"İçtihat Metni"
BÖLGE ADLİYE
MAHKEMESİ : ... 48. Hukuk Dairesi
...
DAVA TÜRÜ : ALACAK
...
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, süresi içinde duruşmalı olarak temyizen incelenmesi davalı vekilince istenilmesi üzerine dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 09/11/2021 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü davalı adına vekili Avukat ... ile karşı taraf adına vekili Avukat ... geldiler. Duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor sunuldu, dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı isteminin özeti:
Davacı vekili, müvekkilinin 17.08.2011–26.12.2017 tarihleri arasında davalıya ait işyerinde en son ... ve ... bölgesinde sorumlu satış şefi olarak görev yaptığını, 2012 Mart ayından itibaren aylık sabit ücretine ek olarak ciro üzerinden satış primi ödenmeye başlandığını, davalı şirkette uygulanan prim sisteminde, kazandırılan müşteri cirosunun yüzde beşinin satış birimine dağıtılacak prim tutarı olarak tespit edildiğini, söz konusu primin yüzde yirmisinin de müvekkili işçiye ödenecek prim olarak belirlendiğini, ancak davalı şirketin 2013 Ağustos ayından itibaren müvekkili işçinin hak kazandığı satış priminde her ay tenkisat yapmaya başladığını, hak kazanılan prim tutarının daha yüksek olmasına rağmen aylık net maaş tutarında prim ödendiğini, müvekkilinin 2013 Ağustos ayından fesih tarihine kadar hak kazandığı satış priminde yapılan kesintinin toplam 357.535,12 TL tutara ulaştığını, müvekkilinin hak kazandığı primin ödenmemesi sebebiyle iş sözleşmesini haklı nedenle feshettiğini beyanla kıdem tazminatı, ayrımcılık tazminatı, ödenmeyen satış prim alacağı ve fark ücret alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, gerek davacının gerekse davacının çalıştığı birimin prim sistemi hakkında her zaman bilgi sahibi olduğunu, hak edilen primlerin bordrolara yansıtıldığını ve bu bordroların şeffaf bir şekilde her bir çalışanın erişimine açık tutulduğunu, davacının iddialarının aksine satış ekibi konuyu aralarında değerlendirerek prim sistemini kabul ettiğini, davacının ayrımcılık tazminatı ve fark ücretine ilişkin iddialarının gerçeği yansıtmadığı gibi söz konusu tazminatın şartlarının da oluşturmadığını, iddia edilen prim tutarlarının fahiş ve hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, iş sözleşmesini sona erdirme noktasında herhangi bir haklı sebebi olmayan davacının kıdem tazminatı talebinin de reddine karar verilmesi gerektiğini beyanla davanın reddini savunmuştur.
İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna göre, yazılı gerekçe ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
İstinaf Başvurusu:
İlk Derece Mahkemesinin kararına karşı, davalı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesi Kararının Özeti :
Bölge Adliye Mahkemesince, İlk Derece Mahkemesinin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı gerekçesi ile davalı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
Temyiz:
Bölge Adliye Mahkemesinin kararına karşı, davalı vekili temyiz başvurusunda bulunmuştur.
Gerekçe:
1-Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, taraflar arasındaki sözleşmeye, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalı vekilinin aşağıdaki bendin dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2-6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 99. maddesi uyarınca; borç ülke parası dışında başka bir para birimiyle belirlenmiş ise borcun ödeme gününde ödenmemesi üzerine alacaklı, bu alacağının aynen veya vade ya da fiilî ödeme günündeki rayiç üzerinden Ülke parası ile ödenmesini isteyebilir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun, taleple bağlılık ilkesini düzenleyen 26. maddesine göre, “Hâkim, tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır; ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. Duruma göre, talep sonucundan daha azına karar verebilir.”
Somut uyuşmazlıkta, davacı işçi noter aracılığı ile davalıya keşide ettiği 26.12.2017 tarihli ihtarnamesi ile 2013 yılı Ağustos ayından 2017 yılı Aralık ayına kadar hak kazandığı prim alacaklarının işverence ödenmediğini, söz konusu ödenmeyen prim alacak miktarının 357.353,12 TL olduğunu belirtmiş, 28.02.2018 tarihli dava dilekçesinde de ödenmeyen prim alacağı miktarının 357.353,12 TL olduğunu ileri sürmüştür. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda prim alacağı seçenekli olarak hesaplanmıştır. 27.08.2019 tarihli raporun (a) seçeneğinde; davalı şirketçe prime esas satışların döviz cinsinden yapıldığı ve dava konusu prim alacağının yapılan satış rakamları üzerinden nispi olarak hesaplandığından hareketle 2013 Ağustos- 2017 Ocak ayları arası dönemde her ay hak edilen prim miktarı ABD Doları cinsinden belirlendikten sonra söz konusu miktarın dava tarihindeki kur üzerinden Türk Lirasına çevrilerek prim alacağının toplam 469.544,24 TL olduğu, raporun (b) seçeneğinde ise her ay hak edilen prim miktarı ilgili ayın son çalışma günündeki kur üzerinden Türk Lirasına çevrilerek toplam 361.873,70 TL prim alacağı hesaplandığı görülmüştür.İlk Derece Mahkemesince 27.08.2019 tarihli bilirkişi raporunun (a) seçeneğine itibarla davacının 469.544,24 TL prim alacağına hükmedilmiş, bu kararın davalı tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince, istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş ise de verilen karar dosya içeriğine uygun düşmemektedir. Şöyle ki dosya içeriği ile sunulan ücret bordrolarına göre davacının davalı nezdinde çalıştığı sürece ücretinin ve dava konusu prim alacaklarının Türk Lirası cinsinden belirlenerek ödendiği, davacının ne ücretinin ne de prim alacağının ülke parası dışında başka bir para birimiyle belirlenmediği gibi dava dilekçesindeki prim alacağına ilişkin beyanların da davacı tarafı bağlayacağı gözetilmeden ve davacının taleplerini aşar şekilde prim alacağının hüküm altına alınması hatalıdır.
Anılan hususlar gözetilmeksizin, eksik inceleme sonucunda İlk Derece Mahkemesince yazılı şekilde hüküm tesisi ve bu karara karşı yapılan istinaf başvurusunun esastan reddi kararı hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ:
Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA, İlk Derece Mahkemesi kararının yukarıda yazılı sebepten dolayı BOZULMASINA, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, davalı yararına takdir edilen 3.050,00 TL duruşma vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine, peşin alınan temyiz karar harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 09.11.2021 tarihinde oybirliği ile karar verildi.