"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 47. Hukuk Dairesi
Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davacı ve davalı vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildi.
Davalı vekilince temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılmasının istenilmesi üzerine, işin duruşmaya tâbi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 25.04.2023 Salı günü tayin edilerek taraflara tebligat gönderilmiştir.
Duruşma günü davacı vekili Avukat ... ... geldi, davalı adına gelen olmadı.
Duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatın sözlü açıklaması dinlendikten sonra duruşmaya son verildi.
Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; davacının davalı Şirkette 2000-2015 yıllar arasında kaynakçı formeni olarak çalıştığını, son aylık ücretinin net 2.500,00 USD olduğunu, davacının iş sözleşmesinin davalı tarafından haksız olarak feshedildiğini, haftanın 7 günü sabah 07.30'dan akşam 21.00-22.00'ye kadar hafta tatili, ulusal ... ve genel tatil günlerinde de çalıştırıldığını, fakat ücretlerinin ödenmediğini ileri sürerek kıdem ve ihbar tazminatları ile fazla çalışma, hafta tatili, ulusal ... ve genel tatil ücreti alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının davalı Şirkette 06.04.2001 - 03.01.2002, 16.04.2002 - 24.01.2003, 20.04.2013 - 19.11.2013, 17.04.2004 - 13.01.2005, 30.05.2005 - 09.07.2010, 25.03.2011 - 18.09.2015 tarihleri arasında çalıştığını, bu çalışmaların her birinin kendi döneminde tasfiye olarak sona erdiğini, bu çalışma sürelerinin kıdem süresi hesaplanmasında dikkate alınamayacağını, davacının tüm alacaklarının zamanaşımına uğradığını, davacının çalışma dönemlerinde ücretlerinin en son brüt 1.596,00 USD olduğunu, davacının normal çalışma ile varsa tüm fazla çalışma, hafta tatili ve genel tatil çalışmalarının karşılığı ücretlerinin kanuna uygun olarak artırımlı olarak ödendiğini, bunun dosyaya sunulan ücret bordroları ile ... olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; dosyaya sunulan ücret bordroları incelendiğinde yaklaşık son 2 yıl davacının ücretinin normal çalışma, fazla çalışma ve pazar çalışması dâhil 2.500,00 USD olduğu, tanık beyanları ve dosyaya sunulan ücret bordroları dikkate alındığında yol+yemek+ulaşım için 200,00 USD ücrete eklenmek suretiyle giydirilmiş brüt ücretinin 11.623,99 TL olduğu, davacının iş sözleşmesinin iş bitimi nedeni feshedildiği, dinlenen tanık beyanları dikkate alındığında tanıkların bilgi ve görgüye dayalı tanık oldukları dönem için dinlenme molası olarak 1 saat çıkartıldığında davacının haftada 66 saat çalışması olduğu, buna göre davacının haftalık 21 saat fazla çalışması bulunduğu, davacı tanık beyanlarına göre davacının ayda 2 pazar hafta tatili çalışması olduğu, dinî bayramlarda 1 ... hariç diğer ulusal ... ve genel tatillerde çalıştığının kabulü gerektiği gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı ve davalı vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1. Davacı vekili istinaf dilekçesinde; ek rapora göre değerlendirme yapılması gerekirken ... rapora göre belirlenen rakamlar esas alınarak hüküm kurulduğunu, 2011-2013 dönemindeki ücretin hatalı belirlendiğini, fazla çalışmasının 30 saat olmasına rağmen 21 saat üzerinden hesaplandığını ve vekâlet ücretinin hatalı tespit edildiğini ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının ortadan kaldırılması istemi ile istinaf yoluna başvurmuştur.
2. Davalı vekili istinaf dilekçesinde; davanın belirsiz alacak davası olarak açılamayacağını, davacının her çalışma döneminin bağımsız olduğunu, kıdem ve ihbar tazminatı alacağının hatalı hesaplandığını, davacının ücretinin miktarı ve giydirilmiş brüt ücretinin hatalı ve fahiş belirlendiğini, davacı ile menfaat birliği içinde olan tanık anlatımına itibar edilemeyeceğini, davacının fazla çalışma ücreti, hafta tatili ücreti ile ulusal ... ve genel tatil ücreti alacağının bordrolanarak ödendiğini, alacağının bulunmadığını, davacının brüt ücretinin net kabul edilerek brütleştirilmesinin hatalı olduğunu, alacak taleplerine uygulanan faiz oranının hatalı belirlendiğini ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının ortadan kaldırılması istemi ile istinaf yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; dava dosyasına sunulan bordrolar, davacıya yapılan ödemeler, tanık beyanları, davacının yurt dışında çalışan işçi olması göz önüne alındığında davacının ücretinin net 2.500,00 USD olarak kabulünün dosya kapsamına uygun olduğu, 200,00 USD sosyal yardım eklenmesinin Yargıtay içtihatlarına ve emsal dosyalara uygun olduğu, davacı vekilinin bilirkişi raporuna itiraz dilekçesinde davacının giydirilmiş ücretinin brüt 9.996,01 TL üzerinden hesaplanması gerektiği yönündeki beyanı dikkate alındığında taraf vekillerinin istinaf itirazlarının yerinde olmadığı, ancak talep aşımı söz konusu olduğundan ihbar tazminatının yeniden hesaplanması gerektiği, davacının haftalık 45 saati aşan fazla çalışma yaptığı, hafta tatili ve ulusal ... genel tatil günlerinde çalıştığı hususunun dinlenen ve beyanına itibar edilen tanık anlatımıyla ve bu tanığın çalışma süresiyle sınırlı olarak kanıtlandığı, buna karşılık davalı tarafça davacının hak ettiği fazla çalışma ücretlerinin ödendiğinin ispatlanamadığı, ancak davacının 2011-2013 dönemi ücreti hatalı olarak esas alındığından davacı vekilinin istinaf itirazının yerinde olduğu, dosya içeriği ile Türkiye'deki kanunlara göre ücret ve kesintileri hesaplanıp Türkiye'deki bankalar aracılığıyla ücret ödemeleri yapıldığı gibi davalı tarafça davacının topluluk sigortası veya isteğe bağlı sigortalılığa bağlı olup olmadığını bilebilecek durumda olan davalı Şirketin bu konuda herhangi bir açıklama yapmadığı ve belge ibraz etmediği, Mahkemece hükmedilen alacaklara uygulanacak faiz oranlarında bir isabetsizlik bulunmadığı, hükmedilen alacakların karar tarihi itibarıyla TL karşılığı dikkate alındığında vekâlet ücretinin davacı lehine eksik belirlendiği, bu açıdan davacı vekilinin istinaf itirazının yerinde olduğu gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili; istinaf dilekçesinde belirttiği sebeplere benzer sebeplerle kararı temyiz etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık davacının kıdem ve ihbar tazminatı alacağına hak kazanıp kazanmadığı, ücretin miktarı ile fazla çalışma, hafta tatili ile ulusal ... ve genel tatil ücreti alacaklarının ispatı ve hesaplanması noktalarında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 371 ... maddesi, 4857 sayılı İş Kanunu'nun 17, 32, 41, 44, 46, 47 ve 63 üncü maddeleri ile 120 nci maddesi atfıyla hâlen yürürlükte olan mülga 1475 sayılı İş Kanunu'nun 14 üncü maddesi.
