Logo

9. Hukuk Dairesi2024/11031 E. 2024/12342 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Sürekli işçi kadrosuna geçirilen davacının fark ücret alacağı davasının belirsiz alacak davası olarak açılıp açılamayacağı.

Gerekçe ve Sonuç: Davacının, ücretinin hesaplanması için gerekli bilgilere ulaşmasının mümkün olduğu ve alacağın miktarını belirleyebilecek durumda olması, belirsiz alacak davası açma koşullarının oluşmadığı gerekçesiyle, İlk Derece Mahkemesinin davanın reddine ilişkin kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :İş Mahkemesi

SAYISI : 2024/139 E., 2024/382 K.

KARAR : Davanın reddi

Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen alacak davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 24. Hukuk Dairesi kararının kaldırılmasına ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın reddine karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin 696 sayılı Kanun Hükmünde Kararname (696 sayılı KHK) kapsamında 02.04.2018 tarihinde sürekli işçi kadrosuna geçtiğini ve 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'nin (375 sayılı KHK) geçici 23 üncü maddesi uyarınca Yüksek Hakem Kurulu tarafından karara bağlanan toplu iş sözleşmesinin sürekli işçi kadrolarına geçirilen işçilere de uygulanacağının hüküm altına alındığını, taraflar arasında imzalanmış belirsiz süreli iş sözleşmesine göre davacıya her ay brüt asgari ücretin belirli bir oran fazlası üzerinden günlük olarak ödeme yapılması gerektiğinin düzenlendiğini, ayrıca davacının ücretine toplu iş sözleşmesi uyarınca 6 aylık dönemlerde %4 oranında zam yapılması gerektiğini ancak davalı tarafça iş sözleşmesi dikkate alınmaksızın ücretlerin ödendiğini iddia ederek fark ücret alacağının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçesinde; zamanaşımı def'inde bulunduklarını, davacının 02.04.2018 tarihinde sürekli işçi kadrosuna geçirilmiş olduğunu, 01.01.2019 tarihinden itibaren ücretlerin Bakanlıktan alınan görüş yazıları doğrultusunda 31.12.2018 tarihinde almakta oldukları ücretlerinin %4 zamlı hâli ile ödendiğini, davacının herhangi bir ücret alacağı bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin 21.03.2023 tarihli ve 2023/37 Esas, 2023/139 Karar sayılı kararıyla; davacı ile davalı arasında imzalanan belirsiz süreli iş sözleşmesinde davacının ücretinin her ay asgari ücretin belirli bir oranı dikkate alınarak ödeneceğinin düzenlendiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. Gerekçe ve Sonuç

İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 24. Hukuk Dairesinin 21.09.2023 tarihli ve 2023/1642 Esas, 2023/1683 Karar sayılı kararıyla; taraflar arasında kadroya geçiş aşamasında imzalanan iş sözleşmesinde davacının ücretinin her ay asgari ücretin belirli bir oran fazlası ile ödeneceğinin kararlaştırıldığı belirtilerek İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve esas bakımından hukuka uygun olduğu gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairemizin 13.02.2024 tarihli ve 2023/18835 Esas, 2024/2083 Karar sayılı kararı ile; davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine karar verilerek, somut uyuşmazlıkta davacının davalı Kurumda kadroya geçtiği tarihi, kadroya geçiş tarihinde imzaladığı bireysel iş sözleşmesinde yer alan oranı ve Yüksek Hakem Kurulu tarafından karara bağlanan toplu iş sözleşmesi hükümleri gereği alması gerektiğini iddia ettiği zam oranını ve sonuç itibarıyla ödenmesi gereken ücreti bireysel iş sözleşmesine göre ve işyerinde uygulanan toplu iş sözleşmesi hükümleri gereğince belirleyebilecek durumda olduğu, dolayısıyla davanın açıldığı tarihte dava konusu alacakların belirlenebilir nitelikte olduğundan belirsiz alacak davasına konu edilemeyeceği, şu hâlde talep edilen fark alacak bakımından davanın belirsiz alacak davası olarak açılmasında hukuki yarar bulunmadığı, bu nedenle koşulları oluşmayan davanın dava şartı yokluğundan usulden reddi gerekirken davanın esasına girilerek karar verilmesinin hatalı olup bozmayı bozmayı gerektirdiği gerekçesi ile temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ortadan kaldırılmasına ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

B. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacının talep ettiği ücreti bireysel iş sözleşmesine göre ve işyerinde uygulanan toplu iş sözleşmesi hükümleri gereğince belirleyebilecek durumda olduğundan davanın belirsiz alacak davası olarak açılamayacağının anlaşıldığı gerekçesiyle davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmiştir.

