"İçtihat Metni"
Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davalıların istinaf başvurularının esastan reddine, davacının istinaf başvurusunun ise kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hakimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili davacının alt işveren-asıl işveren ilişkisi bulunan davalılar nezdinde özel güvenlik personeli olarak 16.05.2015-07.04.2020 tarihleri arasında çalıştığını, ... sözleşmesinin 07.04.2020 tarihinde herhangi bir gerekçe gösterilmeksizin feshedildiğini, işyerinde üç vardiya şeklinde 08.00-16.00,16.00-00.00 ve 00.00-08.00 saatleri arasında çalışma yapıldığını, bu hâliyle müvekkili davacının haftalık 48 saat çalıştığını ve 3 saat fazla çalışma yaptığını, fazla çalışma ücretinin ödenmediğini, müvekkiline son yıl ücretli yıllık izin hakkının da kullandırılmadığını, karşılığı ücret alacağının da ödenmediğini ileri sürerek kıdem ve ihbar tazminatları ile yıllık izin ücreti ve fazla çalışma ücreti alacaklarının davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
1.Davalı ... vekili cevap dilekçesinde; davacının hizmet alım yoluyla temin edilen özel güvenlik hizmetinde çalıştığını, işçilik alacaklarından yüklenici firmaların sorumlu olduğunu, davanın husumetten reddi gerektiğini, davacının yılık izin ücretine hak kazanamadığını ve işyerinde fazla çalışma yapılmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
2. Davalı .... vekili cevap dilekçesinde; davacının çalıştığı dönem boyunca hak etmiş olduğu hak ve alacakların tamamı ödendiğini, davanın belirsiz alacak davası olarak açılmasında hukuki yarar bulunmadığını, davacının taleplerinin zamanaşımına uğradığını, davacının ... sözleşmesine davalı Kurumun talebi üzerine haklı nedenle son verildiğini, davacının kıdem ve ihbar tazminatına hak kazanamadığını, fazla çalışma yapılması hâlinde bordrolara yansıtılmak suretiyle ödendiğini, davacının müvekkili nezdindeki çalışma süresi bir yıldan az olduğundan yıllık izin ücretine hak kazanamadığını, talep edilen faiz başlangıç tarihleri ve faiz oranlarının hatalı olduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacının 16.05.2015-07.04.2020 tarihleri arasında farklı alt işverenler bünyesinde toplam 4 yıl, 10 ay, 16 gün süreyle davalı ... nezdinde özel güvenlik görevlisi olarak hizmet verdiği, davalılar arasında asıl-alt işveren ilişkisinin bulunduğu, davalı alt işveren tarafından yapılan feshin şüphe feshi niteliğinde olduğu, haklı nedene dayanmayan fesih sebebiyle davacının kıdem ve ihbar tazminatına hak kazandığı, davacının davalı işyerindeki tüm hizmet dönemi için 56 gün yıllık izin hakkının doğduğu, davalı tarafça sunulan imzalı yıllık izin belgelerine göre davacının hizmet süresi boyunca 70 gün yıllık izin kullandığı ve böylelikle davacının bakiye yıllık izin hakkının bulunmadığı, tanık beyanlarına göre işyerinde üçlü vardiya sistemi ile çalışıldığı sabit olduğundan davacının fazla çalışma ücretine hak kazanamadığı gerekçesi ile davacının kıdem ve ihbar tazminatı taleplerinin kabulü ile yıllık izin ücreti ve fazla çalışma ücreti alacağı taleplerinin reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1.Davacı vekili istinaf dilekçesinde; davalı ve davacı tanıklarının müvekkilinin günlük çalışma süresi konusunda aynı beyanda bulunduklarını, tanık ifadeleri ile müvekkilinin fazla çalışma yaptığı hususu ispatlanmasına rağmen davanın fazla çalışma ücreti ve yıllık izin ücreti alacağına ilişkin kısmının reddinin hukuka aykırı olduğunu, öte yandan müvekkili lehine takdir edilen vekâlet ücretinin de hatalı hesaplandığını ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
2. Davalı ... vekili istinaf dilekçesinde; davanın husumet yönünden reddi gerektiğini, yüklenici şirket çalışanları hakkında yapılan araştırmalar sonucunda hakkında teşkilat yönünden sakıncalı husus tespit edilen işçilerin değiştirilmesinin şirketten talep edildiğini, davacı hakkında yapılan işlemlerde hukuka aykırılık bulunmadığını, alacakların zamanaşımına uğradığını, faiz başlangıç tarihlerine ve faiz oranlarına da itiraz ettiklerini ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
