"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
TEMYİZ EDENLER : Davalılar vekili
Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen alacak davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece ... Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi kararının kaldırılmasına ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kabulüne karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararı davalılar vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin davalılara ait yurt dışı projelerde 10.10.2005-05.03.2012 yılları arasında en son net 2.700,00 USD ücret ile çalıştığını, işyerinde haftanın yedi günü 08.00-19.00 saatleri arasında çalıştığını, iki haftada bir pazar günü çalıştırılmadığını, ulusal bayram ve genel tatil günlerinde çalıştığını, fakat karşılığı ücretlerin ödenmediğini ileri sürerek kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, yıllık izin ücreti, fazla çalışma, hafta tatili, ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
1. Davalı ... AŞ vekili cevap dilekçesinde; husumet itirazında bulunduklarını, davacının yabancı bir ülkede çalıştığını ve bu nedenle yabancı mahkemelerin yetkisi sebebiyle yetki itirazında bulunduklarını, yabancı ülkede çalışan davacının Türk hukukuna göre alacak takibi yapmasına izin verilmemesi gerektiğini, davacı tarafça dava konusu yapılan alacak kalemlerinin çalışılan ülke mevzuatı dikkate alınarak değerlendirilmesi gerektiği, zamanaşımı def'i ileri sürdüklerini belirterek davanın reddini istemiştir.
2. Davalı ... Uluslararası İnşaat Yatırım Sanayi ve Ticaret AŞ vekili cevap dilekçesinde; husumet itirazında bulunduklarını, davacının yabancı bir ülkede çalıştığını ve bu nedenle yabancı mahkemelerin yetkisi sebebiyle yetki itirazında bulunduklarını, yabancı ülkede çalışan davacının Türk hukukuna göre alacak takibi yapmasına izin verilmemesi gerektiğini, davacı tarafça dava konusu yapılan alacak kalemlerinin çalışılan ülke mevzuatı dikkate alınarak değerlendirilmesi gerektiği, zamanaşımı def'i ileri sürdüklerini belirterek davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 29.03.2022 tarihli ve 2021/220 Esas, 2022/123 Karar sayılı kararı ile; davacının ücretinin net 1.000,00 USD olduğu, davalı Şirketler arasında organik bağ bulunduğu, davalılarca iş sözleşmesinin haklı nedenle feshedildiğinin ispatlanamadığı, tanık beyanlarıyla davacının işyerinde fazla çalışma yaptığını, hafta tatili ile ulusal bayram ve genel tatil günlerinde çalıştığını ispatladığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuşlardır.
B. Gerekçe ve Sonuç
... Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesinin 21.06.2022 tarihli ve 2022/2555 Esas, 2022/2652 Karar sayılı kararı ile; İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesine ek olarak Dairece kaldırma kararında yetkili hukukun Türk hukuku olarak tespit edildiği, bu tespitin de Mahkemeyi bağladığı ve Yargıtay içtihat değişikliğinin bu nedenle değerlendirilemediği gerekçesiyle taraf vekillerinin istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.
V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuşlardır.