VI. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili; dava konusu fark alacağın davacı işçi tarafından hesaplanabilmesinin teknik olarak mümkün olmadığını, dava konusu ücret kalemleri hesaplanırken; damga vergisi, gelir vergisi ve Sosyal Güvenlik Kurumu primi kesintileri gibi hesaplamaların yapılmasının uzmanlık ve teknik bilgi gerektirdiğini, iş bu hesaplamaların yapılabilmesi için gerekli olan kayıtların işveren uhdesinde bulunduğundan Mahkeme tarafından bilirkişi incelemesi yaptırılarak dava konusu alacakların tam ve kesin olarak hesaplanabilmesinin mümkün olabileceğini belirterek temyiz yoluna başvurmıuştur.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dosya içeriğine, bozmanın mahiyeti ve kapsamına göre taraflar arasındaki uyuşmazlık; sürekli işçi kadrosuna geçirilen davacının fark ücret alacak talebini içeren davasının belirsiz alacak davası olarak açılıp açılamayacağı noktasındadır.

2. İlgili Hukuk

1. 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın 13 ve 36 ncı maddeleri ile 148 inci maddesinin dördüncü fıkrası ve 153 üncü maddesinin altıncı fıkrası.

2. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 24, 25, 26, 31, 33, 36, 106, 114, 115 ve 119 uncu maddeleri ile 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ve 370 ve 371 inci maddeleri.

3. 6100 sayılı Kanun'un "Belirsiz alacak davası" kenar başlıklı 107 nci maddesi şöyledir:

“(1) Davanın açıldığı tarihte alacağın miktarını yahut değerini tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin kendisinden beklenemeyeceği veya bunun imkânsız olduğu hâllerde, alacaklı, hukuki ilişkiyi ve asgari bir miktar ya da değeri belirtmek suretiyle belirsiz alacak davası açabilir.

(2) (Değişik:22/7/2020-7251/7 md.) Karşı tarafın verdiği bilgi veya tahkikat sonucu alacağın miktarı veya değerinin tam ve kesin olarak belirlenebilmesi mümkün olduğunda, hâkim tarafından tahkikat sona ermeden verilecek iki haftalık kesin süre içinde davacı, iddianın genişletilmesi yasağına tabi olmaksızın talebini tam ve kesin olarak belirleyebilir. Aksi takdirde dava, talep sonucunda belirtilen miktar veya değer üzerinden görülüp karara bağlanır.

(3) (Mülga:22/7/2020-7251/7 md.)”

4. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 158 inci maddesi.

5. 696 sayılı KHK ile 375 sayılı KHK'ya eklenen geçici 23 üncü madde.

6. Anayasa Mahkemesinin 09.06.2016 tarihli ve 2014/819 Başvuru numaralı ... kararı; 10.02.2021 tarihli ve 2018/2784 Başvuru numaralı Bişar Yusufoğlu kararı; 22.02.2022 tarihli ve 2019/12190 Başvuru Numaralı ... kararı.

7. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin 03.05.2022 tarihli ve 59914/16 Başvuru numaralı Nalbant ve Diğerleri/Türkiye kararı.

8. İsviçre Federal Mahkemesinin 15.06.2020 tarihli ve 4A_502/2019 sayılı kararı; Zürih Kantonu Yüksek Mahkemesinin 20.10.2015 tarihli ve LB150038 sayılı kararı.

9. Dairemizin 14.09.2020 tarihli ve 2016/26476 Esas, 2020/7547 Karar sayılı; 31.05.2022 tarihli ve 2022/5909 Esas, 2022/6892 Karar sayılı; 09.02.2022 tarihli ve 2022/829 Esas, 2022/1542 Karar sayılı ve 27.12.2022 tarihli ve 2022/6872 Esas, 2022/17896 Karar sayılı kararları.

3. Değerlendirme

1. Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen İlk Derece Mahkemesi kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında temyiz edenin sıfatına göre bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VII. KARAR

Açıklanan sebeple;

Davacı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,

24.09.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.