Logo

9. Hukuk Dairesi2022/14077 E. 2022/15950 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacıların, dava dışı Yozgat İl Özel İdaresinin sermayesinin büyük bölümüne sahip olduğu davalı şirkette çalışmaları nedeniyle ilave tediye alacaklarına hak kazanıp kazanmadıklarının tespiti talebiyle açtıkları tespit davasında hukuki yarar bulunup bulunmadığı.

Gerekçe ve Sonuç: Davacıların ilave tediye alacakları için açabilecekleri bir eda davası yolu varken, tespit davası açmalarında hukuki yarar bulunmadığı gözetilerek, Bölge Adliye Mahkemesi kararının sonucu itibarıyla doğru bulunmuş ve gerekçesi değiştirilerek onanmıştır.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

BÖLGE ADLİYE

MAHKEMESİ : ... 7. Hukuk Dairesi

DAVA TÜRÜ : TESPİT

İLK DERECE

MAHKEMESİ : Yozgat ... Mahkemesi

Taraflar arasındaki tespit davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacılar vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkillerinin 696 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'den (696 sayılı KHK) önce Yozgat İl Özel İdaresi bünyesinde alt yüklenici firmada çalışırken ilgili KHK ile davalı Şirkette sürekli işçi kadrosuna geçirildiklerini, 6772 sayılı Devlet ve Ona Bağlı Müesseselerde Çalışan İşçilere İlave Tediye Yapılması ve 6452 sayılı Kanunla 6212 Sayılı Kanunun 2 nci Maddesinin Kaldırılması Hakkında Kanun (6772 sayılı Kanun) hükümlerine göre davacıların ilave tediye ödemesine hak kazandığını, 01.04.2018 tarihinde sürekli işçi kadrosuna alınan davacılara ilave tediye ödemesinin yapılmadığını ... sürerek davacıların davalı işyerinde sürekli işçi olarak çalışmaya başladığı 01.04.2018 tarihinden itibaren 6772 sayılı Kanun kapsamında ilave tediye ödemesine hak kazandığının tespitine karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçesinde; davalı Şirketin 6772 sayılı Kanun'un 1 inci maddesi hükmüne göre mahalli idareler tarafından kurulan Şirketlerin genel yönetim kapsamındaki kamu idareleri kapsamına girmediğini, döner sermayeli bir kuruluş niteliğinde bulunmadığını, sermayesinin yarısından fazlası genel bütçe kapsamındaki kamu idarelerine ait olan bir sermaye şirketi statüsünde olmadığını, davacılara ilave tediye ödenmesine imkân bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davalı Şirketin ticaret sicil kayıtları, ortaklık yapısı, pay/hisse durumları ile davacılarla imzalanan ... sözleşmeleri dikkate alındığında; davalı Şirketin sermayesenin %89,93 ünün Yozgat İl Özel İdaresine ait olduğu, yine ... sözleşmesi imzalanan davacı işçilerin görev yerleri, yapacakları işler ve görevlerinin Yozgat İl Özel İdaresi tarafından belirlendiği, davalı Şirketin 6772 sayılı Kanun kapsamında olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davalı vekili; davalı Şirketin, Şirket kuruluş sözleşmesinden de anlaşılacağı üzere davalı Şirketin Yozgat İl Özel İdaresinden ayrı ve bağımsız bir tüzel kişilik olduğunu, tüzel kişi tacir olarak özel hukuk hükümlerine tabi olup 6772 sayılı Kanun kapsamında bulunmadığını, bu nedenle davacıların ilave tediyeye hak kazanmalarının mümkün olmadığını belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının ortadan kaldırılması ve davanın reddine karar verilmesi istemi ile istinaf yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile;

"...

