin hatalı olduğuna yönelik tespit hükmü kurulmuştur.
Temyiz:
Kararı davalı vekili tarafından temyiz etmiştir.
Gerekçe:
Uyuşmazlık, 399 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Ek II. cetvelinde yer alan ve özelleştirme sonucu hissesi devredilen davalı kurumda TİP 2 sözleşmesi ile nakle tabi olarak çalışan davacının davalının özelleştirmeden önce tabi olduğu ve özelleştirme ile bazı hükümleri değişen 406 sayılı Kanun'un Ek 29. maddesi kapsamındaki düzenleme ve sözleşmedeki hüküm sebebi ile 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'nin Ek 3. maddesi ve 399 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Ek II. cetvelinde yer alan kurumlarda çalışan sözleşmeli personele yapılan artışlardan yararlanıp yararlanmayacağı, nakledilirken bu artışların maaş nakil ilmühaberindeki ücretinde dikkate alınıp alınmayacağı noktasında toplanmaktadır.
Somut uyuşmazlıkta kanuni dayanaklar 406 sayılı Kanun'un Ek. 29. maddesi, 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Ek 3. maddesi, 399 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Ek II cetveli ve bu kanun hükmünde kararnamelere dayanılarak çıkarılan 2006/1, 2006/3, 2007/1 ve 2008/1 sayılı tebliğler yanında taraflar arasındaki sözleşme hükümleridir.
406 sayılı Kanun'un 29. maddesinin 3. fıkrasının birinci cümlesine göre “399 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye tâbi olarak sözleşmeli personel ve kapsam dışı personel statüsünde çalışanlar hakkında, 4046 sayılı Kanun'un 22. maddesinin dördüncü ve beşinci fıkrası hükümlerinin uygulanmasında, Devlet Personel Başkanlığına bildirildikleri tarihteki ünvanları esas alınarak Yönetim Kurulunca 15.04.2004 tarihi itibarıyla bu ünvana göre belirlenmiş olan ücret ve diğer malî haklarına bu tarihten Devlet Personel Başkanlığına bildirildikleri tarihteki kadro ve pozisyonlarına ilişkin olarak bildirim tarihine kadar geçen süre içinde kamu görevlilerine yapılacak artış oran ve/veya miktarları uygulanmak suretiyle bulunacak tutar dikkate alınır. Kapsam dışı personelden Devlet Personel Başkanlığına bildirilenlerin 15.04.2004 tarihi itibarıyla ünvanlarına göre ücretinin belirlenmemiş olması durumunda, benzer görevlerde bulunanlar dikkate alınarak bu tarih için ücret ve diğer malî hakları tespit etmeye Yönetim Kurulu yetkilidir”.
Taraflar arasında imzalanan TİP 2 sözleşmenin 7. maddesindeki kurallara göre ise “Nakil hakkını saklı tutan çalışanın ikramiye, yardım vs. gibi mali ve özlük hakları için iş mevzuatına tabi kapsam dışı personel esaslarında yer alan hükümler uygulanır. Ancak ücretlerde yapılacak artış oranı, kamudaki memur maaş artış oranında olacaktır ”.
Diğer taraftan özelleştirme uygulamaları sebebi ile nakilleri düzenleyen 4046 sayılı Kanun'un 22/5 maddesinde özelleştirme sebebiyle kamu kurum ve kuruluşlarına nakledilen sözleşmeli ve iş kanunlarına tabi personelin Devlet Personel Başkanlığına bildirildikleri tarihteki kadro ve pozisyonlarına göre almakta oldukları ücret yanında, bildirim tarihi itibarı ile almakta oldukları ikramiye, ek ödeme gibi ek ödemelerinde sabit bir değer olarak bildirileceği hükmünü içermektedir.
Ancak 406 sayılı Telgraf ve Telefon Kanunu Türk Telekom personeli için farklı bir uygulama benimsemiş özel düzenleme olduğundan bu Kanun'un 29. maddesinin davacı hakkında uygulanması gerektiği anlaşılmaktadır.