2. Dairemizin 26.10.2023 tarihli ve 2023/18044 Esas, 2023/16215 Karar sayılı kararı ile; davacı işçinin davalının yurt dışı işyerlerinde 10.10.2005-04.03.2011 tarihleri arasındaki birinci dönemde Rusya'da, 03.06.2011-05.03.2012 tarihleri arasındaki ikinci dönemde Türkmenistan'da çalıştığı, taraflar arasında hukuk seçimi anlaşmasının bulunmadığı, bu nedenle 10.10.2005-04.03.2011 tarihleri arasındaki dönem yönünden mutad işyeri hukuku olan Rusya hukukunun, 03.06.2011-05.03.2012 tarihleri arasındaki dönem yönünden ise mutad işyeri hukuku olan Türkmenistan hukukunun uyuşmazlıkta uygulanması gerektiği belritilerek kararın bozulmasına ve dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
B. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacının 10.10.2005- 03.06.2006, 05.06.2006 - 02.12.2006, 25.12.2006 - 09.10.2007, 24.10.2007 - 11.08.2008, 27.08.2008- 16.11.2008, 20.11.2008 - 28.12.2008, 17.01.2009 - 01.08.2009, 16.08.2009 - 15.01.2010, 06.06.2010- 04.03.2011 tarihleri arasında 4 yıl 9 ay 8 gün davalı Şirketin Rusya şantiyelerinde çalıştığı, 03.06.2011 - 05.03.2012 tarihleri arasında 9 ay 3 gün davalı şŞirketin Türkmenistan şantiyelerinde çalıştığı, bozma gereğince tüm çalışma dönemi yönünden mutad işyeri hukukunun uygulanması gerektiği belirtilerek davanın kabulüne karar verilmiştir.
VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar vekilleri temyiz isteminde bulunmuşlardır.
B. Temyiz Sebepleri
1. Davalı ... Uluslararası İnşaat Yatırım Sanayi ve Ticaret Anonim Şirket vekili; Rusya ve Türkmenistan hukukunda hak düşürücü sürenin üç ay olduğunu, hizmet süresinin hatalı belirlendiğini, davacının kıdem ve ihbar tazminatına hak kazanamadığını, davacının ücretinin hatalı belirlendiğini belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının bozulması istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.
2. Davalı ... Anonim Şirketi vekili; Rusya ve Türkmenistan hukukunda hak düşürücü sürenin üç ay olduğunu, hizmet süresinin hatalı belirlendiğini, davacının kıdem ve ihbar tazminatına hak kazanamadığını, davacının ücretinin hatalı belirlendiğini belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının bozulması istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dosya içeriğine, bozmanın mahiyeti ve kapsamına göre taraflar arasındaki uyuşmazlık; iş sözleşmesine uygulanacak hukuk, davanın süresinde açılıp açılmadığı, zamanaşımı, ücret, dava konusu alacakların ispatı ve hesaplanması noktalarında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 371 inci maddesi.
2. , 5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun'un (5718 sayılı Kanun) 2, 5, 8, 24, 27, 40 ve 44 üncü maddeleri.
3. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 10.02.1988 tarihli ve 1987/2-520 Esas, 1988/89 Karar sayılı kararında belirtildiği üzere, Yargıtayca temyiz incelemesinin yapıldığı sırada dosyada bulunan bir belgenin gözden kaçırılması, maddi hata sebebi olarak açıklanmıştır. Yargıtay İçtihatları Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 04.02.1959 tarihli ve 1957/13 Esas, 1959/5 Karar sayılı kararı ile 09.05.1960 tarihli ve 1960/21 Esas, 1960/9 Karar sayılı kararlarında açıklandığı üzere Yargıtayca maddi hata sonucu verilen bir karara mahkemece uyulmasına karar verilmesi hâlinde dahi usuli kazanılmış hak oluşmaz ve Yargıtayın hatalı bozma kararından dönülmesi mümkündür.
4. Türkmenistan İş Kanunu'nun "İş anlaşmazlığının çözülmesi için başvuru süreleri" başlığını taşıyan 382 nci maddesi şu şekildedir:
"1. Aşağıda belirtilmiş olan iş anlaşmazlıklarının çözülmesi bakımından mahkemeye veya iş anlaşmazlıkları görüşme komisyonuna başvurulması için süreler tespit edilmektedir:
1) Eski işine geri alınması hakkındaki anlaşmazlıklarda – kendisiyle iş sözleşmesinin feshedildiği hakkındaki buyruğun kopyasının çalışana verildiği tarih itibariyle bir ay;
2) Çalışan tarafınca işverene verilmiş olan maddi zararın tazmin edilmesi hakkındaki anlaşmazlıklarda – işveren tarafınca kendisine verilmiş olan maddi zararın tespit edildiği tarih itibariyle bir yıl;
3) Diğer iş anlaşmazlıklarında – çalışanın kendisinin haklarının ihlal edildiğini öğrendiği veya öğrenmiş olması gereken tarih itibariyle üç ay.
