Logo

9. Hukuk Dairesi2021/8368 E. 2021/13080 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Noter vekili olarak çalışan davacının, noterlik görevi karşılığında aldığı ücretin niteliğinin iş sözleşmesine mi yoksa vekalet ilişkine mi dayandığı ve bu bağlamda iş mahkemesinin görevli olup olmadığı hususunda çıkan uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Taraflar arasında iş sözleşmesi bulunmadığı, davacının noter vekili olarak 1512 sayılı Noterlik Kanunu'nun 33. maddesi kapsamında görev yaptığı, davalı Noterler Birliğinin gözetim ve denetimi altında bulunduğu, bu ilişkinin vekalet ilişkisi niteliğinde olduğu ve iş sözleşmesinin temel unsurlarından olan bağımlılık unsurunun bulunmadığı gözetilerek iş mahkemesinin görevsizliğine ve davanın genel mahkemede görülmesi gerektiğine karar verilerek mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :İş Mahkemesi

DAVA TÜRÜ : ALACAK

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı isteminin özeti:

Davacı vekili, davacının ... 4.Noterliğinde başkâtip olarak çalıştığını, ... 4. Noterinin emekli olması üzerine noter vekili olarak atandığını, ... 4. Noterinin emekli olmadan önce iş sözleşmesinde yer alan ikramiye ödemesinin bir kısmını ödediğini , kalan kısmının ... 4. Noterinin emekli olması sebebiyle noter vekili olduğu döneme ilişkin olan alacağın davalı tarafından ödenmesi gerektiğini ileri sürerek ikramiye fark alacağının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

Davalı Cevabının Özeti:

Davalı vekili, davanın yetkili mahkemede açılmadığını, davacı ile müvekkili arasında iş sözleşmesi bulunmadığından davanın görev yönünden reddi gerektiğini, müvekkilinin taraf sıfatının bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.

Mahkeme Kararının Özeti:

Mahkemece, davanın kabulüne dair verilen kararın davalı vekilince temyiz edilmiştir. Yargıtay (Kapatılan) 7. Hukuk Dairesinin 20.09.2013 tarihli ve 2013/8738 esas 2013/15130 sayılı kararı ile; “…Mahkemece, toplanan kanıtlara ve bilirkişi raporuna dayanılarak davanın kabulüne karar verilmiştir.Noterler Birliği Türkiye Noterler Birliği Kıdem Tazminatı Yönetmeliğinin 5. maddesi gereği belli şartların varlığı halinde sadece kıdem tazminatı ödemekle sorumludur.Davanın husumet nedeni ile reddine karar verilmesi gerekirken kabulüne karar verilmesi hatalı olup bozma nedenidir…” gerekçesiyle bozma nedenine göre davalının diğer temyiz itirazları incelenmeksizin mahkeme kararı bozulmuştur. Mahkemece bozma ilamına direnilmesine karar verilmiştir. Direnme kararı süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Hukuk Genel Kurulu’nca yapılan inceleme sonucunda özetle; mahkemenin direnme kararının bozma konusu ile ilgili bozma kararı sonrası ortaya çıkan yeni delillere dayalı olarak oluşturulan yeni hüküm niteliğinde olduğu , direnme" olarak verilen kararın, usul hukuku anlamında gerçek bir direnme kararı olmadığı , hâl böyle olunca, kurulan bu yeni hükmün temyizen incelenmesi görevinin Hukuk Genel Kuruluna değil, Özel Daireye ait olduğu gerekçesi ile davalı vekilinin yeni hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın Dairemize gönderildiği anlaşılmıştır.

Temyiz:

Karar, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Gerekçe:

1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle, kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.

2-Uyuşmazlık, taraflar arasındaki ilişkinin 4857 sayılı İş Kanunu kapsamında değerlendirilip değerlendirilemeyeceği ve bu bağlamda iş mahkemesinin görevi noktasında toplanmaktadır.

4857 sayılı İş Kanunu’nun 1’inci maddesinin ikinci fıkrası gereğince, 4’üncü maddedeki istisnalar dışında kalan bütün işyerlerine, işverenler ile işveren vekillerine ve işçilerine, çalışma konularına bakılmaksızın bu Kanunun uygulanacağı belirtilmiştir.

Kanunun 8’inci maddesinin birinci fıkrasına göre iş sözleşmesi, bir tarafın (işçi) bağımlı olarak iş görmeyi diğer tarafın (işveren) da ücret ödemeyi üstlenmesinden oluşan sözleşmedir. Ücret, iş görme ve bağımlılık iş sözleşmesinin belirleyici öğeleridir.

İş sözleşmesini eser ve vekâlet sözleşmelerinden ayıran en önemli ölçüt bağımlılık ilişkisidir. Her üç sözleşmede, iş görme edimini yerine getirenin iş görülen kişiye (işveren-eser sahibi veya temsil edilen) karşı ekonomik bağımlılığı vardır.

İş sözleşmesini belirleyen ölçüt hukukî-kişisel bağımlılıktır. Gerçek anlamda hukukî bağımlılık işçinin işin yürütümüne ve işyerindeki talimatlara uyma yükümlülüğünü içerir. İşçi edimini işverenin karar ve talimatları çerçevesinde yerine getirir. İşçinin işverene karşı kişisel bağımlılığı ön plana çıkmaktadır. İş sözleşmesinde bağımlılık unsurunun içeriğini, işçinin işverenin talimatlarına göre hareket etmesi ve iş sürecinin ve sonuçlarının işveren tarafından denetlenmesi oluşturmaktadır. İşin işverene ait işyerinde görülmesi, malzemenin işveren tarafından sağlanması, iş görenin işin görülme tarzı bakımından iş sahibinden talimat alması, işin iş sahibi veya bir yardımcısı tarafından kontrol edilmesi, işçinin bir sermaye koymadan ve kendine ait bir organizasyonu olmadan faaliyet göstermesi, ücretin ödenme şekli, kişisel bağımlılığın tespitinde dikkate alınacak yardımcı olgulardır. Bu belirtilerin hiçbiri tek başına kesin ölçüt teşkil etmez. İşçinin işverenin belirlediği koşullarda çalışırken kendi yaratıcı gücünü kullanması ve işverenin isteği doğrultusunda işin yapılması için serbest hareket etmesi bağımlılık ilişkisini ortadan kaldırmaz. Çalışanın işyerinde kullanılan üretim araçlarına sahip olup olmaması, kâr ve zarara katılıp katılmaması, karar verme özgürlüğüne sahip bulunup bulunmaması bağımlılık unsuru açısından önemlidir.

