"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, davacının kooperatif müdürü iken 31/07/2013 tarihinde iş akdinin feshedildiğini, 11/10/2013 tarihinde tazminat ödemesi yapılırken 29.885,34 TL.'nin davacının Sağlamlar Un Fabrikası sahipleri ile yapılan buğday alışverişinde kooperatife ödenmeyen kooperatif alacağının bir kısmının davacıya ait olması nedeni ile kesildiğini, hakkında bir yargı kararı olmadan yapılan tazminat kesintisinin hukuka uygun olmadığını, davacının yaptığı satışı bölge müdürlüğü ve genel müdürlüğün talimatıyla yaptığını iddia ederek yapılan kesintinin 31/07/2013 tarihi itibariyle işleyecek yıllık mevduata uygulanan en yüksek faiz ile davalıdan tahsiline talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, davacının 1444 sayılı ... Tarım Kredi Kooperatifi müdürü olarak görev yaptığı, kurum mevzuatı gereği karşı taraftan teminat alınmaksızın kooperatif alacağını güvenceye bağlamadan kooperatif stoklarında bulunmayan kendi sorumluluğunda olmayan hububatın satışını yaptığı, bu nedenle kurum müfettişleri tarafından düzenlenen raporda söz konusu satış nedeni ile zarar doğduğunu, zarardan davacının hissesine düşen kısmın 11.180,16 TL olduğunu, söz konusu zarara faiz işletilerek yapılan hesaplamada 29.885,34 TL olduğunu ve davacının alacağı olan kıdem tazminatından mahsup yoluna gidildiğini, mevzuata aykırı davranışı nedeni ile davacının sebep olduğu zararın, alacağı olan kıdem tazminatından mahsubunun yapılmasının hukuka aykırı bir yönünün olmadığını savunarak davanın reddini talep etmiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece bozma ilamına uyarak, iş akdinin taraflara yüklemiş olduğu edimler ve mükellefiyetler gereği işçinin, iş görme edimini yerine getirirken işverene kasıt veya ihmal sonucu vermiş olduğu zararlardan dolayı sorumluluğunun olduğu söz konusu olayda ortaya çıkan zararda davacının yüzde on oranında kusurlu olduğunun bilirkişi raporuyla tespit edildiği ve davacının davalı Kurum zararından davacı hissesine düşen miktarın 9.242,48 -TL olduğunun görüldüğü, davalı vekilinin takas mahsup defi doğrultusunda davacının bilirkişi marifetiyle hesaplanmış kıdem tazminatı alacağından kurum zararı mahsup edilerek bakiye kıdem tazminatının akdin feshi tarihinden (31.07.2013) itibaren bankalarca mevduata uygulanan en yüksek faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesi gerektiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Kararı davalı vekili temyiz etmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Uyuşmazlık, taraflar arasındaki mevcut iş ilişkisi esnasında kurum müfettişlerince oluştuğu tespit edilen kurum zararından davacıya atfedilecek bir kusurunun bulunup bulunmadığı ve bu bağlamda davacının kıdem tazminatından yapılan takas/mahsubun yerinde olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
Mahkemece daha evvel verilen iki karar bozulmuştur. Yargılamanın geldiği bu safhada yapılması gereken temyiz denetimi, en son bozma ilamına uyan ve bu doğrultuda bilirkişi incelemesi yaptıran Mahkemenin hükme esas aldığı raporun uyuşmazlığı çözmek için yeterli olup olmadığının açıklığa kavuşturulmasından ibarettir.
Dairemizin 30.05.2017 tarihli bozma ilamından sonraki yargılamada, Mahkemece 03.11.2018 tarihli bilirkişi heyet raporu ve bu rapora itiraz üzerine aynı bilirkişi heyetinden 29.01.2020 tarihli ek rapor alınmış ve her iki raporda davacının zarardan sorumlu olduğu miktar farklı olarak belirlenmesine rağmen Mahkemece neden ilk bilirkişi raporuna üstünlük tanınarak hükme esas alındığı açıklanmamıştır. Bu yönüyle gerekçeden yoksun olan karar, usule ve kanuna aykırıdır.
