"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/3569 E., 2022/3853 K.
KARAR : İstinaf başvurularının kabulü ile davanın reddi
İLK DERECE MAHKEMESİ : ... 1. ... Mahkemesi
SAYISI : 2021/299 E., 2022/236 K.
Taraflar arasındaki yetki tespitine itiraz davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalılar vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurularının kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve esas hakkında yeniden hüküm kurulmak suretiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; ... Gıda ... Sendikasının diğer davalı ... Bakanlığına başvurarak müvekkili ... Lezita Gıda San. AŞ (... AŞ) ve bağlı (02 No.lu işkolunda faaliyet gösteren) işyerlerinde 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu ... Sözleşmesi Kanunu’nun (6356 sayılı Kanun) 42 nci maddesine göre üye çoğunluğunu sağladığı ve yetkili Sendika olduğuna dair 03.08.2021 tarih ve 24402 sayılı yazının müvekkiline 07.08.2021 tarihinde tebliğ edildiğini, Bakanlık tespitinin yanlış olduğunu, davalı Sendikanın çoğunluğu sağlamadığını, müvekkili Şirket bünyesinde gıda işkolunda faaliyet gösteren 38 adet işyeri bulunduğunu, Bakanlık tarafından yapılan 03.08.2021 tarihli tespitte, aynı işkolunda ve işletme bünyesinde çalışan toplam işçi sayısının dikkate alınmadığını, toplam çalışan sayısının doğru yansıtılmadığını, Sendikanın yetkili olduğu sonucuna yanlış bir şekilde varıldığını, Sendikanın yapmış olduğu başvuru tarihinde ... AŞ bağlı (02 No.lu işkolunda faaliyet gösteren) işyerlerinde toplam 3.177 işçi çalıştığını, bu sayının yüzde kırkı dikkate alındığında Sendikanın yetkili olabilmesi için üye sayısının en az 1.271 olması gerektiğini ancak Bakanlığın tebliğ yazısında sendikaya üye işçi sayısının 1.166 olduğunun belirtildiğini, bu sayının müvekkili Şirketin sadece ..., ..., Karabük ve ...'da yer alan dört işyerinde çalışan işçi sayısı dikkate alınmak suretiyle tespit edildiğini, halbuki müvekkili Şirketin aynı işkolunda faaliyet gösteren 38 adet işyeri bulunduğunu belirterek ve dilekçesinde yazılı diğer sebeplerle olumlu yetki tespitinin iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
1. Davalı ... Gıda ... Sendikası vekili cevap dilekçesinde; öncelikle yetki itirazında bulunduklarını, davanın yasal 6 ... günlük süre içerisinde açılmadığını, dava dilekçesinin dava açılmadan önce görevli makama kaydettirilmediğini, bu nedenle de davanın reddinin gerektiğini, davacının dava dilekçesinde ekli sunduğu Şirketlerin ... kodlarının davacı işverenliğin bildirimiyle tescil edildiğini, davacının kendi beyanı ve resmî bildirgeleri ile farklı işkollarında tescil ettirdiği işyerleri de dâhil olarak tüm işyerlerinin gıda işkolunda olduğunu ve dikkate alınması gereken 38 ayrı işyerinin olduğunu iddia ettiğini, bu iddianın iyiniyet kurallarına aykırı olduğu gibi kabul edilebilir de olmadığını, ... kodlarının uluslararası bir kodlama sistemi olduğunu, davacının da saydığı ve listesini verdiği 38 işyerini beyan ve tescil ederken çoğunluğunu 02 No.lu gıda sanayi işkolu dışındaki işkollarında beyan ve tescil ettirdiğini, davacının daha sonra yetki davası ile karşılaştığında bu beyan ve tescillerini yok sayarak sayılan işyerlerinin gıda sanayi işkolunda olduğunun iddia edilemeyeceğini belirterek ve dilekçesinde yazılı diğer sebeplerle davanın reddini talep etmiştir.