3. Davalı .... vekili istinaf dilekçesinde; davacının ... sözleşmesi haklı nedenle feshedildiğinden davacının kıdem ve ihbar tazminatına hak kazanamadığını, ayrıca davacının müvekkili Şirket nezdindeki çalışması bir yılı doldurmadığından kıdem tazminatının bu sebeple de reddi gerektiğini, işçilik alacaklarından diğer davalı Kurumun sorumlu olduğunu ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile ... sözleşmesinin şüphe feshi nedeni ile sona ermesine göre geçerli sebeple feshedildiği inin kabulü gerektiği, buna göre davacının kıdem ve ihbar tazminatlarının hüküm altına alınmasının hukuka uygun olduğu, taraflar arasında alt işveren ve asıl işveren ilişkisi bulunduğundan işçilik alacaklarından davalıların müteselsil sorumlu olduklarının kabulünün yerinde olduğu, üçlü vardiya ile çalışılan davalı işyerinde fazla çalışma ücretine hak kazanılamayacağı, davalı tarafça sunulan belgelerden davacının yıllık izinlerini kullandığı anlaşıldığından Mahkemece yıllık izin alacağının reddedilmesinde herhangi bir isabetsizlik bulunmadığı; bu sebeple davalıların istinaf başvurularının ve davacının fazla çalışma ücreti ile yıllık izin ücreti alacağına ilişkin istinaf talebinin yerinde olmadığı; ancak davacı lehine hükmedilen vekâlet ücretinin hatalı olduğu gerekçesiyle davalıların istinaf taleplerinin esastan reddine; davacı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak (davalı Şirket tarafından süresinde ileri sürülmeyen istinaf gerekçeleri nedeniyle) esas hakkında yeniden hüküm kurulmasına ve davacının kazanılmış hakları gözetilmek suretiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz başvuru dilekçesinde; davalı ve davacı tanığının günlük çalışma süresi konusunda müvekkili davacı ile aynı beyanda bulunduklarını, tanık ifadeleri ile davacının fazla çalışma yaptığının ispatlandığını, buna rağmen Mahkemece fazla çalışma ücreti alacağı ile yıllık izin ücreti alacağının reddine karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu ileri sürerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, davacının yıllık izin ücreti talebine ilişkin davada dava şartının mevcut olup olmadığı, dava şartı varsa davacının alacağa hak kazanıp kazanmadığı ve fazla çalışma alacağının da ispatlanıp ispatlanmadığına ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1.6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri, 4857 sayılı ... Kanunu'nun ilgili hükümleri.
2. 7036 sayılı ... Mahkemeleri Kanunu'nun (7036 sayılı Kanun) 3 üncü maddesinin birinci fıkrasında “Kanuna, bireysel veya toplu ... sözleşmesine dayanan işçi veya işveren alacağı ve tazminatı ile işe iade talebi ile açılan davalarda arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır.” şeklinde düzenlemeye yer verilerek dava şartı olarak arabuluculuk öngörülmüştür. Aynı Kanun'un 3 üncü maddesinin yirmi birinci fıkrası uyarınca uygulanan Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu'nun (6325 sayılı Kanun) 15 inci maddesinin üçüncü fıkrasında ise “Taraflarca kararlaştırılmamışsa arabulucu; uyuşmazlığın niteliğini, tarafların isteklerini ve uyuşmazlığın hızlı bir şekilde çözümlenmesi için gereken usul ve esasları göz önüne alarak arabuluculuk faaliyetini yürütür.” denilmek sureti ile arabuluculuk faaliyetinin ne şekilde sürdürüleceği belirlenmiştir.
3. 6325 sayılı Kanun'un 17 nci maddesinin ikinci fıkrasında “Arabuluculuk faaliyeti sonunda tarafların anlaştıkları, anlaşamadıkları veya arabuluculuk faaliyetinin nasıl sonuçlandığı bir tutanak ile belgelendirilir. Arabulucu tarafından düzenlenecek bu belge, arabulucu, taraflar, kanuni temsilcileri veya avukatlarınca imzalanır.” şeklinde düzenlemeye yer verilerek son tutanağın arabulucu tarafından düzenleneceği açıkça kurala bağlanmıştır.
4. 02.....2018 tarihli ve 30439 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği'nin (Yönetmelik) 23 üncü maddesinin üçüncü fıkrasında, başvurunun dilekçe ile veya bürolarda bulunan formların doldurulması suretiyle yahut elektronik ortamda yapılabileceği belirtilmiştir. Yönetmelik'in 20 nci maddesinde arabuluculuğun sona ermesi düzenlenmiş olup bu maddenin (3) üncü bendinde arabuluculuk faaliyeti sonunda düzenlenen son tutanağa, faaliyetin sonuçlanması dışında hangi hususların yazılacağına tarafların karar vereceği ancak arabulucunun bu tutanak ve sonuçları konusunda taraflara gerekli açıklamaları yapacağı belirtilmiştir. Şu hâle göre son tutanağın tarafların beyanına göre oluşturulması asıl ise de, arabulucunun tutanağın içeriği ve düzenlenme şekli konusunda tarafları bilgilendirmesi de gerekir.
