"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
KARAR : Davanın kısmen kabulü
TEMYİZ EDENLER : Davalılar vekili
Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen alacak davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece ikinci kez İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararı davalılar vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin ... Denizcilik Liman Hizmetleri ... İnşaat Sanayi ve Ticaret Limited Şirketinde (... Şirketi) sigortalı gösterilerek diğer davalı ... - ... ... Sanayi ve Ticaret AŞ'ye ait işyerinde 1998 yılından 16.10.2015 tarihine kadar çalıştığını, en son net ücretinin 2.000,00 TL olduğunu, asgari ücret kısmının bankadan kalan kısmının elden ödendiğini, asgari geçim indiriminin ödenmediğini, haftanın yedi günü 07.00-20.00 saatlari arasında çalıştığını, tüm resmî tatillerde çalıştığını, yıllık izinlerinin kullandırılmadığını, ücretlerinin geç ödenmesi ve fazla çalışma ücretlerinin ödenmemesi nedenlerinden dolayı iş sözleşmesini feshettiğini belirterek kıdem ve ihbar tazminatları, ücret, fazla çalışma ücreti, hafta tatili ücreti, ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
1. Davalı ... Şirketi vekili cevap dilekçesinde; davacı tarafın 2009-2012 yılları arasında davalı işyerinde çalıştığını, asgari ücret aldığını, davacının 08.00-18.00 saatleri arasında çalıştığını, davacının davalı işyerinde yevmiyeli çalışan işçilerin çalışma sürelerini fazla gösterdiğini ve onların yevmiyelerini kendisinin aldığını, bu hususta davacı hakkında suç duyurusunda bulunulduğunu, iş sözleşmesinin de 15.10.2015 tarihinde bu nedenle feshedildiğini savunarak davanın reddini istemiştir.
2. Davalı ... ... San. ve Tic. AŞ. (... Şirketi) vekili cevap dilekçesinde; davalı Şirketin liman sahasını 21.04.2008 tarihinde satın aldıklarını, davacının kendilerinin çalışanı olmadığını, fazla çalışma yapılmadığını, davacının yıllık izinlerini kullandığını savunarak davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 11.04.2017 tarihli ve 2016/200 Esas, 2017/138 Karar sayılı kararıyla; davacının işinin sürekli işlerden olması nedeniyle sözleşmenin belirsiz süreli olduğu, iş sözleşmesini ücretlerinin ödenmemesi nedeniyle haklı nedenle feshettiği, 4857 sayılı İş Kanunu'nun (4857 sayılı Kanun) 2 nci maddesi gereğince davalılar arasında asıl işveren alt işveren ilişkisi bulunduğu, davacının taleplerinden asıl işveren alt işveren ilişkisi nedeniyle davalıların birlikte sorumlu oldukları gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuşlardır.
B. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 02.06.2022 tarihli ve 2020/2481 Esas, 2022/2105 Karar sayılı kararıyla; davacının yaptığı işin niteliği, kıdemi ve iddiasını doğrulayan tanık beyanları birlikte değerlendirildiğinde aylık net 2.000,00 TL ücret ile çalıştığının kabulünün dosya kapsamına ve hakkaniyete uygun olduğu, bu yöndeki istinaf sebeplerinin reddi gerektiği, davalı ... ... ... Sanayi ve Ticaret AŞ vekili 21.04.2008 tarihli satın almadan önceki süreçten sorumlu olmadıklarını belirtmiş ise de müştereken ve müteselsilen sorumlu olduğunun anlaşıldığı gerekçesiyle davalıların istinaf başvurularının ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.
V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Birinci Bozma Kararı
1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar vekilleri temyiz isteminde bulunmuşlardır.
2. Dairemizin 22.09.2020 tarihli ve 2019/4616 Esas, 2020/8767 Karar sayılı kararı ile; davalı ... Şirketi ile dava dışı şirketler arasındaki bağın yeterince araştırılmadığı gerekçesiyle kararın araştırmaya yönelik olarak bozulmasına karar verilmiştir.