2. Davalı ... vekili cevap dilekçesinde; 6356 sayılı Kanun'un 41 inci maddesi gereğince işçi sendikası, işveren sendikası veya sendika üyesi olmayan işveren tarafından yapılan yetki tespit başvuruları karşılanırken, işverenler tarafından Sosyal Güvenlik Kurumuna (SGK) yapılan işyerlerine ilişkin tescil ve işçi bildirimlerinin esas alındığını, Genel Müdürlükçe kurulu Sendika Yetki Sistemine, SGK kayıtlarından otomasyon sistemiyle yansıyan bilgiler doğrultusunda işlem yapıldığını, ... Gıda ... Sendikasının ... AŞ unvanlı işyeri için yapmış olduğu yetki tespit başvurusunun 30.07.2021 tarihinde kendilerine ulaştığını, işverenin SGK'ya yaptığı tesciller vasıtasıyla yetki tespit düzeyi, işyerinin hangi işkolunda bulunduğu ve işyerinde çalışan işçi sayısı, işçilerin e-Devlet üzerinden yapmış olduğu sendika üyelik ve üyelikten çekilme işlemleri ile de işyerinde çalışan sendikalı işçi sayısına ulaşıldığını, sisteme yansıyan bilgilere göre davacı işverene ait yetki tespiti için başvuran Sendika ile aynı işkolunda bulunan 4 işyeri bulunduğunu ve bu bağlamda işletme düzeyinde yetki tespit işlemi yapıldığını, işyerlerinde başvuru tarihi itibarıyla 2.595 işçi çalışmakta olup 1.166 işçinin yetki
tespiti için başvuran Sendikaya üye olduğunu, bu doğrultuda olumlu yetki tespiti verildiğini, yetki tespitine dâhil edilmeyen gıda sanayi işkolunda başka bir işyerine rastlanmadığını, bu nedenle gıda sanayi işkolunda bulunan 4 işyerinin işletmeye dâhil edildiğini belirterek ve dilekçesinde yazılı diğer sebeplerle davanın reddini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile somut olayda Bakanlığın sadece davacının işyerlerinden 4 tanesinin aynı işkolunda olduğunu kabul ederek bunları yetki tespitinde baz aldığı, davacının bu 4 işyeri dışında da aynı işletmeye bağlı işyerleri bulunduğu gözetildiğinde bunların dikkate alınmamasının 6356 sayılı Kanun'un 41 inci maddesinin ikinci fıkrasına açıkça aykırı olduğu, 6356 sayılı Kanun'un 34 üncü maddesinin ikinci fıkrası gereğince aynı işverenin birden fazla işyeri bulunması hâlinde işyerlerinde işletme toplu ... sözleşmesi yapılmasının zorunlu olduğu, işletmedeki aynı işkolunda yer alan işyerleri için işletme toplu ... sözleşmesi yapılması ve yetki kararının buna göre düzenlenmesi gerektiği, işletme toplu ... sözleşmesi yapılırken işletmeye dâhil olan tüm işyerlerinin hesaba katılması gerektiği, Bakanlığın tespit yaparken davalının yetkisi bulunmayan işkollarında çalışan gemicilik işkoluna ait işyerini de hesaba kattığı, halbuki davacının 37 işyeri bulunmakta olup esasen gıda sanayi işkolunda bulunmaması gereken gemicilik işi dahi hesaba katılmışken işletmenin diğer işyerlerinin hesaba katılmamasının mantıklı bir açıklaması bulunmadığı, bazı işletmelerin dışlanmasının mantıklı izahı olmadığı, işkollarının hatalı tespit edildiğine yönelik itirazların davanın konusu dışında olduğu, bu nedenle bu yöne dair itirazların incelenmesinin mümkün olmadığı, Bakanlıkça Sendikanın bağlı bulunduğu işkollarına bağlı işyerleri dışlanarak yapılan tespitin doğru olmadığı, eğer tespit işkollarına göre yapılacaksa işkollarına bağlı işyerlerinin hesap dışında tutulmasının bir izahı bulunmadığı, her ne kadar bilirkişi raporunda değinildiği gibi bu işyerleri de hasaba dâhil edildiğinde durumun