Logo

9. Hukuk Dairesi2023/17783 E. 2023/16317 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacının yıllık izin ücretine hak kazanıp kazanmadığı ve mahkeme kararının gerekçesi ile hüküm fıkrası arasında çelişki bulunup bulunmadığı hususunda uyuşmazlık bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinde davacının yıllık izinlerini kullandığı ve yıllık izin ücreti alacağının bulunmadığı belirtilmesine rağmen, hüküm fıkrasında yıllık izin ücretinin kabulüne karar verilmesi nedeniyle gerekçe ile hüküm arasında çelişki bulunduğu gözetilerek, İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :... Mahkemesi

SAYISI : 2022/172 E., 2023/265 K.

KARAR : Asıl dava ve birleşen davanın kısmen kabulü

MAHKEMESİ : ... 10. ... Mahkemesi

SAYISI : 2017/418 E., 2018/236 K.

Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen alacak davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece ... Bölge Adliye Mahkemesi 25. Hukuk Dairesi kararının kaldırılmasına ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verilmiştir.

Davacı vekilince temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılması istenilmiş ise de 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin ikinci fıkrası gereğince duruşma isteğinin miktardan reddine ve incelemenin dosya üzerinden yapılmasına karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

1. Davacı vekili asıl dava dilekçesinde; müvekkilinin 2006 yılından 26.....2015 tarihine kadar davalı Şirket bünyesinde yer alan İstek ... ... Okullarında lise matematik öğretmeni ve sayısal bölüm başkanı olarak çalıştığını, davacının çalışma süresince fazla çalışma yaptığını, davacıya ... sözleşmesine aykırı olarak ek ders yaptırıldığını ancak karşılığının ödenmediğini, davacının tatil günlerinde de çalıştığını, 2012 yılından itibaren okula parmak okuma makinesi yerleştirildiğini, bu kayıtların incelenmesi hâlinde davacının çalışma gün ve saatlerinin net olarak anlaşılacağını, davacıya hafta tatili, ... bayram ve genel tatil ücretlerinin ödenmediğini, sair ücret alacaklarının ödenmediğini, kıdem ve ihbar tazminatının eksik ödendiğini, davacının yıllık izinlerini tam olarak kullanmadığını, kanunen Millî Eğitim çalışanlarına ödenmesi gereken eğitim tazminatlarının ödenmediğini, davacının haksız olarak işten çıkarıldığını ileri sürerek kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, yıllık izin ücreti, asgari geçim indirimi alacağı, fazla çalışma, hafta tatili, ... bayram ve genel tatil ücretleri, ek ders ücreti alacağı, ikramiye/maaş ödülü ve prim alacağı ile eğitim tazminatı bedeli alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

2. Davacı vekili birleşen dava dilekçesinde; ... 2. ... Mahkemesinin 26.11.2015 tarihli ve 2015/784 Esas, 2015/1150 Karar sayılı işe iade kararının 4 aylık boşta geçen süre ücreti ile 5 aylık işe başlatmama tazminatı ödenmesi gerektiğinin tespitiyle beraber Yargıtay incelemesinden geçerek kesinleştiğini, davacının işe başlamak için davalıya başvurduğunu, davacının davalı tarafından işe davet edildiğini, işe başlamak için işyerine gidildiğinde davacıya 5 aylık bir sözleşme sunularak işe başlatılmak istenildiğini, davacının çalıştırılmak istendiği pozisyonun boş olmadığını, davacının ... şartlarında esaslı değişiklik yapıldığını ve aslen işe iade alınmadığını, davacının son ücretinin net 4.100,00 TL olduğunu ileri sürerek işe başlatmama tazminatı, boşta geçen süre ücreti, fark kıdem tazminatı, fark ihbar tazminatı, fark yıllık izin ücreti alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

