Logo

9. Hukuk Dairesi2022/17736 E. 2023/161 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Fazla mesai, dini bayram ve genel tatil ücreti alacaklarında, ıslaha karşı ileri sürülen zamanaşımı definin hangi miktar üzerinden uygulanacağı hususunda ihtilaf bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: Davalı tarafından cevap dilekçesinde zamanaşımı def'i ileri sürülmediği halde, mahkemece ıslaha karşı ileri sürülen zamanaşımı definin davacının dava dilekçesinde talep ettiği miktarları da kapsayacak şekilde uygulanması hatalı görülerek karar bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2020/95 E., 2022/120 K.

DAVA TARİHİ : 01.08.2014

KARAR : Davanın kısmen kabulü

Taraflar arasında görülen alacak davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Yargıtay (Kapatılan) 22. Hukuk Dairesince Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Mahkeme kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; ... sözleşmesinin haklı sebep olmadan feshedildiğini, müvekkilinin işçilik alacaklarının ödenmediğini ileri sürerek, fark kıdem tazminatı ile fazla çalışma, hafta tatili, ... bayram ve genel tatil ve yıllık izin ücreti alacaklarının davalıdan tahsilini istemiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının 15.10.2010 tarihinde kesinleşen hapis cezasının infazı için kendi isteği ve mazereti ile işten ayrıldığını ve bu döneme ait tüm alacaklarını aldığını, 01.07.2011 tarihinde ise Şirket tarafından bir nevi sosyal sorumluluk kapsamında işe yeniden başlatıldığını ve bu ikinci dönem çalışması yönünde de kıdem ve ihbar tazminatı ile diğer ücret alacaklarının kendisine ödendiğini savunarak davanın reddini istemiştir.

III. MAHKEME KARARI

Mahkemenin 25.05.2016 tarihli ve 2014/320 Esas, 2016/259 Karar sayılı kararı ile davacının kıdem tazminatına hak kazandığı, ibraname ile ödenen kıdem tazminatının mahsup edilmesi gerektiği, haftalık 45 saati aşan çalışması ile genel tatil günlerinde çalışması bulunduğu ve ödenmeyen 56 günlük yıllık izin ücretinin bulunduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Yargıtay (Kapatılan) 22. Hukuk Dairesinin 20.01.2020 tarihli ve 2016/27680 Esas, 2020/625 Karar sayılı kararı ile tarafların sair temyiz itirazları reddedilerek ... sözleşmesi zorlayıcı sebepten dolayı işverence sona erdirilen davacının ilk dönem çalışması yönünden de kıdem tazminatına hak kazandığı kabul edilerek kıdem tazminatının hesaplanması, ayrıca ibranamede kıdem tazminatı ile ilgili bir açıklama olmadığı gibi tazminat cetvelinde de davacının imzası yer almadığından yapılacak kıdem tazminatı hesabından 2.000,42 TL'nin mahsup edilmemesi, fazla çalışma ve ... bayram genel tatil ücretinin tanıklarla davacının ortak çalışma dönemi ile sınırlı olarak hesaplanması gerektiği ve davalının ıslaha karşı zamanaşımı def'inin dikkate alınmamasının hatalı olduğu gerekçesiyle kararın bozulmasına karar verilmiştir.

B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda davacının ilk dönem çalışması yönünden kıdem tazminatı hesaplandığı, ibranamede yer alan tutarın kıdem tazminatı hesabından mahsup edilmediği, davacının 02.04.2008-15.10.2010 ve 01.07.2011-23.12.2013 tarihleri arasında davalı işyerinde çalıştığı, tanıkların ise işyerinde aralıklarla 15.05.2008-31.07.2010 tarihleri arasında çalıştıkları, ıslah tarihinin 03.05.2016 tarihi olması sebebiyle 03.05.2011 tarihinden önceki dönemin zamanaşımına uğradığı ve bu tarihten önce davacı tanıklarının davalı işyerinde çalışması bulunmadığından fazla çalışma ve ... bayram ve genel tatil ücretinin tümden reddi gerektiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili temyiz dilekçesinde; davanın belirsiz alacak davası olarak açıldığını, cevap dilekçesinde davalının zamanaşımı def'inde bulunmadığından dava dilekçesinde talep edilen miktarların dahi reddedilerek fazla çalışma ve ... bayram ve genel tatil ücret taleplerinin tümden reddinin hatalı olduğunu ileri sürerek kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dosya içeriğine, bozmanın mahiyeti ve kapsamına göre taraflar arasındaki uyuşmazlık, fazla çalışma ile ... bayram ve genel tatil ücret alacağının ıslaha karşı zamanaşımı itirazından etkilenip etkilenmediğine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1.6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 428 inci maddesi, 439 uncu maddesinin ikinci fıkrası.

2. Dairemizin 27.10.2021 tarihli ve 2021/10852 Esas, 2021/15039 Karar sayılı ilâmında zamanaşımı def'ine ilişkin Dairece benimsenen ilkeler şu şekilde ifade edilmiştir:

"...