değişmeyeceği iddia edilebilir ise de itiraz ve örgütlenme hakkının buna göre kullanılması gerektiği varsayımına dayalı olarak bu hesabın yapılmasının mümkün olmadığı, keza kanun hükmü gereği davacı işyerinde işletme toplu ... sözleşmesi yapılmasının kanuni bir zorunluluk olduğu, işletme sözleşmesi için ise işyerlerinin bir bütün olarak dikkate alınacağı, bunun ise dava sırasında yapılacak hesaplamalarla değil Bakanlıkça yapılan tespitte açıkça ortaya konulması gerektiği, hesap sonucu kadar hesap tarzının da önem taşıdığı, mahkeme veya bilirkişinin Bakanlık yerine geçip bu hesabı yapamayacağı, mahkemenin hangi hesap tarzının benimseneceği yönünde kendisini kurum yerine koyup kanunda kendisine verilen bir yetkiyi kullanamayacağı, sadece denetimle yetkili olduğu, yetki tespiti kararının denetime açık, tutarlı ve gerekçeli olması gerektiği, neye göre tespit yapıldığının anlaşılamaması hâlinde kararın denetimi mümkün olmayacağından usulüne uygun bir yetki tespiti olmadığı, yetki tespiti kararının doğru bir hesap tarzına dayanmadığı, yetki tespiti kararının tutarlı olmadığı, zira aynı işkolundaki yetkiye dâhil işkoluna giren işyerlerinin dahi dışlandığı, tüm işyerlerinin dikkate alınarak hesaplama yapılması gerektiği, aksi hâlde işletme toplu ... sözleşmesinden bahsedilemeyeceği, davalılarca sistemdeki kayıtlara itibar edilmesi gerektiği iddia edilmişse de tutulan kayıtlarda davacının aynı işkolunda yer almayan başka işkollarına bağlı işyerlerinin de bulunduğu sadece davalı Sendikanın bağlı bulunduğu işyerlerinin dikkate alınarak yapılan yetki tespitinin usulsüz olacağı gerekçesiyle davanın kabulü ile yetki tespitinin iptaline karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuşlardır.
B. İstinaf Sebepleri
1. Davalı ... Gıda ... Sendikası vekili istinaf dilekçesinde; sendikaların kurulu bulundukları işkolunda işyeri bilgilerini ... tarafından ayda bir güncellenmekte olan e-Devlet bilgilendirme kapısından aldığını, bu bilgilendirme kapısından gelen bilgilerin işkolu ile sınırlı olduğunu, başka işkollarında faaliyet gösteren işyeri bilgilerini müvekkili Sendikanın göremediğini, bir işverenin birden fazla işyeri varsa bu işyerleri ... kodlaması ile farklı bir işkolu üzerinden sicil numarası almış ise bu işyerlerini müvekkili Sendikanın göremediğini, bunun sonucu olarak da işletmeye dâhil olup olmadığı tartışmalı olan bu farklı ... kodu ile kodlanmış işyerlerinin yargılamada müvekkilinin karşısına tam bir sürpriz olarak çıktığını, işçinin çalıştığı işyerinin ... kodlaması ile bağlı olarak e-Devlet üzerinden sendika üyeliği gerçekleştirmeye kalktığında, ... kodu ile ilgili işkolunda kurulu sendikaları görebildiğini, sistemi zorlayıp diğer sendikalara üyelik yapılsa bile bu üyeliğin geçersiz üyelik olduğunu ve dikkate alınmadığını, ... kodlamasının işyerinin açılması esnasında tamamen işverenin inisiyatifi ile gerçekleştiğini, bu işleme kimsenin müdahale edemediğini, bu davada olduğu gibi müvekkili Sendikanın, işverenin ... kodlaması oyunu sebebiyle 37 işyerinden sadece 4 tanesini gördüğünü ve hedefinde de doğal olarak sadece bu işyerlerinin olduğunu, bu 4 işyeri dışındaki işyerlerini bir şekilde tespit etse bile üyelik yapılamadığını, Mahkeme kararında Bakanlık kararlarının denetime elverişli olmadığından