Logo

9. Hukuk Dairesi2023/19281 E. 2023/19706 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davalı şirket ile alt işveren şirket arasındaki ilişkinin kanuna uygun olup olmadığı, muvazaaya dayanıp dayanmadığı ve davacının toplu iş sözleşmesinden kaynaklanan alacaklara hak kazanıp kazanmadığı hususunda uyuşmazlık bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: Davalı şirket ile alt işveren şirket arasında 01.09.2017 tarihinden sonraki dönemde yapılan hizmet alım sözleşmesinin 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu ve ilgili Yönetmelik hükümlerine uygun olduğu, bu nedenle taraflar arasındaki ilişkinin hukuken geçerli bir asıl işveren-alt işveren ilişkisi olduğu ve muvazaa bulunmadığı, dolayısıyla alt işverenin işçisi olan davacının asıl işverenin taraf olduğu toplu iş sözleşmesinden yararlanamayacağı ve bu sözleşmeye dayalı alacak taleplerinin reddine karar verilmesi gerektiği gözetilerek yerel mahkeme kararı bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ :İş Mahkemesi

EK KARAR TARİHİ : 22.02.2023

SAYISI : 2021/244 E., 2022/670 K.

DAVA TARİHİ : 29.12.2017

KARAR : Davanın kabulü

Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen alacak davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kabulüne karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararının davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, İlk Derece Mahkemesince 22.02.2023 tarihli ek karar ile süresi içerisinde temyiz talebinde bulunulmadığı gerekçesi ile temyiz talebinin reddine karar verilmiştir.

Ek karar süresi içerisinde davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildi.

İlk Derece Mahkemesince taraf vekillerine 13.12.2022 tarihinde gerekçeli kararın tebliğ edildiği, taraf vekillerince süresi içerisinde temyiz talebinde bulunulmadığı için 28.12.2022 tarihinde kararın kesinleştiği gerekçesi ile davalı vekilinin temyiz başvurusunun reddine karar verilmiş ise de, 08.12.2022 tarihinde davalı vekilinin başka bir kuruma görevlendirilmiş olması sebebi ile vekil kaydının silinmesini talep ettiği buna rağmen gerekçeli kararın söz konusu vekile tebliğ edildiği anlaşılmaktadır. Dosya kapsamında yer alan davalıya ait 08.03.2021 tarihli vekâletnamede birden fazla vekilin tayin edildiği hususu da göz önünde bulundurulduğunda, 13.12.2022 tarihinde vekillik kaydının silinmesini talep eden vekile yapılan tebligatın usulüne uygun olduğunun kabulü mümkün değildir. Bu durumda temyiz dilekçesinin süreden reddine ilişkin ek kararın hatalı olduğu anlaşılmakla; 22.02.2023 tarihli ek kararın bozularak ortadan kaldırılmasına karar verilmesi gerekir.

