"İçtihat Metni"
BÖLGE ADLİYE
MAHKEMESİ : Trabzon 5. Hukuk Dairesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK
İLK DERECE
MAHKEMESİ : Giresun ... Mahkemesi
Taraflar arasındaki işçilik alacağı davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin, davalı nezdinde ....10.1993 tarihinde çalışmaya başladığını, 12.05.2020 tarihinde emekli oluncaya kadar davalı Bakanlığa bağlı Giresun Devlet Hastanesinde sürekli ve kesintisiz olarak çalıştığını, en son 3.223,10 TL brüt ücret ile haftanın iki günü 08.00-17.00 arasında ve dört günü ise 08.00-18.30 saatleri arasında çalıştığını, fazla çalışmaların karşılığının ödenmediğini, çalıştığı süre boyunca yıllık izin haklarını kullanamadığını ileri sürerek kıdem tazminatı ile yıllık izin ve fazla çalışma ücreti alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davada Sağlık Bakanlığının taraf sıfatı bulunmadığını, işçilik alacaklarından sorumlu tutulmasının hukuken mümkün olmadığını, davacının davalı İdareye bağlı sağlık tesisi bünyesinde yemek pişirme, dağıtım ve sonrası hizmet alımı ihalesi kapsamında yüklenici firma personeli olarak çalıştığını, İdarenin gerçek işveren olmayıp asıl işverenin davacının çalıştığı ve ... sözleşmesini imzaladığı diğer firmalar olduğunu, davacının İdarenin değil yüklenici şirketlerin çalışanı olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile;
"...
Sağlık Bakanlığının husumet itirazı değerlendirildiğinde; Tüm dosya kapsamı, tanık beyanları ve davacının işe giriş bildirgeleri incelendiğinde çalışmalarının Sağlık Bakanlığına bağlı hastahane adreslerinde geçtiği, işyeri ünvan listesindeki şirketler nezdinde ve son olarak davalı bakanlık asıl işverenliğinde Namecan Toplu Yemek Ltd. Şti nezdinde çalıştığı anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca davacı işçinin davaya konu hak ve alacaklarından, davalı Bakanlığın asıl işveren sıfatı ile sorumlu olduğu kabul edilerek husumet itirazı muteber görülmemiştir.
Kıdem tazminatı yönünden yapılan değerlendirmede;4857 sayılı ... Kanunu'nun 20/2. maddesinde açıkça, feshin geçerli nedenlere dayandığının ispat yükü davalı işverene verilmiş olup, işçi feshin başka bir nedene dayandığını iddia ettiği takdirde bu iddiasını ispatla yükümlü olduğu belirtilmiştir.Davacı vekili müvekkilinin ... akdinin emeklilik nedeniyle sona erdiğini belirtmiştir. Davacının işten ayrılış bildirgesi incelendiğinde işten ayrılış tarihi 12.05.2020 işten ayrılış kodu ise 08- emeklilik olarak belirtilmiştir. Davacı tarafından 11.05.2020 tarihinde emekliliğe hak kazanıp kazanmadığını Kuruma sormuş, Kurum tarafından 12.05.2020 tarihli Kurumun cevabında "Tüm sigorta kollarına tabi çalışmanız sonlandırılıp Müdürlüğümüze tahsis talep ve beyan taahhüt belgesi ile yazılı talepte bulunmanız halinde talep tarihini takip eden aybaşından itibaren aylığın bağlanabileceği" bilgisi verilmiştir. Bunun üzerine davacı 13.05.2020 tarihinde Kuruma başvuruda bulunmuştur.
1475 sayılı ... Kanunu’nun 14. maddesinde, kıdem tazminatı ödenmesi gereken haller sayılmıştır. Buna göre; muvazzaf askerlik hizmeti, emeklilik amacıyla fesih veya kadın işçinin sözleşmenin evlendiği tarihten itibaren 1 yıl içinde kendi isteği ile sona erdirmesi hallerinde, işçi kıdem tazminatı isteyebilir. Somut olayda davacının ... akdinin emeklilik nedeniyle sona erdiği sabit olup, kıdem tazminatına hak kazandığı kanaatine varılmıştır.
Yıllık izin alacağı yönünden yapılan değerlendirmede; 4857 sayılı ... Kanununun 59 uncu maddesinde, ... sözleşmesinin herhangi bir nedenle sona ermesi halinde, işçiye kullandırılmayan yıllık izin sürelerine ait ücretlerin son ücret üzerinden ödeneceği hükme bağlanmıştır. Yıllık izin hakkının ücrete dönüşmesi için ... sözleşmesinin feshi şarttır. Bu noktada, sözleşmenin sona erme şeklinin ve haklı nedene dayanıp dayanmadığının önemi bulunmamaktadır. Yıllık ücretli izin hakkının yasaya uygun olarak işçiye kullandırıldığını ispat yükü davalı işveren üzerinde olup, davalı taraf ispat yükümlülüğünü işçi tarafından imzalı yıllık ücretli izin belgesi veya eşdeğer yazılı belge ile ispat etmek zorundadır.