B. İlk Derece Mahkemesince Birinci Bozmaya Uyularak Verilen Karar
İlk Derece Mahkemesinin 14.03.2023 tarihli ve 2020/374 Esas, 2023/136 Karar sayılı kararı ile; bozmadaki eksikliklerin giderilmesi amacıyla davalı Şirketler ile dava dışı şirketler arasındaki hukuki ilişkinin tespiti amacıyla öncelikle Ticaret Sicil Müdürlüğüne müzekkere yazılarak bu Şirketlerin ticaret sicil kayıtlarının gönderilmesinin talep edildiği, verilen cevapta söz konusu Şirketlerin adreslerinin bildirildiği, gönderilen adreslerin tamamının farklı olduğu, akabinde davalılar ve dava dışı şirketlere aralarında bir işyeri devri ya da işçi devri olup olmadığı hususlarını bildirmeleri için 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 220 nci maddesine göre şerhli müzekkere yazıldığı, ancak şirketlerden hiçbirisinin yasal beyan süresi içinde ve sonrasında herhangi bir cevap vermediklerinin tespit edildiği, tüm bu hususlar birlikte değerlendirildiğinde; Yargıtay bozma kararı öncesi verilen kararda da belirtildiği üzere şirket kurucularının ve müdürlerinin soyadlarının aynı olması, yine davalı Şirketlerden ... Şirketinin kurucusu olan ... MERSİS kayıtları ile sabit olduğu üzere dava dışı Çavuş İç ve Dış Nakliyat Şirketinin de müdürü olduğunun tespit edildiği, hem davalı hem de dava dışı Şirketlerin iştigal konularının Sosyal Güvenlik Kurumu kayıtları ile sabit olduğu üzere aynı olduğu, söz konusu Şirketlere işyeri devri ya da işçi devri hususunda bir belge sunmaları için 6100 sayılı Kanun'un 220 nci maddesi uyarınca şerhli olarak yazılan müzekkereye de cevap verilmediği ve bu hâliyle davacının iddiasının da doğrulandığı, tüm bu hususlara binaen davalı ve dava dışı Şirketler arasında muvazaalı bir ilişki olduğu kanaatine varıldığından davalıların dava konusu alacaklardan müştereken ve müteselsilen sorumlu tutulmalarına karar verilerek hüküm tesis edildiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
C. İkinci Bozma Kararı
1. İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar vekilleri temyiz isteminde bulunmuşlardır.
2. Dairemizin 04.07.2023 tarihli ve 2023/10816 Esas, 2023/10390 Karar sayılı kararı ile; Mahkemece yapılması gereken işin taraf tanıklarının yeniden dinlenerek davacının çalıştığı işyeri, yaptığı iş ve süresinin, bu dönemde işverenlerinin kim olduğu, aynı anda birden fazla işverene hizmet verip vermediği, emir ve talimatların kim/kimlerden alındığı gibi sorular sorulması ile davalılar ve dava dışı Şirketler arasındaki ilişki açıklığa kavuşturularak davalıların sorumluluğunun tayin ve tespit edilmesi olduğu, İlk Derece Mahkemesince bozma gereklerinin eksik ve hatalı olarak yerine getirildiği gerekçesiyle kararın bozulmasına karar verilmiştir.
D. İlk Derece Mahkemesince İkinci Bozmaya Uyularak Verilen Karar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davalı ve dava dışı Şirketler arasında muvazaalı bir ilişki olduğu kanaatine varıldığından davalıların davanın sonuçlarından müştereken ve müteselsilen sorumlu tutulmalarına karar verilerek hüküm tesis edildiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar vekilleri temyiz isteminde bulunmuşlardır.
B. Temyiz Sebepleri
1. Davalı ... Şirketi vekili temyiz dilekçesinde; davacının doğruluk ve bağlılığa aykırı eylemlerde bulunduğu sabit olduğundan kıdem tazminatına hak kazanamayacağını, kayıtlardan iş sözleşmesinin işverence feshedildiğinin sabit olduğunu, Mahkemenin davacı tarafın ihbar tazminatı talebini tamamen reddetmiş olmasına rağmen davalılar lehine sadece 1.000,00 TL vekâlet ücretine hükmetmesinin hatalı olduğunu ileri sürerek kararın bozulmasını istemiştir.
