"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, davacının büyük hissedarı Eğirdir Belediyesi olan davalı şirkette 18/10/2005 tarihinde işe başladığını, 2009 yılına kadar park bahçelerde çalıştıktan sonra konne bucağı'ndaki içme suyu deposunda bekçi olarak çalışmaya devam ederken iş sözleşmesinin davalı tarafından geçerli ve haklı bir neden olmaksızın 30/11/2014 tarihinde feshedildiğini, davalı şirkette 2014 yılı şubat ayında davacıyla birlikte 190 civarında işçinin belediye - İş sendikası'na üye olduğunu; bu tarihten itibaren sendika üyesi olan şirket işçilerine üyelikten istifa etmeleri için baskı yapılmaya başlanarak istifa etmedikleri takdirde işlerinden olacaklarını söylendiğini, sendika üyesi işçilerle üye olmayan işçiler arasında ayırım yapıldığını, 1-2 ay süreyle sendika üyesi olmayan işçilere 150 tl fazla maaş ödenirken, davalı şirket ile sendika arasında yüksek hakem kurulu kararıyla bağlantılı toplu İş sözleşmesi ile hüküm altına alınan ücret zammı, bayram ve ikramiye alacağı dahi ödenmediğini, davalı şirket yöneticileri ve belediye başkanı'nın işçilerin çoğunluğunu sendika üyeliğinden istifa ettiremeyince ekte örneğini sundukları 28/11/2014 tarihli yazı ile ilk etapta davacı da dahil 64 işçinin iş sözleşmesi 30/11/2014 tarihinden itibaren 5 ay süreyle askıya aldıklarını, buna gerekçe olarak kış mevsiminin gelmiş olması ve iş yoğunluğunun azalması gösterildiğini, sadece sendika üyelerinin sözleşmelerinin askıya alınmasındaki asıl amacın sendikalaşmayı bitirmek olduğu, davalı işverenin iş sözleşmesini tek taraflı olarak askıya almasının işin niteliğinden veya yasadan kaynaklanmadığını bu nedenle açıkça iş sözleşmesinin feshi niteliğinde olduğunu, davacının aylık 45 saatin üzerinde çalışarak fazla çalışma yaptığını, ulusal bayram ve genel tatil günlerinde de çalıştığını bu çalışmaların karşılığı olan ücretlerin ödenmediğini, davacının yıllık izinlerinin tamamını kullanmadığını ücretlerinin de ödenmediğini, iddia ederek, kıdem, ihbar, fazla mesai, ulusal bayram genel tatil, yıllık izin ücreti, bayram parası, ikramiye, ücret farkı alacaklarının davalıdan tahsilini talep ve dava etmişlerdir.
Davalı cevabının Özeti:
Davalı vekili, davacı tarafça talep olunan alacakların zamanaşımına uğradığını, müvekkil şirketçe davacının iş akdinin feshedilmediğini, sadece gelen kış mevsimi nedeniyle şirketin faaliyet konusu işlerin azalması nedeniyle kış mevsimi geçinceye kadar iş akdinin askıya alındığını, daha önceki yıllarda da bu şekilde davacının iş akdinin askıya alındığını, iş akdinin askıya alınma tarihi olan 30/11/2014 tarihi itibariyle sendika üyeliği bulunan 61 adet daha işçi bulunmasına rağmen bu işçilerin iş akitleri askıya alındığını, davacı ile birlikte iş akitleri askıya alınan bazı kişilerin sendika ile hiç bir alakasının olmadığı bu nedenle iş akitleri askıya alınan işçilerin iş akitlerinin askıya alınmasında sendika ile ilgili bir durumun bulunmadığını, davacı tarafın fazla mesai iddiasının da gerçek dışı olduğunu savunarak davanın reddini talep ettiğini beyan etmiştir.
Bozma İlamı ve Yerel Mahkeme Kararının Özeti:
Yerel mahkemenin verdiği karar, Dairemizin 2017/15879 Esas, 2020/5877 Karar ve 17.06.2020 tarihli ilamı ile “davacının sekiz yıllık süreçte hiç izin kullanmadığı iddiasına dayalı olarak kabulünün hatalı olduğu, davacının isticvap edilerek yıllık izin konusunda beyanın alınması gerektiği” gerekçesiyle bozulmuştur. Mahkemece bozma kararına uyulmuş, davacı asıl duruşmaya davet edilerek yıllık izinlerini kullanıp kullanmadığı hususunda beyanı alındıktan sonra beyanı doğrultusunda temyize konu kabul kararı verilmiştir.
Temyiz:
Kararı davalı vekili süresinde temyiz etmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendin dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2-Taraflar arasında vekalet ücreti açısından uyuşmazlık bulunmaktadır.
Somut olayda; bozma öncesi verilen ilk kararda davalı lehine karar tarihinde maktu vekalet ücreti olan 1.800,00 TL vekalet ücretine hükmedilmiştir. Her ne kadar karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 13/2 maddesi gereğince reddedilen kısım maktu vekalet ücreti altında olduğundan ve vekalet ücretinin reddedilen kısmı geçemeyeceği düzenlendiğinden reddedilen kısım kadar vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken maktu vekalet ücretine hükmedilerek davalı yararına fazla vekalet ücreti takdir edilmiş ise de bu kararı davacı vekili temyiz etmemiş ve davalı lehine hükmedilen vekalet ücreti yönünden bozma da yapılmamıştır. Mahkemece bozmaya uyulduğuna ve davalı lehine hükmedilen vekalet ücreti yönünden bozma yapılmadığına göre, ilk kararda davalı lehine takdir edilen vekalet ücreti miktarı yönünden davalı lehine usuli kazanılmış hak oluşmuştur. Mahkemece bozmaya uyulmakla davalı lehine oluşan usuli kazanılmış hak dikkate alınarak, ilk kararda hüküm altına alınan 1.800.-TL vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken bunun yerine Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 13/2 maddesi gereğince davalı lehine hükmedilen vekalet ücretinin 999,99 TL olarak hüküm altına alınması hatalı olup bozma sebebi ise de, bu yanlışlığın düzeltilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun geçici 3/2. maddesi yollamasıyla mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 438/7. maddesi uyarınca hükmün düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir.
Sonuç: Temyiz konusu kararın hüküm fıkrasının 12. bendinde yer alan “ 12-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiginden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre vekalet ücreti red edilen miktarı geçemeyeceğinden 999,99 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,” rakam ve sözcüklerinin hükümden tamamen çıkarılarak yerine “12-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre vekalet ücreti red edilen miktarı geçemeyeceğinden 1.800,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,” sözcüklerinin yazılmasına ve hükmün bu şekliyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 30.06.2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.