Logo

9. Hukuk Dairesi2021/7222 E. 2021/11608 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Belirli süreli iş sözleşmesinin işveren tarafından feshedilmesi üzerine kararlaştırılan cezai şart hükmünün miktarı ve hakkaniyete uygunluğu konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: İş sözleşmesinde kararlaştırılan cezai şart hükmünün, işçinin ücreti, yaptığı iş ve çalışılan/çalışılmayan süre dikkate alındığında fahiş olduğu ve hakkaniyete uygun olarak daha yüksek oranda indirim yapılması gerektiği gözetilerek, yerel mahkeme kararları bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

BÖLGE ADLİYE

MAHKEMESİ : ... 8. Hukuk Dairesi

DAVA TÜRÜ : ALACAK

İLK DERECE

MAHKEMESİ : ... 2. İş Mahkemesi

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı İsteminin Özeti:

Davacı vekili; davacının, davalı işyerinde 27.12.1997 tarihinde işe başladığını iş akdinin 26.07.2013 tarihinde haksız olarak fesih edildiğini, fesih tazminatı alacağı olduğunu ileri sürerek; davanın kabulüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı Vekilinin Cevabının Özeti:

Davalı vekili; davacı ile yapılan sözleşmesinin belirsiz süreli iş sözleşmesi olduğunu 26.07.2013 tarihinde bir yıl süreli sözleşme imzalandığını savunarak; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

Yerel Mahkeme Kararının Özeti:

Mahkemece,%30 hakkaniyet indirimi neticesinde brüt 113.352,91 TL haksız fesih tazminatına karar verilmiştir.

İstinaf Başvurusu :

İlk Derece Mahkemesi kararına karşı davacı ve davalı istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.

Bölge Adliye Mahkemesi Kararının Özeti :

Davacı isteminin cezai şart niteliğinde olduğunu yapılan %30 hakkaniyet indiriminde hata olmadığını kabul ederek tarafların istinaf nedenlerinin reddine karar vermiştir.

Temyiz:

Karar süresinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Gerekçe:

1- Dosyadaki yazılara, delillerin taktirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2- İş sözleşmesinde kararlaştırılan cezai şartta indirim hususunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmaktadır.

Cezai şart öğretide, mevcut borcun ifa edilmemesi veya eksik ifası halinde ödenmesi gereken mali değeri haiz ayrı bir edim olarak tanımlanmıştır. (Tunçomağ, Kenan: Türk Hukukunda Cezai Şart, ... 1963)

Cezai şart, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 179-182. maddeleri arasında düzenlenmiş olup, İş Kanunlarında konuya dair bir hükme yer verilmemiştir. İş hukuku açısından Türk Borçlar Kanununun söz konusu hükümleri uygulanmakla birlikte, Dairemizce bazı yönlerden İş hukukuna özgü çözümler üretilmiştir. İş hukukunda “İşçi Yararına Yorum İlkesi”nin bir sonucu olarak sadece işçi aleyhine yükümlülük öngören cezai şart hükümleri geçersiz sayılmış ve bu yönde yerleşmiş içtihatlar öğretide de benimsenmiştir. Hizmet sözleşmeleri açısından cezai şartla ilgili olarak 818 sayılı Yasada açık bir hüküm bulunmaz iken, Dairemizin uygulamasına paralel olarak; 1 Temmuz 2012 tarihinde yürürlüğe giren 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 420. maddesi “Hizmet sözleşmelerine sadece işçi aleyhine konulan ceza koşulu geçersizdir.” hükmünü getirmiştir. Bu itibarla hizmet sözleşmelerine işçi aleyhine konulan cezai şartlar geçersiz, işçi lehine konulan cezai şartlar ise geçerli kabul edilmelidir.

Cezai şartın işçi ve işveren hakkında ve iki taraflı olarak düzenlenmesi gereği, işçi aleyhine kararlaştırılan cezai şartın işveren aleyhine kararlaştırılandan daha fazla olmaması sonucunu da ortaya koymaktadır. Başka bir anlatımla işçi aleyhine olarak belirlenen cezai şartın, koşulları ve ceza miktarı bakımından işverenin sorumluluğunu aşması düşünülemez. İki taraflı cezai şartta işçi aleyhine bir eşitsizlik durumunda, cezai şart hükmü tümden geçersiz olmamakla birlikte, işçinin yükümlülüğü işverenin sorumlu olduğu miktarı ve halleri aşamaz.

