Logo

9. Hukuk Dairesi2024/10136 E. 2024/13613 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacının yurt dışında çalışan bir işçi olarak açtığı işçilik alacakları davasında, uygulanacak hukuk ve zamanaşımı sürelerinin belirlenmesi.

Gerekçe ve Sonuç: Davacının mutad işyerinin yurt dışında olması sebebiyle uyuşmazlığa Rusya hukukunun uygulanması gerektiği, dava tarihi itibarıyla Rusya Federasyonu İş Kanunu'na göre 3 aylık zamanaşımı süresinin dolduğu ve davalı tarafça da usulüne uygun zamanaşımı def'inde bulunulduğu gözetilerek, ilk derece mahkemesi kararındaki "hak düşürücü süre" ifadesi düzeltilerek davanın reddine karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :İş Mahkemesi

KARAR : Davanın reddi

Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen alacak davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi kararının kaldırılmasına ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın reddine karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildi.

Davacı vekili tarafından temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılmasının istenilmesi üzerine, işin duruşmaya tâbi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 15.10.2024 Salı günü tayin edilerek taraflara tebligat gönderilmiştir.

Duruşma günü davacı vekili Avukat... ile davalı ... AŞ vekili Avukat..., davalı ... vekili Avukat ... geldiler.

Duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verildi.

Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; davacının davalı ... AŞ'ye bağlı grup şirketi olarak Rusya'da faaliyet gösteren diğer davalı Şirket nezdinde 14.10.2002-10.02.2016 tarihleri arasında sıva ustası olarak çalıştığını, çalışma süresi boyunca ek çalışma talimatları gereği saat 22.00'ye kadar çalıştırıldığını ve yasal çalışma saatleri dışında fazla çalışma yaptığını, ayda sadece iki kez hafta tatili kullanabildiğini, ulusal bayram ve genel tatil günlerinde çalışmaya devam ettiğini, davalıların talimatı ile 2009 yılı öncesine ait ücret bordrolarını imzalamak zorunda kaldığını, ancak bordroların gerçeği yansıtmadığını, düşük ücret üzerinden düzenlendiğini, işverence ücret dışında barınma, üç öğün yemek, nakdi servis yardımı, nakdi iletişim yardımı şeklinde ücrete ilave ödemeler yapıldığını, iş sözleşmesinin son iki aylık ücreti ödenmeden haksız ve bildirimsiz olarak feshedildiğini ileri sürerek kıdem ve ihbar tazminatları, ödenmeyen 2016 yılı Ocak ve Şubat ayları ücretleri, fazla çalışma ücreti, hafta tatili ücreti, ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

1. Davalı ... AŞ vekili cevap dilekçesinde; talep konusu alacakların zamanaşımına uğradığını, davacının, müvekkili Şirket işçisi olmadığı için husumet itirazında bulunduklarını, davacının işvereni olmadıkları için sunabilecekleri herhangi bir belge bulunmadığını, kaldı ki müvekkilinin 2008 yılında kurulduğunu ve davacının iddia ettiği hizmet süresinden sorumlu tutulmalarının mümkün olmadığını, doğru hasmın tespit edilerek davanın yöneltilmesi gerektiğini, yurt dışında çalışan işçilerin çalıştıkları ülkenin koruyucu hükümlerinden faydalandıklarını, Türk hukukunun sağladığı olanaklardan istifade etmelerinin hukuka aykırı olduğunu, yetki itirazında bulunduklarını, davacının iddia ettiği çalışma dönemindeki sigortalılık durumunun araştırılması gerektiğini savunarak davanın reddini istemiştir.

2. Davalı ... (......) vekili cevap dilekçesinde; talep konusu alacakların zamanaşımına uğradığını, davacının, müvekkili Şirket işçisi olmadığı için husumet itirazında bulunduklarını, iddia edilen çalışma döneminde davacının hangi Şirket nezdinde çalıştığı, çalışmasının yurt dışında geçip geçmediğinin belli olmadığını, müvekkili Şirket yapılanması içerisinde davacı adına herhangi bir kayda rastlanmadığını, müvekkili Şirketin yurt dışında kurulduğunu ve faaliyetlerini de yurt dışında sürdürdüğünü, uyuşmazlığa davacının çalıştığı ülke hukukunun uygulanması gerektiğini, davacı ile diğer davalı ile yahut dava konusu ile arasında hiçbir hukuki bağ bulunmayan müvekkili Şirket hakkında bir hüküm kurulmasının mümkün olmadığını, davacının yurt dışında çalıştığını iddia ettiği dönemde Türkiye’de olup olmadığının, Türkiye’de sigortalı bir işte çalışıp çalışmadığının veya kendi adına ve hesabına Türkiye’de iş görüp görmediğinin anlaşılması için Sosyal Güvenlik Kurumu kayıtlarının araştırılması gerektiğini savunarak davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin 26.11.2020 tarihli ve 2017/560 Esas, 2020/686 Karar sayılı sayılı kararı ile; uyuşmazlığın çözümü hususunda öncelikle taraflar arasındaki iş sözleşmesinin feshinin niteliğinin belirlenmesi gerektiği, davacının iş sözleşmesinin davalı tarafından haklı nedenle feshedildiğine dair ispat yükünün davalı tarafından yerine getirilmediği, haksız ve bildirim sürelerine uyulmaksızın yapılan fesih nedeniyle davacı lehine kıdem ve ihbar tazminatlarına hükmedildiği, davalı işveren nezdinde 1 yıl 1 ay 17 gün hizmetinin bulunduğu, davalıların husumet itirazının yerinde olmadığı, tanık beyanlarına itibar edilerek hazırlanan bilirkişi raporunun dosya kapsamına uygun olduğu ve davacının bilirkişi raporunda hesaplandığı kadarıyla ücret alacağı, fazla çalışma ücreti, hafta tatili ücreti, ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarına hak kazandığı, zamanaşımı def'i gözetilmek suretiyle hesaplanan alacakların hüküm altına alındığı belirtilerek dava ve ıslah dilekçesindeki talepler doğrultusunda davanın kabulüne karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuşlardır.

