Logo

9. Hukuk Dairesi2021/9454 E. 2021/13486 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacı tarafından açılan kıdem tazminatı ve intibak farkı alacağı davasına ilişkin istinaf başvurusunun Bölge Adliye Mahkemesi tarafından gerekçesiz reddedilmesi üzerine yapılan temyiz başvurusunun incelenmesi.

Gerekçe ve Sonuç: Bölge Adliye Mahkemesinin, tarafların istinaf taleplerini reddederken herhangi bir gerekçe göstermemesi ve kararın hangi hukuki sebeplere dayandığını açıklamaması, Anayasa'nın 36. ve 141. maddeleri ile AİHS'nin 6. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkının ve gerekçeli karar hakkının ihlali niteliğinde bulunduğundan, temyiz edilen karar bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

BÖLGE ADLİYE

MAHKEMESİ : ... 7. Hukuk Dairesi

...

DAVA TÜRÜ : ALACAK

...

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi taraflar vekillerince istenilmekle, temyiz taleplerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı İsteminin Özeti:

Davacı vekili, müvekkilinin mülga Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğüne bağlı ... Köy Hizmetleri Müdürlüğünde işe başladığı tarihten itibaren Yol İş Sendikasına üye olduğunu, müvekkilinin burada işe başladığı tarihten kadrolu işçi statüsüne geçildiği 2001 yılına kadar geçici mevsimlik işçi olarak çalıştığını, her yıl yeni mevsimlik işçi sözleşmesi yapıldığını ve yıl sonunda işten ayrıldığını, 2001 yılında aynı müdürlükte kadrolu işçi statüsüne geçildiğini, ancak önceki çalışmalarının dikkate alınmadığını, yeni işe başlamış gibi başlatıldığını ve kadrolu işçi statüsünden önceki çalışmaların kıdemlerinin dikkate alınmadığını, 2005 yılında köy hizmetleri müdürlüğünün lağvedilmesi ile tüm hak ve alacaklarının ... İl Özel İdaresine devredildiğini, müvekkilin daimi kadrolu işçi statüsünde tüm hak ve alacaklarıyla beraber geçirilme sırasında yapılan intibakın yanlış olduğunun tespitini, müvekkilin derece ve kademelerinin tespitini ve fark alacaklarını davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.

Davalı Cevabının Özeti:

Davalı ... vekili; davacının 14/12/2014 tarihinde ... emrine atanması nedeniyle Kurumdan ilişiğinin kesildiğini, alacaklar yönünden sorumluğun ...'ne ait olduğunu, bu nedenle husumet itirazında bulunduklarını, davacının taleplerinin zaman aşımına uğradığını, yürürlükte olan Toplu İş Sözleşmesi hükümleri gereğince davacının intibak işlemlerinin yapılarak gerekli ödemelerin yapıldığını savunarak davanın reddini talep etmiştir.

Davalı ... vekili; davanın zaman aşımına uğradığını, ayrıca davanın husumet yönünden de reddi gerektiğini savunarak davanın reddini talep etmiştir.

Mahkeme Kararının Özeti:

Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

İstinaf Başvurusu :

İlk Derece Mahkemesinin kararına karşı taraf vekilleri ayrı ayrı istinaf başvurusunda bulunmuştur.

Bölge Adliye Mahkemesi Kararının Özeti:

Bölge Adliye Mahkemesince, tarafların istinaf talepleri özetlendikten sonra hangi gerekçe ile tarafların istinaf taleplerinin reddedildiği açıklanmadan tarafların istinaf taleplerinin ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.

Temyiz Başvurusu :

Kararı yasal süresi içerisinde taraf vekilleri ayrı ayrı temyiz etmiştir.

Gerekçe:

Anayasa'nın 36. maddesinde, “Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir.” denilmiştir.

Yine Anayasa'nın 141. maddesinin 3. fıkrasında, “Bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli olarak yazılır” hükmü yer almıştır.