İlk Derece Mahkemesi kararı davalı Elektik Üretim AŞ Genel Müdürlüğü vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili; davacı işçinin davalıya bağlı Dicle Hidroelektrik Santrali (HES) ve Yöresi İşletme Müdürlüğü kapsamında yer alan Kralkızı barajı işyerinde işçi olarak çalıştığını, davacının Türkiye Enerji, Su ve Gaz İşçileri Sendikası (Tes-İş Sendikası) üyesi olduğunu, davacının alt işveren konumunda olan muhtelif firmaların işçisi olarak gösterildiğini, ancak davalı Kurumun alt işveren Şirketler ile muvazaa ilişkisi içine girerek Şirketlere ihale verdiğini, davacı tarafından Ankara 4. İş Mahkemesinin 2014/618 Esas sayılı dosyasından muvazaa açısından ve talep edilen alacaklar yönünde dava açıldığını, dava tarihi olan 22.05.2014 tarihine kadar kısmın kabul edildiğini ve Mahkeme kararının Yargıtay (Kapatılan) 22. Hukuk Dairesinin denetiminden geçerek onandığını ileri sürerek iş güçlüğü tazminatı, ikramiye, sosyal yardım, ilave tediye alacaklarının davalıdan tahsilini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili; arabuluculuk dava şartı yerine getirilmediğinden davanın usulden reddi gerektiğini; ayrıca davalı Kuruma bu davada husumet yöneltilmesinin mümkün olmadığını, davalı Kurumun ihale makamı olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin 09.10.2018 tarihli ve 2018/2 Esas, 2018/612 Karar sayılı kararı ile; davacının daha önce aynı konuda dava açtığı ve alacaklarının dava tarihine (22.05.2014) kadar hesaplanarak hüküm altına alındığı, söz konusu davada davalı Kurum ile dava dışı alt işverenler arasındaki ilişkinin muvazaalı olduğunun tespit edildiği, ilgili kararın Yargıtay onamasından geçerek kesinleştiği, işbu davada da kapsama alınan bilirkişi raporu ile davacının ödenmeyen alacaklarının bulunduğunun sabit olduğu gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin 26.10.2020 tarihli ve 2018/4682 Esas, 2020/2354 Karar sayılı kararı ile; davacı tarafından dava konusu talepler ile aynı nitelikte olan alacaklar için Ankara 4. İş Mahkemesinin 2014/618 Esas sayılı dosyası ile dava açtığı, davanın reddine dair verilen kararın Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesinin 2017/1046 Esas ve 2017/618 Karar sayılı ilâmı ile ortadan kaldırılarak davalı Kurumun alt işverenler ile ilişkisinin muvazaalı olduğu kabul edilerek davacının davasının kabulüne karar verildiği ve alacakların 22.05.2014 tarihine kadar hesaplandığı, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesinin söz konusu kararının Yargıtay (Kapatılan) 22. Hukuk Dairesinin 21.09.2017 tarihli ve 2017/39087 Esas, 2017/18836 Karar sayılı ilâmı ile onandığı; ayrıca benzer ya da aynı işin yapıldığı davalı işverenliğin çeşitli işyerlerindeki asıl işveren alt işveren ilişkisinin muvazaaya dayandığı hususunun Yargıtay içtihatları ile de sabit hâle geldiği, bu nedenle sendika üyesi olan davacının davalı işveren işçisi olduğu kabulü ile davalı işyerinde uygulanan toplu iş sözleşmelerinden yararlandırılmasında hukuka aykırılık görülmediği gerekçesi ile davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairemizin 22.02.2021 tarihli ve 2020/8840 Esas, 2021/4519 Karar sayılı ilâmı ile; davacının belli bir dönem çalışması için muvazaa tespit edilmiş olmasının tüm çalışma süresi için muvazaa varlığına delil olarak değerlendirilemeyeceği, öncelikle dava konusu dönem içindeki tüm ihale sözleşmeleri ve şartnameler getirtilerek ihale ile verilen işin yardımcı iş olup olmadığı, asıl işin verilmesi hâlinde ise 4628 sayılı Enerji Piyasası Düzenleme Kurumunun Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun'un (4628 sayılı Kanun) 15 inci maddesi ile gerekli hâllerde üretim, iletim ve dağıtım tesislerinin işletilmesi ve bakım onarım işlerinin hizmet alımı yoluyla verilebileceğinin düzenlendiği, 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu'nun (6446 sayılı Kanun) ise bu hükmü yürürlükten kaldırdığı ve Kurul tarafından belirlenecek işlerin hizmet alımı yoluyla verilebileceğini öngördüğü, buna göre verilen işin yardımcı iş niteliğinde olduğu ya da 4628 sayılı Kanun ile 6446 sayılı Kanun'un hukuki çervesinde işlem tesis edildiği, yapılan sözleşmelerle alt işverene fîilen verilen işin aynı olduğu, davacı işçinin de bu ihale ile verilen iş kapsamında çalıştırıldığı belirlendiğinde, davalı ile dava dışı şirketler arasındaki ilişkinin asıl işveren alt işveren ilişkisi olduğu sonucuna varılarak tazminat ve işçilik alacaklarının bu tespite göre ve toplu iş sözleşmesi hükümleri dikkate alınmaksızın hesaplanması gerektiği; 4628 sayılı Kanun ile 6446 sayılı Kanun'un hukuki çervesinde işlem tesis edilmediğinin, yapılan sözleşmelerle alt işverene fîilen verilen işin aynı olmadığı ya da davacının ihale ile verilen iş dışında çalıştırıldığının tespit edilmesi hâlinde ise davacı işçinin sendikası üyesi olduğu dikkate alınarak toplu iş sözleşmesi hükümlerine göre davaya konu tazminat ve işçilik alacaklarıyla ilgili hüküm kurulması gerektiği gerekçesiyle Bölge Adliye Mahkemesi kararının ortadan kaldırılması ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

B. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar

1. İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; dosya kapsamında ve benzer mahiyetteki davalara ilişkin bilgi ve belgelerden verilen işin Kurul tarafından belirlenen işlerden olduğuna ve 6446 sayılı Kanun'un hukuki çerçevesinde işlem tesis edildiğine ilişkin veri bulunmadığı, bu gerekçelerle davalı Şirket ile dava dışı Şirketler arasındaki asıl işveren alt işveren ilişkisinin muvazaaya dayandığı, muvazaa nedeniyle davacının baştan beri davalı şirketin işçisi olduğu, davalı işverenin imzaladığı toplu iş sözleşmesinden de ihtilaflı dönem açısından yararlanması gerektiği gerekçesiyle bozma öncesindeki gibi davanın kabulüne karar verilmiştir.

2. İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararının davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, 22.02.2023 tarihli ek karar ile davalı tarafça süresi içerisinde temyiz talebinde bulunulmadığı gerekçesi ile davalı vekilinin temyiz talebinin reddine karar verilmiştir.

VI. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen ek kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı vekili; İlk Derece Mahkemesi kararının usulsüz yapılan tebligat ile kesinleştirilmesinin hukuka aykırı olduğunu, kendisine gerekçeli kararın tebliğinin yapıldığı vekilin, vekil kaydının silinmesine ilişkin dilekçesinin dikkate alınmaksızın işlem yapıldığını, bu sebeple Mahkemenin 22.02.2023 tarihli ek kararının bozulması gerektiğini, davacının davalı Şirketin asıl işi olan elektrik üretim işinde çalışmadığı, elektrik üretim işinden tamamen bağımsız makine bakım ve onarım işinde çalıştığı, makinelerin ve üretimin niteliği gözetildiğinde teknik iş yaptığı, davacının yaptığı işin, davacı ve diğer işçilerin eğitim ve öğretim durumları da gözönüne alındığında teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işlerden olduğu, bu nedenlerle de sözleşmelerin düzenlenmesinde muvazaadan söz edilemeyeceğini, davacının çalışmış olduğu firmalar ile müvekkili arasında hukuken asıl işveren alt işveren ilişkisi bulunduğunu, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 29.04.2015 tarihli ve 2015/22-772 Esas, 2015/1280 Karar sayılı ilâmında da müvekkilinin asıl işveren olarak kabul edildiğini, davacının toplu iş sözleşmesinden kaynaklanan alacaklarını müvekkilinden talep edemeyeceğini; ayrıca harç, yargılama giderleri ve vekâlet ücretlerinin aleyhe olacak şekilde yanlış hesaplandığını ileri sürerek davanın reddine karar verilmek üzere İlk Derece Mahkemesi kararının bozulması istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dosya içeriğine, bozmanın mahiyeti ve kapsamına göre taraflar arasındaki uyuşmazlık, davalı Şirket ile dava dışı Şirketler arasındaki asıl işveren alt işveren ilişkisinin kanuna uygun kurulup kurulmadığı ve muvazaaya dayanıp dayanmadığı, buna göre de davacının talep ettiği alacaklara hak kazanıp kazanmadığı hususu ile yargılama gideri ve vekâlet ücreti hususlarındadır.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 371 inci maddesi.

