"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 30. Hukuk Dairesi
KARAR : İstinaf başvurularının esastan reddi
İLK DERECE MAHKEMESİ : Eskişehir 1. İş Mahkemesi
Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvuruların esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin davalıdan ihale alan alt işverenler nezdinde kırma eleme işçisi olarak çalıştığını, çalışılan işin Kurumun asli ve sürekli işi olduğunu, alt işverenlerin asıl işi idari ve teknik açıdan yürütebilecek organizasyona ve yeterliliğe sahip olmadığını, aksine alt işveren işçilerinin Kurum yetkililerinden emir ve talimat alarak çalıştıklarını, davalı ile alt işverenler arasındaki ilişkinin işçi temininden ibaret olduğu dikkate alındığında asıl işveren alt işveren ilişkisinin muvazaaya dayandığını ileri sürerek davacının baştan beri davalının çalışanı olduğunun tespiti ile ücret farkı, prim, vardiya zammı, iş riski primi, ikramiye, yemek yardımı, iaşe bedeli, sosyal yardım, giyim yardımı, kira ve aydınlatma yardımı ile ilave tediye alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
1. Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının taleplerinin zamanaşımına uğradığını, İdarenin ana faaliyet alanının bor ve türevi cevherlerin çıkarılıp üretilerek satışa hazır hâle getirilmesi olduğunu, bu kapsamda üretim faaliyetine ait olmayan ve 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu'nun 4 üncü maddesinde sayılan işlerin ihale ile dışarıdan satın alındığını, böylece asıl işin üretim faaliyetlerini oluşturan kimyasal ve metalurjik süreçler kapsamında olmayan ve doğrudan üretimle ilişkisi bulunmayan yardımcı işlerin 4857 sayılı İş Kanunu'nun (4857 sayılı Kanun) 2 nci maddesi gereğince asıl işveren alt işveren ilişkisine konu edildiğini, davacının Temizlik ve Hammadde Hazırlama İşçiliği Hizmet Alımına İlişkin Sözleşme kapsamında ihaleyi üstlenen değişik şirketler bünyesinde görev yaptığını, ihale konusu işin dışında bir işte çalıştırılmadığını, muvazaa bakımından emsal olduğu ileri sürülen mahkeme kararlarının ait oldukları döneme ilişkin hizmet alım sözleşmeleri bakımından bağlayıcı olabileceğini, davacının davalı Kurumun işçisi olarak kabul edilmeyeceğini, alt işveren işçisi olarak davacının 6772 sayılı Devlet ve Ona Bağlı Müesseselerde Çalışan İşçilere İlave Tediye Yapılması ve 6452 Sayılı Kanunla 6212 Sayılı Kanunun 2 nci Maddesinin Kaldırılması Hakkında Kanun (6772 sayılı Kanun) gereğince ilave tediye alacağına hak kazanamayacağı gibi asıl işverenin taraf olduğu toplu iş sözleşmesinden de yararlanamayacağını, bu sebeple ilave tediye ücreti alacak talebinin reddi gerektiğini, ayrıca davacının hangi alacağı için hangi tarihten itibaren hangi faiz türünü talep ettiğini belirtmesi gerektiğini, davacının talep ettiği alacaklar için söz konusu faizin uygulanmasının mümkün olmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
2. İhbar olunan ... vekili cevap dilekçesinde; davanın Şirkete ihbar edilmesini kabul etmediklerini, davalı Kurum ile Şirket arasındaki ilişkinin muvazaaya dayanmadığını, ilave tediye alacağı bakımından davacının veya Şirketin 6772 sayılı Kanun kapsamında olmadığını, dava dilekçesinde talep edilen alacakların zamanaşımına uğradığını, faiz oranına da itiraz ettiklerini savunarak davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; yargılama sırasında yapılan keşifte davacının ... ... İşletme Müdürlüğü bünyesinde ihbar olunan alt işveren şirketlerin işçisi olarak kırma-eleme (proses) işlerinde çalıştığı, alt işverence üstlenilen asıl işin bir bölümünün uzmanlık gerektirecek nitelikte bir iş olmadığı, davacının emir ve talimatları asıl işveren yetkililerinden aldığı, alt işverenin asıl işverenden bağımsız ayrı bir organizasyona sahip olmadığı, bu çerçevede davalı ile ihbar olunan alt işverenler arasındaki sözleşmenin tamamen işçi teminine dayalı muvazaalı bir sözleşme olduğunun belirlendiği, asıl işveren alt işveren ilişkisinin muvazaaya dayanmasına göre davacı işçinin baştan itibaren asıl işveren işçisi olarak kabul edilmesi gerektiği, davacının sendika üyeliği davalı işverene bildirilmediğinden toplu iş sözleşmesinden kaynaklanan alacaklarının reddi gerektiği, ilave tediye alacağının da davacının fiilen aldığı ücrete göre kabulü gerektiği gerekçeleriyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuşlardır.