Dava konusu zarar davacının ... Kooperatifinde müdür olarak çalıştığı döneme ilişkin olup, zararın tespit edildiği teftiş incelemesinin davacının çalıştığı ... Kooperatifi haricinde iki kooperatifi daha kapsadığı anlaşılmaktadır. Davalı Kurum ilk rapora karşı davacının zararından sorumlu tutulduğu kooperatifin ... olduğu ve davacı dahil iki kooperatif çalışanının yanında üç birlik çalışanı olmak üzere toplam beş kişinin birlikte bu zarardan sorumlu tutulmasına rağmen hükme esas alınan bilirkişi raporunda bu beş kişinin yanında diğer kooperatif çalışanlarının da kusura dahil edilerek saptama yapıldığı yönünde itiraz etmiş ve bu itiraz üzerine alınan ek raporda da itiraz değer verilerek yeniden değerlendirme ve tespit yapıldığı görülmüştür. Gerçekten de yapılan itiraz uyuşmazlığın esasını etkiyecek nitelikte olup, bu noktada Mahkemece bir değerlendirme yapılmadan ilk bilirkişi raporuna göre karar verilmiş olması isabetsizdir.
Ayrıca, davacı dava dilekçesinde kıdem tazminatından yapılan mahsubun 29.885,34 TL. olduğunu iddia ederek bu miktarın tahsilini talep etmesine ve bu noktada taraflar arasında uyuşmazlık bulunmamasına rağmen yargılama safhasında alınan her iki raporda da mahsup miktarının 48.886,10 TL. olarak belirlenmesi de denetime açık değildir.
Keza, hükme esas alınan bilirkişi raporunda takas ve mahsubun gerçekleştiği tarihe kadar faiz işletildiği açıklamasına yer verilmesine ve dosya içeriğine göre bu tarihin 31.07.2013 olduğu anlaşılmasına rağmen, hesaplamada 22.08.2012 tarihinin neden esas alındığının da açıklığa kavuşturulması gereken diğer bir unsurdur.
Hülasa yukarıdaki yapılan açıklama ve saptamalara göre; uyuşmazlık konusu ... Kooperatifindeki zararla ilgili olup, “buradaki zarara hasren davacının kusur oranının doğru belirlenip belirlenmediği”, hesaplamada “kıdem tazminatından mahsup edilen miktar” ile “bu miktara işletilecek son faiz tarihinin” isabetli belirlenip belirlenmediği hususları denetime elverişli bir şekilde açıklığa kavuşturulmadan sonuca gidilmesi yerinde olmamıştır.
Ayrıca, dosya kapsamından davacının birlikte sorumlu tutulduğu kişiler arasında dava dışı ...’in de yer aldığı ve adı geçen şahsın açtığı davanın Yargıtay (Kapatılan) 22. Hukuk Dairesi’nin...Esas sayılı ilamı ile kesinleşerek sonuçlandığı görülmüştür. Dolayısıyla, Mahkemece bozma ilamı doğrultusunda alınacak kusur raporunun kesinleşmiş mahkeme kararıyla tespit edilen olay ve olgularla çelişmemesi gerektiği ve temyiz edenin sıfatına göre de davalı lehine oluşan usulî müktesap hakkın verilecek kararda dikkate alınması gerektiği hususları da gözden kaçırılmamalıdır.
Kabule göre; Dairemiz bozma ilamında, zarara konu Sağlamlar Un Fabrikası sahipleri ile yapılan buğday alışverişinde kooperatife ödenmeyen alacağı için yapılan takiplerde aciz vesikası verilip verilmediği hususlarının araştırılması ve bu hususların tespitinin denetimi elverişli kılacak şekilde kararda açıklanması gerektiği belirtilmesine karşın, bozmadan sonra verilen kararda bu yönde gerekçeye yer verilmemesi de isabetsiz bulunmuştur.
Netice itibariyle; Mahkemece uyuşmazlığın esasını etkileyecek davalı itirazlarının karşılanmaması, bozmanın gereklerinin tam olarak yerine getirilmemesi ve dosyadaki verilerle örtüşmeyen hesap raporuyla sonuca gidilmesi hususları hatalı olup, salt bu nedenler kararın tekrar bozulmasını gerektirmiştir.
Sonuç:
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 21.09.2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.