"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 27. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/1291 E., 2023/2213 K.
KARAR : İstinaf başvurusunun esastan reddi
İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul 1. İş Mahkemesi
SAYISI : 2015/637 E., 2022/92 K.
Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildi.
Davalı vekilince temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılması istenilmiş ise de 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin ikinci fıkrası gereğince duruşma isteğinin miktardan reddi ile incelemenin dosya üzerinden yapılmasına karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin davalı Belediyede alt işveren işçisi olarak çalıştığını, kadrolu zabıta memurlarının yaptığı işleri yaptığını, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı İş Teftiş Kurulu Başkanlığının 07.04.2014 tarihli raporu ile Belediyenin alt işverenlerle yaptığı sözleşmelerin hukuka uygun olmadığının belirlendiğini, İstanbul Anadolu 24. İş Mahkemesince bu rapora yapılan itirazın reddedildiğini, müvekkilinin başından itibaren Şişli Belediyesinin işçisi sayılması gerektiğini belirterek geçmişe dönük fark ücret, ikramiye, yemek yardımı, yakacak yardımı, fazla çalışma ücret farkı, ayrımcılık tazminatı ve sosyal durumlar alacaklarının tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; İstanbul Anadolu 24. İş Mahkemesinin 21.08.2015 tarihli ve 2014/468 Esas, 2015/225 Karar sayılı kararının kesinleşmediğini, davacının ... AŞ’nin çalışanı olduğunu, davacının Belediyeden bir hak ve alacağı bulunmadığını, dava şartının oluşmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davacının, dava dışı ... AŞ ile yaptığı iş sözleşmesi gereğince davalı ... Belediyesinde çalıştığı, Belediye ile ... AŞ arasındaki hukuki ilişkinin muvazaalı olup olmadığı hususunda ihtilaf bulunduğu, 5393 sayılı Belediye Kanunu'nun (5393 sayılı Kanun) 14 üncü maddesi uyarınca, zabıta hizmetlerinin belediyenin asli işi olarak sayıldığı, dinlenen tanık beyanlarına göre davacı ile aynı işi yapan kadrolu personelin bulunduğu, keza Mahkemece bekletici mesele yapılan emsal dosyalar için verilen muvazaa kararının kesinleşmiş olduğu hususları birlikte değerlendirildiğinde; davacıların başlangıçtan beri davalı Belediyenin işçisi olduğunun kabul edildiği, davacının sendikalı olduğunun anlaşıldğı, muvazaa olgusu nazara alındığında davacının sendikal haklardan yararlanabileceğinin kabul edildiği, ancak sosyal durumlar alacağı talebine ilişkin ispata yarar delil sunulamadığından talebin reddine karar verildiği, davacının bordrolarının tetkikinde, dönem dönem fazla çalışma tahakkuku yapıldığının görüldüğü, bordrolardaki mesai tahakkukuna göre tespit edilen fazla çalışma saatleri ile emsal kadrolu işçi ücreti gözetilerek hesaplanan fark alacakların hüküm altına alındığı, davacı ayrımcılık tazminatı talebinde bulunmuş ise de eşit davranma ilkesinin, iş hukuku bakımından işverene, işyerinde çalışan işçiler arasında haklı ve objektif bir neden olmadıkça farklı davranmama borcu yüklediği, işverenin ayrım yapma yasağının işyerinde çalışan işçiler arasında keyfi biçimde ayrım yapılmasını yasakladığı, ancak eşit davranma borcu tüm işçilerin hiçbir farklılık gözetilmeksizin aynı duruma getirilmesini gerektirmeyip eşit durumdaki işçilerin farklı işleme tâbi tutulmasını önlemeyi amaç edindiği, bu nedenlerle davacının ayrımcılık tazminatına hak kazandığının ispat edilmediği, talep arttırım dilekçesine karşı zamanaşımı savunmasının, davanın belirsiz alacak