2. 6446 sayılı Kanun'un "Hizmet Alımı" başlıklı 22 nci maddesinin birinci fıkrası şöyledir;

“Lisans sahibi tüzel kişiler, lisansları kapsamındaki faaliyetlerle ilgili olarak hizmet alımı yapabilirler. Ancak, bu durum ilgili lisans sahibi tüzel kişinin lisanstan kaynaklanan yükümlülüklerinin devri anlamına gelmez. Hangi faaliyetlerin hizmet alımı yoluyla yaptırılabileceği Kurul tarafından belirlenir.”

3. Elektrik Piyasası Lisans Yönetmeliği’nin (Yönetmelik) "Lisans sahiplerinin genel hak ve yükümlülükleri" başlıklı 29 uncu maddesinin ikinci fıkrası şöyledir;

“Lisans sahibi, lisanstan kaynaklanan yükümlülükleri saklı kalmak koşuluyla, lisansı kapsamındaki faaliyetlerinden, bu Yönetmelik ile belirlenenleri hizmet alımı yolu ile gördürebilir.”

4. Yönetmelik'in "Hizmet alımı" başlıklı 48 inci maddesi şöyledir;

“(1) Lisans sahibi tüzel kişiler, lisansları kapsamındaki faaliyetlerle ilgili olarak hizmet alımı yapabilirler.

(2) Dağıtım şirketleri, lisansları kapsamındaki faaliyetlerle ilgili olarak;

a) Kanunun 23’üncü maddesi çerçevesinde, her yıl, takip eden beş yıl için ve takip eden on yıl için olmak üzere sistemlerine bağlanabilecek bölgesel üretim tesisi kapasitelerinin belirlenmesi,

b) SCADA’ nın işletilmesi ile ilgili mevzuat uyarınca proje onayı ve kabul işlemleri, üretim ve tüketim tesislerinin dağıtım sistemine bağlantısı ile ilgili görüşlerin verilmesi ve 21/12/2012 tarihli ve 28504 sayılı Resmî Gazete’ de yayımlanan Elektrik Dağıtımı ve Perakende Satışına İlişkin Hizmet Kalitesi Yönetmeliği kapsamındaki yükümlülüklerin yerine getirilmesi,

c) Yapım işleri ile mal ve hizmet alımı işlerinde, ihale dokümanlarının hazırlanması ve tekliflerin değerlendirilmesi gibi yüklenici ve/veya tedarikçi ile sözleşme imzalanmasına kadar olan sürece ilişkin işlemlerin yapılması,

ç) Tüketicilere yönelik çağrı hizmetleri dışında, tüketici hizmetleri merkezlerinin iş ve işlemleri, konularında hizmet alımı yapamaz.

(3) Görevli tedarik şirketleri;

a) Faturalandırma ve tahsilat işlemleri ile tüketici hizmetleri merkezlerinin tüketicilere yönelik çağrı hizmetleri için,

b) Nüfusu elli binin altında olan ilçelerde tüketici hizmetleri merkezlerinin tüm faaliyetleri için, hizmet alımı yapabilirler. Görevli tedarik şirketleri hizmet alımına ilişkin uygulamasını, her yıl, Türkiye İstatistik Kurumu tarafından yayımlanan nüfus sayılarını esas alarak takip eden yılın sonuna kadar bu fıkra hükmüne uygun hale getirir.

(4) Dağıtım şirketleri ile görevli tedarik şirketleri, bu madde kapsamındaki hizmet alımlarını dağıtım ve perakende satış faaliyetlerinin hukuki ayrıştırması çerçevesinde belirlenen ve bu Yönetmelik ile ilgili diğer mevzuatta yer alan düzenlemelere aykırı olmamak koşuluyla yapabilirler.

