"İçtihat Metni"
BÖLGE ADLİYE
MAHKEMESİ : ... 8. Hukuk Dairesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK
İLK DERECE
MAHKEMESİ : ... 1. Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalılardan ... vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, davacının 01.01.2012-15.02.2017 tarihleri arasında davalı ...'na ait işyerinde değişen alt işverenlerin işçisi olarak çalıştığını, iş sözleşmesinin davalı işveren tarafından haklı bir neden olmadan feshedildiğini ileri sürerek bakiye süre ücreti ve kıdem tazminatı ile birlikte bir kısım işçilik alacaklarının hüküm altına alınmasını talep etmiştir.
Davalılar Cevabının Özeti:
Davalı ... vekili, davacının kendisine verilen görevleri yerine getirmemesi sebebiyle tutanak tutulduğunu, iş sözleşmesinin haklı sebeple feshedildiğini, bakiye süre ücreti talebinin haksız olduğunu belirterek davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Davalı ... Peyzaj Otomasyon Eğitim İnşaat ve Temizlik Hizmetleri Sanayi Ticaret Ltd. Şti. vekili, davanın husumet sebebiyle reddi gerektiğini, davacının iş sözleşmesinin OHAL/KHK kapsamında olması sebebiyle davalı belediyenin sözlü talimatı üzerine feshedildiğini, talep edilen kıdem tazminatı alacağından davalı Belediyenin sorumlu olduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti:
Mahkemece verilen kararın ... Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi'nin 11/12/2019 tarih ve 2019/60 esas, 2019/51 karar sayılı, 22/01/2021 tarih ve 2020/1364 esas, 2021/79 karar sayılı ilamları ile kesin olarak kaldırılması üzerine, yeniden yapılan yargılama sonucunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
İstinaf Başvurusu:
İlk Derece Mahkemesinin kararına karşı, davalı ... vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesi Kararının Özeti:
Bölge adliye mahkemesince, istinaf edenin sıfatına göre istinaf sebepleriyle bağlı kalınarak ve kamu düzenine aykırı bir yön bulunup bulunmadığı hususu ise resen gözetilerek yapılan inceleme sonucunda, hükümde brüt yerine net olarak karar verilmesinin Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 26. maddesine aykırı olduğu, hükmün davacı lehine hükmedilen vekalet ücretine ilişkin "7" numaralı bendinde infazda tereddüte yol açacak şekilde hangi davalı olduğu açıklanmadan sadece “davalıdan” denilerek hüküm kurulmasının hatalı olduğu gerekçesiyle, davalı ... vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 353/1-b.2 maddesi uyarınca kaldırılmasına karar verilerek davanın kısmen kabulüne dair yeniden hüküm kurulmuştur.
Temyiz:
Karar, yasal süresi içerisinde davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Gerekçe:
1-Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, taraflar arasındaki sözleşmeye, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalı ... vekilinin aşağıdaki bendin dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2- Davacının hak kazandığı bakiye süre ücretinin belirlenmesi taraflar arasında uyuşmazlık konusudur.