"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :... Mahkemesi
SAYISI : 2021/257 E., 2022/649 K.
BİRLEŞEN DAVA
MAHKEMESİ : ... 15. ... Mahkemesi
SAYISI : 2017/481 E., 2018/702 K.
DAVA TARİHİ : 29.07.2013
KARAR : Davanın kısmen kabulü
TEMYİZ EDENLER : Taraf vekilleri
Taraflar arasında görülen alacak davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Mahkeme kararı taraflar vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
1.Davacı vekili dava dilekçesinde; davacının usta öğretici olarak çalıştığını, ... sözleşmesini emeklilik sebebiyle feshettiğini, davacının ders saati ücretinin eksik belirlendiğini, çalışma karşılığı olmayan hafta tatili ile ... bayram ve genel tatil ücretlerinin ödenmediğini, yıllık izinlerinin kullandırılmadığını, ilave tediye alacaklarının ödenmediğini ileri sürerek kıdem tazminatı, yıllık izin ücreti, eksik ödenen ücret ve ilave tediye alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
2. Davacı vekili ... 15. ... Mahkemesinde açtığı 2017/481 Esas sayılı birleşen dava dilekçesinde; emeklilik nedeniyle ... sözleşmesinin feshinden sonra ödenmeyen işçilik alacaklarının tahsili için ... 4. ... Mahkemesinde dava açtıklarını, yapılan yargılamada ıslah yapma imkânı kalmadığından ve tesis olunan hükmün bozulmasına karar verildiğinden bu davayı ikame etme zaruretinin hasıl olduğunu ileri sürerek 29.657,34 TL kıdem tazminatı, 10.996,23 TL yıllık izin ücreti, 5.436,59 TL ilave tediye ücreti alacağının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili asıl ve birleşen davaya verdiği cevap dilekçelerinde; müvekkili ile davacı arasında işçi işveren ilişkisi bulunmadığını, görevli yargı yerinin idari yargı olduğunu, davacının iddia ve taleplerinde haksız olduğunu savunarak davanın reddini talep etmiştir.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 23.10.2013 tarihli ve 2013/1837Esas, 2013/1101
Karar sayılı kararı ile davacının statü hukukuna tâbi olduğu, uyuşmazlığın ... yerinin idari yargı olduğu, yargı yolunun caiz olmadığı gerekçesiyle davanın usulden reddine karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Birinci Bozma Kararı
1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay (Kapatılan) 22. Hukuk Dairesinin 10.02.2014 tarihli ve 2014/1497 Esas, 2014/1832 Karar sayılı ilâmı ile özetle Dairenin daha önceki kararlarında ... Büyükşehir Belediye Başkanlığınca istihdam edilen usta öğreticilerin statü hukukuna tâbi olduğu görüşünün benimsendiği, ancak konu ile ilgili Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümünün 30.09.2013 tarihli ve 2013/851 Esas, 2013/1277 Karar sayılı kararında, aynı statüdeki davacının İdareye verdiği bir taahhütnameye istinaden çalışması ve taahhütnamede ek ders ücretinin hesaplanmasında 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun (657 sayılı Kanun) 176 ncı maddesinin esas alınmasının davacının kamu personeli statüsünde değerlendirilmesi için yeterli olmadığı, bu düzenlemenin taahhütnameyi idari sözleşme hâline de getirmeyeceği belirtilerek uyuşmazlığın özel hukuk hükümlerine göre çözümlenmesi gerektiğinin açıklandığı, bu görüşün Dairece benimsendiği, hâl böyle olunca Mahkemece işin esasına girilerek bir karar verilmesi gerekirken yargı yolu caiz olmadığından davanın usulden reddine karar verilmesinin hatalı olduğu gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
B. Mahkemece Birinci Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin 04.11.2015 tarihli ve 2014/303 Esas, 2015/1720 Karar sayılı kararı ile bozmaya uyularak davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
C. İkinci Bozma Kararı
1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay (Kapatılan) 22. Hukuk Dairesinin 19.04.2016 tarihli ve 2016/3236 Esas, 2016/11600 Karar sayılı ilâmı ile özetle davacının aylık maktu ücretle değil, 657 sayılı Kanun'un 176 ncı maddesi ve dosya içeriğinde yer alan taahhütnamelere göre ders saati ücreti ile çalıştığının anlaşıldığı, usta öğreticiler bakımından uygulanan kriterlere göre öncelikle davacının bir ayda çalıştığı toplam ders saati süresi o ayda fiilen çalıştığı toplam gün sayısına bölünerek günlük ortalama çalışma saat süresinin bulunması, bulunan günlük ortalama çalışma saat süresinin ders saati ücreti ile çarpılması neticesinde