Logo

9. Hukuk Dairesi2024/1068 E. 2024/5940 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Özelleştirme sonrası işçi ile yapılan sözleşmede belirlenen ücret artış oranlarının uygulanıp uygulanmadığı ve işçinin fark ücret, fark ikramiye ve yıllık izin ücret farkı alacaklarına hak kazanıp kazanmadığı.

Gerekçe ve Sonuç: 2000 tarihli sözleşme ve eki paket ile işveren iç yazısında açıkça belirtilen ücret artış oranlarının işvereni bağlayıcı nitelikte olduğu ve 2003 tarihli yeni sözleşmede ücret miktarı belirtilmediğinden bu artış oranlarının kaldırıldığının kabul edilemeyeceği gözetilerek, davacının ücretine uygulanması gereken zam oranlarının uygulanmaması nedeniyle oluşan fark alacaklarının belirlenmesi gerekirken yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi hatalı bulunarak bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 31. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2021/2394 E., 2023/1961 K.

KARAR : Davacının istinaf başvurusunun esastan reddi, davalının istinaf başvurusunun kabulü ile davanın reddi

İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 12. İş Mahkemesi

SAYISI : 2020/512 E., 2021/478 K.

Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, davalı vekilinin başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; davacının 24.12.1992-01.08.2020 arasında en son maliyet muhasebesi ve raporlama müdürü olarak çalıştığını, Özelleştirme Kanunu'nun 22 inci maddesine göre nakle tâbi personel statüsü aldığını, davacı ve diğer bir kısım personele yeni bir iş sözleşmesi teklif edildiğini, 21.10.2000 tarihli yeni sözleşmeyi imzalayarak başka bir kamu kurumuna nakil hakkından vazgeçtiğini, davalı Şirketin 2000 yılının Temmuz ayında özelleştirildiğini, Temmuz/2001 ayında davacının naklen İstanbul’da görevlendirilerek muhasebe uzmanı olarak çalışmasını sürdürdüğünü, 21.10.2000 tarihli iş sözleşmesinin 1 inci maddesinde “personelin 31.10.2000 tarihinde almakta olduğu ücret baz alınmak suretiyle a) 01.11.2000 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere almakta olduğu ücret %50 oranında arttırılacak b) 01.01.2001 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere, baz alınan ücret üzerinden hesaplanacak en son 6 aylık TÜFE oranında ücret artışı yapılacak c) personelin görev yaptığı birimin İstanbul ’a taşındığı tarihi izleyen ilk aydan itibaren geçerli olmak üzere aylık ücreti baz maaş üzerinden hesaplanmak üzere %50 oranında arttırılacak d) 01.07.2001 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere 30.06.2001 tarihinde almakta olduğu ücret üzerinden hesaplanacak en son 6 aylık TÜFE oranında ücret artışı yapılacak e) bu tarihten itibaren her yıl 1 Ocak ve 1 Temmuz tarihleri itibariyle personelin almakta olduğu ücret son 6 aylık TÜFE oranında arttırılacak” denildiğini, davalı işverenin 2003 yılının Kasım ayında yeni bir iş sözleşmesi imzalattığını, bu sözleşmede ücret artışlarının şirket yönetiminin belirleyeceği oranlara göre yapılacağının düzenlendiğini, davalı işverenin 21.10.2000 tarihli sözleşmede belirtilen artışları yapmayarak yıllar boyunca çok büyük kayıplara sebep olduğunu, bu zamlar yapılmadığından ücret artışlarının ve ikramiye alacaklarının da düşük olduğunu, davacının 01.08.2020 tarihinde emekli olarak işten ayrıldığını, kullanmadığı yaklaşık 6 aylık izin ücretlerinin de eksik ödendiğini ileri sürerek ücret farkı, ikramiye ve yıllık izin ücreti fark alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçesinde; zamanaşımı def'inde bulunduğunu, davacının 24.12.1992-04.08.2020 tarihleri arasında çalıştığını ve Sosyal Güvenlik Kurumundan aldığı prim gününü tamamladığına ilişkin yazı doğrultusunda iş sözleşmesini tek taraflı feshettiğini, 2000 yılında imzalanmış sözleşmeden kaynaklı haklarının 20 yıl sonra talep edilmesinin hakkaniyetle bağdaşmadığını ve zamanaşımı nedeniyle hukuken kabul edilebilir olmadığını, 2003 yılında yeni bir sözleşme imzalayarak bundan sonraki dönem için ücret artışlarının davalı Şirketçe belirlenecek dönem ve oranlarda yapılmasını peşinen kabul ettiğini, yeni sözleşmeyi ihtirazı kayıt koymadan imzaladığını, ücretin “maaş ödemesi” adı altında bankadan yapıldığını, 2000 yılında imzalanan iş sözleşmesinin mülga 1475 sayılı İş Kanunu (1475 sayılı Kanun) hükümlerinin geçerli olduğu döneme denk geldiğini, 6 günlük yasal süre içinde ücrete itiraz etmemesi halinde ücretini zımni olarak kabul etmiş olacağının kabul edildiğini, 2003 yılındaki sözleşme ile önceki sözleşmelerden farklı olarak yılda 2 defa ikramiye ödemesi yapıldığını, bu nedenle ücret zammından kaynaklı herhangi bir alacağı bulunmadığını, davacı işten ayrılırken kullanmadığı 176,5 günlük yıllık izin ücreti ödendiğini, bordrolara tahakkuk eden ikramiye alacakları bulunduğunu, davacının taleplerinin 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 2 nci maddesine aykırı olduğunu, herhangi bir ücret farkından kaynaklı alacağı olmamakla beraber yeni sözleşme ile feragat etmiş olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacı işçinin davalı nezdinde hizmet süresi 24.12.1992 - 04.08.2020 tarihleri arasında olduğu, davacı işçi ile 21.10.2000 tarihinde özelleştirme sonrası iş sözleşmesi imzalandığı, sözleşme içeriği incelendiğinde davacı işçiye 01.11.2000 tarihinde itibaren geçerli %50 zam yapılacağı belirtildiği, takip eden dönemlerde işçiye 6 aylık tüfe oranında zam yapılacağı ayrıca İstanbul'a taşınması hâlinde % 50 zam yapılacağının da sözleşme ile hüküm altına alındığı hâlde bu zam oranlarının davacı işçiye tam olarak uygulanmadığı, ayrıca davacı işçinin İstanbul'a taşındığı da sabit olmasına rağmen buna ilişkin %50 zammın da o dönem işçiye uygulanmadığından takip eden yıllarda davacı işçinin hak kaybı oluştuğu, davalı işveren 18.01.2003 tarihinden itibaren Şirket yönetimince belirlenecek dönem ve oranlarda zam yapılacağının yeni bir sözleşme ile hüküm altına alındığını belirtmiş olup, önceki tarihli sözleşmeye göre zam oranları yapılarak davacı işçinin ücreti tespit edilip sonraki dönemlerde de işçiye Şirket tarafından uygulanan zam oranları doğrultusunda hesaplama yapıldığı böylece davacı işçinin yıllar içerisinde hak kaybına uğradığı ve fark ücret ve ikramiye alacaklarının bulunduğunun tespit edildiği, davalının zamanaşımı savunması, tüm dosya kapsamı, yazılı deliller, Yüksek Mahkeme kararları ve hesaplama yöntemi itibarıyla denetime elverişli hesap uzmanı bilirkişinin 05.04.2021 tarihli raporu nazara alınarak davacının fark ücret, ikramiye ve yıllık izin farkı alacaklarının oluştuğunun kabulü ile davanın kabulüne karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuşlardır.

B. İstinaf Sebepleri

1. Davacı vekili istinaf dilekçesinde; davanın belirsiz alacak davası olduğunu, müvekkilinin alacaklarının tamamına dava tarihinden itibaren faiz işletilmesi gerektiğini ileri sürülmüştür.