(5) Bu madde kapsamında düzenlenen hizmet alımı, ilgili lisans sahibi tüzel kişinin lisanstan kaynaklanan yükümlülüklerinin devri anlamına gelmez.”

5. Yönetmelik'in “Üretim lisansı sahibinin hak ve yükümlülükleri” başlıklı 30 uncu maddesinin ilgili bentleri şöyledir;

"(1) (Değişik:RG-24/2/2017-29989) Üretim lisansı, sahibine;

a) Lisansında belirtilen üretim tesisini kurma ve işletme,

(2) Üretim lisansı sahibi, ilgili mevzuatta sayılanların yanısıra;

a) Mücbir sebepler ile yıllık programlı bakım takvimi dışında, üstlenilmiş bulunan yükümlülükleri yerine getirecek şekilde üretim tesisini işler halde tutmak,

6. Yönetmelik'in “Hizmet alımına ilişkin sürenin başlangıcı başlıklı" geçici 12 nci maddesinin birinci fıkrası şöyledir;

"48 inci madde kapsamında öngörülen hizmet alımına ilişkin düzenlemeler, 1/1/2014 tarihinden itibaren yürürlüğe girer.

7. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (6098 sayılı Kanun) 19 uncu maddesinin birinci fıkrası şöyledir;

"Bir sözleşmenin türünün ve içeriğinin belirlenmesinde ve yorumlanmasında, tarafların yanlışlıkla veya gerçek amaçlarını gizlemek için kullandıkları sözcüklere bakılmaksızın, gerçek ve ortak iradeleri esas alınır.

8. Dairemizin 10.01.2023 tarihli ve 2022/18016 Esas, 2023/178 Karar sayılı ilâmı, 05.07.2023 tarihli, 2023/9623 Esas, 2023/10641 Karar sayılı ilâmı.

3. Değerlendirme

1. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalı vekilinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2. Dairemizin bozma ilâmında taraflar arasında kurulan asıl işveren alt işveren ilişkisinin geçerli olup olmadığı ve muvazaa bulunup bulunmadığı yönünde araştırma yapılarak sonuca gidilmesi gerektiği belirtilmiştir. İlk Derece Mahkemesince, dosya kapsamında ve benzer mahiyetteki davalara ilişkin bilgi ve belgelerden verilen işin Kurul tarafından belirlenen işlerden olduğuna ve 6446 sayılı Kanun'un hukuki çerçevesinde işlem tesis edildiğine ilişkin veri bulunmadığı, bu gerekçelerle davalı Şirket ile dava dışı Şirketler arasındaki asıl işveren alt işveren ilişkisinin muvazaaya dayandığı, muvazaa nedeniyle davacının baştan beri davalı şirketin işçisi olduğu, davalı işverenin imzaladığı toplu iş sözleşmesinden de ihtilaflı dönem açısından yararlanması gerektiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir. Ne var ki İlk Derece Mahkemesince varılan sonuç eksik araştırmaya dayalıdır.

3. Yamanlar Şirketi ile EÜAŞ arasında yapılan hizmet alım sözleşmelerinin muvazaalı olduğuna ilişkin açılan davalarda, muvazaa tespiti yapılarak kararlar kesinleştiğinden davalı ile Yamanlar Şirketi arasındaki muvazaa olgusu Dairemizce kabul edilmiştir. Ancak 01.09.2017 tarihinden sonraki dönemin 6446 sayılı Kanun ve bu Kanun'a dayanılarak hazırlanan Yönetmelik'teki düzenlemelere göre değerlendirilmesi gerekir.

