Logo

9. Hukuk Dairesi2022/18500 E. 2023/1526 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davalı idare ile alt işverenler arasındaki sözleşme ilişkisinin muvazaalı olup olmadığı ve davacının asıl işverenin işçisi sayılıp sayılmayacağı hususunda uyuşmazlık bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: Davalı idarenin, hizmet alımı yoluyla işçi çalıştırmasının 4857 sayılı İş Kanunu ve 6001 sayılı Karayolları Genel Müdürlüğünün Hizmetleri Hakkında Kanun'a uygun olduğu, davalı ile alt işverenler arasında muvazaa ilişkisinin ispatlanamadığı, davacının alt işveren işçisi olduğu ve asıl işverenin toplu iş sözleşmesinden yararlanamayacağı gözetilerek, davacının tespit ve alacak davasının reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/77 E., 2022/1504 K.

DAVA TARİHİ : 14.11.2016

KARAR : İstinaf başvurusunun esastan reddi

İLK DERECE MAHKEMESİ : ... 3. ... Mahkemesi

SAYISI : 2021/10 E., 2021/31 K.

Taraflar arasındaki tespit ve alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; davalı ... Müdürlüğünün işyerlerinde çalışan davacının alt işveren işçisi olarak gösterilmek suretiyle işyerinde yürürlükte bulunan toplu ... sözleşmesinin kapsamı dışında tutulmaya çalışıldığını, bu şekilde davalı İdarenin asıl işini yaptırdığını, İdare ile dava dışı şirketler arasında muvazaa bulunduğunu, daha önce benzer konularda davalar açıldığını ve mahkemelerce alt işveren işçilerinin Karayolları Genel Müdürlüğünün işçisi olduğunun tespit edildiğini, davacının toplu ... sözleşmesinden yararlandırılması ve fark alacaklarının ödenmesi gerektiğini ileri sürerek davalı ... ile alt işveren şirketler arasındaki sözleşme ilişkisinin muvazaalı olduğunun ve işe girdiği tarihten itibaren Karayolları Genel Müdürlüğünün işçisi olduğunun tespiti ile fark ücret, fark ilave tediye, fark ikramiye ve diğer işçilik alacaklarının tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

1.Davalı ... vekili cevap dilekçesinde; açılan davanın hukuka aykırı olduğunu, süre ve husumetten reddi gerektiğini, davacının diğer davalılar yanında düz işçi olarak çalıştığını, sözleşmenin anahtar teslimi sözleşme olduğunu, davacının özlük haklarından sözleşme imzalayan şirketlerin sorumlu olduğunu, davalı ile dava dışı şirketler arasındaki ilişkide muvazaa bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.

2. Davalı .... vekili cevap dilekçesinde; davalı Kurum ile diğer davalı alt işverenler arasındaki hizmet alım sözleşmesinin muvazaalı olduğunu, davacının müvekkili Şirket yanında ve davalı Kuruma ait işyerinde 23.05.2012-14.12.2012 ve 01.04.2013-26.12.2013 tarihleri arasında davalı Kurum tarafından ihale edilen işlerde çalıştığını, bunun dışında bir çalışması bulunmadığını, davacının müvekkil Şirket ile davalı Kurum arasındaki hizmet alım sözleşmelerinin muvazaa nedeni ile geçersiz olduğuna ilişkin iddiasının haksız ve mesnetsiz olduğunu, talep edilen alacaklar yönünden zamanaşımı sürelerinin dolmuş olduğunu, davacının talep ettiği alacaklara hak kazandığını ispatla yükümlü olduğunu, dava dilekçesinde yer verilen iddiaların bu anlamda genel ve soyut nitelikte olduğunu, davanın kabulüne karar verilecekse tüm alacaklar yönünden uygulanması gereken faiz oranının yasal faiz olması ve faiz başlangıç tarihinin de dava tarihi olması gerektiğini savunarak davanın reddini istemiştir.

