"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalılar ... ile ... Su ve Kanalizasyon İdaresi vekilleri tarafından istenilmekle, temyiz taleplerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı isteminin özeti:
Davacı vekili, 1995 yılından beri kapatılan ... Belediye Başkanlığında işçi olarak çalışan müvekkilinin, yıllık ücretli izinlerinin eksik kullandırıldığını ancak çalışması hâlen devam ettiğinden tespiti gerektiğini, ilave tediye ücretlerinin, dini bayramların birinci günü ile ulusal bayramların tamamındaki çalışmalarının karşılığının ödenmediğini, aylık ücret ile birlikte sürekli ödenen işyeri uygulaması hâline gelen ödemelerin 2009 Nisan ayından itibaren haksız ve tek taraflı olarak kaldırıldığını, sendika üyesi olup toplu iş sözleşmesinden yararlanan müvekkiline toplu iş sözleşmesinden kaynaklanan hakların ödenmediğini, 1999 yılından beri almadığı ücretleri bulunduğunu da ileri sürerek kullandırılmayan yıllık ücretli izin sürelerinin tespiti ile ödenmeyen ücret, ilave tediye, ulusal bayram ve genel tatil ile toplu iş sözleşmesinden kaynaklanan ücretlerinin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı cevabının özeti:
Davalı ... vekili, davacının 31.10.2013 tarih ve 2014/222 Karar sayılı ... İli Devir, Tasfiye ve Paylaştırma Komisyon kararı ile ... Büyükşehir Belediyesine devredildiğini, her türlü hak ve alacağının da devredildiği kuruma aktarıldığını, müvekkili Belediyeye husumet yöneltilemeyeceğini, kaldı ki kendilerine delil bildirmek için süre verilmeksizin bilirkişi raporu alındığını belirterek davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Davalı ... Su ve Kanalizasyon İdaresi (...) Genel Müdürlüğü vekili, 6360 sayılı Kanunun Geçici 1’inci maddesinin 13’üncü fıkrasına göre tüzel kişiliği sona eren belediyelerin mahkemelerde süren davalarına katıldıkları ilçe belediyelerinin taraf olacağı belirtildiğinden taraflarına husumet yöneltilemeyeceğini, dava konusu edilen alacakların zamanaşımına uğradığını, davanın belirsiz alacak davası olarak açılamayacağını, esas yönünden de davacının açmış olduğu davanın Türk Medeni Kanunu’nun 3’üncü maddesi gereğince hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olduğunu belirterek davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Yerel Mahkeme kararının özeti:
Dava ... Belediye Başkanlığına karşı açılmış, ... Belediye Başkanlığının 6360 sayılı Kanun ile tüzel kişiliğinin sona ermesi nedeni ile davacı vekili tarafından husumet davacının devredildiği ... ve ... Su ve Kanalizasyon İdaresi (...) Genel Müdürlüğüne yöneltilmiş ve mahkemece, yargılamaya bu iki davalı yönünden devam edilerek toplanan deliller ve bilirkişi raporuna göre davanın kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Kararın davalılar tarafından temyizi üzerine (Kapatılan) 7. Hukuk Dairesinin 17.11.2016 tarihli ve 2016/34654 E., 2016/19543 K. sayılı kararı ile; “…Davalılar ... ve ... Genel Müdürlüğü vekillerinin temyizinden sonra davacı vekili 09.07.2015 tarihli dilekçesi ile davasından feragat ettiğini bildirdiğinden Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 310’uncu maddesi gereğince, hükümden sonra ortaya çıkan ve esas hükmün temyiz yoluyla incelenmesine engel olan bu durum karşısında mahkemece feragat konusunda bir karar verilmek üzere hükmün BOZULMASINA karar vermek gerekmiştir…” gerekçesi ile karar bozulmuştur.
Bozma üzerine ... Asliye Hukuk Mahkemesinin (İş Mahkemesi Sıfatıyla) 17.04.2017 tarihli ve 2016/394 E., 2017/119 K. sayılı kararı ile; davacı vekili 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 309’uncu maddesinin 3’üncü fıkrasında düzenlenen kısmi feragatin şartlarına uygun şekilde, talep sonucunun feragat ettiği kısmını açıkça belirttiği, yapılan feragatin tam feragat olmayıp kısmi feragat olduğu gerekçesiyle direnme kararı verilmiş olup, direnme kararını davalılar vekilleri temyiz etmiştir.