2. Davalı ... Şirketi vekili temyiz dilekçesinde; müvekkili Şirkete ait ... Limanında alt işveren olarak çalışan diğer davalı ... Şirketi dışındaki diğer şirketlerin müvekkili Şirket ile hiçbir hukuki/ticari ilişkisi bulunmadığından müvekkili Şirketin ancak asıl işveren alt işveren ilişkisi kapsamında davacının ... Şirketin işçisi olarak ... limanında yaptığı çalışmalardan sorumlu tutulabileceğini, davacının iş sözleşmesinin kendi işvereni tarafından, davacının hizmet nedeniyle görevini kötüye kullandığı gerekçesiyle haklı nedenle feshedildiğini, davacının ücretinin, imzalı iş sözleşmesi, imzalı bordro ve banka kayıtları ile sabit olduğunu, davacı tanıklarının soyut beyanlarına göre hesaplama yapılarak hüküm kurulmasının Yüksek Mahkeme kararlarına, kanuna ve usule aykırı olduğunu ileri sürerek kararın bozulmasını istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dosya içeriğine, bozmanın mahiyeti ve kapsamına göre taraflar arasındaki uyuşmazlık, davalılar arasında ve davalı ... Şirketi ile davacının kayıtlara göre çalışması bulunan dava dışı Şirketler arasındaki ilişkinin tespitiile buna göre davalıların dava konusu alacaklardan sorumluluğu noktasındadır.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Kanun'un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 371 inci maddesi.
2. 4857 sayılı Kanun'un 2 ve 6 ncı maddeleri, 6100 sayılı Kanun'un 220 nci maddesi.
3. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 22.09.2021 tarihli ve 2017/(22)9-3109 Esas, 2021/1075 Karar sayılı kararında birlikte istihdam, tüzel kişilik perdesinin aralanması kavramları şu şekilde açıklanmıştır:
"...
Birlikte istihdam olgusunun varlığı her ne kadar daha çok şirket grupları içinde ortaya çıkmakta ise de bu ilişkinin kurulması için birlikte işverenlerin aynı şirket grubu içerisinde yer alması zorunlu değildir. Önemli olan aynı grup içinde yer alma değil, birlikte işverenlerin işçi ile olan ilişkilerini ayrı ayrı değerlendirebilme olanağını ortadan kaldıracak şekilde işçi ile hukukî bir bağlantı içinde olmalarıdır. Ayrıca işçinin birlikte işverenlerle ayrı ayrı iş sözleşmesi yapmasına da gerek olmayıp, aynı iş sözleşmesi kapsamında birden fazla işverene aynı zaman ve nitelikte iş için iş görme borcunu yüklenmesi mümkündür (Süzek, s.150).
Birlikte istihdamın varlığı hâlinde işverenlerin her biri, işveren hak ve yetkilerine sahip olmakla birlikte işverenin borç ve sorumluluklarına da ayrı ayrı sahiptirler. Bir diğer anlatımla işçiye karşı işverenler müteselsil sorumlu olup, işçi de ücret ve diğer haklarının tümünü her bir işverenden talep etme hakkına sahiptir.
Uygulamada işverenler iş hukukundan doğan yükümlülüklerden kaçınmak için bazı durumlarda bir holding veya şirketler topluluğunda ya da bunların dışında kalan şirketlerde işçiler görünüşte bir şirketin işçisi olarak gösterilmektedir. Bu duruma engel olmak için tüzel kişilik perdesinin kaldırılması teorisi geliştirilmiştir (Süzek, s.152).
...
Tüzel kişilik perdesinin çapraz aralanmasına benzeyen bir başka kavram organik bağ kavramıdır. Tüzel kişilik perdesinin aralanmasında olduğu gibi organik bağ kavramında da bir tüzel kişinin borçlarından bir başka tüzel kişinin sorumluluğuna gidilmektedir. Bu hâliyle organik bağ kavramının da kaynağını TMK’nin 2. maddesinde yer alan dürüstlük kuralı ve hakkın kötüye kullanılması yasağı oluşturmaktadır (.../..., s. 210). Ancak organik bağ kavramı, tüzel kişilik perdesinin aralanmasına göre daha geniş bir anlama sahip olsa da organik bağın varlığı, tek başına tüzel kişilik perdesinin aralanmasını gerektirmemektedir. Başka bir deyişle şirketler arasında organik bağ tespit edilse dâhi tüzel kişilik perdesinin aralanması ve alacağın perdenin arkasındakinden de istenebilmesi için sırf alacaklıdan mal kaçırmak ve onu zarara uğratmak amacıyla kötü niyetli işlemler yapıldığının da somut verilerle ispatlanması gerekmektedir.
