"İçtihat Metni"
BÖLGE ADLİYE
MAHKEMESİ : ... 5. Hukuk Dairesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK
İLK DERECE
MAHKEMESİ : ... 1. İş Mahkemesi
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili; davacı işçinin davalı iş yerinde Mekanik B (Tezgahlar) atölyesinde sendikalı olarak çalıştığını, Şeker İş Sendikasına üye olduğunu, fiilen yaptığı işin asıl iş olduğunu, ... 1. İş Mahkemesi'nin 2014/1086 esas sayılı dosyasında davacının Toplu İş Sözleşmesi hükümlerinden yararlanmasının tespitine yönelik dava açıldığını, Mahkemece verilen kabul kararının Yargıtay (Kapatılan) 22. Hukuk Dairesi'nin 2016/7325 esas 2016/10791 karar sayılı ilamı ile onanarak kesinleştiğini ileri sürerek davacının Toplu İş Sözleşmesinden kaynaklı ücret farkı, ilave tediye, şeker ikramiye, kıdem zammı, giyim yardımı, sosyal yardım, şeker yardımı ve aile yardımı alacaklarının hüküm altına alınmasını talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili; alt işverenlere verilen işlerin 4857 sayılı İş Kanunu’nun 2. maddesi anlamında teknolojik ve uzmanlık gerektiren işlerden olduğunu ve bu nedenle davacının mevcut Toplu İş Sözleşmelerinden yararlanamayacağını ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti:
İlk Derece Mahkemesince, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak, davacı tarafça daha önce açılan ... 1. İş Mahkemesinin 2014/1086 esas 2015/563 karar sayılı dosyasında 17/12/2014 tarihine kadar olan alacakların istendiği, bu kararın Yargıtay (Kapatılan) 22. Hukuk Dairesinin 10/05/2018 tarih 2016/2549 esas 2018/11397 karar sayılı kararıyla onanarak kesinleştiği gerekçesi ile 18/12/2014 yılından 25/05/2018 dönemine kadar olan fark ücretlerinin kabulüne karar verilmiştir.
İstinaf Başvurusu :
İlk Derece Mahkemesinin kararına karşı, davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesi Kararının Özeti :
Bölge Adliye Mahkemesince, arabuluculuk ücreti ile zorunlu giderlerin yargılama giderleri olarak hüküm altına alınmamasının hatalı olduğu gerekçesi ile İlk Derece Mahkemesi kararı ortadan kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz Başvurusu :
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
Gerekçe:
Taraflar arasındaki temel uyuşmazlık, asıl işveren-alt işveren ilişkisinin kanuna uygun kurulup kurulmadığı ve muvazaaya dayanıp dayanmadığı noktasında toplanmaktadır.
4857 sayılı İş Kanunu’nun 2. maddesinin altıncı fıkrasında asıl işveren-alt işveren ilişkisi; “bir işverenden, işyerinde yürüttüğü mal veya hizmet üretimine ilişkin yardımcı işlerinde veya asıl işin bir bölümünde işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işlerde iş alan ve bu iş için görevlendirdiği işçilerini sadece bu işyerinde aldığı işte çalıştıran diğer işveren ile iş aldığı işveren arasında kurulan ilişki” olarak tanımlanmış; aynı maddenin yedinci fıkrasında “asıl işverenin işçilerinin alt işveren tarafından işe alınarak çalıştırılmaya devam ettirilmesi suretiyle hakları kısıtlanamaz veya daha önce o işyerinde çalıştırılan kimse ile alt işveren ilişkisi kurulamaz. Aksi halde ve genel olarak asıl işveren alt işveren ilişkisinin muvazaalı işleme dayandığı kabul edilerek alt işverenin işçileri başlangıçtan itibaren asıl işverenin işçisi sayılarak işlem görürler. İşletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işler dışında asıl iş bölünerek alt işverenlere verilemez” kuralına yer verilmiştir.
Asıl işveren-alt işveren ilişkisinin geçerli olarak kurulabilmesi için iki işverenin bulunması, mal veya hizmet üretimine ilişkin bir işin varlığı ve asıl işin bölünerek alt işverene verilmesi halinde “işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektirme” unsurunun gerçekleşmiş olması gerekir. Bundan başka asıl işverenin işçilerinin alt işveren tarafından işe alınarak çalıştırılmaya devam ettirilmesi suretiyle haklarının kısıtlanması veya daha önce asıl işveren tarafından o iş yerinde çalıştırılan kimse ile alt işveren ilişkisi kurulması gibi muvazaa kriterlerinin bulunmaması icap eder. Aksi halde alt işveren işçisi başlangıçtan itibaren asıl işverenin işçisi sayılarak işlem görecektir.
