"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (...) Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi taraf vekillerince istenilmekle, temyiz taleplerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti
Davacı vekili; davacıya çalıştığı süre boyunca ilave tediye ödemesi yapılmadığını, puantaj cetvellerine göre her gün fazla çalışma yaptığını ileri sürerek ilave tediye ve fazla çalışma ücreti alacaklarının hüküm altına alınmasını talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti
Davalı vekili; zamanaşımı def'i ve derdestlik itirazında bulunduklarını, davacı tarafın Vakıfta sigortalı olarak çalıştığı yıllara ilişkin tüm yasal haklarını aldığını, davacının açmış olduğu davanın yasal dayanağı olmadığını savunarak davanın reddiniistemiştir.
Mahkeme Kararının Özeti
Mahkemece, toplanan delillere ve alınan bilirkişi raporuna dayanılarak davanın kabulüne karar verilmiştir.
Bozma ve Bozmadan Sonraki Yargılama Süreci
Kararın davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay (Kapatılan) 22. Hukuk Dairesinin 22.....2020 tarih, 2017/30572 Esas ve 2020/7258 Karar sayılı ilâmı ile;
“…
Somut uyuşmazlıkta, hükme esas alınan bilirkişi raporunda, davacı tarafça sunulan puantaj kayıtlarına itibar edilerek hesaplama yapılmıştır. Ne var ki, davacı tarafın sunduğu söz konusu puantaj kayıtlarının davacı ... ve işverene karşı dava açmış bir diğer işçi olan ... tarafından düzenlendiği anlaşılmaktadır. Belgenin düzenlenme biçimi ve düzenleyici şahısların işverene karşı dava açarak söz konusu belgelere göre alacak talebinde bulunmuş olduğu hususları dikkate alındığında, bu tip belgelerin sonradan düzenlenmiş olması ve gerçeği yansıtmaması şüphesi mevcuttur. Mahkemece bu şüphenin aydınlatılmadan söz konusu belgelere itibar edilmesi hatalıdır. Davalı işverene yazı yazılarak, bu yöndeki şüphe aydınlatılmalı ve neticeye göre bir değerlendirme yapılmalıdır.
...
Öte yandan, 3294 sayılı Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Kanunu'nun 8. maddesinde vakfın gelirleri belirtilmiş olup, Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Fonundan ayrı bir tüzel kişiliğe sahip olan Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakıflarının gelirlerinin, sadece fondan aktarılan paydan oluşmadığı, bunun yanında, işletme ve iştiraklerden elde edilecek gelirlerden ve diğer gelirlerden oluştuğu anlaşılmaktadır. Bu açıklamalar ve kanuni düzenlemeler ışığında, Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakıflarının özel hukuk tüzel kişisi olduğu, kuruluş amacı ve mali yapısı itibariyle kamu kurumlarından farklı nitelikte olduğu ve bu bağlamda 6772 sayılı Kanun'un 1. maddesi kapsamına girmeyeceği açıktır. Anılan sebeple, mahkemece, ilave tediye alacağına yönelik talebin reddine karar verilmesi gerekirken, kabulüne karar verilmesi hatalı olmuştur.” gerekçesiyle kararın bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozma ilâmına uyularak yapılan yargılama sonunda davanın kısmen kabulüne karar verilerek fazla çalışma ücreti hüküm altına alınmıştır.
Temyiz
Karar, yasal süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
Gerekçe:
1. Dosyadaki yazılara, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmamasına göre davacı vekilinin tüm, davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2. Taraflar arasındaki uyuşmazlık, davacının fazla çalışma ücretine hak kazanıp kazanmadığı noktasındadır.
Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. Fazla çalışmanın ispatı konusunda işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş ve işyerinden çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları delil niteliğindedir. Ancak, fazla çalışmanın bu tür yazılı belgelerle ispatlanamaması durumunda tarafların dinletmiş oldukları tanık beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada göz önüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla çalışma olup olmadığı araştırılmalıdır.
Somut uyuşmazlıkta; dava dilekçesinde, puantaj cetvellerinde görüleceği üzere davacı işçinin davalıya ait işyerinde her gün fazla çalışma yaptığı iddia edilmiştir. Bozma öncesinde Mahkemece davacı tarafından sunulan puantaj kayıtlarına itibar edilerek fazla çalışma ücreti hüküm altına alınmış, bozma ilâmında ise dosya içeriğine göre söz konusu puantaj kayıtlarının gerçeği yansıtmadığı şüphesi mevcut olduğundan davalı işverene yazı yazılarak bu yöndeki şüphenin aydınlatılması ve neticeye göre bir değerlendirme yapılması gerektiği belirtilmiştir. Mahkeme tarafından bozma ilâmına uyulmasına karar verilerek bozma ilâmı doğrultusunda davalıya yazı yazılmış, davalı tarafından ise davacıya ait herhangi bir puantaj kaydının davalı işyerinde bulunmadığı bildirilmiştir. Bu durumda söz konusu puantaj kayıtlarının gerçeği yansıtmadığı sonucuna varılmaktadır.
Diğer yandan, davacı ile birlikte davalı işyerinde çalışan ve aynı ücret bordrosu listelerinde yer alan bir kısım işçilerin benzer mahiyette açtıkları davalarda fazla çalışma ücreti taleplerinin reddedildiği, verilen kararların Yargıtay (Kapatılan) 22. Hukuk Dairesinin 2019/5799, 5811 ve 6070 Esas sayılı ilâmları ile onandığı anlaşılmıştır. O hâlde, davacının ispatlanamayan fazla çalışma ücreti talebinin reddine karar verilmesi gerekirken soyut ve ispata elverişli olmayan tanık beyanına itibarla talebin kabulüne karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
Sonuç :
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebepten dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek hâlinde ilgililere iadesine, 09.11.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.