(Kapatılan) 22. Hukuk Dairesince, direnme kararı üzerine yapılan incelemede dosyanın Hukuk Genel Kuruluna gönderilmesine karar verilmiştir.
Hukuk Genel Kurulunun 22.09.2021 tarihli ve 2017/(22)9-3056 E., 2021/1074 K. sayılı kararı ile; davacı vekilinin davasından feragat ettiğine dair bir beyanda bulunmadığı, henüz dava konusu edilmeyen haklarından vazgeçtiğine dair bir beyanda bulunduğu, bu nedenle davacının “kayıtsız ve şartsız” bir feragat beyanı olduğunu söylemenin mümkün olmadığı gerekçesi ile mahkemenin direnme kararı uygun bulunmuş ve davalılar vekillerinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın Dairemize gönderilmesine karar verilmiştir.
Gerekçe:
1-Davalılar vekillerinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesi için dosya Dairemize gönderilmiş olup, dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalılar vekillerinin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışındaki tüm temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Taraflar arasında davada yasal hasımın kim olduğu bir başka deyişle yargılama aşamasında davacının çalıştığı belediyenin kapatılması üzerine husumetin kime yöneltilmesi gerektiği konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır.
Davacı ... Belediyesinde çalışmakta iken, işçilik alacaklarının tahsili amacıyla ilgili Belediyeyi taraf göstererek dava açmış olup, yargılama esnasında ilgili Belediyenin kapatılması üzerine uyuşmazlık ... Belediyesine ve ...'ye yöneltilmiştir. Mahkemece, 6360 sayılı Kanun 1’inci maddesi, 2’inci maddesi ve geçici 1’inci madde/(13) bendi gereğince davalı ... Belediyesinin kanunen sorumlu olduğu; ... Valiliği İl Mahalli İdareler Müdürlüğünce gönderilen 20/01/2015 tarih ve 13275108-349-976 sayılı cevabi yazıda bildirildiği üzere davacının 31/10/20113 tarih ve 2014/222 sayılı karar ile ... Genel Müdürlüğüne nakledildiği gerekçesiyle çalışmaya devam ettiği ...'nin de ilgili komisyon kararı ve hakkaniyet ilkesi gereğince müşterek sorumlu olduğu yönünde hüküm kurulmuştur. Ne var ki, varılan sonuç dosya içeriği ile örtüşmemektedir.
Dosya içerisinde bulunan 31.3.2014 tarihli Devir ve Tasfiye Komisyonu kararına göre, kapatılan belediye personelinin mevcut ikramiye ve maaş alacaklarından personel dağılımına göre Büyükşehir belediyesi ve ...'nin sorumlu olacağı belirlenmiş olup işçilerden bir kısmı Büyükşehir Belediyesine bir kısmı ise ...'ye devredilmiştir. Davacının bu karara göre 6360 Sayılı Yasa uyarınca davalı ...'ye devredildiği görülmektedir. Dava, ... belediyesi kapatılmadan önce doğan alacakların istemine ilişkin olup davacı çalıştığı belediyenin kapatılması üzerine komisyon kararı ile ...'ye devredildiğine ve ücret ve ikramiye alacağından davalı ... sorumlu tutulduğuna göre, dava tarihine kadar doğmuş bulunan diğer alacaklardan da davalı ...'nin sorumlu olduğunun kabulü gerekir. Açıklanan nedenle ... Belediyesi'ne husumet yöneltilmesi hatalı olduğu gibi davalı ...'nin davacının fiilen kendisinde çalışmadan istihdam fazlası olması nedeniyle dava dışı Milli Eğitim Bakanlığına (MEB) nakledildiği bu nedenle husumetin MEB'e yöneltilmesi gerektiği savunmasına da itibar edilmemiştir.