2. İşbu maddede belirtilmiş olan sürelerin herhangi bir geçerli sebepler ile kaçırılması durumunda, bu süreler çalışanın veya onun yetkilendirmiş olduğu temsilcisinin dilekçesi karşılığında mahkeme ya da iş anlaşmazlıkları görüşme komisyonu tarafınca yeniden tanınabilir.
3. Çalışanın sağlık durumunda verilen zararın tazmin edilmesi ile ilgili anlaşmazlıklarda, mahkemeye başvuru süresi sınırlanmamaktadır."
5. Rusya Federasyonu İş Kanunu'nun, Rusya'da geçen çalışmanın son bulduğu tarihteki 392 nci maddesi şu şekildedir:
"Çalışan, hakkının ihlal edildiğini öğrendiği veya öğrenmesi gerektiği günden itibaren üç ay içinde bireysel iş uyuşmazlığının çözümü için mahkemeye başvurma hakkına sahiptir.
İşveren, çalışanın işletmeye verdiği zararın tazminine ilişkin uyuşmazlıklarda, zararın tespit edildiği tarihten itibaren bir yıl içinde mahkemeye gitme hakkına sahiptir.
Bu maddede belirtilen sürelerin geçerli bir nedenle kaçırılması durumunda, bu süreler mahkeme tarafından tekrar başlatılabilir."
3. Değerlendirme
1. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalılar vekillerinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2. İlk Derece Mahkemesince Dairemiz bozma kararı uyarınca, taraflar arasında hukuk seçimi anlaşması bulunmadığının kabulü ile birinci çalışma dönemi yönünden Rus hukuku, ikinci çalışma dönemi yönünden ise Türkmenistan hukukunun uygulandığı belirtilmiştir.
3. Ne var ki dosya içerisinde bulunan ve davacının Rusya Federasyonu'nda geçen çalışma dönemlerine ilişkin iş sözleşmesinin 5 inci maddesi ve 16 ncı maddesi ile 10 uncu maddesinde taraflar arasında hukuk seçimi anlaşması yapıldığı ve uyuşmazlık hâlinde Türk hukukunun uygulanacağının belirtildiği görülmüştür. İlâmın İlgili Hukuk bölümünün (4) numaralı paragrafında da açıklandığı üzere, Yargıtayca maddi hata sonucu verilen bir karara mahkemece uyulmasına karar verilmesi hâlinde dahi usuli kazanılmış hak oluşmaz ve Yargıtayın hatalı bozma kararından dönülmesi mümkündür.
Buna göre davacının Rusya Federasyonu'nda geçen çalışma dönemi yönünden, taraflar arasında hukuk seçimi anlaşması bulunan kıdem ve ihbar tazminatları ile yıllık izin ücreti alacağı hakkında, usuli kazanılmış haklar da gözetilerek, Türk hukuku uygulanarak karar verilmesi gerekmektedir.
4. Maddi hukukun bir müessesesi olan zamanaşımı, hukuki işlem ve ilişkinin esasına uygulanan hukuka tâbidir (..., Milletlerarası Özel Hukuk, ..., 2022, s.315; ..., Türk Milletlerarası Özel Hukuku, ..., 2021, s.127). Buna göre Rusya İş Kanunu ve Türkmenistan İş Kanunu'nun bu konudaki hükümlerinin uyuşmazlıkta uygulanması, 5718 sayılı Kanun'un 2 ve 8 inci maddelerinin bir gereğidir.