406 sayılı Kanunda değişiklik yapan ve 02.07.2004 tarihli Resmi Gazetede yayınlanan 5189 sayılı Kanun ile Türk Telekom Personelinin parasal haklarının tespitinde Türk Telekom Yönetim Kurulu yetkili kılınmış olup 406 sayılı Kanun'un Ek 29. maddesiyle başka kurumlara atanmak üzere Devlet Personel Başkanlığına bildirilecek personelin 4046 sayılı Kanun'un 22. maddesi uyarınca eski görevleriyle yeni görevlerinin parasal hakları arasındaki farkın ödenmesi sırasında yönetim kurulunca bu personelin diğer kamu personeline göre yüksek tutarlara çıkarılmış parasal hakları yerine 15.04.2004 tarihi itibariyle aldıkları ücretlerine iş sözleşmelerinin sona erdiği 15 ocak tarihine kadar kamu görevlilerine yapılmış zamlar uygulanmış olup bu düzenlemeyle Türk Telekom A.Ş.'de çalışmakta iken özelleştirme nedeniyle başka kurumlara atananların ücretleriyle aynı unvanlarla özelleştirme kapsamındaki başka kurumlarda görev yapılmakta iken naklen atananların parasal hakları arasında eşitlik sağlanması amaçlanmıştır.
27.06.1989 tarih ve 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye 21.03.2006 tarih ve 5473 sayılı Kanun ile eklenilen ek 3. maddede öngörülen ek ödemeler kamu görevlilerine yapılan genel bir artış niteliğinde olmadığından, davacının bu ödemeden yararlanması için anılan kanun kapsamındaki kamu görevlilerinden olması gerekir. Gerek 406 sayılı Kanun'un Ek 29. maddesi, gerekse sözleşmenin 7. maddesi hükümleri davacının iş sözleşmesi ile çalıştığı dönemde kamu görevlilerine yapılan genel nitelikli artışlardan mahrum kalmasını engellemeyi amaçlamaktadır. Davacı davalıya ait işyerinde çalışmasaydı, belirlenmiş olan ünvanın ücret ve diğer mali haklarıyla bir kamu kurumuna atanacak ve kamu görevlilerinin ücretlerine yapılan artışlardan yararlanacaktı. Kamu görevlisi olarak çalıştığında hak kazanamayacağı bir ödemeden davalı şirkette çalıştığı sırada yararlanması için bu konuda özel bir düzenleme olması gerekir. Bu bağlamda sözleşmenin 7. maddesi genel artışlarla ilgilidir.
Sonuç olarak, 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ek 3. maddesi uyarınca yapılan ek ödemelerin kamu personeli arasındaki ücret dengesizliğinin giderilmesi amacıyla madde kapsamında sayılan kamu idarelerindeki personel ile sınırlı olan ödeme olduğunu, yapılan düzenlemenin kamu personeli arasındaki ücret adaletini sağlayama yönelik olduğu ve kamu personelinin tamamını kapsayan genel bir artış niteliğinde olmadığı anlaşılmaktadır.
Davacının davalı şirkette nakle tabi personel olarak çalıştığı dönemde kamuda çalışanlara yapılan zam oranında maaşına zam yapılarak belirlenen ücrete göre nakil ilmuhaberinde ücretin tespit edilmiştir. Ancak davalı şirkette çalışmakta iken 406 sayılı Kanun'un ek 29. maddesi uyarınca diğer kamu kurum ve kuruluşlarına nakledilmek üzere Devlet Personel Başkanlığına bildirilen davacının dava konusu ek ödemeden (denge tazminatından) yararlanamayacağı ve buna göre nakil ilmuhaberindeki ücretinin eksik belirtilmediği anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca Mahkemece davanın reddine karar verilmesi gerekli iken yazılı gerekçe ile kabulüne karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
Öte yandan, Mahkemece, tespit hükmüne konu ek ödemenin “ikramiye” olarak nitelendirilmesi de hatalıdır.
SONUÇ:
Temyize konu İlk Derece Mahkemesi kararının, yukarıda yazılı sebepden dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 20/12/2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.