"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/2203 E., 2023/283 K.
DAVA TARİHİ : 12.08.2016
KARAR : İstinaf başvurusunun esastan reddi
İLK DERECE MAHKEMESİ : Samsun 2. İş Mahkemesi
SAYISI : 2020/286 E., 2021/357 K.
Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesince, İlk Derece Mahkemesi kararı ortadan kaldırılarak davanın yeniden görülmesi için dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesinin kaldırma kararı üzerine yargılama yapan İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin Mülga Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğüne bağlı Samsun Köy Hizmetleri Müdürlüğünde işe başladığı tarihten itibaren Yol İş Sendikasına üye olduğunu, burada işe başladığı tarihten kadrolu işçi statüsüne geçirildiği 2001 yılına kadar geçici mevsimlik işçi olarak çalıştığını, her yıl yeni mevsimlik işçi sözleşmesi yapıldığını ve yıl sonunda işten ayrıldığını, 2001 yılında aynı Müdürlükte kadrolu işçi statüsüne geçildiğini, ancak kadrolu işçi statüsüne alındığında geçici mevsimlik işçilikte geçen çalışmalarının kıdem hesabında dikkate alınmadığını, yeni işe başlamış gibi işlem yapılarak kadrolu işçi statüsünden önceki çalışmalarının dikkate alınmadığını, 2005 yılında Köy Hizmetleri Müdürlüğünün lağvedilmesi ile tüm hak ve alacakların Samsun İl Özel İdaresine devredildiğini, müvekkilinin daimi kadrolu işçi statüsüne tüm hak ve alacaklarıyla beraber geçirilmesi sırasında yapılan intibakın yanlış olduğunun ve olması gereken derece ve kademelerinin tespiti ile fark alacaklarının davalıdan tahsilini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; zamanaşımı def'inde bulunduklarını, 6360 sayılı On Dört İlde Büyükşehir Belediyesi ve Yirmi Yedi İlçe Kurulması İle Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun (6360 sayılı Kanun) ile İl Özel İdaresinin tüzel kişiliğinin kaldırıldığını, Kanun gereği nakledilen işçilerin alacaklarından nakledildiği Kurumun sorumlu tutulamayacağını, mevsimlik çalışmalarda iş sözleşmesinin 9 aylığına yapıldığını, bu süreden sonra iş sözleşmesinin sona erdiğini, kadroya geçtikten sonra davacının düz işçi pozisyonunda çalıştığını, yürürlükte olan toplu iş sözleşmesi hükümleri gereğince davacının intibak işlemlerinin yapıldığını, davacıya 24.10.2013 tarihinde intibakının yapılarak 10.010,05 TL intibak ödemesi yapıldığını savunarak davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
1. İlk Derece Mahkemesinin 18.01.2019 tarihli ve 2016/412 Esas, 2019/29 Karar sayılı kararıyla; davacı ile davalı arasında davacının başlangıçtan beri Yol-İş Sendikası üyeliği hususu ihtilaf konusu olmayıp davacının geçici mevsimlik işçi statüsünde çalıştığı dönemde toplu iş sözleşmesinin 98 inci madddesine göre bulunduğu kademede en az bir yıl çalışmak kaydıyla l kademe ilerlemesine ve toplu iş sözleşmesinin 99 uncu maddesinde yer alan bulundukları derecede 2 yıl çalışmış olmak şartıyla l derece ilerlemesine hak kazanmış olduğu kabul edilerek intibakının yapılması eşitlik ve hakkaniyete uygun olacağından bilirkişinin denetime açık bir şekilde toplam süreyi dikkate aldığı, Yargıtay kararlarına uygun olarak yaptığı derece ve kademe hesaplaması ile bu hesaplamaya göre alınması gereken ücrete göre ücret farkı, akdi ilave tediye farkı, yasal ilave tediye farkı ve yıpranma prim farkına hükmedilmesi gerektiği gerekçesiyle rapordaki birinci ihtimale göre yapılan hesaplama doğrultusunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
2. İlk Derece Mahkemesi kararının taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesinin 30.01.2020 tarihli ve 2019/2598 Esas, 2020/269 Karar sayılı ilâmı ile İlk Derece Mahkemesi tarafından hükme esas alınan bilirkişi raporunda iki ihtimale göre hesaplama yapıldığı, Mahkemenin ihtimallerden birine göre karar verildiği, fakat neden bu ihtimale itibar edildiğinin açık bir şekilde ortaya konulmadığı, yine davalı taraf 6360 sayılı Kanun kapsamında husumet itirazında bulunduğu hâlde kararda itirazın değerlendirilmediği, Mahkemenin davadaki taleplerin hepsi hakkında olumlu ya da olumsuz karar vermesi gerektiği, dava dilekçesinde farkı talep edilen alacaklar içinde fazla çalışma ile vardiya zammı da bulunduğu hâlde bu talepler hakkında olumlu ya da olumsuz bir karar verilmediği, Mahkemece davacının kademe ve derece tespiti ile talep ettiği alacakları hak edip etmediği hususunda gerekçesiz karar verilmesinin ve taleplerin hepsi hakkında karar verilmemesinin 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın 138 ve 141 ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 297 nci maddesine aykırı olduğu, delillerin tartışılmadığı, buna göre tarafların delilleri tamamıyla toplanıp değerlendirilip her bir alacak kalemi açısından hak ediş şartları ortaya konulup, hangi delillerden hangi somut vakıanın sübuta erdiği konulduktan sonra bir karar verilmesi gerektiği, davalı İdare harçtan muaf olduğu hâlde harçtan sorumlu tutulmasının hatalı olduğu gerekçesiyle davalı ve davacı vekilinin diğer istinaf sebepleri incelenmeksizin dosyanın Mahkemeye gönderilmesine karar verilmiştir.
3. İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; kaldırma kararı üzerine davacının öncesinde Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğünde çalıştığı, bu Kurum kaldırılınca Samsun İl Özel İdaresinde çalışmaya devam ettiği, Samsun İl Özel İdaresinin tüzel kişiliği kaldırıldığında Samsun Büyükşehir Belediyesinde (SASKİ) çalışmaya başladığı, daha sonra davacının ihtiyaç fazlası personel olarak belirlendiği ve davalı Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü bünyesinde naklen görevlendirildiği, davalı tarafın devir tarihinden önceki döneme ilişkin alacaklardan sorumlu olmadığı, ancak davacının davalı DSİ Genel Müdürlüğünde göreve başladığı 07.01.2015 tarihi ile dava tarihi arasında davalı Kurum ile Tes-İş Sendikası arasında imzalanan toplu iş sözleşmesinden yararlanması gerektiği, yevmiye ücret farkı alacağının brüt 1.288,53 TL olduğu, yasal ilave tediye farkı alacağının brüt 31,27 TL olduğu, sözleşme ilave tediye alacağının brüt 212,41 TL olduğu, davacının vardiyalı çalıştığı ve fazla çalıştığı kanıtlanamadığından bu taleplerin reddine, düz işçi olarak çalıştığı ve yıpranma primine hak kazanmadığından bu talebin de reddine, diğer taraftan davacının 2001 yılına kadar geçici işçi statüsünde çalıştığı, 2001 yılında daimi kadroya alındığı sırada daimi/kadrolu işçi statüsünde tüm hak ve alacakları ile birlikte geçirilmesi sırasında yapılan intibakın yanlış olduğu, her ne kadar SASKİ davalı olarak dosya da yer almasa da dava tarihi itibarıyla davacının davalı işyerinde çalışmaya devam ettiği, bu sebeple toplu iş sözleşmesi hükümlerini belirlemek açısından hukuki yararı olduğu gerekçesiyle tespit yönünden de hüküm kurularak davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; davacının daimi işçiliğe geçirilme tarihinde yürürlükte olan 01.03.1999-28.02.2001 yürürlük tarihli toplu iş sözleşmesinin kademe ve derece terfi ve bunun değerlendirilmesine ilişkin 106, 107 ve 108 inci maddelerinden geçici/mevsimlik işçi olarak çalıştığı dönemler dâhil edilecek şekilde yararlandırılmasının mümkün olmadığı, davacının daimi işçi olarak çalışmadığı, toplu iş sözleşmesinin kademe ve derece terfilerine ilişkin hükümleri daimi işçiler için öngörülmüş olup, geçici/mevsimlik iş sözleşmeleri ile çalıştırılan işçiler bu hükümlerin kapsamı dışında bırakıldığı, davacının sendikalı işçi olması nedeniyle, hizmet sözleşmesi ile muvakkat işçi olarak çalıştığı süre zarfında Genel Müdürlük ile Tes-İş Sendikası arasında işletme düzeyinde bağıtlanan toplu iş sözleşmesi hükümleri uyarınca yevmiye intibakları yapılmış olup yevmiyeleri yeniden tespit edilerek ücret ve alacaklarının ödendiğini, hükme esas alınan bilirkişi raporunda tespit edilen alacakların hakkaniyete aykırı bir şekilde hesaplandığını, bu sebeple rapora itiraz edilmişse de bu itirazların Mahkemece dikkate alınmadığını, bilirkişi raporunun bu hâliyle hükme esas alınmasının kabul edilemeyeceğini, davacının belirsiz alacak davası açtığını, Mahkemece davacı tarafın ıslah talebi kabul edilmişse de kararın bu yönden de hatalı olduğunu, davanın belirsiz alacak davası olarak açılmasının ve Mahkemenin bu şekilde karar vermesinin usul ve kanunlara aykırı olduğunu, davacının yapmış olduğu yargılama giderlerinin