5. İlâmın İlgili Hukuk kısmının (4) numaralı paragrafında yer verilen Türkmenistan İş Kanunu'nun bireysel iş uyuşmazlığının çözümü için mahkemeye başvurma sürelerinin düzenlendiği 382 nci maddesi ile (5) numaralı paragrafında yer verilen Rusya Federasyonu İş Kanunu'nun bireysel iş uyuşmazlığının çözümü için mahkemeye başvurma sürelerinin düzenlendiği 392 nci maddesinde sözü edilen sürelerin, Dairemizce daha önce bazı kararlarda hak düşürücü süre olduğu belirtilmişse de yeniden yapılan değerlendirmede; bu sürelerin zamanaşımı süresi niteliğinde olduğu sonucuna varılmıştır.
6. Davacının Rusya'da geçen çalışmalarının son bulduğu tarihte yürürlükte olan Rusya Federasyonu İş Kanunu'nun 392 nci maddesine göre zamanaşımı süresi 3 aydır. Yine davacının Türkmenistan'da geçen çalışmaları yönünden de zamanaşımı süresi, Türkmenistan İş Kanunu'nun 382 nci maddesine göre 3 aydır.
Yabancı unsurlu uyuşmazlıklarda kamu düzeni, 5718 sayılı Kanun’un 5 inci maddesi uyarınca uygulama alanı bulmakta olup söz konusu hüküm “Yetkili yabancı hukukun belirli bir olaya uygulanan hükmünün Türk kamu düzenine açıkça aykırı olması halinde bu hüküm uygulanmaz; gerekli görülen hallerde Türk hukuku uygulanır.” şeklindedir.
Türk kamu düzeninin ihlali sonucunu doğuracak hâller çoğunlukla emredici bir hükmün açıkça ihlali hâlinde söz konusu olmaktadır. Ancak her emredici hükmün ihlalinin veya her emredici hükmü ihlal eden bir (yabancı) kuralın, Türk kamu düzenine aykırı bulunduğunu söylemek olanaklı değildir. Öyleyse iç hukuktaki kamu düzeninin çerçevesi; Türk hukukunun temel değerlerine, Türk genel adap ve ahlak anlayışına, Türk kanunlarının dayandığı genel siyasete, 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nda (Anayasa) yer alan temel hak ve özgürlüklere, milletlerarası alanda geçerli ortak prensiplere ve özel hukuka ait iyiniyet prensibine dayanan kurallara, medeni toplulukların müştereken benimsedikleri ahlak ilkeleri ve adalet anlayışının ifadesi olan hukuk prensiplerine, toplumun medeniyet seviyesine, insan hak ve özgürlüklerine aykırılık şeklinde çizilebilir. İç hukukta kamu düzeninin, tarafların uymak zorunda oldukları kamu hukukundan ve özel hukuktan doğan ancak tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edemeyecekleri kurallar olarak anlaşılması gerekir.
Zamanaşımı süresi, kamu düzenine ilişkin olmadığından dava konusu uyuşmazlığa uygulanan yabancı hukuktaki zamanaşımı süresinin uygulanması gerekmiştir. Nitekim iç hukukumuzda işe iade davalarında 1 aylık arabulucuya başvuru süresi, işe iade davalarında arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamaması hâlinde son tutanağın düzenlendiği tarihten itibaren iki hafta içinde iş mahkemesinde dava açılabileceğine ilişkin süre, yine idare mahkemesinde dava açmak için öngörülen 60 günlük dava açma süresi daha kısa olup iç hukukumuzdaki 3 aydan daha kısa sürelerle yapılan uygulamaların kamu düzenine aykırı olmadığı kabul edildiğinden, dava konusu uyuşmazlığa uygulanan yabancı hukuktaki 3 aylık zamanaşımı süresinin kamu düzenini ihlal eder nitelikte olmadığı değerlendirilmiştir.