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 438/1. maddesinde, “İşveren, haklı sebep olmaksızın hizmet sözleşmesini derhâl feshederse işçi, belirsiz süreli sözleşmelerde, fesih bildirim süresine; belirli süreli sözleşmelerde ise, sözleşme süresine uyulmaması durumunda, bu sürelere uyulmuş olsaydı kazanabileceği miktarı, tazminat olarak isteyebilir.” şeklinde kurala yer verilmiştir. Belirli süreli iş sözleşmeleri yönünden bu tazminat, belirli süreli sözleşmenin kalan süresine ait ücretin karşılığıdır. Yani söz konusu tazminat, ücret kaybına yönelik bir tazminattır. İlgili maddenin gerekçesinde de bu tazminatın işçinin uğradığı ‘müspet (olumlu) zararların’ giderilmesi amacı ile getirildiği ifade edilmektedir (E. Tuncay Kaplan Senyen, Belirli Süreli İş Sözleşmesinin Haksız Feshinin Hüküm ve Sonuçları, Sicil İş Hukuku D., S. 36, 2016, 24; Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.01.2017 tarih, 2014/9-2514 esas, 2017/13 sayılı kararı). Aynı maddenin ikinci fıkrasında ise belirli süreli hizmet sözleşmesinde işçinin hizmet sözleşmesinin sona ermesi yüzünden tasarruf ettiği miktar ile başka bir işten elde ettiği veya bilerek elde etmekten kaçındığı gelirin tazminattan indirileceği hususu düzenlenmiştir. Bu sebeple, işçinin sözleşmenin feshinden sonraki dönem içinde başka bir işten gelir elde edip etmediği ya da iş arayıp aramadığı araştırılmalı, elde edilecek somut veriler çerçevesinde bakiye süre ücretinden indirim yapılmalıdır. Aksi takdirde, bakiye süre ücretinden doğrudan belli bir oran üzerinden indirime gidilmesi yerinde değildir (Kaplan Senyen, 26). İşçi başka bir iş bulmak konusunda gerekli çabayı göstermekle yükümlü olup, bu yükümlülüğün yerine getirilip getirilmediği de dürüstlük kuralları çerçevesinde değerlendirilmelidir. Yapılacak indirimin tespitinde işçinin mesleki durumu, nitelikleri dikkate alınarak yakın koşullarda iş gücünün ne kadar süre içinde değerlendirileceği bir ölçü olarak kabul edilebilir (Kaplan Senyen, 25). İşçinin tasarruf ettiği miktara örnek olarak ise, sözleşme gereği temin etmekle yükümlü olduğu alet, edevat yahut giysi masrafı ile işe gitmek için yapılan harcamalar (yol masrafı) gösterilebilir.
Somut uyuşmazlıkta, davacı sözleşmenin süre bitiminden önce haksız feshedildiği gerekçesiyle bakiye süre ücreti talebinde bulunmuştur. Mahkemece davacının fesih sonrasında yaptığı yeni iş başvurularının olumsuz sonuçlandığı gerekçesiyle, dava dışı bir işyerinde çalıştığı süreye ilişkin üç aylık ücret miktarı mahsup edildikten sonra, bakiye süre ücreti alacağı hüküm altına alınmıştır. Davacının bakiye süre ücretine hak kazandığı sonucuna varılması yerinde ise de, alacağın belirlenmesinde eksik inceleme ile sonuca gidildiği anlaşılmaktadır.
Davacı işçinin talebi, belirli süreli iş sözleşmesinin süresinden önce ve haklı bir sebep olmaksızın işveren tarafından feshi sebebiyle kalan süreye ait ücrettir. Kural olarak bu hesaplamada bakiye sürenin sonuna kadarki ücret dikkate alınır. Ancak bu miktardan yukarıda açıklanan ilke ve esaslar doğrultusunda indirim yapılması gerekmektedir. Diğer yandan somut olayda olduğu gibi sözleşmenin bitiş tarihinin dava tarihinden sonraki döneme tekabül ettiği durumlarda, dava tarihi itibariyle bilinmeyen bir dönem söz konusu olduğunda davacının yaptığı iş ve mesleki niteliği dikkate alınarak varsayımsal bir indirim yapılması gerektiği de göz önünde bulundurulmalıdır. Bilinen dönem için ise hem başka bir işten fiilen gelir elde edip etmediği, hem de mesleki nitelikleri, yaptığı iş, gelecekteki iş bulma olasılığı, alabileceği ücret dikkate alınarak elde etmekten bilerek imtina ettiği gelirinin olup olmadığı araştırılmalı; ayrıca işçinin iş bulması halinde yapacağı yol ve yemek gideri, giysi, alet edevat masrafı gibi tasarruf ettiği miktar olup olmadığı hususları da bir arada değerlendirilmelidir.