4. Elektrik Piyasası Düzenleme Kurumu tarafından 6446 sayılı Kanun'a dayanılarak hazırlanan ve 02.11.2013 tarihli 28809 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Yönetmelik'in "Amaç" başlıklı 1 inci maddesi; "Bu Yönetmeliğin amacı; elektrik piyasasındaki önlisans ve lisanslandırma uygulamalarına ilişkin usul ve esaslar ile önlisans ve lisans sahiplerinin hak ve yükümlülüklerinin belirlenmesidir." şeklindedir. Aynı Yönetmelik'in "Kapsam" başlıklı 2 nci maddesi ise; "Bu Yönetmelik; elektrik piyasasında faaliyette bulunulabilmesi için alınması zorunlu olan önlisans ve lisanslar ile bu lisanslara ilişkin temel hükümleri, lisanslandırma işlemlerini, önlisans ile lisans sahibi tüzel kişilerin hak ve yükümlülüklerini kapsar." düzenlemesi yer almaktadır. Mezkur Yönetmelik ile üretim ve tedarik lisansı olan EÜAŞ'ın lisansı kapsamındaki hak ve yükümlülükleri belirlenerek hangi faaliyetlerde bulunabileceği açık bir şekilde düzenlenmiştir. Dosya içeriğine göre dava konusu dönemde davalı EÜAŞ tarafından dava dışı Gülkar Şirketine hizmet alım sözleşmesi ile verilen iş “72 kişi ile 3 aylık Dicle HES Kralkızı HES ve Batman HES’in işletme bakım ve onarım hizmet alım işi” olup davacının bu sözleşme kapsamında makine teknikeri (bakım personeli) olarak çalıştığı, hizmet alım sözleşmesi ile verilen işin, Yönetmelik'in 30 uncu maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi ve ikinci fıkrasının (a) bendi uyarınca EÜAŞ'ın üretim lisansı kapsamında hizmet alım sözleşmesi ile verebileceği işlerden olduğu anlaşılmaktadır. Alt işverenlik sözleşmeleri kanuni yetkiye uygun olarak yapılmış ise 4857 sayılı Kanun'da öngörülen işletmenin ve işin gereği ile teknolojik uzmanlık gerektiren iş ve Alt İşverenlik Yönetmeliği'nde yer alan mal veya hizmet üretiminin zorunlu unsurlarından olan, işin niteliği gereği işletmenin kendi uzmanlığı dışında ayrı bir uzmanlık gerektiren iş şartı sınırlandırması burada aranamayacağından, bu sözleşmeler geçerli olacaktır. Davacının hizmet alım sözleşmesi kapsamında çalıştırıldığı, başka bir işte çalıştırılmadığı da açıktır. Bu durumda ancak 6098 sayılı Kanun'un 19 uncu maddesi çerçevesinde muvazaa denetimi yapılabilir.

5. Tüm bu açıklamalar göz önüne alındığında, davalı EÜAŞ ile dava dışı Gülkar Şirketi arasındaki ilişkinin hukuken geçerli olarak kurulduğu ve muvazaalı olmadığı sonucuna varılmıştır. Geçerli bir asıl işveren alt işveren ilişkisinde alt işverenin işçisi asıl işverenin tarafı olduğu toplu iş sözleşmesinden yararlanamaz. Bu itibarla Mahkemece yapılacak iş; davacının Yamanlar Şirketinde çalıştığı dönem için muvazaanın kabulü ile 01.09.2017 tarihine kadarki dönem için davacının alacaklarının toplu iş sözleşmesine göre hüküm altına alınması; bu dönem sonrası için ise alt işverenin işçisi olan davacı, davalı asıl işverenin tarafı olduğu toplu iş sözleşmesinden yararlanamayacağından toplu iş sözleşmesine dayananan alacakları ile ilave tediye alacağı isteminin reddine karar verilmesi gerekir. Yazılı şekilde karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.

6. Diğer yandan, işbu dava bakımından harca ilişkin sorumlu olunan miktarlar ayrıca belirtilmeksizin bozma ilâmı ile ortadan kaldırılan karara atıf yapılmak suretiyle hüküm kurulması da infazda tereddüt yaratır mahiyettedir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1. İlk Derece Mahkemesince verilen 22.02.2023 tarihli ek kararın BOZULARAK ORTADAN KALDIRILMASINA,

2. Temyiz olunan İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine,Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,18.12.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.