Zamanaşımı, alacak hakkının belli bir süre kullanılmaması yüzünden dava edilebilme niteliğinden yoksun kalmasını ifade eder. Bu tanımdan da anlaşılacağı üzere zamanaşımı, alacak hakkını sona erdirmeyip sadece onu "eksik bir borç" haline dönüştürür ve "alacağın dava edilebilme özelliği"ni ortadan kaldırır.

Bu itibarla zamanaşımı savunması ileri sürüldüğünde, eğer savunma gerçekleşirse hakkın dava edilebilme niteliği ortadan kalkacağından, artık mahkemenin işin esasına girip onu incelemesi mümkün değildir.

Zamanaşımı, bir borcu doğuran, değiştiren ortadan kaldıran bir olgu olmayıp, salt doğmuş ve var olan bir hakkın istenmesini ortadan kaldıran bir savunma aracıdır. Bu bakımdan zamanaşımı alacağın varlığını değil, istenebilirliğini ortadan kaldırır. Bunun sonucu olarak da, yargılamayı yapan yargıç tarafından yürüttüğü görevinin bir gereği olarak kendiliğinden göz önünde tutulamaz. Borçlunun böyle bir olgunun var olduğunu, yasada öngörülen süre ve usul içinde ileri sürmesi zorunludur. Demek oluyor ki zamanaşımı, borcun doğumu ile ilgili olmayıp, istenmesini önleyen bir savunma olgusudur. Şu durumda zamanaşımı, savunması ileri sürülmedikçe, istemin konusu olan hakkın var olduğu ve kabulüne karar verilmesinde hukuksal ve yasal bir engel bulunmamaktadır.

Uygulamada, fazlaya ilişkin hakların saklı tutulması, dava açma tekniği bakımından, tümü ihlal ya da inkâr olunan hakkın ancak bir bölümünün dava edilmesi, diğer bölümüne ait dava ve talep hakkının bazı nedenlerle geleceğe bırakılması anlamına gelir.

Yargıtay Hukuk Genel Kurulunca benimsenmiş ilkeye göre, kısmi davada fazlaya ilişkin hakların saklı tutulmuş olması, saklı tutulan kesim için zamanaşımını kesmez, zamanaşımı, alacağın yalnız kısmi dava konusu yapılan miktar için kesilir.

Dava konusunun ıslah yoluyla arttırılması durumunda, mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu hükümlerinin uygulandığı dönemde, ıslah dilekçesinin tebliğini izleyen ilk oturuma kadar ya da ilk oturumda yapılan zamanaşımı defi de ıslaha konu alacaklar yönünden hüküm ifade eder. Ancak Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun yürürlüğe girdiği 01.10.2011 tarihinden sonraki uygulamada, 371/2 ve 319. maddeler uyarınca ıslah dilekçesinin davalı tarafa tebliği üzerine iki haftalık süre içinde ıslaha konu kısımlar için zamanaşımı definde bulunulabileceği kabul edilmelidir.

...

Mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu yürürlükte iken süre geçtikten sonra yapılan zamanaşımı define davacı taraf süre yönünden hemen ve açıkça karşı çıkmamışsa (suskun kalınmışsa) zamanaşımı defi geçerli sayılmakta iken, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun uygulandığı dönemde süre geçtikten sonra yapılan zamanaşımı definin geçerli sayılabilmesi için davacının açıkça muvafakat etmesi gerekir. Başka bir anlatımla 01.10.2011 tarihinden sonraki uygulamalar bakımından süre geçtikten sonra ileri sürülen zamanaşımı define davacı taraf muvafakat etmez ise zamanaşımı defi dikkate alınmaz.

Zamanaşımı definin cevap dilekçesinin ıslahı yoluyla ileri sürülmesi de mümkündür (Yargıtay HGK. 04.....2011 gün 2010/ 9-629 E. 2011/ 70. K.). ..."

3. Değerlendirme

1.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davacı vekilin aşağıdaki paragrafın kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2. Davacı dava dilekçesinde 1.250,00 TL fazla çalışma ücreti ile 250,00 TL ... bayram ve genel tatil ücreti talep etmiş, davalı tarafça cevap dilekçesinde zamanaşımı def'i ileri sürülmemiştir. Mahkemece ıslaha karşı zamanaşımı def'i değerlendirilirken davacının dava dilekçesinde talep ettiği miktarların ıslaha karşı zamanaşımı savunmasından etkilenmediği hususu dikkate alınmadan fazla çalışma ücreti ile ... bayram ve genel tatil ücret alacağının tümden reddine karar verilmesi hatalıdır. Davalının ıslaha karşı zamanaşımı savunmasına değer verilmesi yerinde ise de davacının dava dilekçesindeki talepleri göz önünde bulundurularak ıslaha karşı zamanaşımı def'i yeniden değerlendirilmek suretiyle hüküm kurulmalıdır. Mahkemece hatalı hukuki değerlendirme yapılarak yazılı şekilde hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeple;

Temyiz olunan Mahkeme kararının BOZULMASINA,

Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine,

Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,

10.01.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.