Logo

9. Hukuk Dairesi2023/21536 E. 2024/3878 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacı işçinin, davalı işverenden fazla mesai, hafta tatili, ulusal bayram ve genel tatil ücreti, yıllık izin ücreti, kıdem ve ihbar tazminatı alacaklarının tahsili istemine ilişkindir.

Gerekçe ve Sonuç: Davalı tarafından sunulan imzalı ücret bordrolarında fazla mesai, hafta tatili, ulusal bayram ve genel tatil ücretlerine dair tahakkuklar yer almasına rağmen, bu tahakkukların gerçek ücret yerine düşük ücret üzerinden yapılmış olması, ayrıca davalı tarafından sunulan yıllık izin belgelerinin yıllık ücretli izin hesabında dikkate alınıp alınmayacağının değerlendirilmemesi ve davacının izinli olduğu dönemde ücretinin ödenip ödenmediğinin tespit edilmemesi gerektiği gözetilerek, ilk derece mahkemesi kararının bozulmasına, istinaf başvurusunun reddine ilişkin bölge adliye mahkemesi kararının ise ortadan kaldırılmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 51. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/1439 E., 2023/1274 K.

KARAR : İstinaf başvurusunun esastan reddi

İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul 1. İş Mahkemesi

SAYISI : 2019/264 E., 2022/116 K.

Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin 2003-2018 yılları arasında davalı Şirkette ve bağlı alt işverenlerde makine formeni olarak 3.200,00 USD ücretle çalıştığını, ücretinin 150,00-200,00 USD'lik kısmını elden aldığını, fazla çalışma yaptığını, hafta tatili günlerinde ve dinî bayramların 1 gün dışında hep çalıştığını; ancak karşılıklarının ödenmediğini, yıllık ücretli izin alacağının bulunduğunu, iş sözleşmesinin davalı işveren tarafından haklı neden olmadan feshedildiğini ileri sürerek kıdem ve ihbar tazminatları ile fazla çalışma, ulusal ... ve genel tatil, hafta tatili ve yıllık ücretli izin alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili süresinden sonra sunduğu cevap dilekçesinde; uyuşmazlığın yabancılık unsuru içerdiğini, uygulanması gereken hukukun Umman hukuku olduğunu, davacının talep ettiği alacaklarının zamanaşımına uğradığını, davacının proje bazlı çalıştığını, çalışmasının sürekli ve kesintisiz olmadığını, belirli süreli iş sözleşmesi ile çalıştığından kıdem ve ihbar tazminatı talep edemeyeceğini, davacının en son saat ücretinin 7,71 USD olduğunu, ücretlerinde farklılık olmasının nedenin fazla çalışma ve ulusal ... ve genel tatil ücretinin net ücrete eklenerek ödenmesi olduğunu, fazla çalışma, hafta tatili ile ulusal ... ve genel tatil ücretlerinin ücret bordrolarına yansıtılarak banka hesabına yatırıldığını, davacıya kıdem ve ihbar tazminatları ile yıllık ücretli izin alacaklarının ödendiğini savunarak davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacının Türk uyruklu, davalının da Türk Ticaret Sicilinde kayıtlı işveren olduğu, kıdem ve ihbar tazminatının Türk hukuk mevzuatı uygulanarak belirlenmesi gerektiği şeklindeki emsal kararlara göre mevcut davada Türk hukukunun ve 4857 sayılı İş Kanunu (4857 sayılı Kanun) hükümlerinin uygulanması gerektiği, davacının toplamda 12 yıl 9 ay 11 gün çalışmasının olduğu, banka kayıtları, emsal ücret araştırması ve tanık anlatımlarına göre davacının brüt ücretinin 3.200,00 USD olduğu, davacının bakiye kıdem, ihbar tazminatları ile yıllık ücretli izin alacaklarının bulunduğu, dosyada işe giriş-çıkış kayıtlarının veya alacağın bulunmadığı ya da ödendiğine ilişkin davalı tarafça yazılı delil sunulamadığı, davacının fazla çalışma, ulusal ... ve genel tatil ile hafta tatili çalışması iddiasının her türlü delille ispatlanabileceği, buna göre dinlenen tanık beyanları doğrultusunda davacının ödenmeyen alacaklarının bulunduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davalı vekili; davacının ücretinin hatalı belirlendiğini, davacının imzalı bordrolarda fazla çalışma tahakkuklarının bulunduğunu, bu belgelerin dikkate alınmamasının hukuka aykırı olduğunu, uyuşmazlığa yabancı hukukun uygulanması gerektiğini, dosyaya sunulan yıllık ücretli izin belgelerinin dikkate alınmadığını, hükme esas alınan bilirkişi raporunun eksik olduğunu, davalı tarafından sunulan belgeler dikkate alınmadan raporun hazırlandığını, davanın belirsiz alacak davası şeklinde açılamayacağını belirterek İlk Derece Mahkemesi kararı ortadan kaldırılarak davanın reddine karar verilmesi istemi ile istinaf yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacının tespit edilen ücretinin dosya kapsamına uygun olduğunu, dosyaya sunulan ücret bordrolarında fazla çalışma tahakkuku yer almakta ise de davacının aylık ... ücretle çalıştığı, bu ücrete fazla çalışmasının dâhil olmadığı, bordroda fazla çalışma olarak gösterilen miktarların aslında davacının aylık ... ücretine tekabül ettiği nedeniyle İlk Derece Mahkemesinin fazla çalışmayla ilgili kararının yerinde olduğu, somut olayda davacıya yapılan yıllık ücretli izin ödemelerinin tenzili ile hesaplanan bakiye izin alacağının hüküm altına alınmasının dosya içeriğine uygun olduğu, davaya konu alacakların ispatı yönünde davacının tanık deliline dayandığı, dava tarihi itibarıyla alacak miktarlarını kesin olarak belirlemesinin kendisinden beklenemeyeceğinden davacının belirsiz alacak davası açmakta hukuki yararının bulunduğu, davacının kıdem ve ihbar tazminatına hak kazandığı gerekçeleriyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı vekili, istinaf dilekçesinde ileri sürülen gerekçeleri tekrar ederek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozularak ortadan kaldırılması ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulması istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, dava türü ve iş sözleşmesine uygulanacak hukuk, iş sözleşmesinin feshi ile davacının kıdem ve ihbar tazminatlarına hak kazanıp kazanmadığı, davacının aylık ücretinin miktarı, fazla çalışma, hafta tatili ile ulusal ... ve genel tatil ücreti, yıllık ücretli izin alacaklarının bulunup bulunmadığı ve hesaplanması hususlarındadır.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 371 inci maddesi.