ulaşılan miktar nazara alınarak çalışma karşılığı olmayan hafta tatili ile ... bayram ve genel tatil günleri ücretlerinin hesaplanması ve bu hesaplamanın her ay için ayrı ayrı yapılması gerektiği, usta öğretici olan davacının 4857 sayılı ... Kanunu (4857 sayılı Kanun) hükümlerine göre çalışma karşılığı olmadan ücreti ödenmesi gerekli hafta tatili gününün, haftada sadece bir gün olduğunun kabul edilmesi gerektiği, aylık ücret miktarının belirlenmesinde, usta öğreticiye ilgili ay için o ayda fiilen çalıştığı ders saati ile ders saat ücretinin çarpımı neticesinde bulunacak tutara, o ayda çalışma karşılığı olmayan hafta tatili günleri için hesaplanan ücretin eklenmesi ve ulaşılan sonucun aylık ücret miktarı olarak esas alınması gerektiği, işçilik alacaklarının hesaplanmasında esas alınacak çalışma süresinin tespitinde ise fiilen çalışılan gün sayısı ile çalışma karşılığı olmadan ücrete hak kazanılan hafta tatili ile ... bayram ve genel tatil gün sayısının toplanması ve ulaşılan sürenin toplam çalışma süresi olarak esas alınması gerektiği, Mahkemece dava konusu alacakların hesaplanmasında, açıklanan bu maddi ve hukuki olgular nazara alınmadan sonuca gidilmesinin hatalı olduğu, taraflar arasında çözümlenmesi gereken bir diğer uyuşmazlığın ders saati ücretinin belirlenmesine esas aylık katsayısı noktasında olduğu, 657 sayılı Kanun'a göre uygulanan aylık katsayının, (memur maaş hesaplamalarında kullanılan aylık katsayısı) uyuşmazlığa konu hesaplama tarih aralığında ne olduğunun ilgili kamu kurumundan sorularak araştırılması gerektiği, davacı vekilinin dosyaya 16.03.2015 tarihli bir dilekçe sunarak bu dilekçenin yeni bir dava dilekçesi olarak kabul edilmesini talep ettiği, dilekçede de davada ileri sürdüğü talep miktarını yükselttiği, Mahkemece bu dilekçenin ek dava dilekçesi olarak nitelendirildiği ve bu dilekçeye göre yükseltilmiş dava değeri üzerinden karar verildiği ancak 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nda (6100 sayılı Kanun) ve bu kanuna dayanılarak çıkartılan yönetmelikte, bu şekilde uygulamayla dava açılmasına ya da bir davada ileri sürülen talep miktarlarının artırılmasına yönelik bir düzenleme bulunmadığından söz konusu dilekçede ileri sürülen talep bakımından usulüne uygun açılmış bir dava bulunmadığı gözetilerek karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerektiği, davacının emeklilik için şartları sağladığına ilişkin belgenin işverene sunulduğunun ispatlanmamasına göre, kıdem tazminatına dava tarihi olan 29.07.2013 tarihinden itibaren faiz uygulanması gerekirken fesih tarihinin faiz başlangıç tarihi olarak belirlenmesinin hatalı olduğu gerekçeleriyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
D. Mahkemece İkinci Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin 21.09.2017 tarihli ve 2016/375 Esas, 2017/760 Karar sayılı kararı ile bozmaya uyularak davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
E. Üçüncü Bozma Kararı
1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay (Kapatılan) 22. Hukuk Dairesinin ....02.2018 tarihli ve 2017/45367 Esas, 2018/1808 karar sayılı ilâmı ile özetle bozma sonrası Mahkemece alınan 14.08.2017 tarihli bilirkişi raporunda, hesaplamalara esas ücretin belirlenmesi noktasında 19.04.2016 tarihli ve 2016/3236 Esas, 2016/11600 Karar sayılı bozma ilâmında belirtilen şekilde hesaplama yapılmadığından 14.08.2017 tarihli bilirkişi raporuna göre hüküm tesisinin hatalı olduğu, bu sebeple 19.04.2016 tarihli bozma ilâmında yazılı şekilde, hesaplamaya esas alınması gereken ücretlerin belirlenmesi gerektiği, davacının kıdem süresinin belirlenmesinde bir önceki 19.04.2016 tarihli bozma ilâmında “İşçilik alacaklarının hesaplanmasında esas alınması gereken çalışma süresinin nasıl belirlenmesi gerektiği meselesine gelince; fiilen çalışılan gün sayısı ile çalışma karşılığı olmadan ücrete hak kazanılan hafta tatili ile ... bayram ve genel tatil gün sayısı toplanmalı ve ulaşılan süre, toplam çalışma süresi olarak esas alınmalıdır.” şeklinde açıklanan bozma sebebinin maddi hataya dayalı olduğu, bu sebeple davacının dava konusu dönemde işe giriş tarihleri ve çıkış tarihleri arasındaki sürenin kıdeme esas çalışma süresi olarak kabul edilmesi gerektiği gerekçeleriyle hüküm bozulmuştur.