Dosya kapsamından, öğretmen olarak görev yapan davacının Türkiye İş Kurumuna, İl Milli Eğitim Müdürlüğüne, market, kafe veya gıda alanında faaliyet gösteren birtakım işyerlerine başvuru yaptığı ancak bu başvurulardan sonuç elde edemediğine ilişkin belgeler yeterli görülerek, sadece (dava dışı işyerinde fiilen çalıştığı süreye ait) üc aylık ücret tutarı mahsup edilmek suretiyle sonuca gidilmiş ise de, davacı fiilen öğretmen olarak çalışmıştır. Davacının mesleki nitelikleri, yaptığı iş, iş bulma olasılığı, iş bulması halinde yapacağı yol ve yemek gideri, elde etmekten bilerek imtina ettiği gelirinin olup olmadığı vb gibi kriterler yönünden herhangi bir değerlendirme yapılmadan yaklaşık 35 aylık ücret toplamı üzerinden bakiye süre ücretine hükmedilmiş olması hatalıdır. Mahkemece açıklanan ilke ve esaslara göre bir değerlendirme yapılmalı, belirtilen tüm kriterler birlikte dikkate alınarak varsayımsal da olsa indirim yapılarak bakiye süre ücreti belirlenmelidir. Dairemizin aynı işveren aleyhine benzer taleplerle açılan bir başka dosyadaki kararı da aynı doğrultudadır (9. Hukuk Dairesinin 22.11.2021 tarih, 2021/11538 esas, 2021/15687 sayılı kararı).
Kabule göre ise, hükme esas alınan bilirkişi raporunda Ocak-Mart 2019 dönemi için 3 aylık ücret hesaplanması gerekirken, 12 ay ücret üzerinden hesaplama yapılması hatalıdır. Ayrıca, dosya kapsamındaki özel öğretim kurumları hizmet cetveline göre davacının dava dışı Özel ... Okullarında işe başlama tarihi 27/04/2018, işten ayrılma tarihi ise 01/10/2018 olarak görülmektedir. Oysa Emniyet Müdürlüğünün cevabi yazısında, davacının söz konusu okulda üç ay süre ile ve 1.700,00 TL ücretle çalıştığı belirtilmiştir. Davacının Sosyal Güvenlik Kurumu sigortalı hizmet cetveli dosyada mevcut değildir.
Mahkemece davacının dava dışı okuldaki çalışma süresine ilişkin çelişki giderilmeden karar verilmesi hatalı olduğu gibi, bakiye süre ücretinden mahsubu yapılan 1.700,00 TL’nin net ücret mi, brüt ücret mi olduğu konusunda da açıklık bulunmamaktadır. Belirtilen yönler dikkate alınmadan eksik inceleme ile karar verilmesi hatalı olup, kararın bu sebeple bozulması gerekmiştir.
2-Taraflar arasındaki bir diğer uyuşmazlık davacının işyerindeki çalışma süresinin belirlenmesi noktasındadır.
Hükme esas alınan bilirkişi raporunda davacının 01.01.2012-15.02.2017 tarihleri arasında değişik alt işverenler bünyesinde kesintisiz olarak 6 yıl 1 ay 15 gün çalıştığı kabul edilmiş ise de, raporda hesaplama hatası yapıldığı anlaşılmaktadır. Dosya kapsamına ve rapordaki kabul şekline göre davacının 01.01.2012-15.02.2017 tarihleri arasındaki çalışma süresi 5 yıl 1 ay 15 gündür. Hatalı bilirkişi raporundaki hesaplamalara göre hüküm kurulması yerinde değildir.
Temyiz edilen kararın açıklanan sebeplerle bozulması gerekmiştir.
Sonuç:
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı BOZULMASINA, dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, peşin alınan temyiz karar harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 11/01/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.