2. 4857 sayılı Kanun'un 17, 32, 41, 44, 46, 47, 53, 59 ve 63 üncü maddeleri ile aynı Kanun'un 120 nci maddesi atfıyla hâlen yürürlükte bulunan mülga 1475 sayılı İş Kanunu'nun 14 üncü maddesi.

3. 5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun'un (5718 sayılı Kanun) 24 ve 27 nci maddeleri.

4. Dairemizin 23.01.2023 tarihli ve 2023/121 Esas, 2023/1189 Karar sayılı kararının fazla çalışmanın ispatına ilişkin ilgili kısmı şu şekildedir:

"...Ücret bordrosundaki ücretin, davacının gerçek ücret miktarını yansıtmadığının anlaşılması hâlinde, bordroların imzalı ve imzasız oluşuna göre bir ayrım yapılması gerekmektedir. Bu hâlde imzalı bordroda yer alan fazla çalışma saati davacıyı bağlayacağından, davacı bordrodaki süreden daha fazla süre ile çalıştığını ancak yazılı bir delil ile ispat edebilir. Davacının imzalı bordrodaki süreden daha fazla çalıştığını yazılı delil ile ispat etmesi hâlinde, bordroda ödendiği belirtilen fazla çalışma ücreti davacının gerçek ücreti üzerinden hesaplanan alacaklardan mahsup edilir. İmzalı bordrodaki fazla çalışma süresinden daha fazla çalışma yapıldığının yazılı kayıtlar ile ispat edilememesi durumunda, bordrodaki fazla çalışma saati ile bağlı kalınarak değerlendirme yapılır. Yani bordrodaki fazla çalışma süresinin işçinin gerçek fazla çalışma süresini yansıttığı, ancak karşılığı olan ücretin gerçek fazla çalışma ücretini yansıtmadığı kabul edilir. Davacının bordrodaki fazla çalışma süresinin karşılığı olan fazla çalışma ücreti gerçek ücret miktarı üzerinden yeniden hesaplanır. Bu halde de bordrodaki tahakkuk miktarı hesaplanan alacaktan mahsup edilir ...".

5. Dairemizin belirsiz alacak davasına ilişkin ilkelerin açıklandığı 27.12.2022 tarihli ve 2022/6872 Esas, 2022/17896 Karar sayılı kararı.

6. Dairemizin belirsiz alacak davalarında sürpriz karar yasağına ilişkin 14.09.2020 tarihli ve 2016/26476 Esas, 2020/7547 Karar sayılı; 31.05.2022 tarihli ve 2022/5909 Esas, 2022/6892 Karar sayılı; 09.02.2022 tarihli ve 2022/829 Esas, 2022/1542 Karar sayılı kararları.

3. Değerlendirme

1. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalı vekilinin aşağıda yer alan paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2. Somut uyuşmazlıkta dava belirsiz alacak davası olarak açılmıştır. Dairemizin ilâmın İlgili Hukuk bölümünün (5) numaralı paragrafında yer verilen kararında açıklanan ilkeler dikkate alındığında yıllık ücretli izin alacağı yönünden belirsiz alacak davası açılamaz. Diğer taraftan sözü edilen bakımından daha önce verilen kararlarda, hukuki yarar yokluğu sebebiyle dava şartı yokluğuna bağlı davanın reddi kararı verilmediğinden Dairenin önceki görüşüne güvenilerek belirsiz alacak davası şeklinde açılan bu davada belirtilen husus İlgili Hukuk kısmının (6) numaralı paragrafında belirtilen Daire kararları da gözetilerek bozma nedeni yapılmamıştır.

