"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/476 E., 2022/1434 K.
DAVA TARİHİ : 16.08.2018
KARAR : İstinaf başvurusunun esastan reddi
İLK DERECE MAHKEMESİ : Besni 1. Asliye Hukuk (...) Mahkemesi
SAYISI : 2018/208 E., 2020/253 K.
Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin 1995 yılının Nisan ayında işçi olarak çalışmaya başladığını, 13.08.2018 tarihinde emeklilik talebinde bulunana kadar 23 yılı aşkın bir süre boyunca kesintisiz olarak hizmet ifa ettiğini, müvekkilinin alacakları için Adıyaman Arabuluculuk Merkezine başvurulduğunu, arabulucu vasıtasıyla davalı taraf yetkilileri ile görüşme gerçekleştiğini, davalı taraf yetkililerinin kendilerinin kayyım olarak görevlendirildiğini ve ödeyecek güçleri olmadığını belirterek müvekkilinin alacağını ikrar ettiklerini, bu nedenle anlaşma olmadığını, müvekkilinin her gün sabah erkenden işe başladığını, ara dinlemesi yapmaksızın ... durumuna göre gece geç saatlere kadar çalıştığını, Keysun Sulama Birliğinin yaklaşık 18.000 - 19.000 dönüm araziyi ve 7 - 8 köyü kapsayan bir birlik olduğunu, müvekkili ile birlikte yaklaşık 4 - 5 kişinin bu birliğin tüm işlerini yaptığını, müvekkilinin bu kadar geniş bir alanda gece gündüz çalıştığını, bu çalışmanın haftanın 7 günü ve resmî tatillerde de aynı şekilde sürdüğünü ve hiç yıllık izin kullanmadığını, bu çalışmaya rağmen müvekkiline fazla çalışma, yıllık ücretli izin gibi yasal hakların ödenmediği gibi ücretinin sık sık bir kaç ayda bir ve en son 20 aylık ücretinin hiç ödenmediğini, müvekkilinin hafta tatillerini de çalışarak geçirdiğini, genel tatillerde ise dinî bayramlarda çalışmaya devam ettiğini, müvekkilinin çalıştığı süre içerisinde yıllık ücretli izin hakkının da bir kısmını kullanmadığını, ... sözleşmesi sona eren müvekkiline kıdem tazminatı, ücret alacakları, fazla çalışma ücreti, hafta tatili, ... bayram ve genel tatil ücretleri ile yıllık ücretli izin hakkına ilişkin alacaklarının davalı işveren tarafından ödenmediğini ileri sürerek belirtilen alacaklarının tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; Kurumlarında daimi işçi statüsünde çalışarak 14.05.2018 tarihinde emekliye ayrılan davacının kıdem tazminatının hesaplanarak emanete alındığını, genel bütçeden herhangi bir ödeneği olmayan sadece sulayıcı çiftçi üyelerden almış oldukları su kullanım hizmet bedeli karşılığında bütçe giderlerini karşılayan Kurumlarının son bir kaç yılın kurak geçmesi sebebiyle yetersiz bütçeden dolayı kıdem tazminatını ödeyemediklerini, yeterli bütçenin sağlanması durumunda davacıya emanete alınan kıdem tazminatı ödemesinin yapılacağını beyan ederek davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacının ... sözleşmesinin 13.08.2018 tarihinde davacının emeklilik başvurusunun kabulü ile sona erdiği, davalı Kurum ile yapılan yazışmalardan anlaşıldığı üzere kıdem tazminatına ilişkin davacıya herhangi bir ödeme yapılmadığı, dinlenen tanık beyanlarına göre davacının fazla çalışma, hafta tatili ile ... bayram ve genel tatil alacaklarının bulunduğu, ancak ödendiğinin ispat edilemediği, ücret alacağı yönünden de işverenin üzerine düşün ispat külfetini yerine getirmediği, davacının bakiye 68 gün yıllık izin alacağının bulunduğu gerekçeleri ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı vekili istinaf dilekçesinde; davacının ödenmeyen yıllık izni olmadığını, feshe bağlı olmayan alacakları yönünden tanıkların davalıya karşı davaları olup davacı ile menfaat ilişkisi içinde olduklarını, tanıkların tanıklıktan sonra, davacının fazla çalışma, hafta tatili ile ... bayram ve genel tatil alacakları bulunmadığına yönelik imzalı dilekçe verdikleri hâlde bunların dikkate alınmadığını, bu nedenle bu alacakların ispatlanamadığını ve reddi gerektiğini beyan ederek Mahkeme