"İçtihat Metni"
Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı asıl dava dilekçesinde; davalı Şirket nezdinde 11.10.1999 tarihinden işten çıkarıldığı 11.12.2015 tarihine kadar 16 yıl süresince kuyumcu dükkanında usta, satış elemanı ve diğer işlerde ... başına çalıştığını, net ücretinin 2.200,00 TL olduğunu, tüm haklarının ödeneceği belirtilmesine rağmen sadece kıdem tazminatı olarak 22.700,00 TL’nin ödendiğini, işyerinde çalışmaların haftanın 6 günü kış aylarında 08.30 – 18.30 saatleri arasında, bahar ve yaz aylarında ise 08.30 – 20.30 saatleri arasında olduğunu, yıllık izinlerinin yılda 2-3 ... günü kullandırıldığını, onun dışında kullandırılmadığını, kullanılmayan izin ücretlerinin de ödenmediğini, Cumhuriyet Bayramı dışında diğer ulusal ve dinî bayramlarda çalışmanın yapıldığını, dönem dönem ödenmeyen toplam 10 aylık ücretinin bulunduğunu ileri sürerek kıdem ve ihbar tazminatları ile ücret, yıllık izin, fazla çalışma ve ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının taleplerine ilişkin zamanaşımına def’inde bulunduklarını, davacının iddia ettiği gibi 11.10.1999-11.12.2015 tarihleri arasında davalı Şirkette çalıştığını, sigorta bildirimlerinin tam olarak yapıldığını, ... sözleşmesinin feshiyle hak ettiği tazminat ve işçilik alacaklarının eksiksiz ödenmiş olduğunu, kuyumculuk işinde imalat ve satış olmak üzere iki farklı ... olduğunu, davalı firmanın sadece satış işi yaptığını, işyerinde üretimin olmaması sebebiyle davacının usta olarak çalışmasının söz konu olamayacağını, davacının satış elemanı olarak çalıştığını, işyerinin 8 metrekare alana sahip olduğunu, Şirket ortakları olan... ve ...’nin de fiili olarak işyerinde çalıştığını, sadece bir tezgâhın bulunduğu işyerinde ortaklar dışında başkaca birinin çalışmasının mümkün olmadığını, Şirket ortaklarının işyerinden ayrılma durumlarının olmaması nedeniyle davacının gerektiğinde atölyeye mal götürüp getirme ve dışarıda halledilmesi gereken işleri yapmak için istihdam edildiğini, davacının ücret tutarına ilişkin iddiasının gerçek dışı olduğunu, ücretin kayıtlara yansıtıldığı gibi olduğunu, davacının çalıştığı işyerinin Kemeraltı'nda olduğunu ve bu bölgede kuyumcuların geç saate kadar açık olmadığını, davacının fazla çalışmasının bulunmadığını, davacının tüm yıllık izinlerinin kullanılmış olduğunu ancak ... çalışan olmasından kaynaklı ... esası itibarıyla davacıya izin defterlerinin imzalatılmamış olduğunu, bir çalışanın 16 yıl boyunca hiç izin kullanmadan çalışmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, davacının ödenmeyen ücret alacağının bulunmadığını, ödemelerin eksiksiz ve ihtirazı kayıt olmaksızın yapıldığını savunarak ve ücret alacağı talebi ile ilgili olarak davacıya yemin teklif ettiklerini belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacının 11.10.1999 ile 11.12.2015 tarihleri arasında davalının yanında çalıştığı, işverenin haklı sebep bildirmeden ... sözleşmesini feshettiği, davacının kıdem ve ihbar tazminatı alacaklısı olduğu, davacının yemin beyanı da dikkate alınarak yılda üç gün izin dışında yıllık izin kullanmadığının anlaşılması üzerine davacının yıllık izin ücretine de hak kazandığı, davacının yemin beyanına göre 7 aylık ücret alacaklısı olduğu, davacının yaz döneminde haftalık 15 saat, kış döneminde haftalık 9 saat fazla çalışma yapmasına rağmen karşılığının işverence ödenmediği, emsal ücret araştırması, davacının statüsü ve kıdemi esas alınarak ücretin 2.200,00 TL olarak kabulü ile hesaplamaların yapılması gerektiği gerekçeleriyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı vekili istinaf dilekçesinde; kıdem ve ihbar tazminatının ödendiğini, ödeme dekontlarının dosyaya sunulduğunu, tüm ödemenin kıdem tazminatından mahsup edildiğini, ihbar tazminatından mahsup yapılmadığını, kıdem ve ihbar tazminatının fazlasıyla ödendiğini, davacının çalışmasının 11.10.1999-11.12.2015 tarihleri arasında olduğunu, 4857 sayılı ... Kanunu’nun (4857 sayılı Kanun) 10.....2003 tarihinde yürürlüğe girdiğini, tüm çalışmasının 4857 sayılı Kanun döneminde geçmişcesine hesaplama yapılmasının hatalı olduğunu, taleple bağlı kalınarak kıdem tazminatı alacağına fesih tarihinden değil, ıslah tarihinden faiz işletilmesi gerektiğini, yıllık izin alacağına mevduat faizi işletilmesinin hatalı olduğunu, davacının asgari ücretle çalıştığını, asgari ücretin 2,42 katı ile çalıştığının kabul edilmesinin hatalı olduğunu, emsal ücret araştırma cevaplarını kabul etmediklerini, davacı tarafın emsal ücret araştırması talebi olmadan resen emsal ücret araştırması yapıldığını, ayrıca araştırmanın da varsayımsal bir ücrete göre yapıldığını, davacı tanıklarından bir tanesinin davacının eniştesi olduğu için duyuma dayalı bilgi sahibi olduğunu, diğerinin de aynı işyeri çalışanı olmadığını ve tahmine dayalı bilgisi bulunduğunu, davalı tanıklarının asgari ücret aldığı yönünde beyanda bulunmasına rağmen ücretin davacı iddiası gibi kabul edilmesinin hatalı olduğunu, davacının yaptığı işin mal getirip götürme, git-gel işleri mahiyetinde olduğunu, hiçbir görgüye dayalı bilgisi bulunmayan tanık beyanları ile davacının fazla çalışma yaptığının ve genel tatillerde çalıştığının kabulünün hatalı olduğunu, yaz ve kış döneminin 6 aylık dilimlere ayrılmasının hatalı olduğunu, yaz döneminin üç aylık olduğunu, fazla çalışma hesabında maddi hata yapıldığını, ıslah zamanaşımının hatalı uygulandığını, hükme esas alınan raporda zamanaşımına uğrayan ve uğramayan kısım toplamı 37.658,56 TL'nin önceki hiçbir raporda bulunmadığını, davacının ulusal bayram ve genel tatillerde çalıştığı iddiasını da ispat edemediğini, hesaplanan rakamların maddi hatalı olduğunu, ıslah dilekçesi ile husumetin Şirket yetkilisi...'ye yöneltildiğini, ... Kuyumculuk yönünden ıslah yapıldığının kabul edilmesinin mümkün olmadığını ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının ortadan kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile İlk Derece Mahkemesince hukuka aykırı ve talebi aşar şekilde yıllık izin ücretine dava tarihinden geçerli mevduat faizine hükmedilmesinin hatalı olduğu, davalının bu yöndeki istinaf itirazının yerinde olduğu; ancak diğer istinaf itirazlarının yerinde olmadığı gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf isteminin bu yönden kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının ortadan kaldırılmasına ve esas hakkında yeniden hüküm kurulmak suretiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili; istinaf başvurusunda belirttiği gerekçelere dayanarak Bölge Adliye Mahkemesi kararının ortadan kaldırılarak İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, davacının dava konusu alacaklara hak kazanıp kazanmadığı, davacının aylık ücretinin miktarı, ıslah ile arttırılan alacak miktarlarının davalı Şirketten tahsilinin yerinde olup olmadığı hususlarına ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri, 4857 sayılı Kanun'un ilgili hükümleri.
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararların bozulması, 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
26.09.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.