bir kısmının Kurumdan alınarak davacı tarafa verilmesine karar verildiğini, kararın bu yönden de hatalı olduğunu ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının ortadan kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; dosyadaki yazılara, hükmün Dairece de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayandığı maddi delillere ve özellikle bu delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine, ileri sürülen tüm istinaf sebeplerinin İlk Derece Mahkemesince usul ve kanuna uygun bir şekilde değerlendirilerek hüküm kurulmasına göre davalının yerinde bulunmayan istinaf başvurusunun 6100 sayılı Kanun'un 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi
gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili temyiz başvuru dilekçesinde; istinaf dilekçesinde bildirdiği sebeplere benzer sebepleri tekrarla verilen kabul kararının hatalı olduğunu, alacakların zamanaşımına uğradığını, davacının yapmış olduğu yargılama giderlerinin bir kısmının Kurumdan alınarak davacı tarafa verilmesine karar verildiği, Mahkeme kararı bu yönden de hatalı olduğunu ileri sürerek hükmü temyiz etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, davacının daimi kadroya alınmasından önceki mevsimlik işçi statüsünde geçen sürelerin derece ve kademelerini etkileyip etkilemediği, intibakının doğru olarak yapılıp yapılmadığı, davacıya davalı İdareye nakil tarihinde ödenmesi gereken ücretin tespiti ile davacının fark alacaklara hak kazanıp kazanmadığı ve davalı İdarenin nakil tarihinden önceki döneme ilişkin alacaklardan sorumlu olup olmadığı konularına ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Kanun'un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 371 inci maddesi.
2. 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu'nun 39 uncu maddesi (Mülga 2822 sayılı Toplu İş Sözleşmesi, Grev ve Lokavt Kanunu’nun 9 uncu maddesi), 6772 sayılı Devlet ve Ona Bağlı Müesseselerde Çalışan İşçilere İlave Tediye Yapılması ve 6452 Sayılı Kanunla 6212 Sayılı Kanunun 2 nci Maddesinin Kaldırılması Hakkında Kanun'un 1 vd. maddeleri, 4857 sayılı İş Kanunu'nun 32 inci maddesi.
3. 6360 sayılı Kanun'un geçici 1 inci maddesinin dokuzuncu fıkrasının ilgili kısımları şu şekildedir:
"(9) Bu Kanuna göre belediye ve bağlı kuruluşlara devredilen personelden norm kadro ve ihtiyaç fazlası olanlar, ilgili belediye ve bağlı kuruluş tarafından en geç üç ay içinde valiliğe bildirilir. Komisyon, ilgili idarelerden gönderilen listeleri 3/7/2005 tarihli ve 5393 sayılı Belediye Kanununun 49 uncu maddesindeki oranlar, kurumun bütçe dengesi, norm kadrosu ve yürütmekle görevli olduğu hizmetin gereği ile nüfus kriterlerini değerlendirmek suretiyle ihtiyaç fazlası personelin tespitini yapar. Komisyon çalışmasını kırk beş gün içinde tamamlayıp oluşturulan listeleri valinin onayına sunar. Vali tarafından onaylanan listeler on gün içerisinde İçişleri Bakanlığına, İçişleri Bakanlığınca da atama teklifleri yapılmak üzere Devlet Personel Başkanlığına bildirilir. Bu personelden;
...
d) Bu fıkra kapsamında nakledilen personel bakımından nakil tarihinden önce doğmuş ve nakil tarihinde ödenmesi gereken borçlardan nakledilen kurum sorumlu tutulamaz. Kıdem tazminatına ilişkin hükümler saklıdır.
..."