İşçiye verilen eğitim karşılığı belli bir süre çalışması koşuluna bağlı olarak kararlaştırılan cezai şart tek taraflı olarak değerlendirilemez. İşçiye verilen eğitim bedeli kadar cezai şartın karşılığı bulunmakla eğitim karşılığı cezai şart hükmü belirtilen ölçüler içinde geçerlidir.

Gerek belirli gerekse belirsiz iş sözleşmelerinde, cezai şart içeren hükümler, karşılıklılık prensibinin bulunması halinde kural olarak geçerlidir. Ancak, sözleşmenin süresinden önce feshi koşuluna bağlı cezai şartın geçerli olabilmesi için, taraflar arasındaki iş sözleşmesinin belirli süreli olması zorunludur. Bu kural yönünden Yargıtay İçtihatları Birleştirme Genel Kurulu'nun 08.03.2019 tarihli 2017/10 esas 2019/1 karar sayılı kararı ile belirli süreli olarak yapılmış ancak objektif şartları taşımadığı için belirsiz süreli kabul edilen iş sözleşmesinde kararlaştırılan "süreden önce haksız feshe bağlı cezai şart hükmünün geçerli olduğuna" hüküm kurulduğundan, artık sözleşmenin belirli süreli ve belirsiz süreli olmasının cezai şartın geçerliliğine etkisi bulunmamaktadır.Asgari süreli iş sözleşmelerine de aynı şekilde hükümler konulması mümkündür.

Türk Borçlar Kanunu'nun 182/son maddesinde ise fahiş cezai şartın hâkim tarafından tenkis edilmesi gerektiği hükme bağlanmıştır.İş hukuku uygulamasında işçi aleyhine cezai şart düzenlemeleri bakımından konunun önemi bir kat daha artmaktadır. Şart ve ceza arasındaki ilişki gözetilerek, işçinin iktisadi açıdan mahvına neden olmayacak çözümlere gidilmelidir. İşçinin belli bir süre çalışması şartına bağlanan cezalardan, sözleşme kapsamında çalışılan ve çalışması gereken sürelere göre oran kurularak indirime gidilmelidir. Ancak sadece süre oranlamasına göre indirim yapılması yeterli değildir.

Somut uyuşmazlıkta taraflar arasında yapılan 26.07.2013 tarihli iş sözleşmesinin 10 maddesindeki, “sözleşme 26.07.2013 tarihinden itibaren 1 yıl süre ile geçerlidir. Sözleşmenin bitim tarihinden en az 30 gün önce taraflardan herhangi birisi yazılı olarak fesih ihbarında bulunmadıkça sözleşme aynı şartlarda 1 (bir) yıl daha uzamış sayılır”. ve 11. Maddesindeki “ Kanun, yönetmelik, tüzük ve yönetmeliklerle tespit edilmiş haller dışında ve haklı bir neden veya hizmet sözleşmesinde yer alan bir nedene dayanmaksızın personelin işine son verilemez, aylık veya başka hakları elinden alınamaz. Diğer taraftan, sözleşmeli personelin, hizmet sözleşmenin 4857 sayılı yasanın 25.maddesinin II. bendinde belirtilen sebepler dışında şirketçe süresi dolmadan feshedilmesi halinde sözleşme süresinin geri kalan bölümüne ait aylık sözleşme ücretleri toplamı, fesih tarihindeki sözleşme ücreti esas alınarak ilgiliye fesih tazminatı olarak ödenir, bunun kıdem tazminatı hakkını ortadan kaldırmaz” hükmü gereği dosyaya alınan bilirkişi raporunda 161.932,73 TL fesih tazminatı hesaplaması yapılmış İlk Derece Mahkemesince %30 hakkaniyet indirimi ile 113.352,91 TL haksız fesih tazminatına karar verilmiştir. Bölge Adliye Mahkemesi tarafından ise davacı talebinin cezai şart niteliğinde olduğu kabul edilerek tarafların istinaf nedenlerinin reddine karar verilmiştir.

Ancak, davacının ücreti, yaptığı iş ve çalışılan ve çalışılmayan süre dikkate alınınca cezai şartta yapılan indirim miktarı azdır. Söz konusu bu husus dikkate alındığında hesaplanan cezai şarttan dosya içeriğine uygun daha yüksek miktarda bir indirim yapılması gerekmektedir. Bu yön gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.

SONUÇ:

Temyiz olunan İlk Derece Mahkemesi kararının ve bu karara karşı istinaf başvurusunu esastan reddeden Bölge Adliye Mahkemesi kararının, yukarıda yazılı sebepten dolayı BOZULARAK ORTADAN KALDIRILMASINA, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin ise kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 13.09.2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.