F. Mahkemece Üçüncü Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin 26.11.2020 tarihli ve 2018/221 Esas, 2020/518 Karar sayılı kararı ile asıl ve birleşen davanın kısmen kabulü ile davacının hak kazandığı kıdem tazminatı, yıllık izin ücreti, ilave tediye alacağı ve ücret alacağı talepleri hüküm altına alınmıştır.
G. Dördüncü Bozma Kararı
1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairemizin 15.03.2021 tarihli ve 2021/2284 Esas, 2021/6189 Karar sayılı ilâmı ile özetle 12 yıl, 8 ay, 4 gün toplam çalışma süresinin, hesap hatası yapılarak 17 yıl, 7 ay, 4 gün olarak belirlenmesi ve alacakların buna göre kabulünün hatalı olduğu, yıllık izin ücretinde beş yıllık zamanaşımı süresi geçtikten sonra ek dava açıldığından yıllık izin ücretinin asıl dava ile istenen kısmının hüküm altına alınması, ek dava ile istenen kısmının zamanaşımı nedeniyle reddi gerektiği, davacının emeklilik için şartları sağladığına ilişkin belgenin işverene sunulduğunun ispatlanmamasına göre, kıdem tazminatına dava tarihi olan 29.07.2013 tarihinden itibaren faiz uygulanması yerine, fesih tarihinin faiz başlangıç tarihi olarak belirlenmesinin isabetsiz olduğu gerekçeleriyle hüküm bozulmuştur.
H. Mahkemece Dördüncü Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda asıl ve birleşen davaların kısmen kabulüne karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı ve davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1. Davacı vekili; hizmet süresinin 17 yıl, 7 ay, 4 gün olduğunu, kıdeme esas ücretin aylık 26 gün değil 30 gün üzerinden hesaplanması gerektiğini, birleşen davada yıllık izin ücretinin reddinin hatalı olduğunu ileri sürerek temyiz yoluna başvurmuştur.
2. Davalı vekili; görevli yargı yerinin idari yargı olduğunu, ücret alacaklarının zamanaşımına uğradığını, davanın belirsiz alacak davası olarak açılamayacağını, istifa eden davacının kıdem tazminatına hak kazanamayacağını, ücret tespiti ve hizmet süresi tespitinin hatalı olduğunu, davacının yıllık izne ve ilave tediye ücretlerine hak kazanamayacağını, davacının eksik ödenen ücret alacağı talebinin fazla hesaplandığını, bilirkişi raporunun hatalı hesaplamalar içerdiğini ileri sürerek temyiz yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dosya içeriğine, bozmanın mahiyeti ve kapsamına göre taraflar arasındaki uyuşmazlık; davacının hizmet süresinin tespiti, izin alacağının zamanaşımına uğrayıp uğramadığı ve kıdem tazminatına uygulanan faizin başlangıç tarihinin belirlenmesine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Kanun'un geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 428 inci maddesi, 438 inci maddesinin yedi, sekiz ve dokuzuncu fıkraları ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrası
, 4857 sayılı ... Kanunu’nun (4857 sayılı Kanun) 120 nci maddesi atfıyla hâlen yürürlükte olan mülga 1475 sayılı ... Kanunu'nun 14 üncü maddesi, 4857 sayılı Kanun'un 32, 53 ve 59 uncu maddeleri.
3. Değerlendirme
1.Mahkemelerin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Kanun'un 428 inci maddesi ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Gerekçeli karar başlığına dava tarihi olarak 29.07.2013 tarihi yerine 11.03.2014 tarihinin yazılması mahallinde düzeltilebilecek maddi hata olduğundan bozma sebebi yapılmamıştır.
3. Temyizen incelenen Mahkeme kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
Davacı ve davalı vekillerinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edenlerden davacıya yükletilmesine,
Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,
16.01.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.