bahsedildiğini, yüksek yargı uygulamalarında buna yönelik bir içtihat olmadığı gibi doktrinde de bu yönde bir akademik düşünceye rastlayamadıklarını, Bakanlığın yaptığı tespit işlemi ile ilgili evrak ve dayanağı e-Devlet üyelik bilgilerinin dosyaya getirtildiğini, böyle bir durumun söz konusu olmadığını, aynı bölümde yazılan gerekçeden Mahkeme tarafından Bakanlıkça yapılan tespit kararları için Bakanlık yerine geçilerek hesaplama yapılamayacağı gerekçesinin anlaşılamadığını, Mahkeme tarafından mevcut uyuşmazlıkta çoğunluk tespitine konu edilmesi gereken tüm işyerleri ve işçiler belirlenerek sonuca göre karar verilmesi gerektiğini, Mahkemece çoğunluk tespit kararı ile ilgili olarak yerindelik denetimi yapılması gerektiğini, yani mahkemenin görevinin Bakanlık kararını incelemek, denetime açık mı değil mi bakmak, denetime açık değilse davayı kabul edip yetki tespit işlemini iptal etmek olmadığını, aksine Mahkemenin görevinin işin esasına girmek, toplam işçi sayısını ve sendika üye sayısını belirlemek, işletmede %40 çoğunluk varsa davayı reddetmek, çoğunluk yoksa davayı kabul ile yetki tespit işlemini iptal etmekten ibaret olduğunu, gerek dosyaya getirtilen Bakanlık prosedür dosyası içeriğinde ve gerekse Bakanlık tarafından müvekkile açılan bilgi ekranında (hâlen) 4 işyerinden başka bir işyeri görünmediğini, Mahkeme kararında gemicilik işinden bahsedildiğini, ortada bir yanlış anlama olduğunu, ... kodları incelendiğinde 9 işyerinin 5210 ... kodu aldığını, bu kodlu işyerlerinin de 16 No.lu işkolunda kurulu depolar olduğunu, yani davacı işverenin gemicilik diye bir işyeri olmayıp bu işyerlerinin depolardan oluştuğunu, sağlıklı ve adil bir karara ulaşmak için dosya içeriğinin iyi anlaşılması gerektiğini, maalesef bunun olmadığını belirterek ve dilekçesinde yazılı diğer sebeplerle kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
2. Davalı ... vekili istinaf dilekçesinde; 6356 sayılı Kanun'un 41 inci maddesi gereğince yapılan yetki tespit başvuruları karşılanırken işverenler tarafından SGK'ya yapılan işyerlerine ilişkin tescil ve işçi bildirimlerinin esas alındığını, SGK kayıtlarından otomasyon sistemine yansıyan bilgiler doğrultusunda işlem yapıldığını, sisteme yansıyan bilgilere göre davacı işverene ait yetki tespiti için başvuran Sendika ile aynı işkolunda bulunan 4 işyeri bulunduğunu, bu bağlamda işletme düzeyinde yetki tespit işlemi yapıldığını, işyerlerinde başvuru tarihi itibarıyla 2.595 işçi çalışmakta olup 1.166 işçinin yetki tespiti için başvuran sendikaya üye olduğunu, bu doğrultuda
sendikaya olumlu yetki tespiti verildiğini belirterek ve dilekçesinde yazılı diğer sebeplerle kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile somut uyuşmazlıkta, Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığının 27.04.2016 tarih ve 11313 sayılı olumlu yetki tespiti kararı ile davacı işverene ait olan ve ticaret, büro, eğitim ve ... sanatlar işkolunda yer alan 4 işyerinden oluşan işletmede davalı Sendikanın yarıdan fazla çoğunluğu sağladığının belirlendiği, başvuru tarihi itibarıyla işçi çalışmadığı ve buna göre işyeri niteliğini haiz olmadığı anlaşılan (1128226) ve (1080715) sicil numaralı birimlerin yetki tespit kararında belirtilmesi hatalı ise de bu husus sonuca etkili olmadığından, diğer 