B. İstinaf Sebepleri
1. Davacı vekili; davacının Türkiye Maden İşçileri Sendikasına üyelik tarihinin tüm toplu iş sözleşmelerinin imza ve yürürlük tarihlerinden önce olduğunu ve bu nedenle işverene sendika bildirimi yapılmasının gerekmediğini, muvazaa nedeniyle davalı ile Türkiye Maden İşçileri Sendikası arasında imzalanmış olan toplu iş sözleşmelerinden davacının da yararlanması gerektiğini, diğer taraftan asıl işveren davalı ile görünürde alt işveren olan ... ... Lojistik AŞ'nin Türkiye Varlık Fonu Yönetimi Anonim Şirketi'ne bağlı şirketler olduğunu, bu nedenle asıl işveren ile görünürdeki işveren aynı tüzel şirketin şirketleri olduğundan davalı Şirketin işçinin sendika üyeliğinden haberdar olduğunu ayrıca görünürde alt işveren olan şirketlerce imzalanmış olan ilgili toplu iş sözleşmerinin taraflarından birisinin de davalı olduğunu, davalı Kurumun davacıya ait şahsi sicil dosyasında Sendika üyeliğine ilişkin tüm bordrolar, aidat ödemeleri, yılık ücretli izin ile diğer bilgi ve belgelerin bulunduğunu, bu hâliyle davalı Kurumun işçinin Sendika üyeliğinden haberdar olduğunu, yine 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu'nun (6356 sayılı Kanun) 48 inci maddesinin ikinci fıkrası gereği, sendika panosunda işveren tarafından toplu iş sözleşmesi ilanı zorunlu olup bu nedenle davalının mezkur toplu iş sözleşmelerinden haberdar olduğunu, 6356 sayılı Kanun'un 80 inci maddesi uyarınca davaya konu tüm toplu iş sözleşmelerinin ve sendika üyeliklerinin davalıya tebliğ edildiğini, muvazaa olgusunun ispat edilmesi durumunda, sendika üyesi olmayan, dayanışma aidat ödemeyen tüm işçilerin dahi davalının imzalamış olduğu ilgili tüm toplu iş sözleşmelerin ve hükümlerinden yararlanması gerektiğini belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesi istemiyle istinaf yoluna başvurmuştur.
2. Davalı vekili; cevap dilekçesindeki savunmalarını da tekrar ederek kamu iktisadi teşebbüsü olan Kurumun ana faaliyet alanının bor ve türevi cevherlerin çıkarılıp üretilerek satışa hazır hâle getirilmesinden ibaret olduğunu, bor madeninin aranması ve işletilmesi işlerini Devlet adına yerine getirdiğini, bu kapsamda davacının çalıştığı hizmet alım işinin üretimi aksatmayacak durumda olan yardımcı bir iş olduğunu, ... İşletme Müdürlüğünün İhtiyacı Olan 63 Kişi İle Temizlik ve Hammadde Hazırlama İşçiliği Hizmet Alımı işinin son yüklenicisi olan ... ... Lojistik AŞ ile Kurum arasında imzalanan ihale sözleşmesinin teknik şartnamesinde işin konusunun ürün kalitesini iyileştirme amaçlı tüm düzen ve temizlik işlerinin yapılması olduğunu, her ne kadar İlk Derece Mahkemesince davalı ile dava dışı alt işveren arasındaki hukuki ilişki muvazaalı kabul edilmiş ise de 09.11.2009 tarihli Resmî Gazete'de yayımlanan ... Ana Statüsünün ''Teşekkülün Faaliyet Alanı ve Görevleri'' başlıklı 6 ncı maddesinin (a) bendinde Kurumun görevleri arasında ''... Teşekkülün faaliyet alanındaki görevlerini gerçekleştirmek üzere ihtiyaç duyduğu mal ve hizmeti almak, yapım işlerini yapmak, yaptırmak ...'' işlerinin sayıldığını, dolayısıyla yardımcı işin alt işverene verilmesinde muvazaalı bir asıl işveren alt işveren ilişkisinden söz edilemeyeceğini, kaldı ki davacının 6772 sayılı Kanun gereği ilave tediye alacağına da hak kazanmadığını belirterek istinaf yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davalı ile dava dışı alt işveren arasındaki hukuki ilişkinin muvazaalı olduğu, buna göre davacı işçinin baştan itibaren davalı işveren işçisi olarak kabul edilmesi gerektiği, ilave tediye alacağına hak kazandığı ancak hizmet alım ilişkisinin muvazaalı olmasının davacı işçinin, davalının taraf olduğu toplu iş sözleşmesinden faydalanması için tek başına yeterli olmadığı, dava tarihi itibarıyla sendika üyeliği işverene bildirilmeyen davacı işçi yönünden, davalı işyerinde davacı ile birlikte çalışan işverenin sendikasız işçisinin bulunmadığı anlaşılmakla işçinin sadece fiilen aldığı ücretine göre hesaplanan ve hüküm altına alınan ilave tediye alacağına hak kazandığı gerekçesiyle tarafların istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili; istinaf dilekçesinde belirtilen nedenleri tekrar ederek Bölge Adliye Mahkemesi kararının ortadan kaldırılması ve davanın reddine karar verilmesi istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, asıl işveren alt işveren ilişkisinin kanuna uygun kurulup kurulmadığı, muvazaaya dayanıp dayanmadığı ve buna göre davacının ilave tediye alacağına hak kazanıp kazanmadığına ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2. 4857 sayılı Kanun'un 2 nci maddesinin yedinci ve sekizinci fıkraları, 6772 sayılı Kanun'un 1 vd. maddeleri, 6356 sayılı Kanun'un 39 uncu maddesi.
3. Dairemizin 08.02.2023 tarihli ve 2023/1259 Esas, 2023/1646 Karar sayılı ilâmının ilgili kısmı şu şekildedir:
"...
2. Dosya içeriğine göre davacının kırma-eleme işçisi olduğu, davacı tarafından yapılan bu işin davalının asıl işi olduğu ve işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektirmediği, davalı ile son alt işveren arasındaki hizmet alım sözleşmesinin konusu temizlik ve hammadde hazırlama işi ise de davacının fiilen asıl iş olan kırma-eleme işinde çalışmaya devam ettiği, açıklanan bu duruma göre Mahkemelerce varılan sonuçta bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşılmaktadır.
..."
3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Bölge Adliye Mahkemesi kararının başlığında ihbar olunan şirketlere yer verilmemesi, mahallinde düzeltilebilir bir maddi hata olarak kabul edilmiştir.
3. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
20.11.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.