1512 sayılı Noterlik Kanunu’nun “Boşalan noterliğin vekaleten yönetimi” başlıklı 33’üncü maddesi “Her ne sebeple olursa olsun boşalan birinci, ikinci veya üçüncü sınıf bir noterliği, atanan noter göreve başlayıncaya kadar o noterlikte çalışan ve stajının altı ayını tamamlamış olan stajiyer, bu durumdaki stajiyerler birden fazla ise kıdemlisi, o noterlikte bu durumda stajiyer yoksa noter odasının uygun bulacağı ve görevlendireceği aynı durumdaki stajiyer, bunlardan hiç birisi bulunmadığı takdirde o noterliğin başkatibi, onun da engelli bulunduğu hallerde en kıdemli katibi vekaleten yönetir. (Değişik birinci cümle: 2/3/2005-5309/3 md.) Noterlikte bu işi görecek kâtip bulunmadığı takdirde, Cumhuriyet savcılığının bildirmesi üzerine, adalet komisyonu tarafından atanacak icra müdürü, icra müdür yardımcısı veya yeterli bir adalet memuruna bu iş gördürülür. (Değişik: 16/11/1989 - 3588/5 md.) İşin yürütülmesinde yetersiz kaldığının denetimlerde belirlenmesi halinde vekil her zaman değiştirilebilir. Yukarıdaki fıkralar gereğince noterliği yürüten görevliye, kendi aylık veya ücretinden az olmamak üzere, noter odası tarafından tayin olunacak ücret, noterlik gelirinden ödenir. Ancak, bu ücret noterliğin aylık safi gelirinin yarısından fazla olamaz. (Değişik: 16/11/1989 - 3588/5 md.) Vekilin daire dışında bizzat yapacağı işlemlerden alınacak yol ödeneği dahil noterliğin, aylık gayri safi gelirinden, noterlik aidatı vekilin ücreti ve noterliğin diğer giderleri ayrıldıktan sonra kalanı, gelir ve giderin müfredatlı listesi ile birlikte en geç müteakip ayın onbeşine kadar vekil tarafından Türkiye Noterler Birliğine gönderilir.” şeklinde düzenlenmiştir.

Aynı Kanunun 121’inci maddesine göre Noterlikler, Adalet Bakanlığının ve Türkiye Noterler Birliğinin gözetim ve denetimi altındadır.

Noterlik Kanunu Yönetmeliği 133’üncü maddesine göre; “Noter vekilleri, yasalar, yönetmelikler ve genelgeler ile noterlere verilmiş görevleri yapmak, aylık iş cetvelleri ile aidatları yasal süreler içinde Noterler Birliğine ve sair ilgili mercilere göndermek, görevin derhal, zamanında ve noksansız görülebilmesi için zorunlu olan personel ücretleri, daire kirası, Birlik Yönetim Kurulunca her yıl belirlenecek miktarı aşmayan kırtasiye, posta, basılı kağıt ve sair konulardaki harcamaları yapmaya yetkilidirler.”

Dava tarihi itibari ile yürürlükte olan mülga 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun 1 inci maddesine göre, iş mahkemelerinin görevi “İş Kanununa göre işçi sayılan kimselerle işveren veya işveren vekilleri arasında iş akdinden veya iş Kanununa dayanan her türlü hak iddialarından doğan hukuk uyuşmazlıklarının çözülmesi”dir. İşçi sıfatını taşımayan kişinin talepleriyle ilgili davanın, iş mahkemesi yerine genel görevli mahkemelerde görülmesi gerekir.

Somut uyuşmazlıkta; davacının 29.10.2011 – 18.12.2011 tarihleri arasında ... 4. Noterliğini vekaleten yönettiği, anılan dönemde davacının, davalı ... Birliğinin gözetim ve denetimi altında bulunan noterlikteki görevinin 1512 sayılı Kanunun 33’üncü maddesi kapsamında noter vekilliği olduğu, taraflar arasında imzalanmış bir iş sözleşmesi olmaksızın, kanundan kaynaklanan noter vekilliği görevi karşılığında davalıya noterlik gelirinden kendi aylık veya ücretinden az olmamak üzere noter odası tarafından tayin olunacak ücret ödendiği anlaşılmış olup yukarıda açıklanan Dairemiz ilke kararı, Noterlik Kanunu ve Yönetmeliği hükümleri birlikte değerlendirildiğinde taraflar arasındaki ilişkide iş sözleşmesinin belirleyici unsurlarından bağımlılık unsuru bulunmadığından söz konusu ilişki vekalet ilişkisidir. Hal böyle olunca taraflar arasındaki uyuşmazlıkta iş mahkemesi görevli olmayıp, davanın genel mahkemelerde görülmesi gerekir. Bu nedenle mahkemece görevsizlik kararı verilmesi gerekirken, davanın esası hakkında karar verilmesi hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir.

SONUÇ:

Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı nedenlerden dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 28.09.2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.