B. Gerekçe ve Sonuç

Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesinin 01.12.2022 tarihli ve 2021/1024 Esas, 2022/4731 Karar sayılı kararı ile; davalı Şirketlerin işçilik alacaklarından müştereken ve müteselsilen sorumlu olduklarına yönelik Yargıtay denetiminden geçerek kesinleşen emsal yargı kararları ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde davalılara husumet yöneltilmesinde hata bulunmadığı, dosya içeriğinde taraflar arasında yurt dışı hukukunun uygulanacağına dair bir sözleşme bulunmadığı, bu nedenle Türk hukukunun uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, feshin haklı nedenle yapıldığı davalılarca ispat edilemediği için kıdem ve ihbar tazminatı taleplerinin kabulünde isabetsizlik bulunmadığı, iş sözleşmesinin belirsiz süreli olduğu, davacı tanık beyanları ve yurt dışı giriş çıkış kayıtları dikkate alındığında toplam çalışma süresinin 12 yıl 3 ay 12 gün olarak tespitinin yerinde olduğu, hükmedilen faiz türünde hata bulunmadığı, fazla çalışma, hafta tatili, ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarına yönelik kabulün dosya kapsamına uygun olduğu, ibraz olunan bordrolarda, tahakkuk yapıldığı tespit edilen Ocak-Eylül 2014, Aralık 2014, Kasım-Aralık 2015, Ocak 2016 aylarının, ilgili hesap dönemlerinin içinde hesaplama dışı bırakıldığı, davalı vekilinin bu yöne ilişkin istinaf itirazının yerinde olmadığı gerekçeleriyle taraf vekillerinin istinaf başvurularının, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi gereğince ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.

V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuşlardır.

2. Dairemizin 24.05.2023 tarihli ve 2023/4868 Esas, 2023/7673 Karar sayılı ilâmı ile; davacı işçinin davalı işverenlerin yurt dışındaki projelerinde çalıştığı, dosyada bulunan yurda giriş çıkış kayıtlarında da görüleceği üzere çalışmasının tamamı yurt dışında geçen ve ücretleri USD üzerinden ödenen davacı işçi bakmından mutad işyeri hukukunun çalışılan ülke hukuku olduğu gerekçeleriyle Bölge Adliye Mahkemesi kararının ortadan kaldırılmasına ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar veriliştir.

B. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; uyuşmazlığa Rusya hukukunun uygulanması gerektiği, davanın açıldığı tarih itibarıyla Rusya Federasyonu İş Kanunu'nun 392 nci maddesinde yer alan sürelerin hak düşürücü süre niteliğinde olduğu, resen dikkate alınması gerektiği, davanın 18.10.2017 tarihinde açıldığı, sürenin kaçırılması hususunda geçerli bir nedenin bulunmadığı, hak düşürücü sürenin resen nazara alındığı, yabancı hukuk uygulanması neticesinde davanın reddi hâlinde davacı aleyhine yargılama gideri ve vekâlet ücretine hükmedilmeyeceği gerekçesiyle davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verilmiştir.

VI. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili; uyuşmazlığa Türk hukukunun uygulanması gerektiğini, kaldı ki 2022 yılı ve öncesinde tamamen aynı nitelikli davalarda Türk hukuku uygulandığını, içtihat değişikliği nedeni ile bu şekilde sürpriz kararlar verilmesinin mümkün olmadığını, bu hususun kamu vicdanını da zedelediğini, davanın açıldığı esnada verilen Yargıtay kararları uyarınca uyuşmazlığın Türk hukuku ile çözüleceğine dair içtihatlarına güvenerek, buna göre dava açmanın dahi başlı başına geçerli neden olarak kabulü gerektiğini, Türk kamu düzeni ile çelişen hususlarda Türk hukukunun uygulanması gerektiğini, iş sözleşmelerinin maktu olduğunu, müzakere edilmediğini, taraflar arasındaki iş ilişkisinin sıkı bir şekilde ilgili olduğu hukukun Türk hukuku olduğunu belirterek davanın kabulüne karar verilmesi istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık; iş sözleşmesine uygulanacak hukuk, zamanaşımı def'i, davanın süresinde açılıp açılmadığı noktalarında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Kanun'un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

2. 6100 sayılı Kanun'un "Hükmün kapsamı" kenar başlıklı 297 nci maddesinin ikinci fıkrası şöyledir:

"...