2 işyeri esas alınarak temyiz itirazlarının değerlendirildiği, davacı işverenin temel itirazının tespite esas alınan işyerlerinin esasen farklı işkolunda yer aldığına ilişkin olduğu, dosya içeriğine göre yetki tespitine esas alınan işyerlerinin ticaret, büro, eğitim ve ... sanatlar işkolunda kayıtlı olduğunun görüldüğü, diğer taraftan yetki tespitinden önce işyerlerinin işkoluna dair bir itiraz ve başkaca bir tespit talebinin de söz konusu olmadığı, bununla birlikte işveren tarafından yetki tespit başvuru tarihinden sonra işkolu tespit talebinde bulunulduğu ve bunun üzerine Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığının 01.07.2016 tarihli Resmî Gazete'de yayımlanan 2016/30 sayılı işkolu tespit kararı ile yetki tespit konusu işyerlerinden (1035224) sicil numaralı işyerinin avcılık, balıkçılık, tarım ve ormancılık işkolunda yer aldığının tespit edildiği, bu işkolu tespit kararının iptali için açılan davanın reddedildiği ve kararın onandığı, Bölge Adliye Mahkemesi tarafından tespit konusu işyerlerinin avcılık, balıkçılık, tarım ve ormancılık işkolunda yer aldığı gerekçesiyle yetki tespitinin iptaline karar verilmiş ise de ulaşılan sonucun isabetli olmadığı, inceleme konusu davada işveren tarafından ileri sürülen işkolu itirazının, yukarıda belirtilen açık düzenleme gereği mevcut yetki uyuşmazlığında ileri sürülemeyecği ve bu talebin ancak bir sonraki dönem için geçerli olabileceği, hukuk devleti kavramı çerçevesinde hukuki belirlilik ve hukuki öngörülebilirlik ilkeleri nazara alındığında, uyuşmazlığın yetki tespiti için başvuru tarihindeki hukuki duruma göre değerlendirilmesi gerektiği, nitekim işçi sendikasının Bakanlık kayıtlarına güvenerek örgütlenme faaliyetini yürüttüğü ve çoğunluk tespitine dair talepte bulunduğu gözetildiğinde, yetki tespit başvuru tarihinden sonra ileri sürülen işkolu itirazının dikkate alınmasının yukarıda belirtilen ilkelere aykırılık teşkil edeceği, davacı tarafından yetki tespitinin iptalini gerektirecek başkaca bir hususun da kanıtlanamadığı gerekçesiyle davalılar vekillerinin istinaf başvurularının kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve esas hakkında yeniden hüküm kurulmak suretiyle davanın reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz başvurusunda bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde; İlk Derece Mahkemesinin netice itibarıyla isabetli olan kararını ortadan kaldıran Bölge Adliye Mahkemesince, Mahkeme kararının gerekçesiz ve neden-sonuç ilişkisi kurulmadan ortadan kaldırılması, temel itirazlarının hatalı tespiti ve zincirleme şekilde hatalı karar verilmesinin, usul, esas, kanun ve hakkaniyete ağır aykırılık teşkil ettiğini, Bölge Adliye Mahkemesi kararının ağır hatalı olduğunu, kararın dosya ile alakasının bile olmadığının ortada olduğunu, maddi olgular ile hüküm arasında hukuksal, nedensel ve mantıksal bir bağ bulunmadığını, hangi kararın gerekçesi olduğunun açık ve net bir şekilde anlaşılmadığını, temel itirazlarının işkolu itirazı olmadığını, işyerinin tekliği ve bütünlüğüne ilişkin itirazın işkolu itirazı anlamına gelmediğini, Bölge Adliye Mahkemesinin dava dosyası ile ilgisiz maddi olgulara yer verdiğini, yanlış delillere hatalı şekilde gerekçesinde yer verdiğini, Bölge Adliye Mahkemesinin hukuki dinlenilme