2. Davalı vekili istinaf dilekçesinde; İlk Derece Mahkeme kararının usul ve kanuna aykırı olduğunu, uyuşmazlıkla ilgili uygulanması gerekli mevzuatın dikkate alınmadığını, belirli süreli iş sözleşmesinin devamı süresince Şirket yönetim kurulunca tespit edilen oranda zam yapılmasına davacının herhangi bir itirazı olmadığını, ücret ve ikramiye fark alacaklarının reddine karar verilmesi gerektiğini, İlk Derece Mahkemesince yanlış hukuk uygulandığı ve 4587 sayılı İş Kanunu (4857 sayılı Kanun) hükümleri doğrultusunda karar verildiğini, ücret ve zamlarına dair bireysel iş sözleşmesi hükümlerinin zorunluluk taşıması, mutlak, kesin ve uygulanır olması gerekiğini, Ocak- Nisan 2003 döneminde davacı tarafın ücreti 1.818,98 TL iken bilirkişinin 4.150,93 TL olarak hesapladığını, işverenin 2003 yılı sonrası ücret artışını serbestçe belirleme hakkının yok edildiğini, 2000 tarihli sözleşmede geçen zam oranlarının uygulanmış olması durumunda takip eden yıllardaki zam oranının daha düşük olabileceği hususunun İlk Derece Mahkemesince dikkate alınmadığını, söz konusu durumun davacı açısından geriye dönük olarak sebepsiz zenginleşme durumu ortaya çıkardığını, aynı zamanda 2003 tarihli sözleşme geçersiz hâle getirilip Şirketin yönetim hakkının sınırlandırıldığını, İlk Derece Mahkemesince davacı ile işe giriş tarihinde yazılı bir sözleşme yapılıp yapılmadığı, yapılmış ise sözleşmeye göre zamların uygulanıp uygulanmadığının araştırılması, sözleşme yapılmamış ise eşit işlem borcu kapsamında işyerinde işe girdikten sonra, sonradan yapılan ücret zamlarının tüm işçiler açısından işyeri uygulaması hâline gelip gelmediğinin araştırılması ve bu hususların tespitinden sonra sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiğini ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacı işçi ile işveren arasında 21.10.2000 tarihinde özelleştirme sonrası iş sözleşmesi imzalandığı, sözleşme içeriği incelendiğinde davacı işçiye 01.11.2000 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere aldığı ücretin % 50 oranında, 01.01.2001 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere baz alınan ücret üzerinden hesaplanacak en son 6 aylık TÜFE oranında, personelin görev yaptığı birimin İstanbul'a taşındığı tarihi izleyen ilk aydan itibaren geçerli olmak üzere %50 oranında, diğer dönemlerde ise en son 6 aylık TÜFE oranında artırılacağı, sonraki tarihli olan (18.11.2003) tarihli sözleşmede ise, ücret artışlarının Şirket yönetimi tarafından belirlenecek dönem ve oranlarda uygulanacağının kararlaştırıldığı, dosya kapsamında bulunan sözleşmelerin tarih ve içerikleri dikkate alındığında, davacı işçinin ücretinin 21.10.2000 tarihli sözleşmede öngörülen oranlarda artırılmamasının olumsuz işyeri uygulaması hâline geldiği, 4857 sayılı İş Kanunu'nun (4857 sayılı Kanun) 22 nci maddesine göre yazılı olarak kabul edilmeyen değişiklikler işçiyi bağlamasa da işyeri uygulamasının gerçekleştiği tarihte yürürlükte olan mülga 1475 sayılı Kanun'un 16 ncı maddesinde işçinin haklı fesih ... bulunduğu, işçi fesih hakkını kullanmamışsa eylemli olarak ve zımnen ücrete ilişkin uygulamayı benimsediği kabul edilerek davacının isteminin reddi gerekirken yazılı gerekçe ile kabulünün hatalı olduğu gerekçesiyle davacının istinaf başvurusunun esastan reddine, davalı tarafın istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili temyiz başvuru dilekçesinde; çok sayıda emsal karar sundukları hâlde Bölge Adliye Mahkemesi tarafından oldukça eski kararların gerekçeye eklenmek suretiyle davanın reddinin hatalı olduğunu, sözleşmenin bağlayıcı olduğunu, dava belirsiz alacak davası olduğundan dava tarihinden itibaren faiz işletilmesi gerektiğini ileri sürerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozularak ortadan kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, taraflar arasında 2000 yılında imzalanan sözleşmede düzenlenen ücret artışlarının tam uygulanıp uygulanmadığı, buna göre davacının fark ücret, fark ikramiye ve yıllık izin ücret farkı alacağına hak kazanıp kazanmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