1. Davalı vekili asıl davaya cevap dilekçesinde; davacının 5580 sayılı Özel Öğretim Kurumları Kanunu (5580 sayılı Kanun) hükümleri uyarınca yasal zorunluluk ve işin mahiyeti gereği birer yıllık belirli süreli ... sözleşmeleriyle çalıştığını, davacının 01.09.2006 -31.08.2015 tarihleri arasında matematik öğretmeni olarak çalıştığını, ... sözleşmesinin süre bitiminde yenilenmemesi sebebiyle feshedildiğini, ... sözleşmesi belirli süreli olduğundan davacının ihbar tazminatına hak kazanamadığını, davacıya kıdem tazminatının ödendiğini, davacının en son aylık net ücretinin 4.100,00 TL olduğunu, davacının fazla çalışma yapmadığını, davacının sömestr ve yaz tatillerinde izin yaptığını, müvekkili Kurumda öğretmenlere ikramiye/prim uygulaması bulunmadığını, ... sözleşmesinin 6 ncı maddesinin (b) bendinde "öğretmenin her türlü toplantı, eğitim, törenlere katılmakla yükümlü olduğu ve söz konusu görevlerin sorumluluk ve mesailerin tümünün sözleşmede yer alan aylık net ücrete dahil olduğu" hususunun belirtildiğini, davacının hiçbir alacağı bulunmadığını, alacakların zamanaşımına uğradığını savunarak davanın reddini istemiştir.

2. Davalı vekili birleşen davaya cevap dilekçesinde; davacıya 5.000,00 TL ücretle eski işi olan lise öğretmenliğinin teklif edildiğini, davacının işe başlamadığını, davacının işe başlaması için kendi iradesinin yetmediğini bildirdiğini ve işe başlayamadığını kendisinin de kabul ettiğini, alacakların zamanaşımına uğradığını savunarak davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin 17.07.2020 tarihli ve 2016/1090 Esas, 2020/530 Karar sayılı kararı ile; toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak, davacının işe başvuruda samimi olduğu, davalının işe davette samimi olmadığı, davacının kıdem ve ihbar tazminatı alacaklarına ve işe iade tazminatlarına hak kazandığı, davacının karşılığı ödenmeyen fazla çalışma, hafta tatili, ... bayram ve genel tatil ile asgari geçim indirimi alacakları bulunduğu, ispatlanamayan yıllık izin ücreti, ikramiye-prim alacağı ve ek ders ücreti taleplerinin reddi gerektiği gerekçesiyle asıl ve birleşen davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuşlardır.

B. Gerekçe ve Sonuç

... Bölge Adliye Mahkemesi 25. Hukuk Dairesinin 13.10.2021 tarihli ve 2020/2682 Esas, 2021/1530 Karar sayılı kararı ile davanın kısmi dava olarak açıldığı, davacının ücret ve alacaklarının belli olduğu, eğitim tazminatı gibi alacakların bordrolarda dahi gösterildiği bu nedenle kısmi dava kabulü ve zamanaşımı itirazı kabul edilerek hüküm kurulmasının yerinde olduğu, İlk Derece Mahkemesince içtihatlar doğrultusunda hüküm kurulduğu gerekçesiyle taraf vekillerinin istinaf başvurularının ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.

V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuşlardır.

2. Dairemizin 17.01.2022 tarihli ve 2021/13417 Esas, 2022/488 Karar sayılı ilâmı ile, davalı ... ... ... Okullarında, görev yapan davacının 5580 sayılı Kanun'a tâbi şekilde belirli süreli ... sözleşmesi ile çalıştığının kabulü gerektiği, bu tür sözleşmelerde 4857 sayılı ... Kanunu’nun (4857 sayılı Kanun) 11 nci maddesinin üçüncü fıkrasındaki esaslı nedenin kendiliğinden mevcut olduğunun değerlendirildiği, buna göre 4857 sayılı Kanun’un 17 nci maddesindeki koşullar oluşmadığından ihbar tazminatı isteminin hem asıl dava hem de birleşen dava yönünden reddi gerektiği, talep edilen yıllık izin ücreti yönünden; davalı okul idaresinin yaz ayları ve sömestr döneminde açık olup olmadığı, kurs etüd çalışmalarının hangi tarihlerde yapıldığı, davacının bu kurslarda görev alıp almadığı, yaz tatili ve ara tatilde okulda bulunup bulunmadığı araştırılıp parmak okutma sistemi kayıtları da incelenerek açıklığa kavuşturulması ve davacının beyanı alınarak kullanmadığı yıllık izin gününün ne kadar olduğunun sorulması gerektiği, yapılan bu araştırma neticesinde davacı imzalı yıllık izin kullanım belgeleri de hep birlikte değerlendirilerek sonucuna göre yıllık izin ücreti hakkında bir karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozularak ortadan kaldırılmasına ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

B. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; bozmaya uyularak yapılan yargılamada, bozma ilâmı doğrultusunda alınan bilirkişi raporu hükme esas alınarak, asıl ve birleşen davada bozma ilâmı doğrultusunda davalı Kuruma müzekkere yazıldığı, davacı asılın yıllık izin konusunda beyanları alındığı ve parmak okutma sistemi kayıtlarının dikkate alındığı, bu hususta 12.05.2023 tarihli bilirkişi raporundaki tespitler dikkate alınarak davacının yaz aylarında yıllık izinlerini kullandığı kabul edilerek yıllık izin ücreti alacağının bulunmadığı, davacının 5580 sayılı Kanun'a tâbi şekilde belirli süreli ... sözleşmesi ile çalıştığı, bu Kanun'a tâbi olarak belirli süreli ... sözleşmesi ile çalışan davacının ihbar tazminatına hak kazanamayacağı gerekçesiyle asıl ve birleşen dava yönünden ihbar tazminatı taleplerinin reddi gerektiği, davacının kıdem tazminatı alacaklarına ve işe iade tazminatlarına hak kazandığı, karşılığı ödenmeyen fazla çalışma, hafta tatili, ... bayram ve genel tatil ile asgari geçim indirimi alacakları bulunduğu gerekçesiyle asıl ve birleşen davaların kısmen kabulüne karar verilmiştir.

VI. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı ve davalı vekilleri temyiz isteminde bulunmuşlardır.

B. Temyiz Sebepleri

1. Davacı vekili; davanın belirsiz alacak davası olarak açıldığını, alacakların zamanaşımına uğramadığını, asıl ve birleşen davadaki tüm taleplerin bedel artırım dilekçesi doğrultusunda kabulü gerektiğini, yargılamada alınan bilirkişi raporlarına aykırı olarak ve eksik inceleme ile karar verildiğini, reddedilen alacak kalemlerinin kabulü gerektiğini, ihbar tazminatının reddinin hatalı olduğunu ileri sürerek temyiz yoluna başvurmuştur.

2. Davalı vekili; davacının yıllık izin alacağı bulunmadığını, İlk Derece Mahkemesinin karar gerekçesinde davacının yıllık izin ücretine hak kazanmadığını belirtmesine rağmen hüküm kısmında yıllık izin ücretine hükmedilmesinin usul ve yasalara aykırı olduğunu, işe iade tazminat ve alacaklarının kabulünün hatalı olduğunu, davacının eğitim tazminatı, fazla çalışma, hafta tatili, ... bayram ve genel tatil ücreti taleplerinin reddi gerektiğini ileri sürerek temyiz yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dosya içeriğine, bozmanın mahiyeti ve kapsamına göre taraflar arasındaki uyuşmazlık; davacının yıllık izin ücretine hak kazanıp kazanmadığı, yıllık izin ücreti yönünden gerekçe ile hüküm arasında çelişki bulunup bulunmadığı hususlarına ilişkindir. .

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Kanun'un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ve 371 inci maddesi.

2. 4857 sayılı Kanun'un 53 ve 59 uncu maddeleri.

3. 2709 sayılı ... Cumhuriyeti Anayasası’nın (Anayasa) 141 inci maddesinin üçüncü fıkrasında, “Bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli yazılır.” hükmü bulunmaktadır. Bu hüküm ile gerekçenin önemi Anayasa düzeyinde vurgulanmış olup gerekçe ve hüküm birbirine sıkı sıkıya bağlıdır.

4. 6100 sayılı Kanun'un 297 nci maddesinde bir mahkeme hükmünün hangi hususları kapsaması gerektiği açıklanmıştır. Maddenin birinci fıkrasının (c) alt bendine göre hüküm; tarafların iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde içermelidir.

5. 07.....1976 tarihli ve 1976/3-4 Esas, 1976/3 Karar sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde de “Gerekçenin ilgili bilgi ve belgelerin isabetle takdir edildiğini gösterir biçimde geçerli ve yasal olması aranmalıdır. Gerekçenin bu niteliği yasa koyucunun amacına uygun olduğu gibi, kararı aydınlatmak, keyfiliği önlemek ve tarafları tatmin etmek niteliği de tartışma götürmez bir gerçektir.” şeklindeki açıklamaya yer verilmiştir.

6. Dairemizin 21.09.2022 tarihli 2022/9319 Esas, 2022/10161 Esas sayılı kararında mahkeme gerekçesine yönelik yerleşik ilkesi şu şekilde belirtilmiştir:

"...