Mahkemece, hüküm altına alınan alacaklardan davalı ...'nin tek başına sorumlu olduğunun kabulü yerine yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
3-Taraflar arasında davacının ulusal bayram ve genel tatil günlerinde çalışıp çalışmadığı hususunda uyuşmazlık bulunmaktadır.
Ulusal bayram ve genel tatil günlerinde çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp ispatlanmadıkça, imzalı bordroda görünen ulusal bayram ve genel tatil günü çalışma alacağının ödendiği varsayılır.
Ulusal bayram ve genel tatil günlerinde yapılan çalışmanın ispatı konusunda işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları delil niteliğindedir. Ancak, bu çalışmaların yazılı belgelerle ispatlanamaması durumunda tarafların, tanık beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada göz önüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de ulusal bayram ve genel tatil günlerinde çalışma olup olmadığı araştırılmalıdır.
Somut olayda, davacı tüm çalışma döneminde genel tatil günleri ile dini bayramların birinci günlerinde ve milli bayramların tamamında çalıştığını iddia etmiş olup, Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda, davacı beyanı dışında başkaca bir delil olmadığı belirtilmiş olmasına rağmen, salt davacı beyanı doğrultusunda ulusal bayram ve genel tatil günlerinde çalışıldığı kabul edilmek suretiyle hesaplama yapılmıştır. Dosyada davacının genel tatil çalışması iddiasını kanıtlayan başka bir delil bulunmamaktadır. Hal böyle olunca, davacının ulusal bayram ve genel tatil alacağı talebinin reddi gerekirken kabulü hatalı olup, kararın bu sebeple bozulması gerekmiştir.
4-Taraflar arasında davacının ilave tediye, ikramiye ve toplu iş sözleşmesinden kaynaklanan alacaklarının ödenip ödenmediği hususunda uyuşmazlık bulunmaktadır.
Somut olayda, davacı tarafından talep konusu alacakların ödenmediği ileri sürülmüş olup ilgili alacakların ödendiği ödeme belgelerinin dikkate alınmadığı savunulmuştur. Dosya kapsamında davalı yanca ibraz edilen tahakkuk müzekkereleri, verile emir suretleri, ... Bankasına istinaden yazılan havale emirleri, ikramiye alacakları listesi ile ödeme tablosu suretleri yer almaktadır. Söz konusu verilen emir suretlerinin bir kısmında ödemelerin mutemet eliyle yapıldığı yazılıdır. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda bu belgelerin değerlendirmeye alındığı ödendiğinin kabulü halinde mahsubu gerekeceğinin belirtildiği anlaşılmaktadır. Mahkemece ödeme yapılmadığı kabul edilerek sonuca gidilmiştir.
Açıklanan nedenler ile, hesaplama konusu döneme ilişkin ödeme belgelerinin tamamının asılları kapsama alınarak, mutemet eliyle yapıldığı belirtilen dönemler bakımından davacı isticvap edilerek sorulmak suretiyle ve de davacıya ait banka kayıtları da celp edilmek suretiyle ödemelerin yapılıp yapılmadığının araştırılması gerekmektedir.
Kapsamda bulunan kayıtlar ile diğer deliller bir bütün halinde değerlendirilmek suretiyle, davacının ilgili alacaklara hak kazanıp kazanmadığının belirlenmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
5-Öte yandan kabule göre de, davacı tarafından dava dilekçesinde ilave tediye dışında kalan diğer talep konusu alacaklar bakımından bankalarca mevduata uygulanan en yüksek faiz oranı talep edilmiş olup, davacı tarafından ibraz edilen 19/11/2014 tarihli ıslah dilekçesinde yasal faiz talep edilmiştir. Mahkemece hüküm altına alınan ilave tediye dışındaki alacaklar bakımından yürütülmesi gereken faiz türü en yüksek mevduat faizi olmasına karşın davacının ıslah dilekçesindeki talebi yasal faiz olduğundan, taleple bağlılık ilkesi gereği bu alacaklara ıslah ile arttırılan miktarlar bakımından, ''ıslah tarihinden itibaren en yüksek mevduat faizini aşmamak üzere yasal faiz'' uygulanması gerektiğinin düşünülmemesi de hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen sebeplerle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgililere iadesine, 11.01.2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.