3. 5718 sayılı Kanun'un 24 üncü maddesinin birinci fıkrasına göre hukuk seçimi, taraflarca açıkça yapılabileceği gibi zımni olarak da yapılabilir. Yabancılık unsuru taşıyan bir iş sözleşmesinin varlığı karşısında, Türk hukukuna göre açılmış bir davada davalı tarafça en geç cevap dilekçesi ile yabancı hukukun uygulanması gerektiği yönünde itirazda bulunulmaması yahut en geç ön inceleme duruşmasında tarafların hukuk seçimi konusunda anlaşmamış olmaları durumunda uyuşmazlığa uygulanacak olan hukukun Türk hukuku olarak zımnen seçilmiş olduğunun kabulü gerekir.

Somut uyuşmazlıkta cevap dilekçesinde iş sözleşmesine yabancı hukuk uygulanması gerektiği savunulmuş ise de; cevap dilekçesi yasal süresi geçtikten sonra sunulmuştur. Bu durumda uyuşmazlığa uygulanacak olan hukukun Türk hukuku olarak zımnen seçilmiş olduğunun kabulü gerekir. Ön inceleme duruşmasında da tarafların hukuk seçimi konusunda anlaşmaları söz konusu olmadığına göre uyuşmazlığa Türk hukukunun uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmamaktadır.

4. Davacının aylık ücreti 3.200,00 USD olarak belirlenmiştir. Dosya kapsamı, davacının yaptığı iş, çalışma süresi, tanık anlatımları ve emsal ücret bildirimlerine göre kabul edilen aylık ücret miktarında isabetsizlik bulunmamaktadır.

Davacı dava dilekçesinde; işyerinde yapmış olduğu fazla çalışma, hafta tatili ile ulusal ... ve genel tatil ücreti alacaklarının ödenmediğini ileri sürmüş, davalı işveren ise davacının fazla çalışma, hafta tatili ile ulusal ... ve genel tatil ücreti alacaklarının bordroya yansıtılarak davacıya banka kanalı ile ödendiğini savunmuştur. Dosyada bulunan imzalı ücret bordrolarında fazla çalışma, ulusal ... ve genel tatil ile hafta tatili tahakkukları bulunmaktadır. İlk Derece Mahkemesince bu tahakkuklar dikkate alınmadan yapılan hesaplama doğrultusunda hüküm kurulmuştur. Bölge Adliye Mahkemesince de; bordrolardaki fazla çalışma tahakkuklarının aslında davacının aylık ... ücretine tekabül ettiği açıklaması yapılmıştır.

Ne var ki dosya içerisinde mevcut imzalı ücret bordroları incelendiğinde; fazla çalışma, hafta tatili ile ulusal ... ve genel tatil ücretine yönelik tahakkukların aylara göre farklılık arz ettiği ve bordro hilesi bulunmadığı görülmektedir. Ancak yapılan tahakkuklar, gerçek ücret yerine düşük ücretten yapılmıştır.

Bu durumda davacı tarafından imza itirazına uğramayan bordrolarda yer alan tahakkuklardan daha fazla çalışma yapıldığının eş değer bir delille ispatlanamadığı göz önüne alınarak; imzalı bordrolarda belirtilen fazla çalışma saati, ulusal ... ve genel tatil ile hafta tatili gün sayısıyla sınırlı olmak üzere ancak gerçek ücretten hesaplama yapılarak ve mevcut tahakkukların da mahsubu ile yeniden hesaplama yapılması gerekmektedir. Bu husus gözetilmeden karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.

5. Ayrıca davalı tarafından dosyaya bir takım yıllık izin belgeleri sunulmuştur. 07.06.2013-25.06.2013, 08.08.2017-31.08.2017 tarihlerini kapsayan iki ayrı belgede davacının izin kullandığı ancak dosyada bulunan imzalı ücret bordrolarında izinli olduğu bugünlerde ücretinin ödenmediği anlaşılmakla, bu tarihleri kapsayan belgelerin yıllık ücretli izin hesabında dikkate alınmaması yerindedir. Ancak 11.11.2010-29.11.2010 tarihlerini kapsayan izin belgesi ve yurt dışı giriş-çıkış belgesine göre davacının 11.11.2010-29.11.2010 tarihleri arasında izin kullandığı ... olmakla birlikte bu tarihleri kapsayan ücret bordrosu dosyada bulunmadığından, bu tarihlerde davacının ücretinin ödenip ödenmediği buna göre dikkate alınması gerekip gerekmediği anlaşılamamaktadır. Bu hususun açıklığa kavuşturulması bakımından da kararın bozulması gerekmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeple;

1. Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,

2. İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,

Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

29.02.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.