Logo

9. Hukuk Dairesi2021/8373 E. 2021/14398 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davalı tarafından cevap dilekçesinin ıslah edilerek ileri sürülen zamanaşımı definin geçerli olup olmadığına ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Cevap dilekçesinin ıslahının harca tabi olmadığı ve Yargıtay’ın cevap dilekçesi ıslahına ilişkin harç yatırılmadığı gerekçesiyle verdiği bozma kararının maddi hataya dayalı olduğu ve davacı lehine usulü kazanılmış hak oluşturmayacağı gözetilerek, davalının zamanaşımı def'inin değerlendirilmesi ve buna göre hüküm kurulması gerekirken yanılgılı değerlendirmeyle karar verilmesi nedeniyle bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :İş Mahkemesi

DAVA TÜRÜ : ALACAK

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı isteminin özeti:

Davacı vekili, davacının ... İl Özel İdaresinde kadrolu işçi olarak çalıştığını, işyerinde daha önceleri geçici veya mevsimlik işçi statüsünde çalışırken 11.12.2000 tarihli Başbakanlık Genelgesi ve eki Protokol kapsamında 02.02.2001 tarihinde kadroya geçirildiğini, bu tarihe kadarki çalışmasının kademe ve derecesine yansıtılmadığını, kadroya geçmeden önceki 3 aylık ücretini o dönemki sendika ile işveren arasında düzenlenen protokol nedeniyle alamadığını, kadroya geçtiği 02.02.2001 tarihinden önce çalışmış olduğu dönemde hak ettiği yıllık izin ücretlerinin de ödenmediğini belirtilerek, intibakının yapılmasına, yıllık izin ücreti, fark işçilik alacakları ile kadroya geçmeden önceki üç aylık ücretinin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

Davalı Cevabının Özeti:

Davalı vekili, davanın süresinde açılmadığını, mevsimlik işçilikten sürekli işçi kadrosuna geçirilen işçilerin 26.10.2000 tarihinde almış olduğu yevmiye düşürülmeden ücret skalası karşılığı kademesinin belirlendiğini, davacının alacağının bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.

Mahkeme Kararının Özeti:

Mahkemece, davanın kısmen kabulüne dair verilen 22.11.2013 tarihli karar taraf vekillerince temyiz edilmiştir. Yargıtay (Kapatılan) 7. Hukuk Dairesinin 26.05.2014 tarihli ve 2014/3392 E., 2014/11259 K. s sayılı kararı ile; “2)....Somut olayda, mahkemece, davacının ilave tediye ve Toplu İş Sözleşmesinden doğan alacak taleplerinin kabulüne, ilave tediye farkı ve TİS’den doğan tüm alacağının dava tarihi olan 01.10.2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir. Ancak, ilave tediye alacaklarının, ödenme zamanı Bakanlar Kurulu tarafından belirlenmekte, buna ilişkin karar yayınlanmaktadır. Mahkemece, ilgili Bakanlar Kurulu kararı getirtilerek, kararda belirlenen tarihlerden itibaren, davalı işverenin ayrıca temerrüde düşürülmesine gerek kalmadan yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesi gereklidir. TİS’den doğan alacaklar yönünden de TİS de belirlenen oranlarda ve tarihlerden itibaren faizin başlatılması ve temerrüt olgusunun burada da aranmaması gerekmektedir. Buna rağmen mahkemece, dava tarihinden itibaren yasal faize karar verilmesi hatalı olup bozma nedenidir. ; 3)....Yıpranma pirimi alacağının takdiri indirim yapılmadan hüküm altına alınması hakkaniyete uygun düşecektir. ; 4)....Somut olayda, davalı, 24.08.2013 tarihinde cevap dilekçesini ıslah ettiğini bildirerek ilk cevap dilekçesinde ileri sürmediği zamanaşımı def'ini ileri sürmüştür. Ancak ıslah dilekçesi harçlandırılmadığından daha açık bir anlatımla yasaya uygun ıslah yapılması için yatırılması gereken maktu harç yatırılmadığından yapılan ıslah geçersizdir. Bozmadan sonra ıslah yapılamayacağından bu aşamadan sonra ıslah harcının yatırılmasıda sonuca etkili olmayacaktır. Mahkemece usulüne uygun şekilde yapılmayan bu zamanaşımı savunmasına değer verilerek bilirkişinin yaptığı hesaplamayı kabul ederek hüküm kurulması hatalı olup bozma nedenidir. O halde davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve karar bozulmalıdır.” gerekçeleriyle mahkeme kararı bozulmuştur.

