"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 32. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/1368 E., 2022/1458 K.
DAVA TARİHİ : 08.03.2019
KARAR : İstinaf başvurularının kabulü ile davanın kısmen kabulü
İLK DERECE MAHKEMESİ : ... 7. ... Mahkemesi
SAYISI : 2019/38 E., 2021/99 K.
Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvuruların ayrı ayrı kabulüne karar verilerek İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin davalıya ait işyerinde 10.05.1997-....02.2019 tarihleri arasında matbaa ofset baskı ustası olarak çalıştığını, en son aylık 3.800,00 TL net ücret aldığını, ücretin bir kısmının bankadan kalan kısmının elden ödendiğini, ... sözleşmesinin müvekkili tarafından yaş dışındaki emeklilik koşullarını sağlaması nedeniyle feshedildiğini, son yıla ait yıllık iznin kullandırılmadığını, son ay ücretinin elden ödenen kısmı olan 1.350,00 TL’nin ödenmediğini iddia ederek, kıdem tazminatı, yıllık izin ücreti, fazla çalışma ücreti, son aya ilişkin ücret ile ... bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının iddialarının yersiz olduğunu, davacının ... sözleşmesini kendi isteği ile sona erdirdiğini, davacının ödenmeyen alacağının bulunmadığını buna karşın müvekkili Şirkete ödemesi gereken avans borcu bulunduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile ... sözleşmesinin tazminat ödemesini gerektirmeyecek şekilde son bulduğunun davalı işveren tarafından ispat edilemediğinin anlaşılmasına göre davacının kıdem tazminatı isteminde haklı olduğu, davacının yıllık izinlerini kullandığına veya yıllık izin ücretinin ödendiğine dair davalı işveren tarafından delil sunulmadığı, davacının haftalık 45 saati aşan fazla çalışma yaptığına, ... bayram ve genel tatil günlerinde çalıştığına dair iddiasını tanık beyanlarıyla ispatladığı, davalı işveren tarafından asgari geçim indirimi ve ücretin ödendiğine dair delil sunulmadığı gerekçeleriyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1. Davacı vekili istinaf dilekçesinde; davacının toplam hizmet süresi, yaptığı ..., vasıfsız işçi olmayışı dikkate alındığında, asgari ücretle çalışmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, emsal ücret, tanık beyanı, mevcut deliller görmezden gelinerek bilirkişi ek raporundaki ikinci seçeneğe göre karar verilmesinin hatalı olduğunu, birinci seçeneğe göre karar verilmesi gerektiğini ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını istemiştir.
2. Davalı vekili istinaf dilekçesinde; cevap dilekçesinin ıslahı ile ileri sürdükleri dava zamanaşımı def'i ve ıslaha karşı zamanaşımı def'i gözetilmeden karar verilmesinin hatalı olduğunu, davacının ücretinin hatalı tespit edildiğini, yıllık 270 saate kadar fazla çalışma ücretinin, ücrete dâhil olduğu düzenlemesinin ve fazla çalışma ücretlerinin ödenmiş olduğuna dair davacı imzasını taşıyan belgelerin dikkate alınmamasının hatalı olduğunu, yıllık izin belgelerinin dikkate alınmadığını, davacıya 23.01.2017 ile 03.08.2018 tarihleri arasında 4 farklı zamanda ödenmiş 11.000,00 TL avansın hiç faiz uygulanmadan ve 1.000,00 TL eksik olarak mahsup edilmesinin hatalı olduğunu ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını istemiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacının yaptığı ..., vasıfsız işçi olmayışı, 20 yılı aşkın hizmet süresi, tanıkların beyanı, emsal işçi ücreti dikkate alındığında davacının son ücretinin aylık net 3.800,00 TL, brüt 5.315,36 TL, yemek ve 15 gün servis bedeli eklenerek giydirilmiş brüt ücretinin 5.673,36 TL olarak kabul edilmesinin dosya kapsamına uygun olacağı, bu yöndeki davacı istinafının yerinde olduğu, diğer yandan davacının ... sözleşmesi devam ederken davacıya işveren tarafından belgelenen 10.000,00 TL ödeme yapıldığı ancak ödemenin sebebine ilişkin bir açıklama yapılmadığı, ödemenin fazla çalışma ücreti alacağından faiz uygulanmadan mahsubunun dosya kapsamı ve oluşa uygun olacağının değerlendirildiği, buna göre davalının diğer istinaf nedenleri yerinde değil ise de ödeme itirazının yerinde olduğu, ayrıca kamu düzenine aykırılık yönünden resen yapılan incelemede İlk Derece Mahkemesince faiz başlangıç tarihlerinin "dava tarihi" gibi muğlak ifadeyle yazılmasının ve alacak kalemlerinin net mi brüt mü olduğunun hükümde belirtilmemiş olmasının infazda tereddüt yarattığı gerekçesiyle tarafların istinaf başvurularının