"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
KARAR : Davanın kısmen kabulü
TEMYİZ EDENLER : Taraf vekilleri
Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen alacak davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi kararının ortadan kaldırılmasına, İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin 1995-2016 yılları arasında davalı Şirketin yurt dışı şantiyelerinde ince işler kalfası olarak en son net 2.750,00 USD aylık ücretle çalıştığını ayrıca yol, üç öğün yemek, konut kirası, GSM ödeneği, ısınma gibi giderlerin de işverence karşılandığını ve iş sözleşmesinin davalı işverence sonlandırılıp müvekkilinin Türkiye’ye gönderildiğini ileri sürerek kıdem ve ihbar tazminatı alacaklarının davalıdan tahsilini istemiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının yurt dışı çalışmalarından müvekkili Şirketin sorumlu olamayacağını, yurt dışı çalışmalarından dolayı Türk hukukunun uygulanamayacağını, davacının çalıştığı şirketler ile müvekkili Şirketin ayrı tüzel kişilikleri bulunduğunu, davacının müvekkili Şirket işçisi olmadığını, alacakların zamanaşımına uğradığını, davacının alacağı olmadığını, Türkiye İstatistik Kurumu kazanç sorgulama raporuna göre davacının ücretinin brüt 3.012,00 TL olabileceğini savunarak davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 11.10.2021 tarihli kararı ile; banka hesap dökümünde davalı Şirketin ücret ödemeleri, çalışma belgesi, bordrolar ve çalışma vizeleri tespit edildiği dikkate alınarak davacının davalı Şirkette toplamda 11 yıl 9 ay 23 gün çalışmasının olduğu, Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 06.07.1992 tarihli ve 1992/1621 Esas, 1992/7890 Karar sayılı kararı da dikkate alındığında iş hukukundan kaynaklanan işçilik alacakları kamu düzenini ilgilendirdiğinden davaya konu uyuşmazlığa Türk hukukunun uygulanacağı, alacakların zamanaşımına uğramadığı, banka kayıtları ve dosyadaki belgelere göre davacının aylık ücretinin net 2.750,00 USD olarak belirlenmesinde isabetsizlik bulunmadığı, davacının kıdem ve ihbar tazminatlarına hak kazandığı gerekçeleriyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. Gerekçe ve Sonuç
Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesinin 14.10.2022 tarihli kararı ile; davacının tüm çalışma döneminde yabancılık unsuru mevcut olmakla birlikte taraflar arasında hukuk seçimi anlaşması yapıldığına dair iş sözleşmesi dosyaya ibraz edilmediğinden, uyuşmazlığa Türk hukukunun ve 4857 sayılı İş Kanunu hükümlerinin uygulanmasında ve davalı Şirketin davacının alacaklarından sorumlu tutulmasında isabetsizlik bulunmadığı, taraflar arasındaki iş sözleşmesinin belirsiz süreli olduğunun kabulü gerektiği, iş sözleşmesinin tazminat gerektirmeyecek şekilde sona erdiği hususunun işveren tarafından ispatlanamadığı, davacının 16.06.1995-28.03.2015 tarihleri arasında kesintili şekilde davalıya ait yurt dışı işyerinde 11 yıl 9 ay 23 gün süreyle ve net 2.750,00 USD aylık ücretle çalıştığı, net ücretin brüte çevrilmesinde sadece %5 oranında işveren genel sigorta payının eklenmesinde isabetsizlik bulunmadığı, yabancı para üzerinden ücret alan işçiler yönünden talep olması hâlinde işçilik alacaklarının yabancı para cinsinden hüküm altına alınmasında yasal bir engel bulunmadığı gerekçeleriyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairemizin 24.05.2023 tarihli ve 2022/16069 Esas, 2023/7686 Karar sayılı ilâmıyla; taraflar arasında hukuk seçimi anlaşması bulunmadığından davacının tüm çalışma döneminde gerek mülga 2675 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun'un 24 üncü maddesinin gerekse 5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun'un (5718 sayılı Kanun) 27 nci maddesinin ikinci fıkraları kapsamında mutad işyeri hukuku olan Rusya hukukunun uyuşmazlıkta uygulanması gerektiğinden uzman bir bilirkişiden de denetime elverişli rapor alınmak suretiyle dosya kapsamındaki delil durumu birlikte değerlendirilerek dava konusu alacaklar hakkında, usuli kazanılmış haklar da gözetilerek bir karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle kararın bozulmasına karar verilmiştir.
B. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davacının iş sözleşmesinin sona erdiği tarih itibarıyla Türkiye'ye dönmüş olması ve Yargıtayın son içtihatlarından önceki uygulama ve içtihatları doğrultusunda davanın açılması, yabancı hukukun uygulamasına ilişkin kararların dava tarihinden önceki uygulamalara güvenilerek açılan davada, davacının işten çıktığı tarih ve davanın açıldığı tarih itibarıyla bu durumun bilinemeyeceği dikkate alınarak Rusya Federasyonu İş Kanunu'nun 392 nci maddesi gereğince davanın süresinde açıldığı kanaatine varılarak bozma sonrası alınan rapor doğrultusunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuşlardır.
B. Temyiz Sebepleri
1. Davacı vekili; birden fazla ülkede çalışan işçinin 5718 sayılı Kanun gereğince işverenin esas işyerinin bulunduğu ülke hukukuna, yani Türk hukukuna tâbi olacağı, hukuki güvenlik ilkesi ve belirlilik ilkeleri gereğince hukukun genel ilkelerine, mevzuata ve yerleşik içtihatlara tamamen aykırı ve sürpriz sayılacak şekilde karar verilemeyeceğini, kıdem, ihbar tazminatları ve diğer işçilik alacaklarına ilişkin hakların asgari norm olduğu, işçiler için vazgeçilmez olduğunu, bu sebeple iş kanununun içerdiği asgari güvence bakımından bu alacaklara yönelik hükümlerin kamu düzenine ilişkin olduğunu, davalının Türk firması, davacının da Türk vatandaşı oduğunu, ücret ödemelerinin davalı tarafından Türk bankaları aracılığı ile ödendiğini, millilik ve iş hukukunun emredicilik ilkesi gereğince somut olaya Türk mevzuatının uygulanması gerektiğini, Yargıtayın bu şekilde içtihatlarının olduğunu belirterek davanın kabulü istemiyle temyiz yoluna başvurmuştur.
2. Davalı vekili; müvekkili Şirketin davacının işvereni olmadığını, sorumluluğunun bulunmadığını, Şirkete husumet yöneltilmesinin hatalı olduğunu, Rusya hukukuna göre hak düşürücü sürenin geçtiğini ve davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddi gerektiğini, davacının hizmet süresinin hatalı belirlendiğini, salt davacı iddiası ile ücret tespiti yapılmasının kabul edilemeyeceğini, davacının Türkiye İş Kurumu (İŞKUR) iş sözleşmesi ile dava dışı Şirket bünyesinde belirli süreli olarak istihdam edildiğini, belirli süreli iş sözleşmesi ile çalışan işçi lehine kıdem ve ihbar tazminatlarına hükmedilmesinin hukuka aykırı olduğunu, davacı ile menfaat birliği içinde olan tanık beyanına itibar edilmesinin hatalı olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesi istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dosya içeriğine, bozmanın mahiyeti ve kapsamına göre taraflar arasındaki uyuşmazlık; iş sözleşmesine uygulanacak hukuk, zamanaşımı def'i ve davanın süresinde açılıp açılmadığı noktalarında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 371 inci maddeleri.
2. 5718 sayılı Kanun'un 2, 5, 8, 24, 27, 40 ve 44 üncü maddeleri.
3. Rusya Federasyonu İş Kanunu'nun 392 nci maddesi şu şekildedir:
“Çalışan, hakkının ihlal edildiğini öğrendiği veya öğrenmesi gerektiği günden itibaren üç ay içinde bireysel iş uyuşmazlığının çözümü için mahkemeye başvurma hakkına sahiptir.
İşveren, çalışanın işletmeye verdiği zararın tazminine ilişkin uyuşmazlıklarda, zararın tespit edildiği tarihten itibaren bir yıl içinde mahkemeye gitme hakkına sahiptir.