4. 6360 sayılı Kanun'un geçici 1 inci maddesinin onuncu fıkrası ise şöyledir:
"Devredilecek Devlet memurları hakkında 5393 sayılı Kanunun 50 nci maddesi hükümleri uygulanır. Devir tarihi itibarıyla müdür ve daha üstü yönetici unvanlı kadrolarda bulunanlar hakkında 4046 sayılı Kanunun 22 nci maddesinin altıncı fıkrası hükümleri de uygulanır. Bu şekilde devredilen memurlar ile 5216 sayılı Kanunun ek 2 nci maddesi hükümleri uygulanmak suretiyle devredilecek sözleşmeli personelin fark tazminatı hesabında, 4688 sayılı Kanunun 32 nci maddesine göre yapılan ödeme dikkate alınmaz. Devredilen veya nakledilen işçilerin ücret ile diğer malî ve sosyal hakları; toplu iş sözleşmesi bulunan işçiler bakımından yenileri düzenleninceye kadar devir veya nakil işleminden önce tabi oldukları toplu iş sözleşmesi hükümlerine göre, toplu iş sözleşmesi olmayan işçiler bakımından 2012 yılı Eylül ayında geçerli olan bireysel iş sözleşmesi hükümlerine göre belirlenir."
5. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 03.05.2017 tarihli ve 2017/22-2094 Esas, 2017/910 Karar; 13.12.2017 tarihli ve 2016/9(7)-100 Esas, 2017/1688 Karar; 13.12.2017 tarihli ve 2016/9(7)-594 Esas, 2017/1694 Karar sayılı ilâmları.
3. Değerlendirme
1.Taraflar arasında çözümü gereken ilk uyuşmazlık, davacının geçici işçilikten sürekli işçi kadrosuna geçirildiği tarihte geçici işçilikte geçen çalışma süresinin derece ve kademesinin belirlenmesinde dikkate alınıp alınmadığı, çalıştığı pozisyona göre davacının bulunması gereken derece ve kademenin ve bu derece ile kademeye isabet eden ücret miktarının doğru belirlenip belirlenmediğidir.
2. İkinci uyuşmazlık ise; 6360 sayılı Kanun gereğince önce SASKİ'ye daha sonra davalı Kuruma devredilen davacı işçinin ücret, özlük ile mali haklarının belirlenmesinde hangi toplu iş sözleşmesinin uygulanması gerektiği ve bu bağlamda devir/nakil tarihi itibarıyla devralan Kurumun tarafı olduğu toplu iş sözleşmelerinden yararlanma şartlarını taşıyıp taşımadığı noktalarında toplanmaktadır. İlâmın İlgili Hukuk bölümünde yer verilen 6360 sayılı Kanun'un geçici 1 inci maddesinin onuncu fıkrası uyarınca; devir esnasında yararlandığı bir toplu iş sözleşmesi bulunan devredilen işçinin ücret ile diğer mali ve sosyal haklarının, devrolduğu işyerinde yararlanma hakkına sahip olduğu yeni bir toplu iş sözleşmesi imzalanıncaya kadar devir öncesinde yürürlüğü devam eden toplu iş sözleşmesi hükümlerine tâbi olacağı anlaşılmaktadır.
3. Davacının nakledildiği işyerinde yeni bir toplu iş sözleşmesi düzenleninceye kadar nakilden önce tâbi olduğu toplu iş sözleşmesinden yararlanmayı sürdürmesi Kanun'un açık hükmünün gereğidir. Bu itibarla söz konusu toplu iş sözleşmesinden yararlanmaya devam edebilmek için sendika üyeliğinin devamı şartı aranmaz. Aynı şekilde bir başka sendikaya üye olunması yahut iş kolu değişikliği toplu iş sözleşmesinden yararlanmaya devam etme bakımından herhangi bir etki yaratmaz. Esasen Kanun'da "nakledilen işçilerin ücret ile diğer malî ve sosyal hakları ... toplu iş sözleşmesi hükümlerine göre, ... belirlenir" denilerek nakledilen işçilerin nakil olunan işyerinde yeni bir toplu iş sözleşmesi düzenleninceye kadar yaşayabilecekleri maddi kayıpların önüne geçilmek istenmiştir. 6360 sayılı Kanun'da nakledilen bir işçiye nakil öncesi tâbi olduğu toplu iş sözleşmesinin uygulanmasına devam olunacağı değil; işçinin ücret, mali ve sosyal haklarının nakil öncesi toplu iş sözleşmesine göre belirleneceği vurgulanmaktadır.