İşverenler arasında muvazaalı biçimde asıl işveren-alt işveren ilişkisi kurulmasının önüne geçilmek amacıyla 4857 sayılı Kanun'un 2. maddesinde bazı muvazaa kriterlerine yer verilmiştir. Muvazaa Borçlar Kanunu'nda düzenlenmiş olup, tarafların üçüncü kişileri aldatmak amacıyla, kendi gerçek iradelerine uymayan, aralarında hüküm ve sonuç meydana getirmesini arzu etmedikleri, görünüşte bir anlaşma olarak tanımlanabilir. Muvazaada, taraflar arasında üçüncü kişileri aldatma kastı bulunmakta ve sözleşmedeki gerçek amaç gizlenmektedir. Muvazaa genel ispat kuralları ile ispat edilebilir. Bundan başka 4857 sayılı Kanun'un 2. maddesinin yedinci fıkrasında sözü edilen hususların, aksi kanıtlanabilen adi kanuni karineler olduğu kabul edilmelidir.
Somut olayda Mahkemece, ... 1. İş Mahkemesinin 2014/1086 esas 2015/563 karar sayılı dosyası ile davacının davalı asıl işveren işçisi olduğunun tespit edildiği ve bu kararın Yargıtay (Kapatılan) 22.Hukuk Dairesi'nin 2016/2549 esas 2018/11397 karar sayılı ilamı ile onanarak kesinleştiği belirtilerek, eldeki dosya açısından davacının davalı iş yerindeki görevi ile ilgili herhangi bir araştırma yapılmaksızın davanın kabulüne karar verilmiştir.
Davacı, dava dilekçesi ile davalı iş yerinde Mekanik (B) tezgahtar olarak çalıştığını belirtmiş ve 18/12/2014-25/05/2018 tarihleri arasındaki fark ücret alacaklarının hüküm altına alınmasını talep etmiştir. Davalı tarafça mahkemeye sunulan 04/12/2018 tarihli müzekkere cevabında davacının davalı iş yerinde, atölyede malzeme temizliği, çapak alma, malzeme taşıma ve koruyucu yağlama gibi yardımcı işleri yaptığı belirtilmiştir. Aynı tarihte, davalı tarafça sunulan davacının iş yeri dosyasında bulunan "Fabrikamız İmalatlarının Fabrikamız Sahasında Taşınması İstiflenmesi Ve Fabrikamıza Gelen Giden Malzemelerin Yüklenmesi Boşaltılması Hizmet İşçiliği Yaptırılması İhalelerimizin İcmal" başlıklı belgenin 4 nolu bendinde ise davacının davalı iş yerinde köprülü vinç kullanarak veya elle yükleme-boşaltma yapılması işlerinde yardımcı işçi olarak çalıştığı belirtilmiştir. Yargıtayca onanarak kesinleşen ... 1. İş Mahkemesinin 2014/1086 esas 2015/563 karar sayılı dosyasında ise davacının davalı iş yerinde Mekanik B atölyesinde tesfiye ve kılavuz işleri yaptığı belirtilmiştir. Bu halde davalı tarafça mahkemeye sunulan 04/12/2018 havale tarihli müzekkere cevabı ve kesinleşen mahkeme dosyası göz önüne alındığında davacının davalı iş yerindeki görevi ile ilgili dosya kapsamında bulunan belgelerde çelişki bulunmaktadır.
Yukarıdaki açıklamalar ışığında Mahkemece davacının dava konusu yaptığı 08/12/2014-25/05/2018 tarihleri arasında davalı iş yerindeki görevi açıklığa kavuşturulup, davacının kesinleşen mahkeme ilamından sonraki dönemlerde davalı iş yerindeki görevinin aynı olup olmadığı belirlendikten sonra davacının çalışmasının bulunduğu her bir hizmet alım sözleşmesi yönünden hizmet alım sözleşmelerinin konusu, davacının ifa ettiği iş ve diğer muvazaa koşulları değerlendirilerek hüküm kurulması gerekirken, bu hususlar gözetilmeksizin eksik inceleme ile karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ:
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının, yukarıda yazılı sebepten dolayı BOZULMASINA, dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, peşin alınan temyiz karar harcının istek halinde ilgilisine iadesine, 28/09/2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.