(2) Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir."

3. 5718 sayılı Kanun'un 24 üncü maddesinin ilgili bölümü şöyledir:

"...

(3) Hukuk seçimi taraflarca her zaman yapılabilir veya değiştirilebilir. Sözleşmenin kurulmasından sonraki hukuk seçimi, üçüncü kişilerin hakları saklı kalmak kaydıyla, geriye etkili olarak geçerlidir.

4. 5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun'un (5718 sayılı Kanun) 27 nci maddesi şöyledir:

" (1) İş sözleşmeleri, işçinin mutad işyeri hukukunun emredici hükümleri uyarınca sahip olacağı asgarî koruma saklı kalmak kaydıyla, tarafların seçtikleri hukuka tâbidir.

(2) Tarafların hukuk seçimi yapmamış olmaları hâlinde iş sözleşmesine, işçinin işini mutad olarak yaptığı işyeri hukuku uygulanır. İşçinin işini geçici olarak başka bir ülkede yapması hâlinde, bu işyeri mutad işyeri sayılmaz.

(3) İşçinin işini belirli bir ülkede mutad olarak yapmayıp devamlı olarak birden fazla ülkede yapması hâlinde iş sözleşmesi, işverenin esas işyerinin bulunduğu ülke hukukuna tâbidir.

(4) Ancak hâlin bütün şartlarına göre iş sözleşmesiyle daha sıkı ilişkili bir hukukun bulunması hâlinde sözleşmeye ikinci ve üçüncü fıkra hükümleri yerine bu hukuk uygulanabilir."

5. 5718 sayılı Kanun'un 2, 5, 8, 24, 40 ve 44 üncü maddeleri.

6. Rusya Federasyonu İş Kanunu'nun iş sözleşmesinin son bulduğu tarihteki 392 nci maddesi şu şekildedir:

“Çalışan, hakkının ihlal edildiğini öğrendiği veya öğrenmesi gerektiği günden itibaren üç ay içinde bireysel iş uyuşmazlığının çözümü için mahkemeye başvurma hakkına sahiptir.

İşveren, çalışanın işletmeye verdiği zararın tazminine ilişkin uyuşmazlıklarda, zararın tespit edildiği tarihten itibaren bir yıl içinde mahkemeye gitme hakkına sahiptir.

Bu maddede belirtilen sürelerin geçerli bir nedenle kaçırılması durumunda, bu süreler mahkeme tarafından tekrar başlatılabilir.”

3. Değerlendirme

1. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davacı vekilinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir

2. Maddi hukukun bir müessesesi olan zamanaşımı, hukuki işlem ve ilişkinin esasına uygulanan hukuka tâbidir (..., Milletlerarası Özel Hukuk, Ankara, 2022, s.315; ..., Türk Milletlerarası Özel Hukuku, Ankara, 2021, s.127). Buna göre Rusya Federasyonu İş Kanunu'nun bu konudaki hükümlerinin uyuşmazlıkta uygulanması, 5718 sayılı Kanun'un 2 ve 8 inci maddelerinin bir gereğidir.

3. İlâmın İlgili Hukuk kısmının (6) numaralı paragrafında yer verilen Rusya Federasyonu İş Kanunu'nun bireysel iş uyuşmazlığının çözümü için mahkemeye başvurma sürelerinin düzenlendiği 392 nci maddesinde sözü edilen sürelerin, Dairemizce daha önce bazı kararlarda hak düşürücü süre olduğu belirtilmişse de yeniden yapılan değerlendirmede; bu sürelerin zamanaşımı süresi niteliğinde olduğu sonucuna varılmıştır.

Dava tarihi itibarıyla 3 aylık zamanaşımı süresinin dolduğu ve davalı tarafça da usulüne uygun şekilde zamanaşımı def'inde bulunulduğu anlaşılmaktadır. Bu nedenle davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamakta ise de İlk Derece Mahkemesince, söz konusu sürenin hak düşürücü süre olarak nitelendirilmesi hatalıdır.

Diğer yandan 6100 sayılı Kanun'un 297 nci maddesinin ikinci fıkrasına göre hükmün sonuç kısmında gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin karar verilmesi gerekirken, İlk Derece Mahkemesince hüküm yerinde davanın hak düşürücü süre nedeni ile reddine karar verildiğinin yazılması da hatalı olmuştur.

Ne var ki bu hataların giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin ikinci fıkrası hükmü uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının düzeltilerek onanması gerekir.

VII. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1. Davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine,

2. Davacı vekilinin İlk Derece Mahkemesi kararına yönelik temyiz itirazının kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının, hüküm fıkrasının (1) numaralı bendinde yer alan “hak düşürücü süre nedeni ile” ibaresinin çıkartılması suretiyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA,

Davacı yararına takdir edilen 28.000,00 TL duruşma vekâlet ücretinin davalılara yükletilmesine,

Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,

15.10.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.