kararının kaldırılması ve davanın reddine karar verilmesi istemi ile istinaf yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacı tanıklarının saptanmış davalarının bulunmadığı, beyanlarının tutarlı ve uyumlu olduğu görülmekle bu kıstas üzerinden yaz dönemi dikkate alınarak fazla çalışma, hafta tatili ile ... bayram ve genel tatil alacaklarının hesaplanmasının yerinde olduğu, Mahkeme huzurunda alınan beyanların ardından ve yargılama bittikten sonra davacı tanıkları tarafından sunulan fazla çalışma yapılmadığına dair dilekçelere itibar edilmemesi gerektiği, karar aşamasından sonra sunulan yıllık izin formlarının yargılamada Mahkeme incelemesine konu olan belgeler olduğu ve sunulan belgelerin dikkate alındığı, bakiye yıllık izin ücreti alacağının hüküm altına alınmasının yerinde olduğu, Mahkeme kararında usul ve kanuna aykırılık bulunmadığı gerekçeleri ile davalının istinaf talebinin esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili, istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü nedenlerle Bölge Adliye Mahkemesinin başvurunun esastan reddine ilişkin kararının bozularak ortadan kaldırılması istemi ile temyiz talebinde bulunmuştur.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, talep konusu alacaklar bakımından arabuluculuk dava şartının yerine getirilip getirilmediğine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2. 7036 sayılı ... Mahkemeleri Kanunu'nun (7036 sayılı Kanun) 3 üncü maddesinin birinci fıkrasında “Kanuna, ... veya toplu ... sözleşmesine dayanan işçi veya işveren alacağı ve tazminatı ile işe iade talebi ile açılan davalarda arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır.” şeklinde düzenlemeye yer verilmiştir.
3. 7036 sayılı Kanun'un 3 üncü maddesinin yirmi birinci fıkrasında; bu maddede hüküm bulunmayan hâllerde niteliğine uygun düştüğü ölçüde 07.....2012 tarihli ve 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu (6325 sayılı Kanun) hükümlerinin uygulanacağı ifade edilmiştir.
4. 6325 sayılı Kanun'un 15 inci maddesinin üçüncü fıkrasında “Taraflarca kararlaştırılmamışsa arabulucu; uyuşmazlığın niteliğini, tarafların isteklerini ve uyuşmazlığın hızlı bir şekilde çözümlenmesi için gereken usul ve esasları göz önüne alarak arabuluculuk faaliyetini yürütür.” düzenlemesine yer verilmiştir.
5. 6325 sayılı Kanun'un 17 nci maddesinin ikinci fıkrasında “Arabuluculuk faaliyeti sonunda tarafların anlaştıkları, anlaşamadıkları veya arabuluculuk faaliyetinin nasıl sonuçlandığı bir tutanak ile belgelendirilir. Arabulucu tarafından düzenlenecek bu belge, arabulucu, taraflar, kanuni temsilcileri veya avukatlarınca imzalanır. ..” şeklinde; üçüncü fıkrasında da " Arabuluculuk faaliyeti sonunda düzenlenen tutanağa, faaliyetin sonuçlanması dışında hangi hususların yazılacağına taraflar karar verir. Arabulucu, bu tutanak ve sonuçları konusunda taraflara gerekli açıklamaları yapar." şeklinde düzenlemelere yer verilmiştir.
6. 02.....2018 tarihli ve 30439 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği'nin (Yönetmelik) 23 üncü maddesinin üçüncü fıkrasında, başvurunun dilekçe ile veya bürolarda bulunan formların doldurulması suretiyle yahut elektronik ortamda yapılabileceği belirtilmiştir. Yönetmelik'in 20 nci maddesinde arabuluculuğun sona ermesi düzenlenmiş olup bu maddenin 3 üncü fıkrasında arabuluculuk faaliyeti sonunda düzenlenen son tutanağa, faaliyetin sonuçlanması dışında hangi hususların yazılacağına tarafların karar vereceği; ancak arabulucunun bu tutanak ve sonuçları konusunda taraflara gerekli açıklamaları yapacağı belirtilmiştir. Şu hâle göre son tutanağın tarafların beyanına göre oluşturulması asıl ise de arabulucunun tutanağın içeriği ve düzenlenme şekli konusunda tarafları bilgilendirmesi de gerekir.