haklarını ihlal ettiğini, silahların eşitliği ilkesine aykırı davrandığını, somut olayda maddi vakıanın dava dosyası ile alakasız olduğunu, hangi delil ile ilişkilendirildiğinin açıklanmadığını ve tartışılmadığını, hükmün kendi içinde çelişkili, tutarsız, anlaşılmaz olduğunu, zira davanın 03.08.2021 tarihli ve 24402 sayılı yetki tespit işleminin iptali ile davalı Sendikanın işyerinde yeterli ve gerekli çoğunluğu sağlamadığının tespitinden ibaret olduğunu, 27.04.2016 tarih ve 11313 sayılı yetki tespit kararının müvekkili Şirket ile bir ilgisinin bulunmadığını, müvekkili Şirketin temel itirazının işyerinin tekliği ve bütünlüğüne ilişkin olduğunu, tüm bu bağlı birimlerle birlikte müvekkil Şirketin 02 No.lu gıda sanayi işkoluna kayıtlı olduğunu, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının 01.07.2016 tarihli Resmî Gazete'de yayımlanan 2016/30 sayılı işkolu tespit kararının da müvekkili Şirket ile bir ilgisinin bulunmadığını, kendileri de bölge adliye mahkemesi olmasına rağmen, Bölge Adliye Mahkemesi tarafından verilen yetki tespitinin iptali kararının isabetli olmadığı, diğer 2 işyeri ile ilgili temyiz itirazlarının dikkate alınmadığının yazıldığını, bu denli çelişkili, açık ve anlaşılır olmayan, hangi dava dosyası ile ilgili olduğu belirsiz olan, dolayısıyla gerekçesi olmayan kararın ortadan kaldırılması ve iadesi gerektiğini, müvekkilinin temel itirazının işkolu itirazı olmadığını, işyerinin amaç - hukuki - yönetimde birlik çerçevesinde tekliği ve birliğine yönelik itirazlarının işkolu itirazı anlamına gelmediğini, uygulamada SGK'nın asıl ... - yardımcı ... ya da işyerine bağlı yer ayrımı yapmaksızın özellikle fiziki olarak ayrı yerler için işverenleri ayrı bildirim yapmaya zorladığını ve bu yerler için ayrı ayrı tescil yapıldığını, her bir yer için işverenin, ayrı faaliyet konusu bildirmek zorunda bırakıldığından ayrı işyerleri olarak tescil edildiğini, müvekkili Şirketin kayıtlı 37 adet biriminin amaçta birlik, yönetimde birlik ve hukuki birlik kriterlerine göre ... bir işyeri olduğunu, İlk Derece Mahkemesinin de bu bütünlüğe işaret ederek hesabın yapılması gerektiğini dile getirdiğini, müvekkili Şirketin, piliç eti üretimi için ihtiyaç duyduğu etlik piliçleri (broiler) kendisinin ürettiğini, damızlık çiftliklerinin, yem fabrikalarının, kuluçkahanelerin hepsinin ... bir teknik amaca hizmet ettiğini, onun da piliç eti ve piliç etinden imal edilen ileri işlem ürünleri olduğunu, müvekkili Şirketin tavuk çiftliklerinde yetiştirilen canlı tavukların, civcivlerin piyasada başka bir şirkete satılmadığını, asıl mal ve hizmetin canlı hayvan satışı veya kuluçkalık yumurta satışı olmadığını, üretimin nihai amacının sofraya sunulacak gıdanın yani piliç etinin üretimi olup tüm birimlerin koordineli ve nihai amaca yönelik ... elden yönetildiğini, müvekkili Şirketin, Ticaret Sicili Gazetesi'nde ilan edilen 37 birimini Sendikanın bilmediği ve örgütlenemeyeceği, hukuki belirlilik ve öngörülebilirlik ilkesini zedeleyeceği kanaatlerinin hatalı olduğunu, davalı Sendikanın ve davalı Bakanlığın müvekkili Şirketin evvelce Ticaret Sicili Gazetesi'nde ilan edilen birimlerinden haberdar olmadığını iddia edemeyeceğini, 37 birimi bilmesine rağmen kolaya kaçarak işyerinin tekliği ve bütünlüğünü gözetmeden örgütlenen Sendikanın, diğer davalı Bakanlığın hatalı vermiş olduğu yetki belgesinin iptalinden sonra müvekkili Şirkete kötüniyetli damgası vurmasını kabul etmediklerini, davalı Sendikanın çoğunluğu sağlayamadığının ortada olduğunu, dolayısıyla davalı Bakanlığın işleminin iptalinin isabetli olduğunu, müvekkiline ait işyerlerine dair verilen işkolu tespit kararının iptaline ilişkin ... 