"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :... Mahkemesi
SAYISI : 2020/729 E., 2022/408 K.
KARAR : Davanın kabulü
Taraflar arasında görülen menfi tespit davasında Mahkemece yapılan yargılama sonucunda; davanın kabulüne karar verilmiştir.
Mahkeme kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; davalı tarafından davacı aleyhine 13.01.2016 tanzim 18.01.2016 vade tarihli olan 10.000,00 TL bedelli senede dayalı olarak icra takibi başlatıldığını, ancak takip dayanağı senedin işe giriş sırasında davacıdan boş olarak alınıp, sonradan davalı tarafça miktar ve tarih kısımları yazılmak suretiyle düzenlenen teminat senedi niteliğinde olduğunu, gerçekte davacının takip alacaklısı görünen davalı Şirkete böyle bir borcunun bulunmadığını, davacının davalı Şirkete ait ... yerinde mağaza müdürü olarak çalıştığını, işe başlarken davalı tarafından davacıya dava konusu senedin boş olarak imzalattırıldığını, senetteki yazı ve rakamların sonradan doldurulduğunu, davacının ... sözleşmesini haklı nedenle feshettiğini, senedin tanzim tarihi ile davacının ... sözleşmesini fesih tarihin aynı olduğunu belirterek, davacının takibe konu edilen senetten dolayı davalıya borcu olmadığının tespit edilmesini ve davalı tarafça kötüniyetli olarak takip başlatıldığından takibe konu senet tutarının %20'si oranında kötüniyet tazminatına hükmedilmesine talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacı iddialarını asılsız olduğunu, ... sözleşmesinin davacının hizmet nedeni ile emniyeti suistimal suçunu işlemesi sonucu müvekkili işverence haklı nedenle feshedildiğini, davacının davalı Şirkete ait mağazadaki ürünleri müşterilere haricen sattığını ve bedelini kendisinin aldığını, bu hususun 2016 yılı başlarında yapılan inceleme ve diğer mağaza çalışanlarının şikâyetleri ile sayım sonucunda tespit edildiğini, bunun üzerine davacı hakkında ... Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunulduğunu, davacı hakkında iddianame düzenlenerek kamu davası açıldığını, davacının ... muharrer senedin bedelsiz olduğunu ve borcu olmadığı iddiasını ispat etmesi gerektiğini, davacının davalı şirketi maddi zarara uğrattığını savunarak davanın reddini istemiştir.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; ... 5. ... Mahkemesinin 13.04.2016 tarihli ve 2016/120 Esas, 2016/297 Karar sayılı yetkisizlik kararının, Dairemizin ....02.2017 tarihli ve 2017/721 Esas, 2017/1105 Karar sayılı kararıyla onanarak kesinleşmesi üzerine karar verildiği, davalı Şirketin ticari defter ve kayıtları üzerinde inceleme yapılarak yürütülen yargılama sonucunda dosya kapsamında dinlenen tanık S.S.Ö'nün anlatımının "...ben 2011 yılında işe girdim o da 2012-2013 yılında işe girdi ... yerinden tanıyorum, mağaza müdürü olarak çalışmıştır, işe başladığında mağaza müdürlerinin hepsine bono senedi imzalatılırdı..." şeklinde olduğu, dosya kapsamı, dinlenen tanık anlatımları ve aldırılan bilirkişi raporları bir arada değerlendirildiğinde; davaya konu senedin davacı tarafından teminat amaçlı olarak işe başlarken işverenin talebi üzerine verildiği, davalı tarafından davacının ... yerini zarara uğrattığını iddia edilmiş ise de bu iddianın ispatlanamadığı, bu kapsamda davacının davaya konu senetten dolayı davalıya borçlu olmadığı gerekçesiyle davacının ... 14. İcra Müdürlüğünün 2016/1502 Esas sayılı takip dosyasındaki takibe konu 10.000,00 TL meblağlı senetten dolayı borçlu olmadığının tespitine ve %20 kötüniyet tazminatının hüküm altına alınmasına karar verilmiştir.
IV. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili; Mahkemece eksik inceleme ile karar verildiğini, işverenin davacıdan alacaklı olup olmadığı ve bunun ispat edilip edilemediği hususu üzerinde durulmadığını, davacı hakkında açılan kamu davasında da açıkça tespit edildiği üzere davacının yaptığı usulsüz işlemler nedeniyle müvekkili Şirketi ciddi miktarda zarar uğrattığını, davacının suçu sabit görülerek hakkında hapis ve adlî para cezasına hükmedilip hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiğini ve bu kararın kesinleştiğini, davacının çalıştığı mağaza emsalinde bir mağazanın yıllık ortalama ürün fire miktarının 33 adet olmasına rağmen, davacının çalıştığı mağazada 2015 yılı fire adedinin 220 adet olduğunu, buna dair detaylı incelemeyi gösterir raporun ibraz edildiğini, davacının çalıştığı mağazanın 2015 yılında verdiği firelerin karşılığının ise 84.551,00 TL olduğunu, bu itibarla davacının müvekkili Şirkete verdiği zararın yaklaşık 80.000,00 TL olduğunu, davacının müvekkili Şirkete açık, net ve hesap edilebilir bir şekilde 11.762,00 TL zarara sebebiyet verdiğini ve bunu tazmin edemediğini, davacıya ocak ayı ücretinin avansının aralık ayında 730,00 TL olarak ödendiğini, ocak ayı bordrosuna da 1.664,56 TL yıllık izin ücreti, 83,46 TL prim ücreti tahakkuk ettirilen tutarların davacının muvafakatı gereğince borç ödemesi olarak hak edişlerinden kesilip, bakiye zararı tutarının da icra takibine konu edildiğini, tüm dosya münderacatı ile sabit olan bu duruma rağmen Mahkemece senedin teminat senedi olarak alındığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmesinin hukuki olmadığını belirterek Mahkeme kararının bozulması istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, davalı tarafından icra takibine konu edilen senedin teminat senedi olup olmadığı ile davacının icra takibine konu edilen tutarda davalı işverene borcu bulunup bulunmadığı ve davalı tarafça alacaklı olmadığı hâlde kötüniyetli olarak icra takibi başlatılıp başlatılmadığı hususlarındadır.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 428 inci maddesi, 438 inci maddesinin yedi, sekiz ve dokuzuncu fıkraları ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrası.
2. 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun (2004 sayılı Kanun) "Menfi tesbit ve istirdat davaları" kenar başlıklı 72 nci maddesinin beşinci fıkrası şu şekildedir:
"Dava borçlu lehine hükme bağlanırsa derhal takip durur. İlamın kesinleşmesi üzerine münderecatına göre ve ayrıca hükme hacet kalmadan icra kısmen veya tamamen eski hale iade edilir. Borçluyu menfi tespit davası açmaya zorlayan takibin haksız ve kötü niyetli olduğu anlaşılırşa, talebi üzerine, borçlunun dava sebebi ile uğradığı zararın da alacaklıdan tahsiline karar verilir. Takdir edilecek zarar, haksızlığı anlaşılan takip konusu alacağın yüzde yirmisinden aşağı olamaz. "
3. Değerlendirme
1. Mahkemelerin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un geçici üçüncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Kanun'un dörtyüz yirmi sekizinci maddesi ile dörtyüz otuz dokuzuncu maddesinin ikinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
IV. KARAR
Açıklanan sebeple;
Davalı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,
04.09.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.