5. 7036 sayılı Kanun’un genel gerekçesinde, “Dava şartı olarak arabuluculuğa ilişkin madde ile diğer düzenlemelerde ... yargısının temeli olan çabukluk, basitlik, emredicilik, zayıfın korunması ve ucuzluk ilkeleri ...” nin dikkate alındığı açıklanmıştır.
3. Değerlendirme
1. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davacının aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2. İşçinin, hak ve alacaklarını en kısa sürede ve en basit yoldan almasını sağlamaya yönelik getirildiği anlaşılan arabuluculuk kurumun, işçinin aleyhine yorumlanması doğru olmaz. Aksine 7036 sayılı Kanun’un gerekçesinde belirtildiği gibi zayıf konumda olan işçinin korunması esastır.
3. Kaldı ki arabuluculuğa başvurma işçi açısından olduğu gibi işveren açısından da zorunluluktur.
4. Anayasa Mahkemesi, dava şartı olarak arabuluculuğa dair yasal düzenlemenin iptali isteğiyle ilgili olarak verdiği kararında (Anayasa Mahkemesi, 11.07.2018 tarihli ve ... Karar sayılı kararı.), düzenlemenin hak arama hürriyeti ve bu kapsamda mahkemeye erişim hakkına getirilen bir sınırlama niteliğinde olduğunu kabul etmiş ancak “Arabuluculuğa başvuru zorunluluğunun, kişilerin hak aramalarını imkânsız hâle getiren veya aşırı derecede zorlaştıran etkisiz ve sonuçsuz bir sürece neden olmadıkça hak arama hürriyetinin özüne dokunduğu söylenemez” şeklindeki gerekçeyle bir çeşit sınır tayin etmiştir.
5. Dava şartı olarak arabuluculuğun ağır koşullara bağlanması ve birkaç defa bu yola başvurulmasının gerekliliğine dair uygulama, işe iade davalarında hak düşürücü süre sorunlarının yaşanmasına, tazminat ve alacaklar yönünden alacağın kısmen zamanaşımına uğramasına, birden fazla arabuluculuk ücretlerinin yargılama giderlerine eklenmesiyle bu yöndeki sorumluluğun taraflara paylaştırılmasında tereddütlere ve en nihayet arabulucunun sorumluluğuna neden olabilecektir.
6. Bu tür anlaşmazlıklara ve tereddütlere meydan verilmemesi için arabuluculuk tutanağında tarafların anlaştıkları ya da anlaşamadıkları alacak kalemleri ... ... belirtilmelidir.
7. Dairemizce; dava şartı arabuluculuk uygulamalarında başlangıçta hem talepte bulunanlar ve hem de arabulucular tarafından yapılan bu tür hatalar tarafların mağduriyetlerine sebebiyet verdiği gibi arabuluculuk uygulamasının amaçlandığı gibi uygulanmasına engel olduğundan, 6325 sayılı Kanun’a dayanılarak çıkartılan ve 02.....2018 tarihinde yürürlüğe giren Yönetmelik’in ve aksaklıkları gidermek amacı ile uygulamaya sokulan arabuluculuğa hangi konularda başvurulduğuna ilişkin başvuru formu uygulamasının başladığı 02.....2018 tarihine kadar arabuluculuk anlaşamama tutanağında arabuluculuğa konu alacaklar ... ... belirtilmeden “işçilik alacakları” veya “işçi-işveren uyuşmazlığı” gibi soyut ifadeler kullanılmış ise taraflar arasındaki işçilik alacaklarının tamamının arabuluculuğa konu edildiğinin kabul edilmesi gerektiği görüşü benimsenmiştir.
8. Başka bir deyişle başvuru formu uygulamasının başladığı 02.....2018 tarihinden önceki dönem için taraflardan kaynaklanmayan bu tür uygulama hataları aşılarak arabuluculuk müessesinin amaca uygun yürütülmesi sağlanmalıdır.
9. Başvuru formu uygulamasının başladığı 02.....2018 tarihinden sonraki başvurularda ise hangi alacak veya tazminat kalemleri konusunda anlaşma sağlandığı veya sağlanamadığını açıkça belirtmeyen son tutanağa göre dava şartının gerçekleştiği kabul edilemeyecektir.
10. Somut uyuşmazlıkta; Yönetmelik yürürlük tarihinden sonra davacı vekili tarafından yapılan arabuluculuk başvurusunda ve 15.....2020 tarihinde düzenlenmiş “Hukuk Uyuşmazlıklarında Dava Şartı Arabuluculuk Son Tutanağı”nda arabuluculuk konusu uyuşmazlıklar; işe iade, ihbar tazminatı, kıdem tazminatı ve fazla çalışma ücreti alacağı olarak belirtilmiştir. Görüldüğü gibi, son tutanakta yer almayan ve arabuluculuk görüşmelerine dâhil edilmeyen yıllık izin ücreti alacağı bakımından zorunlu dava şartı yerine getirilmediğinden, davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken esasına girilerek davanın reddine karar verilmesi bu gerekçe ile hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine,
Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
26.09.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.