3. Diğer davalı Yelekinler İnşaat Taahhüt İnşaat Malz. Gıda Odun Kömür Ltd Şti. cevap dilekçesi sunmamıştır.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile taraf tanıklarının dinlenildiği, davalının ve tanıkların bordrolarının davalı ... Müdürlüğünden celbedildiği, muvazaa iddiasının aydınlatılması için keşif icra olunarak keşif sonrası tanzim olunan bilirkişi raporunun dosyaya sunulduğu, eldeki davada yapılan sözleşme kapsamı incelendiğinde alt işverence üstlenilen işin işletmenin ve yapılan işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işlerden olduğu, davalı İdare ile diğer davalılar arasında asıl işveren alt işveren ilişkisi olduğunun anlaşıldığı, davacının baştan itibaren sadece davalı ... emrinde çalıştığı ve davalı İdarenin işçisi olduğu hususunun ispat olunamadığı, tanık anlatımlarından da davacı işçinin hizmet alım sözleşmesi ile kapsamı belirlenen işte çalıştırıldığı ve her ne kadar emir ve talimatları Karayolları yetkililerinden aldığı beyanında bulunulsa da davacının alt işveren işçisi olduğunun beyan edildiği, böylece davalı İdarenin muvazaaya dayanak gösterilen işlemlerinin asıl işveren sıfatının davalı Kuruma tanıdığı haklar arasında yer aldığı, sübut bulmayan muvazaa iddiasının yerinde olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; ...'nin taraf olduğu 94 sayılı ILO Sözleşmesi kapsamında kamu kurumlarında alt işveren işçi olarak çalışan işçilere uygulanacak hükümlerin müvekkilleri için de uygulanmasına yönelik talepleri hususunda karar tesis edilmediğini, muvazaa olgusunun sabit olduğunu, muvazaa olgusu reddedilse dahi taraf olunan işbu sözleşme kapsamında davacının işçilik alacağı hakları olduğunu, 6001 sayılı Karayolları Genel Müdürlüğünün Hizmetleri Hakkında Kanun'un (6001 sayılı Kanun) 4 üncü maddesinin işçi temini yapılacağına dair bir hüküm olmadığını, diğer taraftan muvazaa olgusunun reddine ilişkin kararın da haksız ve hukuka aykırı olduğunu ileri sürerek istinaf başvurusunda bulunmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile işverenler arasında muvazaalı biçimde asıl işveren alt işveren ilişkisi kurulmasının önüne geçilmek amacıyla 4857 sayılı ... Kanunu'nun (4857 sayılı Kanun) 2 nci maddesinde bazı muvazaa kriterlerine yer verildiği, muvazaanın 6098 sayılı ... Borçlar Kanunu'nda (6098 sayılı Kanun) düzenlenmiş olup tarafların üçüncü kişileri aldatmak amacıyla, kendi gerçek iradelerine uymayan, aralarında hüküm ve sonuç meydana getirmesini arzu etmedikleri, görünüşte bir anlaşma olarak tanımlanabileceği, muvazaada taraflar arasında üçüncü kişileri aldatma kastı bulunduğu ve sözleşmedeki gerçek amacın gizlendiği, muvazaanın genel ispat kuralları ile ispat edilebileceği, bundan başka 4857 sayılı Kanun'un 2 nci maddesinin yedinci fıkrasında sözü edilen hususların, aksi ispatlanabilen adi kanunî karineler olduğunun kabul edilmesi gerektiği, 6001 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi uyarınca, davalının yapacağı hizmetlerin başkasından satın alınmasının mümkün olduğu, sözü edilen düzenleme ile asıl işin tamamı ya da bir kısmının 4857 sayılı Kanun'un 2 nci maddesinde öngörülen sınırlamalara tabi olmaksızın alt işverene verilebileceği, ayrıca 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu'nun 48 inci maddesinde danışmanlık hizmetleri hususunda hizmet alımı yapılabileceğinin belirtildiği, davacının hizmet alım sözleşmesinde sınırı çizilmiş işler dışında başka işlerde de çalıştırıldığına dair bir delil bulunmadığı, ayrıca genel ... akışını etkileyebilecek nitelikte olan işçilere izin verilmesi, yapılan işlerin kayıt altına alınması, işin icrası sırasındaki işçilerin çalışma durumları ile ilgili değerlendirme yapılması ve işyerinin genel düzeninin sağlanmasına yönelik emir ve talimat verilmesinin asıl işveren sıfatının davalı Kuruma tanıdığı haklar arasında bulunduğu, davalılar arasındaki ilişkinin muvazaaya dayanmadığı sonucuna varıldığı, davacı vekilince 94 sayılı ILO Sözleşmesi uyarınca taraflar arasında muvazaa olup olmadığına ve yine sendika üyesi olup olmadığına bakılmaksızın davacının toplu ... sözleşmesinden yararlandırılması gerektiği ve sendika üyesi olduğu belirtilmiş ise de Yargıtay yerleşik içtihatları uyarınca alt işveren ile Sendika arasında imzalanmış herhangi bir toplu ... sözleşmesi bulunmadığından alt işveren işçisinin asıl işverenin kadrolu işçileri için sendika ile imzaladığı toplu ... sözleşmesi ile sağlanan haklardan yararlanmasının mümkün olmadığı gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili temyiz dilekçesinde; 94 Sayılı ILO Sözleşmesi hükümlerinin emredici hukuk kuralı olarak somut olaya öncelikle uygulanması gerekirken iç hukukta aynı konuda farklı hükümler veya kararlar gerekçe gösterilerek uygulanmamasının açıkça Anayasa hükmünün ihlali olduğunu, bilirkişiler tarafından muvazaa olgusuna yönelik yapılan tespitlere rağmen muvazaa olgusunun reddedilmesinin hatalı olduğunu, gerek Bölge Adliye Mahkemesince gerekse İlk Derece Mahkemesince davacının yaptığı işe ilişkin davalı Kurumda teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektirme unsurunun nasıl gerçekleşmiş olduğu ve alt işveren şirketlerin bu hususta uzmanlık vasfına sahip olup olmadığı değerlendirilmeksizin eksik araştırma ile hüküm kurulduğunu, ihaleyi alan şirketlerin değişmesine rağmen müvekkili ve daha birçok işçinin davalı İdarede çalışmasına devam ettiğinin tespiti dahi müvekkilin aslında alt işveren Şirket işçisi olmadığını gösterdiğini ve muvazaa olgusunun varlığının ispatı olduğunu, emsal olarak sunulan kararların değerlendirilmediğini ileri sürerek temyiz yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Taraflar arasında, asıl işveren alt işveren arasındaki ilişkisinin kanuna uygun kurulup kurulmadığı veya muvazaaya dayanıp dayanmadığı, davacının talep ettiği alacaklara hak kazanıp kazanmadığı noktasında uyuşmazlık bulunmaktadır.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri, 4857 sayılı Kanun'un 2 nci maddesi, 6001 sayılı Kanun'un mülga 4 üncü maddesi ile 15.07.2018 tarihinde Resmî Gazete'de yayımlanan Bakanlıklara Bağlı, İlgili, İlişkili Kurum ve Kuruluşlar ile Diğer Kurum ve Kuruluşların Teşkilatı Hakkında Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi'nin 211 inci maddesi, 6098 sayılı Kanun'un 19 uncu maddesi.

3. Değerlendirme

1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

....02.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.