Davacı vekilinin dava dilekçesinde yıllık izinlerinin kullandırılmadığını ve ücretinin ödenmediğini iddia etmiştir. Dosya içerisindeki belgelerden davacının 113 gün yıllık izin kullandığı tespit edilmiştir.Yargıtay 9.Hukuk Dairesinin içtihat farklılıklarının görüşülmesi kararı ile hakimin davayı aydınlatma ödevi kapsamında davacının hizmet süresi dikkate alınarak yıllık izinleri kullanıp kullanmadığı sorulmuş davacı 14/04/2021 tarihli celsede "....10.1993 tarihinden itibaren Mayıs 2021 tarihine kadar devlet hastanesinde mutfak personeli olarak çalıştım. Yıllık izinler kullandırılırken belge imzalattırılır. İmzaladığım belgelerdeki yıllık izinleri kullandım, işlerin yoğun olmasından kaynaklı olarak işyerinde yıllık izinler düzenli olarak kullandırılmazdı, kullanmadığım yıllık izinlerim vardır, ücreti ödenmemiştir, fındık bahçem vardır, yıllık izinlerimi genel itibariyle fındık zamanına denk getirmeye çalışırdım amca işyerinde diğer çalışanlarda fındık zamanı izin istediği için izinler az verilirdi, ödenmemiş yıllık izin alacağım vardır." beyanında bulunmuştur. Davacının hizmet süresine göre kullanması gereken yıllık ücretli izin gün sayısı 562 olup, kullanılan yıllık izinler düşüldüğünde davacının bakiye 449 gün yıllık izin kaldığı davalı tarafça yıllık izinlerin kullandırıldığına dair yazılı bir belge ibraz edilmediği gibi, ücretinin ödendiğine dair banka dekontu, makbuz dosyaya ibraz edilmediğinden bilirkişi hesaplamasına itibar edilerek davacının yıllık izin ücreti alacağı talebinin kabulüne karar verilmiştir.
Fazla mesai alacağından yapılan değerlendirmede; İşyerinde fazla mesai yapıldığının ispatı işçiye, ödendiğinin ispat ise işveren aittir. Davacı fazla mesai yapıldığını bordro gibi işyeri kayıtları ve banka dekontu gibi yazılı belge ile ispatlayabilir. Yazılı belge ile ispatlayamadığı durumlarda tanık beyanlarına da dayanabilir. Dinlenen davacı tanık beyanından davacının fazla çalışması olduğu anlaşılmıştır. Davacının fazla çalışması tanık beyanları ile ispat olunduğundan ve davacının maaş hesabına fazla çalışma ücretinin ödendiğine dair kayıt bulunmadığı tespit edilmiştir. Fazla mesai yapıldığına ilişkin bilirkişi raporu ile hesaplanan miktar, tanık beyanlarına itibar ile elde edildiğinden, tanık beyanlarına dayanan fazla mesai olgusuna yerleşik emsal kararlar uyarınca %30 oranda takdiri hakkaniyet indirimi yapılarak davacının fazla mesai ücretinin kısmen kabulüne karar verilmiştir.
..." gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı vekili istinaf dilekçesinde; İdarenin gerçek işveren olmadığını, asıl işverenin davacının çalıştığı ve ... sözleşmesini imzaladığı diğer ihbar olunan kişi ve firmalar olduğunu, kamu ihale mevzuatı hükümlerine uygun olarak ihale edilen ve taahhüt edilen işin yürütülmesi için yüklenici firmanın, şartnamede belirtilen sayı ve nitelikte kişinin çalıştırılması ile yükümlü olduğunu, çalıştırılan bu işçilerin her türlü işçi alacağından yüklenici firmaların sorumlu olduğunu, İdarenin asıl işveren olarak sorumlu tutulmasının usul ve kanuna, özellikle 4857 sayılı ... Kanunu'nun (4857 sayılı Kanun) 2 nci maddesine ve madde gerekçesine aykırı olduğunu ve istinaf dilekçesinde belirttiği diğer hususları ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını istemiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile;
"...
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri nazara alındığında; davacının uzun yıllar hizmet alım sözleşmeleri kapsamında davalı Bakanlık bünyesinde garson, aşçı olarak çalıştığı, davalı ...'nın asıl işveren, hizmet alımı yapılan şirketlerin alt işveren konumunda olduğu, ... Kanunu'nun 2/6. maddesine göre davacının ödenmeyen işçilik alacaklarından ...'nın asıl işveren olarak sorumlu tutulmasının yerinde olduğu; davalının kararı sadece sorumluluk yönünden istinaf ettiği, başka bir hususta istinaf talebinde bulunmadığı anlaşılmakla istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin aşağıdaki hüküm kurulmuştur." gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf talebinin 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekilince, istinaf dilekçesinde ileri sürülen gerekçeler ve resen dikkate alınacak nedenlerle Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması talep edilmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, davalıya husumet yöneltilip yöneltilemeyeceği, davacının dava konusu işçilik alacaklarına hak kazanıp kazanmadığı, hak kazanmışsa hesaplanması noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Kanun'un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri, 4857 sayılı Kanun'un ilgili hükümleri, mülga 1475 sayılı ... Kanunu'nun hâlen yürürlükte olan 14 üncü maddesi.
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Davalı ... harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına, Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,24.11.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.