kabulüne, İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurmak suretiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili temyiz dilekçesinde; İlk Derece Mahkemesince verilen 27.03.2019 tarihli ara karar ile cevap dilekçesi süresinin 2 hafta daha uzatılmasına karar verildiğini, ara karar gözden kaçırılarak cevap dilekçesinin 2 haftalık yasal süre içerisinde verilmediğinden bahisle ıslah dilekçesi ve ıslah ile ileri sürülen zamanaşımı def'inin dikkate alınmamasının hatalı olduğunu, hesaplamalarda esas alınan ücretin hatalı belirlendiğini, tanık beyanlarına değer verilerek tüm süre için fazla çalışma ile ... bayram ve genel tatil ücretine hükmedilmesinin hatalı olduğunu, davacının sözleşmesinde yazılı yıllık 270 saatlik fazla çalışmanın ücrete dâhil olduğu yönündeki hükmün dikkate alınmadığını, fazla çalışma ücretlerinin ödenmiş olduğuna ilişkin davacı imzasını taşıyan belgelere değer verilmemesinin hatalı olduğunu, dosyaya ibraz edilen yıllık izin kullanım belgelerinin de dikkate alınmadığını indirim nedeniyle reddedilen kısım yönünden davacı aleyhine yargılama gideri ve vekâlet ücreti hükmedilmemesinin usul ve kanuna aykırı olduğunu, avans ödemesinin hiç faiz uygulanmadan mahsup edilmesinin de hatalı olduğunu belirterek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozularak ortadan kaldırılması ve davanın kabulüne karar verilmesi istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, aylık ücretin ve giydirilmiş ücretin tespiti, yıllık izin ücreti, fazla çalışma ile ... bayram ve genel tatil ücret alacaklarının ispatı, cevap dilekçesinin süresinde olup olmadığı ve cevap dilekçesinin ıslahı suretiyle ileri sürülen zamanaşımı savunmasına değer verilip verilmeyeceği, avansın mahsup şekli ile yargılama gideri konularındadır.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 371 inci maddesi.
2. 6100 sayılı Kanun'un "Cevap dilekçesini verme süresi" kenar başlıklı 127 nci maddesi şu şekildedir:
"Cevap dilekçesini verme süresi, dava dilekçesinin davalıya tebliğinden itibaren iki haftadır. Ancak, durum ve koşullara göre cevap dilekçesinin bu süre içinde hazırlanmasının çok zor yahut imkânsız olduğu durumlarda, yine bu süre zarfında mahkemeye başvuran davalıya, cevap süresinin bitiminden itibaren işlemeye başlamak, bir defaya mahsus olmak ve bir ayı geçmemek üzere ek bir süre verilebilir. Ek cevap süresi talebi hakkında verilen karar taraflara derhâl bildirilir."
3. Dairemizin 27.10.2021 tarihli ve 2021/10852 Esas, 2021/15039 Karar sayılı ilâmında zamanaşımı def'ine ilişkin Dairece benimsenen ilkeler şu şekilde ifade edilmiştir:
"...
Zamanaşımı, alacak hakkının belli bir süre kullanılmaması yüzünden dava edilebilme niteliğinden yoksun kalmasını ifade eder. Bu tanımdan da anlaşılacağı üzere zamanaşımı, alacak hakkını sona erdirmeyip sadece onu "eksik bir borç" haline dönüştürür ve "alacağın dava edilebilme özelliği"ni ortadan kaldırır.
Bu itibarla zamanaşımı savunması ileri sürüldüğünde, eğer savunma gerçekleşirse hakkın dava edilebilme niteliği ortadan kalkacağından, artık mahkemenin işin esasına girip onu incelemesi mümkün değildir.
Zamanaşımı, bir borcu doğuran, değiştiren ortadan kaldıran bir olgu olmayıp, salt doğmuş ve var olan bir hakkın istenmesini ortadan kaldıran bir savunma aracıdır. Bu bakımdan zamanaşımı alacağın varlığını değil, istenebilirliğini ortadan kaldırır. Bunun sonucu olarak da, yargılamayı yapan yargıç tarafından yürüttüğü görevinin bir gereği olarak kendiliğinden göz önünde tutulamaz. Borçlunun böyle bir olgunun var olduğunu, yasada öngörülen süre ve usul içinde ileri sürmesi zorunludur. Demek oluyor ki zamanaşımı, borcun doğumu ile ilgili olmayıp, istenmesini önleyen bir savunma olgusudur. Şu durumda zamanaşımı, savunması ileri sürülmedikçe, istemin konusu olan hakkın var olduğu ve kabulüne karar verilmesinde hukuksal ve yasal bir engel bulunmamaktadır.
Uygulamada, fazlaya ilişkin hakların saklı tutulması, dava açma tekniği bakımından, tümü ihlal ya da inkâr olunan hakkın ancak bir bölümünün dava edilmesi, diğer bölümüne ait dava ve talep hakkının bazı nedenlerle geleceğe bırakılması anlamına gelir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunca benimsenmiş ilkeye göre, kısmi davada fazlaya ilişkin hakların saklı tutulmuş olması, saklı tutulan kesim için zamanaşımını kesmez, zamanaşımı, alacağın yalnız kısmi dava konusu yapılan miktar için kesilir.