Somut olayda: ... İl Özel İdaresi'nin %89,93'üne sahip olduğu davalı şirketin 'sermayesinin yarıdan fazlası Devlete ait olan şirket' olarak değerlendirilmesi suretiyle davacıların 6772 sayılı Yasa kapsamında ilave tediye ödemesine hak kazandıklarının tespitine ilişkin davanın reddi yerine kabulüne ilişkin yerel mahkeme hükmü hatalı olup, bu itibarla davalının istinaf gerekçelerinin yerinde bulunduğu..." gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacılar vekili; 6772 sayılı Kanun'un mahalli idare ya da kamu tüzel kişiliği gibi bir ayrıma gitmediğini, "...Umumi, mülhak ve hususi bütçeli dairelerle mütedavil sermayeli müesseseler, sermayesinin yarısından fazlası Devlete ait olan şirket ve kurumlarla belediyeler ve bunlara bağlı teşekküller, 3460 ve 3659 sayılı kanunların şümulüne giren İktisadi Devlet Teşekkülleri ve diğer bilcümle kurum, banka, ortaklık ve müesseselerinde müstahdem olanlardan ... Kanununun şümulüne giren veya girmiyen yerlerde çalışmakta olan..." diyerek hem mahalli idare niteliğindeki kurum ve kuruluşları, hem de sermayesinin yarısından fazlasının Devlete ait olduğu kurumları, ilave tediye ödemekle yükümlü kurum ve kuruluşlar arasında saydığını, davalı Şirketin Yozgat İl Özel İdaresi bünyesinde yer aldığını, İl Özel İdarelerinin yönetim, kuruluş ve işleyiş şekline bakıldığında; davalı Şirketin 6772 sayılı Kanun ile belirtilen kurumlardan olduğunu ve davacılara ilave tediye ödenmesi gerektiğini belirterek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması ve davanın kabulüne karar verilmesi istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, dava dışı Yozgat İl Özel İdaresinin %89,93 sermayesine sahip olduğu davalı Şirket çalışanı olan davacıların ilave tediye ödemesine hak kazanıp kazanmadığı, bu yönde tespit davası açmalarında hukuki yararlarının bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

1.6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 106 ncı maddesi, 114 üncü maddesinin birinci fıkrasının (h) bendi, 115 inci maddesinin ikinci fıkrası ile 369 uncu maddesinin birinci fıkrası, 370 ve 371 inci maddeleri, 6772 sayılı Kanun'un 1 inci maddesi.

2. Dairemizin 01.12.2021 tarihli ve 2021/11670 Esas, 2021/15971 Karar sayılı ilâmının ilgili bölümü şöyledir:

"...

Medeni Usul Hukukunda davacının mahkemeden hukuksal korunma istemi ile bir dava açılabilmesi için, bu davayı açmakta veya hukuki korunma istemekte haklı bir yararının bulunması gerekir. Öte yandan, bu hukuksal yararın, “hukuki ve meşru”, “doğrudan ve kişisel”, “doğmuş ve güncel” olması gerekir (Hanağası, E.: Davada Menfaat, ... 2009, s.135).

Mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun yürürlükte olduğu dönem içinde öğreti ve yargısal kararlar, dava açarken hukuki yararın bulunması gereğini, “dava şartı” olarak kabul etmiştir. Bu şart dava konusuna ilişkin genel dava şartlarından biri olup, davanın esası hakkında inceleme yapılabilmesi ve esas hakkında hüküm verilebilmesi için varlığı gerekli olduğundan “olumlu dava şartları” arasında sayılmaktadır.

01/10/2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nda öğreti ve yargısal kararların bu uygulaması aynen benimsenerek, davacının, dava açmakta hukuki yararının bulunması “Dava Şartları” başlıklı 114 üncü maddesinin birinci fıkrasının (h) bendinde açıkça dava şartları arasında sayılmıştır.

Bir davada, hukuki yarar ilkesinin dava şartı olarak gözetilmesinin, yargılamanın amacına ve usul ekonomisi ilkesine uygun olarak yargılama yapılmasına yarar sağlayacağı her türlü duraksamadan uzaktır.