2. 4857 sayılı Kanun'un 32 nci maddesi.

3.Dairemizin 07.06.2016 tarihli ve 2015/3426 Esas, 2016/13663 Karar sayılı; 02.02.2021 tarihli ve 2019/4962 Esas, 2021/3227 Karar sayılı kararı.

3. Değerlendirme

1. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davacı vekilinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2. Somut olayda Bölge Adliye Mahkemesince davacının ücretinin 21.10.2000 tarihli sözleşmede öngörülen oranlarda artırılmamasının olumsuz işyeri uygulaması hâline geldiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de 21.10.2000 tarihli sözleşme ve "nakle tâbi personele teklif edilecek paket" başlığı altında düzenlenen ve iş sözleşmesinin eki olduğu sözleşmede açıkça belirtilen işveren iç yazısında, personelin 01.11.2000 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere almakta olduğu ücret baz alınmak suretiyle, 01.11.2000 tarihinden itibaren baz ücret üzerinden %50 oranında, 01.01.2001 tarihinden itibaren baz ücreti üzerinden en son 6 aylık TÜFE oranında, personelin görev yaptığı birimin İstanbul’a taşındığı tarihi izleyen ilk aydan itibaren baz ücret üzerinden %50 oranında, 01.07.2001 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere 30.06.2011 tarihinde almakta olduğu ücret üzerinden hesaplanacak en son 6 aylık TÜFE oranında, bu tarihten itibaren her yıl 01 Ocak ve 01 Temmuz tarihleri itibarıyla personelin almakta olduğu ücretin en son 6 aylık TÜFE oranında arttırılacağı düzenlenmiştir. Sözleşmenin bu düzenlemesi 2003 yılında imzalanan ve miktar olarak ücret içermeyen yeni sözleşme ile ortadan kaldırılmış ve bu tarihten sonra zam oranları işverenin inisiyatifine bırakılmıştır.

3. Davacı işçi, kendisine 2000 tarihli sözleşme hükümlerine göre ücret artış hükümlerinin uygulanamadığını, eksik ödendiğini iddia etmiş; davalı ise sözleşmedeki oranların uygulanmadığını ve 2023 yılında yeni yapılan sözleşmede ücret zammının işverenin Yönetim Kurulunun takdirine bırakıldığını savunmuştur.

4. Dosya içeriğine ve özellikle davalının savunmasına göre; davacı işçi nakle tâbi personel olup sözleşme ve eki paket gereği davacının 01.11.2000 tarihindeki baz ücretine %50+50=%100 zam uygulaması sözleşme gereğidir. Sözleşme ve işverenin ücret zammına ilişkin iç yazısı işvereni bağlar ve işçi yönünden hak teşkil eder. Dairemizin, kararın İlgili hukuk bölümünde yer verilen emsal kararları da aynı doğrultuda olup davacının ücretine kararlaştırılan zamların uygulanması gerekir. Kaldı ki daha sonraki sözleşmelerde ücret açıkça belirli olmadığından bu zam oranlarının kaldırıldığından da söz edilemez.

5. Açıklanan nedenlerle nakle tâbi personel olan davacının ücretine uygulanması gereken zam oranlarının uygulanmaması nedeniyle oluşan fark alacaklarının belirlenip hüküm altına alınması gerekirken, yazılı gerekçe ile reddine karar verilmesi hatalıdır.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA,

Peşin alınan temyiz harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine,

Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

27.03.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.