"İçtihat Metni"
BÖLGE ADLİYE
MAHKEMESİ : ... 7. Hukuk Dairesi
DAVA TÜRÜ : İTİRAZIN İPTALİ VE ALACAK
İLK DERECE
MAHKEMESİ : ... 40. ... Mahkemesi
Taraflar arasındaki alacak ve itirazın iptali davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince itirazın iptali davasının kabulü, alacak davasının ise kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince taraf vekillerinin istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin davalıya ait özel hastanede doktor olarak çalışırken ... sözleşmesinin haksız nedenle feshedildiğini, açmış olduğu işe iade davası sonucunda işe iadesine karar verildiğini ve kararın Yargıtayca onanarak kesinleştiğini, işe başlatılmak üzere işe başlatma talebinde bulunduğunu ve işverence işe davet edildiğini ancak işe davetin samimi olmadığını iddia ederek fark kıdem ve ihbar tazminatı, fark 4 aylık boşta geçen süre ücreti ile işe başlatmama tazminatının ve 4 aylık ücret ve diğer hakları için başlatmış olduğu takibe yapılan haksız itirazın iptali ile %20'den az olmayacak şekilde icra inkar tâzminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının süresinde ve usulüne uygun olarak işe davet edildiğini ancak davacının işe başlama konusundaki talebinin samimi olmadığını, işe başlangıcının yapılabilmesi için istenen belgeleri işyerine sunmadığını, davacıya teklif edilen son ücretin hastane genelinde yapılan artış oranları ve emsal hizmeti sunan hekim geliri dikkate alınarak belirlendiğini, icra takibine konu edilen alacağın muaccel olmadığını ayrıca likit bir alacak da söz konusu olmadığından icra inkâr tazminatının talep şartlarının oluşmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile;
"...Dosyamızda davacı tarafça süresinde işe başvurulmasına rağmen davalının işe davette samimi olmadığı ve işe başlatılmadığının iddia edildiği, davalı tarafça davacının işe başvuruda samimi olmadığı ve işe başlamak için gerekli işlemleri yapmadığının savunulduğu, davacının işe iade kararının kesinleşmesi üzerine süresinde işe başlamak için başvuruda bulunduğu, davalının da işe davet ettiği konusunda uyuşmazlık bulunmadığı, davalı tanığı ... ... ...'ın davacı hastaneye başlamak için işyerine geldiğinde bu konuda bilgisinin olmadığını, beyan ettiği bu beyanın davacı ve davacı tanık beyanlarını doğruladığı, daha sonra davacıya daha önce çalıştığı ücretten daha düşük ücretle çalışmasının tekli edildiği, daha sonra da davacıya sigortalı olmadan fix ücret + primle çalışmanın teklif edildiği, davacının daha önce sigortalı çalıştığı, bu çalışma sisteminin önceki çalışma koşulu ile aynı olmadığı, davacının bu dönemde çalışmış olduğu hastaneden istifa ederek işten ayrıldığının ... kayıtları ile ... olduğu, davacının işe başlama başvurusunda samimi olduğu, ancak davalı tarafın işe davette samimi olmadığının tüm dosya kapsamı ile ... olduğu, davacının ücretinin ... tabip odası yazısına göre bildirilen rakam aralığında ve en son davalı tarafça teklif edilen 15.500,00 TL ücret üzerinden hesaplanmasının dosya kapsamına uygun olduğu, davalı tarafın icra dosyasına yapılan itirazının haksız olduğu, ayrıca fark taleplerinde ödenmesi gerektiği, anlaşılmakla aşağıdaki şekilde karar verilmiştir." gerekçesiyle itirazın iptali davasının kabulüne, alacak davasının ise
kısmen kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1.Davacı vekili istinaf dilekçesinde; 2015 yılında 13.500,00 TL ücret alan müvekkilinin 4 yıl sonra 15.500,00 TL ücret alabileceğine dair Mahkeme kabulünün hatalı olduğunu, 24.03.2015 tarihli ... sözleşmesinin feshine dair işlem anında 13.500,00 TL brüt ücret alan ve söz konusu ücretin, anılan tarihteki geçerli aylık 1.201,50 TL tutarındaki brüt asgari ücretin 11,24 katına tekabül eden müvekkiline feshin kesinleştiği tarihte ödenmesi gereken ücretinin en az bu oranda olması gerektiğini, başka bir deyişle sözleşmesinin feshinin kesinleştiği 2018 yılı Nisan ayında geçerli aylık brüt 2.029,50 TL tutarındaki asgari ücret üzerinden olabilecek en az aylık ücretinin (2.029,50.TL*11,24=22.811,58.TL) 22.811,58.TL olması gerektiğini belirterek istinaf yoluna başvurmuştur.
