Logo

9. Hukuk Dairesi2022/16150 E. 2022/17099 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacı işçinin, davalı işverenin alt işverenlik firmasında çalıştığı dönem de göz önünde bulundurularak, kıdem ve ihbar tazminatı ile yıllık izin ücreti alacaklarının davalıdan tahsil edilip edilemeyeceği.

Gerekçe ve Sonuç: Davacı asılın yıllık izin alacağı bakımından beyanının alınarak değerlendirilmiş olması ve dava konusu alacakların hüküm altına alınmasında bir isabetsizlik bulunmaması gözetilerek, ilk derece mahkemesinin direnme kararı onanmıştır.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :... Mahkemesi

DAVA TÜRÜ : ALACAK

Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen alacak davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece ... Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi kararının kaldırılmasına ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesince bozmaya direnme kararı verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesinin direnme kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hakîmi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin 01.07.1992-25.....2003 döneminde alt işveren işçisi olarak 25.....2003-19.04.2021 döneminde ise kadrolu işçi olarak çalıştığını, davalının kadrolu işçi statüsünde çalıştığı döneme ilişkin alacaklarının ödendiğini, ancak müvekiline yapılan ödemelerin eksik olduğunu, kıdem ve ihbar tazminatları ile yıllık izin ücreti alacağının hesaplanmasında müvekkilinin alt işveren işçisi olarak çalıştığı dönemin de dikkate alınması gerektiğini belirterek kıdem ve ihbar tazminatları ile yıllık izin ücreti alacağının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının müvekkili bünyesinde çalışmaya başlamadan önce alt işveren firmadan istifa ederek ayrıldığını, istifa nedeniyle davacının alt işveren firmada dahi doğmamış bir ... müvekili Şirketten bunca yıl sonra talep edemeyeceğini, davacının taleplerinin zamanaşımına uğradığını belirterek davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin 12.10.2021 tarihli ve 2021/108 Esas, 2021/326 Karar sayılı kararıyla davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. Gerekçe ve Sonuç

... Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesinin 08.04.2022 tarihli ve 2021/2609 Esas, 2022/751 Karar sayılı kararıyla davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairemizin 16.....2022 tarihli ve 2022/5887 Esas, 2021/8005 Karar sayılı kararı ile;

"... Mahkemece, davacının davayı somutlaştırma yükü (6100 sayılı Kanun'un 194 üncü maddesi) hâkimin de davayı aydınlatma yükümlülüğü (6100 sayılı Kanun'un 31 inci maddesi) bulunduğu göz önüne alınarak davacının 09.10.1992 - 24.09.2003 tarihleri arasındaki 10 yıl 7 ... 23 günlük çalışma süresi boyunca hiç yıllık izin kullanmadığının kabulü hayatın olağan akışına aykırıdır. Bu husus dikkate alınarak davacı asılın beyanı alındıktan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilip sonucuna göre yıllık izin ücreti alacağı istemi hakkında karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir." gerekçesiyle temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının ortadan kaldırılmasına İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

B. İlk Derece Mahkemesince Verilen Direnme Kararı

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile;

"...Yargıtay bozma ilamı üzerine dosya kapsamında son duruşmada davacı ... beyanında; bu davaya ilişkin daha önce beyanda bulunduğunu, taşeronda hiç yıllık izin kullanmadığını ikrar ettiği anlaşılmıştır. Davacı vekili dava dilekçesinde müvekkilinin davalı işyerindeki tüm çalışmalarının karşılığı olan yıllık izin ücretlerinden davalı işverenin sorumlu olduğunu ... sürdüğü, bu anlamda tüm çalışmalar karşılığı yıllık izin ücretini talep ettiği görülmüştür. Davacı asilin 12/10/2021 tarihli 1 numaralı celsede yıllık izin konusunda beyanda bulunduğu sabittir. Tüm bu sebeplerle Yargıtay 9. HD'nin bozma kararına usul gereği direnme kararı verilmiştir.

Toplanan tüm delillerden, hesap bilirkişisinin 17/08/2021 tarihli gerekçeli ve denetime elverişli hesap raporu doğrultusunda davacının kıdem tazminatı talebinin kabulü ile ... 80.709,00 TL kıdem tazminatı, 111.857,00 TL yıllık izin ücreti alacağının bulunduğu tespit edilmiş, davacının ihbar tazminatı yönünden taşeron çalışmaları karşılığı davacının ilave bir ihbar tazminatına hak kazanmadığı anlaşıldığından ihbar tazminatı talebinin reddine karar verilmiş, davacının çalışmasının kesintisiz olması nedeniyle fesih tarihindeki ücret düzeyi üzerinden hesaplama yapılmasının doğru olduğu kanaatine ulaşılmış, davacı vekilinin ıslah dilekçesindeki talepleriyle bağlı kalınarak toplanan deliller kapsamında davanın kısmen kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir." gerekçesi ile direnme kararı verilmiştir.