2. ... Mahkemesinin 2022/5 Esas sayılı dosyasının bekletici mesele yapılmasının usuli gereklilik olduğunu, Prof. Dr. Haluk Hadi Sümer ile Prof. Dr. Mehmet Akan'ın bilimsel uzman görüşünün bilirkişiye ulaştırılmasına rağmen bilirkişi tarafından değerlendirilmediğini, nitekim uzman görüşünün, ... insan kaynakları uzmanı tarafından sunulan bilirkişi raporu ile çelişki içerisinde olduğunu, ortada ... bir işyeri ve ona bağlı yer mi, birden fazla işyeri mi olduğu, birden fazla işyeri mevcut ise bunun toplu ... hukuku anlamında aynı işkolunda yer alan işyerlerinden oluşan bir işletme mi olduğu, eğer işletme söz konusu ise bunun merkezinin neresi olduğu ortaya konulduktan sonra iptali istenen yetki tespiti hakkında değerlendirme yapılması gerektiğini, Yargıtay kararları uyarınca üçlü bir bilirkişi heyeti oluşturularak keşif yapılması ve rapor hazırlanması gerektiğini belirterek ve dilekçesinde yazılı diğer sebeplerle Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozularak ortadan kaldırılması istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, 6356 sayılı Kanun'un 41 inci ve devamı maddeleri kapsamında yetki tespitine itiraz istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 2709 sayılı ... Cumhuriyeti Anayasası’nın (Anayasa) 141 inci maddesinin üçüncü fıkrasında, “Bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli yazılır.” hükmü bulunmaktadır. Bu hüküm ile gerekçenin önemi Anayasa düzeyinde vurgulanmış olup gerekçe ve hüküm birbirine sıkı sıkıya bağlıdır.
2. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 359 uncu maddesinde bir bölge adliye mahkemesi kararının hangi hususları kapsaması gerektiği açıklanmıştır. Maddenin birinci fıkrasının (e) alt bendine göre karar; taraflar arasında uyuşmazlık konusu olan veya olmayan hususlarla bunlara ilişkin delillerin tartışmasını, ret ve üstün tutma sebeplerini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde içermelidir.
3. 07.....1976 tarihli ve 1976/3-4 Esas, 1976/3 Karar sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde de “Gerekçenin ilgili bilgi ve belgelerin isabetle takdir edildiğini gösterir biçimde geçerli ve yasal olması aranmalıdır. Gerekçenin bu niteliği yasa koyucunun amacına uygun olduğu gibi, kararı aydınlatmak, keyfiliği önlemek ve tarafları tatmin etmek niteliği de tartışma götürmez bir gerçektir.” şeklindeki açıklamaya yer verilmiştir.
3. Değerlendirme
1. Yukarıda belirtilen ilgili hukuk uyarınca bir mahkeme kararında; tarafların iddia ve savunmalarının özetlerinin, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususların, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delillerin, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesinin, sabit görülen vakıalarla, bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebeplerin şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir. Bu kısım, hükmün gerekçe bölümüdür.