Şirketler arasında ortakların akraba olması tek başına organik bağ veya tüzel kişilik perdesinin kaldırılması için yeterli değildir veya şirketlerin aynı faaliyeti yürütüyor olması organik bağ için yeterli değildir (..., G.: İşverenin Tespitinde Birlikte İstihdam ve Tüzel Kişilik Perdesinin Kaldırılması Kurumları, İş Uyuşmazlıklarında Yargıtay ve Bölge Adliye Mahkemeleri Kararları Değerlendirme Toplantısı (... .../... – 06 Nisan 2019), Türkiye İnşaat Sanayicileri İşveren Sendikası, Ankara 2019, s. 20).
Şirketler arasında organik bağ olup olmadığı; şirketlerin adreslerinin aynı olması, ortaklık yapılarının ve yönetim kurullarının benzer olması veya temsilcilerinin aynı olması, faaliyet alanları, hisse devirleri, muvazaalı işlemler gibi hususlar ve somut olayın özellikleri de gözetilerek tespit edilebilir. Ancak tüzel kişilik perdesinin çapraz aralanmasında her iki şirketin faaliyet alanı, ortaklık yapısı, ortakları gibi konularda öyle büyük ve derin bir kesişme vardır ki; bu şirketlerle iş yapan kişiler nezdinde iktisadi bir bütünlük içerisinde tek bir şirketle iş yapılıyor algısı oluşmaktadır. Ayrıca üçüncü kişiler nezdinde uyandırılan bu algı neticesinde, ticaret yaparken güçlü bir yapıya sahip görüntüsü oluşturularak, şirketlerden birinin borca batırılması ya da içinin boşaltılıp iş alanının diğerine kaydırılması işlemleri tipik bir hakkın kötüye kullanılması olarak değerlendirilmelidir."
3. Değerlendirme
1. Temyizen incelenen İlk Derece Mahkeme kararında ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı ve bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; davalı ... Şirketi vekilinin tüm, davalı ... Şirketi vekilinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2. Somut uyuşmazlıkta bozma kararı üzerine İlk Derece Mahkemesince tanıklar yeniden dinlenerek ve bozma gereği araştırma yapıldıktan sonra davalı Şirketlerin dava konusu alacaklardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olduğu gerekçesi ile hüküm kurulmuştur.
Mahkemece davalı ... Şirketi ile davacının kayıtlara göre çalışması bulunan dava dışı diğer Şirketler arasında birlikte istihdam ve işyeri devri söz konusu olduğundan tüm dönem bakımından davalı ... Şirketinin sorumlu tutulması yerindedir. Ancak diğer davalı ... Şirketinin davacının tüm çalışma döneminden sorumlu tutulması hatalı olmuştur. Davacının davalı ... Şirketi dışındaki çalıştığı Şirketler ile davalı ... Şirketi arasında iş ilişkinin bulunduğuna dair dosya kapsamında bilgi ve belge bulunmadığı sabittir.
3. Davalı ... Şirketi, liman işletmeciliğini aldıkları tarihten sonra davalı ... Şirketi ile hizmet alım sözleşmesi yaptıklarını, bu kapsamda davacının alt işveren işçisi olarak çalıştığını ve bu dönemden sorumlu olduklarını savunmuştur. Tüm dosya kapsamındaki bilgi ve belgeler, tanık beyanları ve davalı ... Şirketinin savunması dikkate alındığında davacının 16.06.2009-15.10.2015 tarihleri arasındaki çalışması bakımından davalı ... Şirketinin sorumlu olduğunun kabulü ile hüküm kurulması gerekli iken davalı ... Şirketinin davacının tüm çalışma döneminden sorumlu tutulması hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
VII. KARAR
Açıklanan sebeple;
Temyiz olunan İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgililere iadesine,
Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,
10.12.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.