Dava konusunun ıslah yoluyla arttırılması durumunda, mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu hükümlerinin uygulandığı dönemde, ıslah dilekçesinin tebliğini izleyen ilk oturuma kadar ya da ilk oturumda yapılan zamanaşımı defi de ıslaha konu alacaklar yönünden hüküm ifade eder. Ancak Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun yürürlüğe girdiği 01.10.2011 tarihinden sonraki uygulamada, 371/2 ve 319. maddeler uyarınca ıslah dilekçesinin davalı tarafa tebliği üzerine iki haftalık süre içinde ıslaha konu kısımlar için zamanaşımı definde bulunulabileceği kabul edilmelidir.
...
Mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu yürürlükte iken süre geçtikten sonra yapılan zamanaşımı define davacı taraf süre yönünden hemen ve açıkça karşı çıkmamışsa (suskun kalınmışsa) zamanaşımı defi geçerli sayılmakta iken, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun uygulandığı dönemde süre geçtikten sonra yapılan zamanaşımı definin geçerli sayılabilmesi için davacının açıkça muvafakat etmesi gerekir. Başka bir anlatımla 01.10.2011 tarihinden sonraki uygulamalar bakımından süre geçtikten sonra ileri sürülen zamanaşımı define davacı taraf muvafakat etmez ise zamanaşımı defi dikkate alınmaz.
Zamanaşımı definin cevap dilekçesinin ıslahı yoluyla ileri sürülmesi de mümkündür (Yargıtay HGK. 04.....2011 gün 2010/ 9-629 E. 2011/ 70. K.). ..."
4. 4857 sayılı ... Kanunu'nun (4857 sayılı Kanun) 32, 41 ,47, 53, 59, 63 üncü maddeleri.
3. Değerlendirme
1. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalı vekilinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2. Dava dilekçesi davalı tarafa 19.03.2019 tarihinde tebliğ edilmiş, davalı vekilinin 26.03.2019 tarihli dilekçe ile cevap süresinin uzatılmasını talep etmesi üzerine Mahkemece 27.03.2019 tarihli ara karar ile talebin kabulüne ve davalıya cevap süresinin bitiminden itibaren iki haftalık ek süre verilmesine karar verilmiştir. Davalı vekili tarafından 10.04.2019 tarihinde sunulan cevap dilekçesi 6100 sayılı Kanun'un 127 nci maddesine göre süresinde ise de davalı vekilinin cevap dilekçesinde zamanaşımı def’i ileri sürülmediği anlaşılmaktadır.
3. Diğer taraftan davalı vekili 18.03.2021 tarihli dilekçesi ile cevap dilekçesini zamanaşımı def'i yönünden ıslah ettiklerini bildirmiştir. Zamanaşımı def'inin cevap dilekçesinin ıslahı yoluyla da ileri sürülebilmesi karşısında, Mahkemece davalının zamanaşımı savunmasına değer verilmemesi hatalıdır.
4. Kural olarak ücretin miktarı ve ekleri gibi konularda ispat yükü işçidedir. Giydirilmiş ücretin tespitinde, 4857 sayılı Kanun'un 32 nci maddesinde sözü edilen asıl ücrete ek olarak işçiye sağlanan para veya para ile ölçülebilen menfaatler göz önünde tutulur. Buna göre ikramiye, devamlılık arz eden prim, yakacak yardımı, giyecek yardımı, kira, aydınlatma, servis yardımı, yemek yardımı ve benzeri ödemeler dikkate alınır.
5. Somut olayda; davacı dava dilekçesinde aylık ücrete ek olarak yol ve yemek ücreti ödendiğini iddia etmiştir. İlk Derece Mahkemesince bilirkişi ek raporunun 2. seçeneğine itibar edilerek davacının giydirilmiş ücretinin brüt 3.548,00 TL olduğu kabul edilmiş ise de Bölge Adliye Mahkemesince giydirilmiş ücretin tespitinde aynı raporun 1. seçeneğine itibar edilmiştir. Hükme esas alınan raporun 1. seçeneğinde giydirilmiş ücretin 15 günlük servis ve yemek yardımından oluşan sosyal yardım ilavesi ile brüt 5.673,36 TL olarak belirlendiği anlaşılmaktadır. Dosya kapsamındaki delillere göre davacının hesaplamalara esas alınan aylık ücret miktarında isabetsizlik bulunmamaktadır. Ancak kıdem tazminatına esas giydirilmiş ücretin tespitinde, aylık ücrete ilave edilen yemek ve servis ücretinin ne şekilde hesaplandığı anlaşılamamaktadır. Varsayıma dayalı hesaba itibar edilerek hüküm kurulması yerinde değildir. Mahkemece yapılması gereken ..., tazminata esas ücrete ilave edilmesi gereken yemek ve 15 günlük servis yardımının işverene maliyeti araştırılarak oluşacak sonuca göre karar verilmesidir. Bu yön gözetilmeksizin ne şekilde belirlendiği dosya kapsamından anlaşılamayan tutarda yemek ve servis yardımı bedelinin giydirilmiş ücret hesabına dâhil edilmesi hatalı olmuştur.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgililere iadesine,
Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
....02.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.