Mahkemece 19.09.2014 tarihli ve 2014/272 esas, 2014/318 karar sayılı karar ile söz konusu bozma ilamının (4) numaralı bozma nedenine karşı direnilmesine, diğer bozma nedenlerine uyulmasına karar verilmiştir. Mahkemenin kararı süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmiştir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 02.04.2019 tarihli ve 2017/(7)22-2156 esas, 2019/390 karar sayılı kararı ile “direnme kararı verildikten sonra mahkemece yapılması gereken, uyulan bozma nedenleri dışında 6100 sayılı HMK'nun 294’üncü ve 297’nci maddelerine uygun şekilde verilen ilk karar gibi hüküm fıkrası oluşturmak ve buna uygun gerekçeli karar yazmaktır.Açıklanan nedenlerle usulüne uygun bir direnme kararından söz etmek mümkün değildir. Hal böyle olunca usulüne uygun olmayan direnme kararı bozulmalıdır…” gerekçesiyle ve bozma nedenine göre tarafların sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığı belirtilmekle karar usulden bozulmuştur.

... 5. İş Mahkemesinin 24.06.2020 tarihli ve 2019/420 esas, 2020/202 karar sayılı kararı ile; tüm dosya kapsamı değerlendirilmek suretiyle yapılan yargılama neticesinde Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun bozma ilamı doğrultusunda usulî kazanılmış hakların gözetildiği, yıpranma primi alacağında indirim yapılmadığı gerekçesiyle yıpranma primi hariç olmak üzere diğer alacaklar ilk kararda olduğu şekilde hüküm altına alınmış, karar davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Hukuk Genel Kurulu’nca yapılan inceleme sonucunda özetle; “... Somut olayda, Hukuk Genel Kurulunun usule ilişkin bozma kararından sonra mahkemece yapılan yargılamada, bozma kararları doğrultusunda bilirkişinden ek rapor alınmasına dair ara karar verdikten sonra alınan bilirkişi raporu uyarınca hüküm kurulmuştur.Açıklanan bu maddi ve hukukî olgulara göre, mahkemece Özel Daire bozma kararı uyarınca alınan bilirkişi raporuna dayanılarak verilen kararın, usul hukuku anlamında gerçek bir direnme kararı olmadığı, bozma konusu ile ilgili bozma kararı sonrası toplanan yeni delile dayalı olarak oluşturulan yeni hüküm niteliğinde olduğu her türlü duraksamadan uzaktır.Hâl böyle olunca, kurulan bu yeni hükmün temyizen incelenmesi görevi Hukuk Genel Kuruluna değil, Özel Daireye aittir. Bu nedenle yeni hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosya Özel Daireye gönderilmelidir.” gerekçesi ile davalı vekilinin yeni hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın Dairemize gönderildiği anlaşılmıştır.

Temyiz:

Karar, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Gerekçe:

1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle, kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.

2-Taraflar arasındaki uyuşmazlık, cevap dilekçesinin ıslahının harca tabi olup olamadığı noktasında toplanmaktadır.

Cevap dilekçesinin kendisi harca tabi olmadığı için cevabın ıslahının harca tabi olması düşünülemez. Davalı vekili süresinde verdiği cevap dilekçesinde öne sürmediği davaya karşı zamanaşımı def’ini cevabını ıslah ederek ileri sürmüştür. Mahkemece 22.11.2013 tarihli kararda cevabın ıslahı ile zamanaşımı def’inin ileri sürülebileceği kabul edilmiş, bu kararın taraflarca temyizi üzerine Yargıtay (Kapatılan) 7. Hukuk Dairesinin 26.05.2014 tarihli ve 2014/3392 esas, 2014/11259 karar sayılı ilamı ile cevap dilekçesinin ıslahına ilişkin harç yatırılmadığı için davalının cevap dilekçesinin ıslahına değer verilemeyeceği gerekçesiyle bozma kararı verilmiştir. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu’nun 04/02/1959 tarihli ve 1957/13 esas, 1959/5 karar ile 09/05/1960 tarihli ve 1960/21 esas, 1960/9 karar sayılı kararlarında belirtildiği üzere, Yargıtay’ca maddi hata sonucu verilen bir karara mahkemece uyulmasına karar verilmesi halinde dahi usulü kazanılmış hak oluşmaz ve Yargıtay’ın hatalı bozma kararından dönülmesi mümkündür.

Sonuç itibariyle, Yargıtay (Kapatılan) 7. Hukuk Dairesinin anılan bozması maddi hataya dayalı olduğundan davacı lehine usulü kazanılmış hak oluşturmayacağı da gözetilerek davalının davaya karşı zamanaşımı def’i değerlendirilerek hesaplama yapılan bilirkişi raporuna göre dava konusu alacakların hüküm altına alınması gerekirken yanılgılı değerlendirme ile verilen karar hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.

Sonuç:

Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı nedenlerden dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 14.10.2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.