VI. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen direnme kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı vekili temyiz dilekçesinde; davacının alt işveren firmalarda geçen tüm çalışma süresi kıdem süresine eklenerek ve kıdemi birleştirilerek önceki döneme ilişkin kıdem tazminatından müvekkili işverenin sorumlu tutulmasının hatalı olduğunu, davacının alt işveren firma yanında çalışırken müvekkili işveren yanında işe başlamasının mümkün olmadığını, bu nedenle davacının müvekkili işverende işe başlamak için alt işveren firmadan ayrılmak için istifa yolunu seçerek bu firmadan istifa ederek ayrıldığını, davacının istifa dilekçesindeki gerçek iradesinin müvekkili Şirket personeli olmak istemesi olduğunun açık olduğunu, Mahkeme sürecinde davacının istifası üzerinde hiç durulmadığını, davacı tarafça istifanın baskı altında alındığı ortaya konulup kanıtlanmadığı gibi somut olayda açık istifanın varlığına rağmen istifa iradesi yok kabul edilerek sonuca gidilmiş olmasının usul ve kanuna aykırı olduğunu, müvekkili Şirket ile davacının çalışmış bulunduğu alt işveren firmalar arasında imzalanan sözleşmelerin, 4857 sayılı ... Kanun'unun (4857 sayılı Kanun) 2 nci maddesi anlamında Kanun'a uygun birer tipik alt işveren asıl işveren ilişkisi olduğunu, Mahkemece alt işveren ilişkisi adeta muvazaalı gibi görülerek davacının alt işverendeki çalışması için bu dönemde de müvekkili işveren işçisiymiş gibi müvekkili işveren sorumlu tutularak fark kıdem tazminatına karar verildiğini, ancak Mahkemece muvazaa konusunda bir tespit olmadığı gibi böyle bir iddia dahi olmadığını, bu nedenle Mahkeme kararının inceleme yapılmadan verildiğini ve hukuki gerekçeden yoksun olduğunu, kararda bahsedilen toplu ... sözleşmesinin 40 ıncı maddesi başlığının "İşe giriş ücreti" olduğunu ve bu maddenin sendika üyesi işçiler için geçerli olduğunu, bilindiği üzere toplu ... sözleşmesinden yararlanmak için taraf işçi sendikasının üyesi olmak gerektiğini, öncelikle o tarihte sendika üyesi olmayan işçinin bu hükümden dolayı bir hak iddia etmesinin mümkün olmadığını, zira 40 ıncı maddede “taraf sendika üyesi olan işçiler” denildiğini, dolayısıyla bu maddenin dava konusu olay ile ilgisi bulunmadığını, müvekkili Şirketin alt işveren işçilerini kendi kadrosuna almayı taahhüt etmesi durumunun söz konusu olmadığını, müvekkili işverenin alt işverene verdiği işi tasfiye edip bu işi kendi personeli ile yapmasını engelleyecek kanuni bir düzenleme bulunmadığını, müvekkili Şirketin sorumlu olduğu varsayıldığında dahi Şirketin davacının kendi işyerinde çalıştığı dönemdeki ücreti üzerinden değil, alt işverende çalıştığı dönemdeki ücretinden yani alt işveren tarafından davacıya ödenen ücret üzerinden sorumlu olacağını, alacak kalemlerinin ... olarak hesaplanması gerektiğini, karara dayanak bilirkişi raporunda yıllık ücretli izin ödemelerinde kullanılacak günlük ücret hesaplamasının hatalı olduğunu ve taleplerin zamanaşımına uğradığını ... sürmüştür.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, davacı işçinin davalı bünyesinde işe başlamadan önce davalı işverenin alt işvereni olan firmadan istifa ederek ayrıldığının kabul edilip edilmeyeceği ve buna bağlı olarak davalı işverenin davacının tüm çalışma dönemi yönünden kıdem tazminatı ile yıllık izin ücreti alacağından sorumlu olup olmayacağı konularındadır.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası, 370 ve 371 inci maddeleri ile 373 üncü maddesinin beşinci fıkrası, 4857 sayılı Kanun'un 59 uncu ve 120 nci maddeleri, 1475 sayılı Kanun'un 14 üncü maddesi.

3. Değerlendirme

1.Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. 6100 sayılı Kanun'un 373 üncü maddesinin beşinci fıkrası gereğince Dairemizce yeniden yapılan incelemede; İlk Derece Mahkemesince yıllık izin alacağı bakımından davacı asılın beyanı alınarak değerlendirme yapıldığı anlaşılmış olup dava konusu alacakların hüküm altına alınmasında bir isabetsizlik bulunmamaktadır.

3. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı vekilince temyiz dilekçesinde ... sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VII. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan İlk Derece Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci ve 373 üncü maddesinin beşinci fıkraları uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

20.12.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.