Bu maddede belirtilen sürelerin geçerli bir nedenle kaçırılması durumunda, bu süreler mahkeme tarafından tekrar başlatılabilir.”
3. Değerlendirme
1. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davacı vekilinin tüm, davalı vekilinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2. Maddi hukukun bir müessesesi olan zamanaşımı, hukuki işlem ve ilişkinin esasına uygulanan hukuka tâbidir (Vahit Doğan, Milletlerarası Özel Hukuk, Ankara, 2022, s.315; ..., Türk Milletlerarası Özel Hukuku, Ankara, 2021, s.127). Buna göre Rusya Federasyonu İş Kanunu'nun bu konudaki hükümlerinin uyuşmazlıkta uygulanması, 5718 sayılı Kanun'un 2 ve 8 inci maddelerinin bir gereğidir.
3. İlâmın İlgili Hukuk kısmının (3) numaralı paragrafında yer verilen Rusya Federasyonu İş Kanunu'nun bireysel iş uyuşmazlığının çözümü için mahkemeye başvurma sürelerinin düzenlendiği 392 nci maddesinde sözü edilen sürelerin, Dairemizce daha önce bazı kararlarda hak düşürücü süre olduğu belirtilmişse de yeniden yapılan değerlendirmede; bu sürelerin zamanaşımı süresi niteliğinde olduğu sonucuna varılmıştır. İlk Derece Mahkemesince de bu sürelerin zamanaşımı süresi olarak kabul edilmesi isabetlidir. Kanun'un 392 nci maddesinde 03.07.2016 tarihinde yapılan değişiklikle mahkemeye başvuru için zamanaşımı süresi 1 yıl olarak belirlenmiştir. Davacının iş sözleşmesinin değişiklikten önce feshedildiği göz önünde bulundurulduğunda, bu sürenin 3 ay olarak dikkate alınması gerekir.
4. Rusya Federasyonu İş Kanunu'nun 392 nci maddesinin son fıkrasında, maddede belirtilen sürelerin geçerli bir nedenle kaçırılması durumunda mahkeme tarafından tekrar başlatılabileceği düzenlenmiştir. Söz konusu Kanun'un mahkemeler tarafından uygulanmasına ilişkin olarak Rusya Federasyonu Yüksek Mahkemesinin verdiği 29.05.2018 tarihli ve 15 sayılı kararda; Kanun'un 392 nci maddesinde belirtilen sürelerin işçi tarafından kaçırılması ve geçerli nedenlerin beyan edilmesi durumunda mahkemece sürelerin yeniden verilebileceği, geçerli nedenlerin ise işçinin hastalığı, mücbir sebepler nedeniyle mahkemeye gidememesi, ağır hasta aile bireylerinin bakım ihtiyacı gibi bireysel iş uyuşmazlığının çözümü için mahkemeye başvurma süresini objektif olarak engelleyen koşullar olabileceği açıklanmıştır. Bu objektif koşulların işçi bakımından mevcut olup olmadığı her somut olay açısından ayrı ayrı değerlendirilmelidir.
4. Somut uyuşmazlıkta, davacının Rusya hukukuna tâbi çalışma döneminin 28.03.2015 tarihinde sona erdiği, davanın 20.11.2020 tarihinde açıldığı, Rusya Federasyonu İş Kanunu'nun 392 nci maddesine göre dava tarihi itibarıyla 3 aylık zamanaşımı süresinin dolduğu ve davacı açısından mahkemeye başvurma süresini objektif olarak engelleyen koşulların (geçerli nedenlerin) dosyada ispatlanmadığı anlaşılmaktadır. Kaldı ki burada geçerli nedenlerin varlığı ispatlanmış olsaydı dahi davacı tarafa verilebilecek yeni süre en fazla 3 ay olup bu süre de dava tarihi itibarıyla zamanaşımı süresinin dolmasını engellememektedir. Netice itibarıyla, davalının cevap dilekçesinde usulüne uygun şekilde zamanaşımı def'inde bulunduğu dikkate alındığında, davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde taleplerin hüküm altına alınması hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
VII. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgililere iadesine,
Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,
02.10.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.