7. Yönetmelik’in 20 nci maddesinin üçüncü fıkrasında, "Arabuluculuk faaliyeti sonunda düzenlenen son tutanağa, faaliyetin sonuçlanması dışında hangi hususların yazılacağına taraflar karar verir. Arabulucu, bu tutanak ve sonuçları konusunda taraflara gerekli açıklamaları yapar." düzenlemesi bulunmaktadır.
3. Değerlendirme
1. Dava şartı olarak arabuluculuğun, sürecinin başından sonuna kadar detaylı kurallara bağlanması, yaşanması muhtemel hak kayıplarının önüne geçilmesi açısından gereklidir. Şüphesiz arabulucuğun en önemli aşamalarından biri başvurunun yapılması, diğeri ise arabuluculuk tutanağı düzenlenmesidir. Anlaşmazlıklara ve tereddütlere meydan verilmemesi için arabuluculuk tutanağında tarafların anlaştıkları ya da anlaşamadıkları alacak kalemleri ... ... belirtilmelidir.
2. Dairemizce; dava şartı arabuluculuk uygulamalarında başlangıçta hem talepte bulunanlar ve hem de arabulucular tarafından yapılan hatalar tarafların mağduriyetlerine sebebiyet verdiği gibi arabuluculuk uygulamasının amaçlandığı gibi uygulanmasına engel olduğundan, 6325 sayılı Kanun’a dayanılarak çıkartılan ve 02.....2018 tarihinde yürürlüğe giren Yönetmelik’in ve aksaklıkları gidermek amacı ile uygulamaya sokulan arabuluculuğa hangi konularda başvurulduğuna ilişkin başvuru formu uygulamasının başladığı 02.....2018 tarihine kadar, arabuluculuk anlaşamama tutanağında arabuluculuğa konu alacaklar ... ... belirtilmeden “işçilik alacakları” veya “işçi-işveren uyuşmazlığı” gibi soyut ifadeler kullanılmış ise taraflar arasındaki işçilik alacaklarının tamamının arabuluculuğa konu edildiğinin kabul edilmesi gerektiği görüşü benimsenmiştir. Başka bir deyişle başvuru formu uygulamasının başladığı 02.....2018 tarihinden önceki dönem için taraflardan kaynaklanmayan bu tür uygulama hataları aşılarak arabuluculuk müessesesinin amaca uygun yürütülmesi sağlanmaya çalışılmıştır.
3. Başvuru formu uygulamasının başladığı 02.....2018 tarihinden sonraki başvurularda ise hangi alacak veya tazminat kalemleri konusunda anlaşma sağlandığı veya sağlanamadığını açıkça belirtmeyen son tutanağa göre dava şartının gerçekleştiği kabul edilemeyecektir.
4. Somut uyuşmazlıkta, 01.08.2018 tarihinde düzenlenen "Hukuk Uyuşmazlıklarında Dava Şartı Arabuluculuk Son Tutanağı"nda uyuşmazlık konusu;"işçi alacağı" olarak belirtilmiş olup tutanak içeriğinde de "Taraflar işçi alacağı konusunda uzlaşmaya varamadılar." ifadelerine yer verilmiştir.
5. Bu durumda; Daire uygulaması gereği Yönetmelik yürürlük tarihinden sonraki dönemde yapılan başvuru sonucunda düzenlenen arabuluculuk son tutanağında hangi alacak kalemleri konusunda anlaşma sağlandığı veya sağlanamadığı açıkça belirtilmediğinden dava konusu işçilik alacaklarının tamamının arabuluculuğa konu edildiği söylenemez. Buna göre dava konusu tüm alacaklar yönünden arabuluculuk dava şartı yerine getirilmediğinden davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken işin esasına girilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
1. Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,
2. İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
Peşin alınan temyiz harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine,
Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
....03.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.