Diğer taraftan Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 6. maddesinde ise, “Herkes, medeni hak ve yükümlülükleriyle ilgili uyuşmazlıkların ya da cezai alanlarda kendisine yöneltilen suçlamaların esası hakkında karar verecek olan yasayla kurulmuş, bağımsız ve tarafsız bir mahkeme tarafından, makul süre içinde adil ve aleni olarak yargılanma hakkına sahiptir.” denilerek kısaca ve özetle adil yargılanma hakkı düzenlenmiştir.

Aynı şekilde 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 297. maddesinde ise mahkeme kararında nelerin yer alması gerektiği açıklanmıştır. Buna göre, mahkeme kararında özellikle tarafların iddia ve savunmalarının özetinin, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususların, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delillerin, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesinin, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebeplerin bulunması gereklidir.

Ancak buradan mahkemenin gerekçesinde taraflarca ileri sürülen bütün iddialara cevap vermesi gerektiği sonucuna ulaşılmamalıdır. Mahkeme kararının yukarıda asgari hususları taşıması ve kararda özellikle davanın sonucunu etkileyecek nitelikte kilit önemde hususların yer alması Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6. maddesi gereğince adil yargılanma hakkı kapsamında gereklidir. Nitekim Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi bir kararında, mahkeme kararı için kilit önemde olan taraflardan birinin ihmalinin bulunduğunun belirtilmesine rağmen bunun sebeplerinin açıklanmamasını sözleşmenin 6. maddesine uygun görmemiştir (Georgiadis/Yunanistan, Başvuru No: 21522/93 29.05.1997 ).

Gerekçeli karar hakkı da adil yargılanma hakkı kapsamında değerlendirilmelidir (Anayasa Mahkemesinin 20.03.2014 tarih, 2012/1034 başvuru sayılı kararı). Mahkemeler kararlarını verirlerken bağımsız ve serbest iseler de, kararlarının hangi temel ya da temellere dayandığını yeterli açıklıkta belirtme yükümlülüğü altında oldukları kabul edilmelidir. Bu yükümlülük aynı zamanda mahkeme kararının denetiminin yapılabilmesi için zorunludur. Bu şekilde tarafların iddiaları ve savunmaları hukuka uygun incelenip incelenmediği ile değerlendirilip değerlendirilmediği anlaşılabilir.

Mahkemeler verdikleri kararlarla uyuşmazlığı yargısal anlamda sona erdirmektedirler. Bunun sonucu olarak da davanın taraflarının mahkemenin ulaştığı sonuca ne şekilde ulaştığını anlayabileceği bir gerekçenin bulunması gereklidir. Bu gerekçe hükümle sebep sonuç ilişkisinin kurulmasını sağlayacak yeterlilikte, açık ve anlaşılabilir olmalıdır. Ancak gerekçenin çelişkili olmaması gereklidir. Zira, gerekçenin çelişkili olması aslında hukuken kabul edilebilir bir gerekçenin bulunmaması demektir.

Bir başka yönden mahkeme kararlarının gerekçeli olmasının tarafların yargıya güven duymasını sağladığı gibi kararı benimseyip benimsememesine bağlı olarak karara karşı gidilebilecek kanun yollarına gidip gitmemesinde de etkili olduğu açıktır. Bu durum ise hak arama özgürlüğüyle yakından ilgilidir.

Somut olayda; Bölge Adliye Mahkemesi tarafından tarafların istinaf dilekçeleri özetlendikten sonra hangi gerekçe ile istinaf taleplerinin reddedildiğine ilişkin bir açıklama yapmadan gerekçesiz bir şekilde, genel ve soyut ifadeler kullanılarak tarafların istinaf taleplerinin reddine karar verilmesi tarafların gerekçeli karar haklarının ihlaline sebep olabilecek nitelikte olduğundan karar bu yönden hatalı olup bozma nedenidir.

SONUÇ:

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının sair yönler incelenmeksizin BOZULMASINA, dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine, kararın bir örneğinin İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine, peşin alınan temyiz karar harcının istek halinde ilgililere iadesine 04/10/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.