7. Davacının Türkmenistan'da geçen ikinci çalışma dönemi yönünden, dava tarihi itibarıyla 3 aylık zamanaşımı süresinin dolduğu ve davalı taraflarca da usulüne uygun şekilde zamanaşımı def'inde bulunulduğu anlaşılmaktadır. Bu hâlde İlk Derece Mahkemesince zamanaşımı def'i dikkate alınarak Türkmenistan'da geçen çalışma dönemi yönünden dava konusu alacakların zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken bu husus gözetilmeksizin hüküm kurulması hatalıdır.
Rusya Federasyonu'nda geçen ilk çalışma dönemi yönünden de dava konusu fazla çalışma, hafta tatili ve ulusal bayram ve genel tatil alacakları bakımından, dava tarihi itibarıyla 3 aylık zamanaşımı süresinin dolduğu ve davalı taraflarca da usulüne uygun şekilde zamanaşımı def'inde bulunulduğu anlaşılmakla; anılan alacakların zamanaşımı sebebi ile reddine karar verilmesi gerekir.
8. Belirtilen hususlar göz önünde bulundurulmadan yazılı şekilde sonuca gidilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
VII. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgililere iadesine,
Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,
17.10.2024 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.
K A R Ş I O Y
Türk hukukunda maddi hukukun bir müessesesi olan zamanaşımına uygulanacak hukuk, 5718 sayılı Kanun'un 8 inci maddesinde, “Zamanaşımı, hukukî işlem ve ilişkinin esasına uygulanan hukuka tâbidir.” şeklinde düzenlenmiştir.
Yabancı unsurlu uyuşmazlıklarda kamu düzeni, 5718 sayılı Kanun’un 5 inci maddesi uyarınca uygulama alanı bulmakta olup söz konusu hüküm; “Yetkili yabancı hukukun belirli bir olaya uygulanan hükmünün Türk kamu düzenine açıkça aykırı olması hâlinde, bu hüküm uygulanmaz; gerekli görülen hâllerde, Türk hukuku uygulanır.” şeklindedir.
Yabancılık unsuru taşıyan hukuki uyuşmazlığa uygulanacak hukuk yabancı devletin hukuku ise kural, yabancı hukukun uygulanmasıdır. Bununla birlikte yabancı hukukun uygulanmasının sınırı, doğacak hukuki sonuçların Türk kamu düzenine açıkça aykırı olmamasıdır. Bir yabancı hukuk kuralı Türk hukukunun temel değerlerine, genel adap ve ahlak anlayışına, Türk kanunlarının dayandığı temel adalet anlayışına ve hukuk siyasetine, Anayasa'da yer alan temel hak ve özgürlüklere, milletlerarası alanda geçerli ortak ve kabul görmüş hukuk prensiplerine, ahlak ve adalet anlayışına, medeniyet seviyesine siyasi ve ekonomik rejimine aykırı olması hâlinde kamu düzenimize aykırılığı söz konusu olabilir (Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu, 10.02.2012 tarihli ve 2010/1 Esas, 2012/1 Karar sayılı kararı).
Zamanaşımının bizzat kendisi kural olarak kamu düzenini ilgilendiren bir konu olmadığından yabancı hukukta zamanaşımı süresinin Türk hukukundan farklı düzenlenmiş olması, 5718 sayılı Kanun’un 5 inci maddesi kapsamında kamu düzeni müdahalesi gerektirmez. Buna karşılık, uyuşmazlığa uygulanacak olan yabancı hukukta talep hakkının hiç zamanaşımı süresine tâbi tutulmaması, Türk hukukuna nispetle fevkalade kısa bir zamanaşımı süresine tâbi tutulması veya talep hakkında aşırı derecede uzun bir zamanaşımı süresi öngörülmesi hâllerinde 5718 sayılı Kanun’un 5 inci maddesi gereğince kamu düzeni müdahalesinin kabul edilmesi gerekmektedir (..., Devletler Hususi Hukuku, ..., Yirmi Birinci Baskı, 2015, s.214; ..., Milletlerarası Özel Hukuk, ..., Sekizinci Baskı, 2022, s.314; ..., Türk Milletlerarası Özel Hukuku, ..., İkinci Bası, 2021, s.126; Mesut ..., ... ..., "Yargıtay Kararları Işığında Milletlerarası Özel Hukukta Zamanaşımı", ... Hukuk Dergisi, C. 14, 2016, S. 165, s. 4914).