1. Yukarıda belirtilen ilgili hukuk uyarınca bir mahkeme kararında; tarafların iddia ve savunmalarının özetlerinin, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususların, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delillerin, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesinin, sabit görülen vakıalarla, bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebeplerin şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir. Bu kısım, hükmün gerekçe bölümüdür.

2. Kanunun aradığı anlamda oluşturulacak kararların hüküm fıkralarının açık, anlaşılır, çelişkisiz, uygulanabilir olmasının gerekliliği kadar; kararın gerekçesinin de sonucu ile tam bir uyum içinde o davaya konu maddi olguların mahkemece nasıl nitelendirildiğini, kurulan hükmün hangi nedenlere ve hukuksal düzenlemelere dayandırıldığını ortaya koyacak; kısaca maddi olgular ile hüküm arasındaki mantıksal bağlantıyı gösterecek nitelikte olması gerekir.

3. Zira tarafların o dava yönünden, hukuk düzenince hangi nedenle haklı veya haksız görüldüklerini anlayıp değerlendirebilmeleri ve Yargıtayın hukuka uygunluk denetimini yapabilmesi için ortada usulüne uygun şekilde oluşturulmuş, hükmün hangi nedenle o içerik ve kapsamda verildiğini ayrıntılarıyla gösteren, ifadeleri özenle seçilmiş ve kuşkuya yer vermeyecek açıklıkta bir gerekçe bölümünün ve buna uyumlu hüküm fıkralarının bulunması zorunludur. ..."

3. Değerlendirme

1.Temyizen incelenen İlk Derece Mahkeme kararında ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı ve bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; taraf vekillerinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2. 6100 sayılı Kanun'un "Hükmün kapsamı" başlıklı 297 nci maddesinin birinci fıkrasının (c) alt bendinde hükmün; "Tarafların iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri" kapsaması gerektiği belirtilmiştir.

3. Mahkeme kararında hüküm sonucu kısmında gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, isteklerin her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların sıra numarası altında açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerekir. Öte yandan, kanunun aradığı anlamda oluşturulacak kısa ve gerekçeli kararın hüküm fıkralarının, açık, anlaşılır, çelişkisiz ve uygulanabilir olması gerekmekle birlikte; kararın gerekçesinin de, sonucu ile tam bir uyum içinde, o davaya konu maddi olguların Mahkemece nasıl nitelendirildiğini, kurulan hükmün hangi sebeplere ve hukuksal düzenlemelere dayandırıldığını ortaya koyacak, kısaca maddi olgular ile hüküm arasındaki mantıksal bağlantıyı gösterecek nitelikte olması gerekir.

4. Zira tarafların o dava yönünden, hukuk düzenince hangi sebeple haklı veya haksız görüldüklerini anlayıp değerlendirebilmeleri ve Yargıtayın hukuka uygunluk denetimini yapabilmesi için ortada usulüne uygun şekilde oluşturulmuş, hükmün hangi nedenle o içerik ve kapsamda verildiğini ayrıntılarıyla gösteren, ifadeleri özenle seçilmiş ve kuşkuya yer vermeyecek açıklıktaki bir gerekçe bölümünün ve buna uyumlu hüküm fıkralarının bulunması zorunludur.

5. Gerekçe hüküm çelişkisi, Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 10.04.1992 tarihli ve 1991/7 Esas, 1992/4 Karar sayılı kararına aykırı olup salt bu aykırılık bozma sebebidir.

6. Somut olayda İlk Derece Mahkemesince; asıl ve birleşen davaların karar gerekçesinde, 12.05.2023 tarihli bilirkişi raporundaki tespitler dikkate alınarak davacının yaz aylarında yıllık izinlerini kullandığı kabul edilerek yıllık izin alacağının bulunmadığı belirtilmesine rağmen asıl davaya ilişkin hüküm kısmında yıllık izin ücretinin kabulüne karar verilmiştir. Görüldüğü üzere İlk Derece Mahkemesince tesis edilen kararın gerekçesi ile hüküm fıkrası arasında yıllık izin alacağı bakımından çelişki bulunmakta olup kanun hükümlerine aykırı şekilde gerekçe ile hüküm arasında çelişki oluşturulması bozmayı gerektirmiştir.

VII. KARAR

Açıklanan sebeple;

Temyiz olunan İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA

Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgililere iadesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,

30.10.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.