3. Değerlendirme
1. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalı vekilinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2. Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. Ücret bordrolarına ilişkin kurallar burada da geçerlidir. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp kanıtlanmadıkça imzalı bordroda görünen fazla çalışma alacağının ödendiği varsayılır.
3. Fazla çalışmanın ispatı konusunda işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları delil niteliğindedir. Ancak, fazla çalışmanın yazılı belgelerle kanıtlanamaması durumunda tarafların, tanık beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada göz önüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla çalışma olup olmadığı araştırılmalıdır.
4. İmzalı ücret bordrolarında fazla çalışma ücreti ödendiği anlaşılıyorsa işçi tarafından gerçekte daha fazla çalışma yaptığının ileri sürülmesi mümkün değildir. Ancak, işçinin fazla çalışma alacağının daha fazla olduğu yönündeki ihtirazı kaydının bulunması hâlinde, bordroda görünenden daha fazla çalışmanın ispatı her türlü delille yapılabilir. Bordroların imzalı ve ihtirazi kayıtsız olması durumunda, işçinin bordroda belirtilenden daha fazla çalışmayı yazılı belge ile kanıtlaması gerekir. İşçiye bordro imzalatılmadığı hâlde, fazla çalışma ücreti tahakkuklarını da içeren her ay değişik miktarlarda ücret ödemelerinin banka kanalıyla yapılması durumunda ise işçinin ihtirazı kayıt ileri sürmesi beklenemeyeceğinden, ödenenin üzerinde fazla çalışma yapıldığının her türlü delil ile ispatı mümkündür.
5. Fazla çalışmanın yazılı delil ya da tanıkla ispatı imkân dâhilindedir. İşyerinde çalışma düzenini bilmeyen ve bilmesi mümkün olmayan tanıkların anlatımlarına değer verilemez.
6. Çalışma sürelerinin ispatı noktasında işverene karşı dava açan tanıkların beyanlarına ihtiyatla yaklaşılması gerekir. Fazla çalışma, hafta ve genel tatili alacaklarının ispatında salt davacı ile menfaat birliği içinde olan tanık beyanlarıyla sonuca gidilemez. Bununla birlikte yan delil ya da olgularla desteklenmesi durumunda davalıya karşı davası olan tanık beyanlarına itibar edilmelidir. Bu çerçevede; işin ve işyerinin özellikleri, davalı tanıklarının anlatımları, iş müfettişinin düzenlediği tutanak veya raporlar ve aynı çalışma dönemi ile ilgili olarak söz konusu alacakların varlığına ilişkin kesinleşmiş mahkeme kararları gibi hususlar yan delil ya da olgular olarak değerlendirilebilir.
7. Somut olayda, Bölge Adliye Mahkemesince hükme esas alınan bilirkişi raporunda davacı tanık beyanlarına göre 1 saat ara dinlenme ile davacının günlük 11 saat çalıştığı, buna göre haftalık 21 saat fazla çalışma yaptığı kabul edilerek hesaplama yapılmıştır. Davacı tanıkları davacının 08.00-19.00 saatleri arasında çalıştığını beyan etmiş ve devamında bir davacı tanığı bazı zamanlarda bu saatlerin dışında çalışma olduğunu belirtirken diğer davacı tanığı çoğu zaman bu saatlerin üzerinde çalışma olduğunu beyan etmiştir. Davacı tanık beyanlarına göre davacının saat 19.00'dan sonra çalışması bulunduğuna dair netlik bulunmamaktadır. Dosya içeriğindeki bilgi ve belgeler ile tanık beyanları dikkate alındığında davacının çalışma saatlerinin 08.00-19.00 arasında olduğunun kabulünün dosya kapsamına daha uygun düşeceği anlaşılmaktadır. Hâl böyle olunca davacının 08.00-19.00 saatleri arasında çalıştığı, buna göre haftalık 15 saat fazla çalışma yaptığının kabulü ile fazla çalışma alacağının hüküm altına alınması gerekli iken yazılı şekilde sonuca gidilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine,
Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
25.04.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.