Somut olayda uyuşmazlığa uygulanan Rusya Federasyonu İş Kanunu'nun 392 nci maddesinin birinci fıkrasında “Çalışan, hakkının ihlal edildiğini öğrendiği veya öğrenmesi gerektiği günden itibaren üç ay içinde bireysel iş uyuşmazlığının çözümü için mahkemeye başvurma hakkına sahiptir.” denilmektedir. Rusya Federasyonu Parlamentosu tarafından Rusya Federasyonu İş Kanunu'nun 392 nci maddesinde 03.07.2016 tarihinde Federal Kanun ile değişikliğe gidilerek 3 aylık zamanaşımı süresi 1 yıla çıkarılmıştır. Söz konusu hüküm; “Çalışan, ücretlerin ve diğer ödemelerin ödenmemesi veya eksik ödenmesine ilişkin bireysel işçi ihtilaflarının çözümü için, işten çıkarılma nedeniyle ödenmesi gereken ücretlerin ve diğer ödemelerin yapılmaması veya eksik ödenmesi de dâhil olmak üzere, bu tutarların ödenmesi için belirlenen tarihten itibaren bir yıl içinde mahkemeye başvurma hakkına sahiptir.” şeklindedir.
Somut uyuşmazlığa uygulanan Türkmenistan İş Kanunu'nun 382 nci maddesinin birinci fıkrasında, iş anlaşmazlıklarının çözülmesi bakımından mahkemeye veya iş anlaşmazlıkları görüşme komisyonuna başvurulması için gereken süreler ise; "1) Eski işine geri alınması hakkındaki anlaşmazlıklarda – kendisiyle iş sözleşmesinin feshedildiği hakkındaki buyruğun kopyasının çalışana verildiği tarih itibariyle bir ay; 2) Çalışan tarafınca işverene verilmiş olan maddi zararın tazmin edilmesi hakkındaki anlaşmazlıklarda – işveren tarafınca kendisine verilmiş olan maddi zararın tespit edildiği tarih itibariyle bir yıl; 3) Diğer iş anlaşmazlıklarında – çalışanın kendisinin haklarının ihlal edildiğini öğrendiği veya öğrenmiş olması gereken tarih itibariyle üç ay. ..." şeklinde açıklanmaktadır.
Mahkemeye erişim hakkı, bir uyuşmazlığı ve uyuşmazlık kapsamında bir talebi mahkeme önüne taşıyabilmek ve bunların etkili bir şekilde karara bağlanmasını isteyebilmek anlamına gelmektedir.
Anayasa'nın 36 ncı maddesinin birinci fıkrasında, herkesin yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddiada bulunma ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahip olduğu belirtilmiştir. Dolayısıyla, mahkemeye erişim hakkı Anayasa’nın 36 ncı maddesinde güvence altına alınan hak arama özgürlüğünün bir unsurudur.