2. “Gerekçe, hâkimin tespit etmiş olduğu (sabit gördüğü) maddî vakıalar ile hüküm fıkrası (sonucu) arasında bir köprü görevi yapar. Gerekçe bölümünde, sabit görülen vakıalardan çıkarılan sonuç ve hukukî sebep (veya sebepler), başka bir deyimle, hükmün dayandığı hukukî esaslar açıklanır. ... Hâkim, tarafların kendisine sundukları ve (tahkikat sonucunda ) sabit gördüğü maddî vakıaların hukukî niteliğini (hukukî sebepleri) kendiliğinden (resen) araştırıp (m.33) bularak, hükmünü dayandırdığı hukuk kurallarını ve bunun nedenlerini gerekçede açıklar. Hâkim, gerekçe sayesinde verdiği hükmün doğru olup olmadığını, yani kendi kendini denetler. İstinaf mahkemesi ve Yargıtay da, bir hükmün hukuka uygun olup olmadığını ancak gerekçe sayesinde denetleyebilir. ...Bir hüküm, ne kadar haklı olursa olsun, gerekçesiz ise tarafları doyurmaz. ... Hukukî dinlenilme hakkı, mahkemenin, tarafların açıklamalarını dikkate alarak değerlendirmesini ve kararların somut ve açık olarak gerekçelendirilmesini de içerir.” (Baki Kuru, Medeni Usul Hukuku El Kitabı, C.I, ..., İkinci Baskı, 2021, s.890-892)
3. Kanunun aradığı anlamda oluşturulacak kararların hüküm fıkralarının açık, anlaşılır, çelişkisiz, uygulanabilir olmasının gerekliliği kadar; kararın gerekçesinin de sonucu ile tam bir uyum içinde o davaya konu maddi olguların mahkemece nasıl nitelendirildiğini, kurulan hükmün hangi nedenlere ve hukuksal düzenlemelere dayandırıldığını ortaya koyacak; kısaca maddi olgular ile hüküm arasındaki mantıksal bağlantıyı gösterecek nitelikte olması gerekir.
4. Zira tarafların o dava yönünden, hukuk düzenince hangi nedenle haklı veya haksız görüldüklerini anlayıp değerlendirebilmeleri ve Yargıtayın hukuka uygunluk denetimini yapabilmesi için ortada usulüne uygun şekilde oluşturulmuş, hükmün hangi nedenle o içerik ve kapsamda verildiğini ayrıntılarıyla gösteren, ifadeleri özenle seçilmiş ve kuşkuya yer vermeyecek açıklıkta bir gerekçe bölümünün ve buna uyumlu hüküm fıkralarının bulunması zorunludur.
5. Mahkeme kararlarının taraflar, bazen de ilgili olabilecekleri başka hukuki ihtilaflar yönünden etkili ve bağlayıcı kabul edilebilmeleri, başka bir dava yönünden kesin hüküm, kesin veya güçlü delil oluşturup oluşturamayacağı gibi hukuksal değerlendirmeler de bu kararların yukarıda açıklanan nitelikte bir gerekçeyi içermesiyle mümkündür.
6. Gerekçeye ilişkin hükümler, kamu düzeni ile ilgili olup gözetilmesi kanun ile hâkime yükletilmiş bir ödevdir. Aksine düşünce ve uygulama, gerek yargı erki ile hâkimin gerek mahkeme kararlarının her türlü düşünceden uzak, saygın ve güvenilir olması ilkesi ile de bağdaşmaz.
7. Somut olayda; Bölge Adliye Mahkemesince, Anayasa'nın ve 6100 sayılı Kanun’un aradığı anlamda bir gerekçe oluşturulmadan karar verildiği, kararın, hangi sebep ya da sebeplerle verildiğine ilişkin açıklamanın dosya içeriği ile örtüşmediği görülmüştür.
Nitekim inceleme konusu dava, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının 03.08.2021 tarih ve 24402 sayılı yetki tespit kararının iptali istemine ilişkin olmasına karşın, Bölge Adliye Mahkemesi kararının gerekçesinde farklı tarih ve sayıdaki yetki tespit kararı ile dosya kapsamıyla ilgisi olmayan işyeri sicil numaraları ve işkolu tespit kararına ilişkin açıklamalara yer verildiği görülmektedir.
8. Bu durumda Mahkemece yapılacak ..., yukarıda açıklanan yasal düzenlemeler ve ilkeler gözetilerek anlaşılabilir ve denetlenebilir nitelikte gerekçe içeren bir karar vermek olmalıdır.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının usulden BOZULMASINA,
Bozma sebebine göre davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına,
Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine,
Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
24.03.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.