davası olarak açılması ve bu nedenle ilgili alacaklar yönünden dava tarihinde zamanaşımı süresinin kesilmesi nedeniyle Mahkemece kabul edilmediği, faiz başlangıcı yönünde Yargıtay uygulaması gereği alacaklara dava tarihinden itibaren faiz işletildiği gerekçeleriyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı vekili; husumet yokluğu nedeniyle davanın reddi gerektiğini, ücret alacaklarının zamanaşımına uğradığını, müvekkiline husumet yöneltilemeyeceğini, 696 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile davanın konusuz kaldığını, davacı tanıklarının beyanlarına itibar edilemeyeceğini, davacının hakkını kötüye kullandığını, Mahkemenin eksik incelemeyle karar verdiğini, 07.07.2014 tarihinden sonra müvekkili Belediye ile ... AŞ arasındaki sözleşmelerin muvazaalı olduğu yönünde bir mahkeme kararı veya Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı raporu bulunmadığını, 4857 sayılı İş Kanunu'nun (4857 sayılı Kanun) 2 inci maddesinin dikkate alınmadığını, toplu iş sözleşmesi bulunan bir yerde muvazaadan söz edilemeyeceğini, muvazaa bulunup bulunmadığı konusunda yerinde inceleme yapılmadan karar verildiğini, yapılan işin asıl iş mi yardımcı iş mi olduğu konusunda bir tespit yapılmadığını, Belediye bünyesinde aynı işi yapan kadrolu işçi bulunmadığını, davacının ihale kapsamında ... AŞ’de çalıştığını, ihale sözleşmelerinde davacının yapacağı işin kapsamının belirtildiğini, ihalelerin mevzuata uygun yapıldığını belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davalı ile ihbar olunan ... AŞ arasındaki asıl-alt işverenlik ilişkisinin muvazaaya dayandığı hususunda kesinleşmiş yargı kararının bulunduğu, dava tarihine kadar değişen bir durumun söz konusu olmadığı, davacının başka bir alt işverenlikte çalışma kaydının bulunmadığı, bu durumda davacının davalı ... işçisi sayılması gerektiği, İlk Derece Mahkemesinin vakıa ve hukuki nitelendirmesinde usul ve esas yönünden kanuna aykırılık bulunmadığı, hükme esas alınan bilirkişi raporundaki hesaplamaların dosya kapsamına uygun olduğu gerekçeleriyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar ederek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozularak ortadan kaldırılması istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, davalı ile dava dışı ... AŞ arasındaki hukuki ilişkinin muvazaalı olup olmadığı, buna göre davacının fark ücret, ikramiye, yemek yardımı, yakacak yardımı, fazla çalışma ücreti alacaklarının bulunup bulunmadığı noktalarındadır.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Kanun'un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2. 4857 sayılı Kanun'un 2 nci maddesi,
3. 5393 sayılı Kanun'un 14 üncü ve 67 nci maddeleri,
4. Dairemizin 28.09.2022 tarihli ve 2022/9059 Esas, 2022/10574 Karar sayılı ilâmının ilgili bölümü şöyledir:
"...
4. 4857 sayılı Kanun'nun 2 nci maddesinin yedinci fıkrasında asıl-alt işveren ilişkisi tanımlanmış, işverenler arasında muvazaalı biçimde asıl işveren alt işveren ilişkisi kurulmasının önüne geçilmek amacıyla maddenin sekizinci fıkrasında bu konuda bazı muvazaa kriterlerine yer verilmiştir.
5. 4857 sayılı Kanun’un 2 nci maddesine istisna getiren 5393 sayılı Kanun’un 67 nci maddesi ile Belediyelerin asıl işlerini yedinci fıkradaki sınırlamalar olmaksızın alt işverenlere verebileceği düzenlenmiş olup bu hüküm uyarınca Belediyenin aslî işlerinden olmasına rağmen, işletmenin veya işin gereği teknolojik sebeplerle uzmanlık gerektiren iş olup olmadığına bakılmaksızın üçüncü kişilere gördürülmesine imkân sağlanmıştır.