Gerek Rusya Federasyonu İş Kanunu'nun 392 nci maddesinin 03.07.2016 tarihinden önceki şeklinde gerekse Türkmenistan İş Kanunu'nun 382 nci maddesinde öngörülen 3 aylık zamanaşımı süresinin fevkalade kısa olduğu, yurt dışında yaptığı çalışmalardan kaynaklı alacakları için Türkiye’de dava açan işçinin mahkemeye erişim hakkını oldukça kısıtladığı açıktır. Nitekim Rusya Federasyonu da 3 aylık zamanaşımı süresinin fevkalade kısa olduğu sonucuna varmış ve 03.07.2016 tarihi itibarıyla bu süreyi 1 yıla çıkarmıştır. Sonuç olarak, Anayasa’da temek hak ve özgürlükler arasında yer alan hak arama özgürlüğüne aykırı olan 3 aylık zamanaşımı süresinin kamu düzenini ihlal edici nitelikte olduğu anlaşılmaktadır. Dolayısıyla Rusya Federasyonu İş Kanunu'nun 392 nci maddesi ile Türkmenistan İş Kanunu'nun 382 nci maddesinde 3 aylık zamanaşımı süresi öngören kural, 5718 sayılı Kanun’un 5 inci maddesi uyarınca kamu düzeni müdahalesi ile bertaraf edilmelidir.
Kamu düzeni müdahalesi neticesinde yabancı hukukunun ilgili hükmünün olayda uygulanmaması ile ortaya çıkan boşluğun ise öncelikle yetkili yabancı hukuktaki başka bir hüküm ile doldurulması gerektiği prensip olarak kabul edilmektedir. Bu şekilde söz konusu boşluğun doldurulamaması hâlinde hâkimin kendi hukukunu olaya uygulayarak uyuşmazlığı çözmesi gerekmektedir (Nomer, s. 179-180; Doğan, s. 260-261).
Somut olayda Rusya hukukuna tâbi çalışmalar yönünden; Türk kamu düzenine aykırı olduğu için uyuşmazlıkta uygulanmaması gereken 3 aylık zamanaşımı süresinin yerine dava tarihinde yürürlükte olan Rusya Federasyonu İş Kanunu'nun 392 nci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan 1 yıllık zamanaşımı süresinin uyuşmazlıkta uygulanması, 5718 sayılı Kanun’un 5 inci maddesi hükmüne uygun düşecektir.
Türkmenistan hukukuna tâbi çalışmalar yönünden ise Türk kamu düzenine aykırı olduğu için uyuşmazlıkta uygulanmaması gereken 3 aylık zamanaşımı süresinin yerine, öncelikle yetkili yabancı hukuk olan
Türkmenistan hukukunda uygulanan genel zamanaşımı süresi araştırılmalıdır. Tespit edilen genel zamanaşımı süresi, Türk kamu düzenine aykırı olmadığı sürece, genel zamanaşımı süresine öncelik verilmelidir. Ancak Türkmenistan hukukunda öngörülen genel zamanaşımı süresinin dahi Türk kamu düzenine aykırı olduğu tespit edilirse bu durumda, hâkimin hukuku olan Türk hukukunda uygulanan zamanaşımı süreleri dikkate alınmalıdır.
Açıklanan nedenlerle yabancı hukukta yer alan 3 aylık zamanaşımı sürelerinin kısa olmadığı ve 5718 sayılı Kanun’un 5 inci maddesi uyarınca kamu düzeni müdahalesini gerektirmediği yönündeki sayın çoğunluğun kararına katılamıyoruz.
Dava tarihi itibarıyla Rusya Fedarasyonu İş Kanunu'nda öngörülen 1 yıllık zamanaşımı süresinin de dolmuş olduğu dikkate alındığında Rusya hukuku uygulanan dönem yönünden bu değişik gerekçe ile karar yerinde bulunmakla birlikte Türkmenistan hukuku uygulanan dönem yönünden öncelikle yetkili yabancı hukuk olan
Türkmenistan hukukunda uygulanan genel zamanaşımı süresi araştırılmalı, tespit edilen genel zamanaşımı süresi, Türk kamu düzenine aykırı olmadığı sürece genel zamanaşımı süresine öncelik verilmeli; ancak Türkmenistan hukukunda öngörülen genel zamanaşımı süresinin dahi Türk kamu düzenine aykırı olduğu tespit edilirse bu durumda, hâkimin hukuku olan Türk hukukunda uygulanan zamanaşımı süreleri dikkate alınmalıdır.