2. Davalı vekili istinaf dilekçesinde; davacı tanıklarının duyuma dayalı beyan verdiğini, Mahkemenin tanık beyanlarını hatalı değerlendirdiğini, davacıya daha önce çalıştığı ücretten daha düşük ücret teklif edilmediğini ve bu durumun sunulan yazılı delillerle ispat edildiğini, davacıdan istenen belgelerin güncel evraklar olması sebebi ile yeniden istendiğini, davacıya teklif edilen ücretin sunulan emsal ücretlerden de anlaşılacağı üzere hastane ücret politikasına uygun olduğunu, davacının her ne kadar işe başlama daveti gönderse de başvurusunda samimi olmayabileceğini, işe iadenin mali sonuçlarından yararlanmak için yapılmış başvuru olabileceğini, bu nedenle anılan tarih itibari ile alacağa hak kazanıp kazanmadığının tartışmalı olduğunu, takip anında boşta geçen süre ücreti likit ve muaccel bir alacak olmadığından icra inkâr tazminatına hükmedilmesinin de hatalı olduğunu ... sürerek istinaf yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davalı işverenin davacının daha önce de aynı hastanede çalışıyor olması sebebi ile bilgi ve belgeleri bildiği ve davacıdan daha sonra tamamlamasını isteyebileceği, davacıya en son çalıştığı ücretten daha düşük ücretle çalışmasının teklif edildiği hususları değerlendirildiğinde davalının işe başlatma iradesinin samimi olmadığı, davacının boşta geçen süre ücretinin işe başlama başvurusunda bulunduğu anda muaccel hâle geldiği, işverenin, her hâlükârda işçinin geçersiz fesih tarihindeki ücretine asgari ücret oranında zam yapma zorunluluğu olduğu şeklindeki bir kabul ile sonuca gidilmesinin yerinde olmadığına yönelik Yargıtay kararları bulunduğu, ayrıca işverenin geçersiz sayılan fesih tarihindeki ücreti bilmesi sebebi ile boşta geçen süre ücret alacağının likit olduğu gerekçesiyle 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 355 inci maddesi uyarınca istinaf sebepleriyle sınırlı olarak ve resen kamu düzeni yönünden yapılan inceleme sonucu; İlk Derece Mahkemesinin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden kanuna aykırılık bulunmadığı kanaatine varılarak taraf vekillerinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1.Davacı vekili temyiz dilekçesinde; istinaf dilekçesinde ... sürülen gerekçeleri tekrar ederek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması isteminde bulunmuştur.
2. Davalı vekili temyiz dilekçesinde; istinaf dilekçesinde ... sürülen gerekçeleri tekrar ederek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması isteminde bulunmuştur.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, işe iade davası kabul edilip kesinleşen davacının işe başlama talebinin samimi olup olmadığı ile işverenin işe davette samimi olup olmadığı ve buna bağlı olarak dava konusu alacaklara hak kazanıp kazanmadığı ile icra takibine konu yapılan boşta geçen süre ücret alacağı yönünden davalı aleyhine hükmedilen icra inkâr tazminatının şartlarının oluşup oluşmadığı hususlarındadır.
2. İlgili Hukuk
1.6100 sayılı Kanun'un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2. 2004 sayılı Kanun'un "İtirazın hükümden düşürülmesi" "İtirazın iptali" kenar başlıklı 67 nci maddesi söyledir:
"(Değişik birinci fıkra: 17/7/2003-4949/15 md.) Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.
(Değişik: 9/11/1988-3494/1 md.) Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.(2)
İtiraz eden ..., vasi veya mirasçı ise, borçlu hakkında tazminat hükmolunması kötü niyetin sübutuna bağlıdır.
(Mülga dördüncü fıkra: 17/7/2003-4949/103 md.)
Birinci fıkrada yazılı itirazın iptali süresini geçiren alacaklının umumi hükümler dairesinde alacağını dava etmek ... saklıdır.
(Ek fıkra: 2/7/2012-6352/11 md.) Bu Kanunda öngörülen icra inkar tazminatı, kötü niyet tazminatı ve benzeri tazminatların tespitinde, takip talebi veya davadaki talep esas alınır."
3. Değerlendirme
1.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davacı vekilinin tüm, davalı vekilinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2. İtirazın iptali davasında borçlunun haksızlığına karar verilmesi hâlinde ve alacaklının talep etmiş olması şartıyla borç miktarının Kanun'da gösterilen orandan az olmamak kaydıyla icra inkâr tazminatına hükmedilir. İcra inkâr tazminatına karar verilebilmesi için alacağın belirli ya da belirlenebilir olması gerekir. Ancak, hak tartışmalı ise icra inkar tazminatına hükmedilemez. Alacağın likit olması şartıyla itirazın iptali davası sonunda borçlunun itirazının kısmen kabulü hâlinde dahi, kabul edilen kısım bakımından icra inkâr tazminatına hükmedilmelidir. İcra inkâr tazminatı, asıl alacak bakımından söz konusu olur. İşlemiş faiz isteği yönünden icra inkâr tazminatına hükmedilmesi mümkün değildir.
3. Likit bir alacaktan söz edilebilmesi için ya alacağın gerçek miktarının belli ve ... olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurların bilinmesi veya bilinmesinin gerekmekte olması; böylece, borçlunun borç tutarını tahkik ve tayin etmesinin mümkün bulunması; başka bir ifadeyle, borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda olması gerekir.Bu koşullar yoksa likit bir alacaktan söz edilemez.
4. Şayet alacak tartışmalı ve yargılamayı gerektiriyorsa likit olduğundan söz edilemez.
5. Somut uyuşmazlıkta, Mahkemece, asıl alacağın yüzde yirmisi oranında belirlenen icra inkâr tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmiştir. Ne var ki takip konusu alacağın varlığı noktasındaki uyuşmazlığın çözümünün yargılamayı gerektirdiği gözetildiğinde likit olmadığı anlaşılmaktadır. Şu hâlde, Mahkemece icra inkâr tazminatı talebinin reddi gerekirken kabulü hatalı olup bozma sebebidir.
Ne var ki bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin ikinci fıkrası hükmü uyarınca kararı düzeltilerek onanması gerekir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Davacı tarafın tüm, davalının diğer temyiz itirazlarının reddine,
2. Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA, davalı tarafın temyiz itirazının icra inkâr tazminatı yönünden kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının hüküm fıkrasında yer alan "Asıl alacağın %20si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine," şeklindeki bendin hükümden tamamen çıkartılarak yerine; "Koşulları oluşmadığından davacının icra inkâr tazminatı isteminin reddine," ibaresinin yazılması suretiyle kararın bu şekilde DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde davalı tarafa iadesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
18.10.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.