6. Madde başlığından da anlaşılacağı üzere 5393 sayılı Kanun'un 14 üncü maddesinde esasen Belediyenin görev ve sorumlulukları düzenlenmiştir. Ancak maddenin birinci fıkrasının (a) bendinin birinci cümlesinde yer alan "...yaptırır." ibaresi uyarınca, Belediyelerin görev ve sorumlulukları arasında sayılan işlerin tamamının alt işverene verilebileceği düşünülse de yukarıda açıklanan Anayasa Mahkemesi kararında da belirtildiği üzere genel idare esaslarına göre yürütülen kamu hizmetlerinin gerektirdiği görevlerden, aslî ve sürekli nitelik taşıyanların memurlar ve diğer kamu görevlileri eliyle görülmesi zorunlu olduğu hususu gözetildiğinde; maddede sayılan işlerin tamamının alt işverenlere verilemeyeceği açıktır. Kanun koyucu tarafından 14 üncü maddede sayılan işlerden hangilerinin alt işverenlere verilebileceğine ilişkin sınırlamaya ise 5393 sayılı Kanunun 67 nci maddesinde yer verilmektedir. Aksi yorum, belediyenin 14 üncü maddede sayılan görev ve sorumlulukları kapsamındaki işlerin tamamını alt işverene verilebileceği sonucunu ortaya çıkaracağı gibi 67 nci maddenin işlevsiz hâle gelmesi anlamına gelecektir. Bu nedenle Dairemizce Anayasa Mahkemesinin 5393 sayılı Kanun'un 14 üncü maddesinde belediyenin görevleri arasında sayılan itfaiye işinin alt işverene verilemeyeceği yönündeki görüşüne katılınmakla birlikte Anayasa Mahkemesince 5393 sayılı Kanun'un 67 nci maddesindeki sınırlama dikkate alınmadan sonuca gidilmesi yerinde görülmemiştir. Zira ilgili maddede, 5393 sayılı Kanun'un 14 üncü maddesine göre belediyenin görev ve sorumlulukları arasında sayılan işlerden hangilerinin alt işverenlere verilebileceği hususu sayma yolu ile açık biçimde düzenlenmiştir. Bu hüküm olmadan 5393 sayılı Kanun'un 14 üncü maddesine göre yapılacak bir değerlendirme eksik olacaktır.
7. Bu açıklamalara göre somut olay değerlendirildiğinde, başvuru konusu Bölge Adliye Mahkemesi kararlarında, başvurucu Belediyenin taraf olduğu sözleşme ile 5393 sayılı Kanun'un 14 üncü maddesinde belediyenin görev ve sorumlulukları arasında sayılan işlerden zabıta işinin alt işverenlere verildiği, uyuşmazlık konusu bir kısım Bölge Adliye Mahkemesi kararlarında Belediye tarafından zabıta işinin alt işverenlere gördürebileceğinin kabul edildiği, bir kısım Bölge Adliye Mahkemesi kararlarında ise zabıta işinin alt işverenlere gördürülemeyeceğinin kabul edildiği anlaşılmaktadır. Ancak 5393 sayılı Kanun'un 67 nci maddesinde sayılmayan zabıta işi, alt işverene verilebilecek işlerden olmadığından uyuşmazlığın 5393 sayılı Kanun'un 14 ve 67 nci maddeleri uyarınca zabıta işinin alt işverene verilemeyeceği yönündeki Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 9. ve 14. Hukuk Daireleri kararları doğrultusunda giderilmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.
..."
3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. İlâmın İlgili Hukuk bölümünün (4) numaralı paragrafında yer verilen Dairemizin Bölge Adliye Mahkemesi Kararları Arasındaki Uyuşmazlığın Giderilmesi İstemine Dair kararında belirtildiği üzere 5393 sayılı Kanun'un 14 ve 67 nci maddeleri uyarınca zabıta işi alt işverene verilebilecek işlerden değildir. Bu nedenle kararda bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
3. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre ve özellikle ilâmın Değerlendirme bölümünün (2) numaralı paragrafında yapılan açıklamaya göre usul ve kanuna uygun olup davalı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
07.03.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.