4. Açıklanan sebeplerle; davacının, ilk olarak devredildiği SASKİ bünyesinde aynı Kanun hükümleri uyarınca yararlanmakta olduğu bir toplu iş sözleşmesi bulunmadığı sürece, Yol İş Sendikasının taraf olduğu toplu iş sözleşmesinden yararlanmaya devam etmesi gerekir. 28.02.2015 tarihinde süresi biten toplu iş sözleşmesinden yararlanma, nakledilen DSİ işyerinde yeni toplu iş sözleşmesinin düzenlendiği (imzalandığı) tarihe kadar devam eder. Buna göre somut olayda davacının davalı DSİ Genel Müdürlüğü ile Tes İş Sendikası arasındaki toplu iş sözleşmesinden ancak sözleşmenin imza tarihi olan 15.09.2015 tarihinden itibaren yararlanabileceği kabul edilmelidir. Kanun'da açıkça "...yenileri düzenleninceye kadar..." hükmüne yer verildiğinden, Tes İş Sendikasının taraf olduğu toplu iş sözleşmesinin yürürlük süresinin geriye etkili şekilde 01.01.2015 olarak belirlenmesi de bu kabul şeklini değiştirmez. Çünkü Tes İş Sendikası ile işveren arasındaki toplu iş sözleşmesinden, bu sözleşmenin yürürlük tarihinden itibaren değil, imza tarihinden itibaren yararlanılması Kanun hükmünün gereğidir. Böylece nakil olunan işyerinde yeni toplu iş sözleşmesi düzenleninceye kadar, mevcut sözleşmenin yürürlük süresi veya sendika üyeliği vb. gibi şartlar ile bağlı kalınmaksızın, önceki toplu iş sözleşmesinden yararlanmaya devam edilir.
5. Davacının nakledildiği işyerinde düzenlenecek yeni toplu iş sözleşmesinden yararlanmak için 6356 sayılı Kanun'un 39 uncu maddesindeki şartların gerçekleşmesi gerektiğinde tereddüt bulunmamaktadır. Dosya kapsamından davacının 08.01.2015 tarihinde Tes İş Sendikasına üye olduğu ve üyeliğinin aynı tarih itibarıyla işverene bildirdiği anlaşılmaktadır. Buna göre davacının Tes İş Sendikasının taraf olduğu toplu iş sözleşmesinden ancak 15.09.2015 tarihinden sonra yararlanabileceği kabul edilmelidir.
6. Diğer taraftan 31.03.2014 tarihinde İl Özel İdaresi kapatılarak davacının SASKİ'ye devredildiği, sonrasında ise norm kadro ihtiyaç fazlası olması nedeniyle davalı İdareye 06.01.2015 tarihinde nakledildiği anlaşılmaktadır. Davacının işe girişinden itibaren Yol İş Sendikası üyesi olduğu ve Türkiye Ağır Sanayii ve Hizmet Sektörü Kamu İşverenleri Sendikası (TÜHİS) ile Yol İş Sendikası arasında imzalanan ve devir tarihi itibarıyla 01.01.2013-28.02.2015 tarihli toplu iş sözleşmesinden yararlanması gerektiği açıktır. TÜHİS ile Yol İş Sendikası ve İl Özel İdaresi arasında imzalanan toplu iş sözleşmelerinde derece kademe ilerlemesi hükümleri ve işe giriş tarihine göre belirlenen ücret skalaları dikkate alınarak ücret tespiti yapılmaktadır. Bu nedenle davacının derece kademeye bağlı ücret tespiti 15.09.2015 tarihinde kadar yapılmalıdır.
7. Davalı İdare ile Tes İş Sendikası arasında imzalanan toplu iş sözleşmelerinde ise derece kademe ilerlemesine bağlı ücret tespiti söz konusu olmayıp, grup pozisyon karşılığı yevmiye belirlenmesi ve kademe terfi sistemi uygulanmaktadır. Davacının Tes İş Sendikasının taraf olduğu toplu iş sözleşmesinden yararlandığı dönem bakımından derece kademeye bağlı ücret tespiti yapılamayacağından bu ölçüte göre ücret tespiti 15.09.2015 tarihine kadar yapılmalıdır.
8. Sonuç olarak davacının Tes İş Sendikası ile imzalanan toplu iş sözleşmesinden en erken 15.09.2015 tarihinde yararlanabileceği tespit edildiğinden yukarıda açıklanan ilke ve esaslara göre bu tarihteki yevmiyesi belirlenmeli, mevcut yevmiye ile hak edilen yevmiyesi arasında fark olması hâlinde kararın İlgili Hukuk bölümünün (3) numaralı paragrafında yer verilen Kanun hükmü gereğince davalı Kurumun, nakil öncesi alacaklardan (kıdem tazminatı dışında) sorumluluğunun bulunmadığı da dikkate alınarak varsa 06.01.2015 tarihinden sonrasına ilişkin fark alacaklar hüküm altına alınmalıdır. Mahkemece yazılı gerekçe ile dava tarihine kadar derece/kademe tespiti yapılan rapora itibar edilerek davanın kısmen kabulü isabetsiz olmuştur.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,2. İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,20.12.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.