Dava açmaktaki hukuki yarar için, hukuk düzenince kabul edilmiş meşru bir yarar olmalı, bu yarar dava açan hak sahibi ile ilgili olmalı ve dava açıldığı sırada halen mevcut bulunmalıdır. Ayrıca, açılacak davanın ortaya çıkacak tehlikeyi bertaraf edecek nitelikte olması gerekir. Bir kimsenin, hakkına ulaşmak için, mahkeme kararının o an için gerekli olması durumunda hukuki yararın olduğundan söz edilebilir. Bir mahkeme kararına ihtiyaç yoksa hukuki yarardan söz edilemez (... H., ..., O./..., M.: Medeni Usul Hukuku, ... 2011, s.297).

Uyuşmazlığın çözümünde, hukuki yarar kavramının tespit davasındaki yansımasının ne olacağının ayrıca irdelenmesinde yarar vardır. Bilindiği üzere, mahkemeden istedikleri hukuki korunmaya göre davalar, ... davaları, tespit davaları ve inşai davalar olarak ayrılmaktadır.

... davalarında; bir şeyin yapılması, bir şeyin verilmesi veya bir şey yapılmaması istenmekte iken; inşai (yenilik doğuran) davalar ile de, var olan bir hukuki durumun değiştirilmesi, kaldırılması veya yeni bir hukuki durumun yaratılması istenir. İnşai (yenilik doğurucu) davanın kabulü ile yeni bir hukuki durum yaratılır ve hukuksal sonuç genellikle bir yargı kararı ile doğar.

Tespit davasında, sadece tespit hükmü verilebilir. Tespit davasında verilen karar ile hukuki ilişkinin varlığı veya yokluğu kesin olarak tespit edilir. Diğer bir anlatım ile davalının varlığını inkar ettiği ilişkinin var olduğu veya yokluğunu inkar ettiği hukuki ilişkinin yok olduğu hükme bağlanır.

Bir tespit davasının kabule şayan olabilmesi için, bu davanın konusunu oluşturan hukuki ilişkinin var olup olmadığının mahkemece hemen tespit edilmesinde davacının menfaatinin (hukuki yararının) bulunması gerekir. Bu husus 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 106 ncı maddesinin ikinci fıkrasında “Tespit davası açanın, kanunlarda belirtilen istisnai durumlar dışında, bu davayı açmakta hukuken korunmaya değer güncel bir yararı bulunmalıdır” düzenlemesi ile ifade edilmiştir.

Tespit davasında davacı, kendisi için söz konusu olan tehlikeli veya tereddütlü durumun ortaya çıkaracağı zararın, ancak tespit davası ile giderilebileceğini kanıtlamalıdır. İşte davacının hukuki ilişkinin derhal tespitinde menfaatinin (hukuki yararının) varlığı için öncelikle davacının bir ... veya hukuki durumu güncel (halihazır) ve ciddi bir tehditle karşı karşıya olması gerekir.

Bu bağlamda ifade etmek gerekir ki, yerleşik Yargıtay uygulamasına göre ... davası açma olanağı varken tespit davası açmakta hukuki yarar bulunmamaktadır.

..."

3. Değerlendirme

1.Bölge adliye mahkemelerinin nihâi kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. İlâmın İlgili Hukuk kısmının (2) numaralı paragrafında açıklanan Dairemizce benimsenen ilkeler dikkate alınarak somut olay incelendiğinde; ... davası açma imkânı bulunmasına karşın tespit davası açılmasında hukuki yarar bulunmadığından, 6100 sayılı Kanun'un 114 üncü maddesinin birinci fıkrasının (h) bendi ve 115 inci maddesinin ikinci fıkrası gereğince, davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken Bölge Adliye Mahkemesi tarafından işin esasına girilerek davanın reddine karar verilmesi hatalıdır.

Ne var ki bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, sonucu itibarıyla doğru bulunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının gerekçesinin değiştirilerek ve düzeltilerek onanması, 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin dördüncü fıkrası hükmü gereğidir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1. Davacılar vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine,

2. Davacılar vekilinin Bölge Adliye Mahkemesince yapılan değerlendirmeye yönelik temyiz itirazlarının kabulü ile sonucu itibarıyla doğru olan Bölge Adliye Mahkemesi kararının gerekçesinin değiştirilerek ve düzeltilerek ONANMASINA,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

05.12.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.