"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 33. Hukuk Dairesi
KARAR : İstinaf başvurularının esastan reddi
TEMYİZ EDENLER : Taraf vekilleri
İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 28. İş Mahkemesi
Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararın taraflar vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvuruların esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda gereği düşünüldü:
Bölge Adliye Mahkemesi tarafından kabul edilen ve davalı tarafça temyize konu edilen miktar 6.200,58 USD olup bu miktarın, karar tarihindeki ... Bankası efektif satış kuruna göre 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 362 nci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi gereğince karar tarihi itibarıyla Bölge Adliye Mahkemeleri tarafından verilen kararların kesinlik sınırı olan 378.290,00 TL'nin altında kaldığı anlaşılmakla; davalı vekilinin temyiz dilekçesinin miktardan reddine karar vermek gerekmiştir.
Davacı vekilinin gerekli şartları taşıdığı anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin 26.04.2016-18.06.2018 tarihleri arasında davalının yurt dışında bulunan şantiyesinde çalıştığını, iş sözleşmesinin davacının uğradığı psikolojik taciz (mobbing) ve buna bağlı olarak ortaya çıkan sağlık problemleri sebebiyle davacı tarafından feshedildiğini, davacının davalı işyerinde şantiye şefi olarak çalıştığını ancak çalışma saatlerini kendisinin belirlemediğini ve üst pozisyonundaki yöneticisinin emirleri doğrultusunda çalıştığını, müvekkilinin ücretinin 7.300,00 USD ve 700,00 USD prim olmak üzere toplamda 8.000,00 USD olduğunu, davalı tarafça 7.300,00 USD ücretin içerisine fazla çalışma ve hafta tatili çalışmaları ile ek ödemeler de dâhil edilerek 6.300,00 USD yatırıldığını ayrıca her ay 1.000,00 USD ücretin de düzensiz olarak davalı Şirket tarafından ödendiğini, müvekkilinin ücretinin içine asgari geçim indiriminin dâhil olmadığını, davalı işyerinde iş sözleşmesiyle belirlenen çalışma saatinin 07.00-18.00 arası olduğunu; ancak müvekkilinin çalışmaya başladığı tarihten itibaren her hafta en az 20-25 saat fazla çalışma yapmak zorunda kaldığını, fazla çalışmaların son 4 ay ise gece gündüz devam ettiğini, müvekkilinin çalışmalarına örnek olarak kayıtlardan bir tanesinin temin edildiğini ve bu belgeden de anlaşılacağı üzere müvekkiline bir buçuk aylık bir süreçte 120 saat fazla çalışma yaptırıldığını, çalışma temposunun hafta tatili ile ulusal bayram ve genel tatil günlerinde de devam ettiğini, müvekkiline ayda sadece 2 hafta tatili kullandırıldığını, son 4 ayda ise hiç hafta tatili kullandırılmadığını, dinî bayramların ilk günü hariç diğer ulusal bayram ve genel tatil günlerinde çalışmaya devam ettiğini, her ne kadar iş sözleşmesinde 6 ayda bir izin kullandırılacağı yazılı ise de davalı tarafından 4 ayda bir izin kullanabileceğinin belirtildiğini, müvekkilinin ücretinden her ay kesilen 700,00 USD ücretin iş sonunda ödeneceğinin belirtildiğini; ancak iş sözleşmesinin sona ermesi sebebiyle bu ücretlerin ödenmediğini ileri sürerek kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, fazla çalışma, yıllık ücretli izin, ulusal bayram ve genel tatil ücreti, hafta tatili, prim ve asgari geçim indirimi alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının işyerinde şantiye şefi olarak çalıştığını, davacının çalışma düzenini kendisinin belirleyebilecek durumda olduğunu, psikolojik taciz (mobbing) iddialarını kabul etmediklerini, davacının yaşadığı sağlık problemlerinin ailevi sorunlardan kaynaklandığını, iş sözleşmesinin davacı tarafça feshedilmesi sebebiyle ihbar tazminatının reddine karar verilmesi gerektiğini, davacının fesihten yaklaşık 4 ay sonra ibraname imzalayarak davalı Şirketi ibra ettiğini, davacının prim ve ikramiye alacağına iş sözleşmesinin iş bitiminden önce sona ermesi sebebiyle hak kazanamadığını, davacı tarafça bordroların ve puantaj listelerinin imzalandığını ve ödenmeyen fazla çalışma ücreti alacağının bulunmadığını, davacının Cezayir ulusal bayram ve genel tatil günleri ile hafta tatili günlerinde çalışmasının söz konusu olması hâlinde ücretinin ödendiğini savunarak davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacının davalı işyerinde 26.04.2016-18.06.2018 tarihleri arasında şantiye şefi olarak çalıştığı, imzalı ücret bordroları dikkate alındığında davacının günlük ücretinin 4.691,47 USD olduğu, iş sözleşmesi ve davacı tarafça imzalanan belgeler karşısında davacının iddialarına itibar edilmediği, davacının haklı nedenle iş sözleşmesini feshettiği ancak haklı nedenle de olsa iş sözleşmesini fesheden tarafın ihbar tazminatına hak kazanamayacağı, işin yurt dışında gerçekleşmesi sebebiyle asgari geçim indirimine hak kazanılamayacağı, davacının da kabulünde olduğu üzere davacıya iş sözleşmesinin başından itibaren prim ödenmemesi sebebiyle işyeri uygulaması bulunduğundan söz edilemeyeceği, taraflar arasında imzalanan iş sözleşmesine göre primin işin geçici kabulü hâlinde ödeneceğinin düzenlendiği, işin geçici kabulünün ise yapılmadığı, davacının imzası bulunan puantaj kayıtları ve ücret bordrolarına göre ödenen fazla çalışma, hafta tatili ile ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının davacının gerçek ücreti ile karşılaştırılmasına göre bakiye ücretlere hak kazandığı, fazla çalışma, hafta tatili ile ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının belirsiz alacak davası olarak açılması sebebiyle ıslaha karşı zamanaşımı def'inin dikkate alınamayacağı belirtilerek bilirkişi raporu doğrultusunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuşlardır.
B. İstinaf Sebepleri
1. Davacı vekili; dava dilekçesinde ileri sürdüğü hususların yanında İlk Derece Mahkemesince davacının ücretinin hatalı belirlendiğini, e-posta yazışmaları, banka kayıtları, ibranamede belirtilen belgeler ve tüm dosya kapsamı itibarıyla davacının ücretinin ispatlandığını, davalı tarafça düzenlenen bordroların hileli olduğunu, davacının özlük dosyasının Mahkemece verilen kesin süre içerisinde sunulmadığını, davacının ücretinin hatalı belirlenmesi sebebiyle tüm alacakların eksik hesaplandığını ve bordrolarda görünen fazla çalışma, hafta tatili ile ulusal bayram ve genel tatil ödemelerinin mahsup edilmesinin hatalı olduğunu, işveren kayıtları ile taraflarınca sunulan ve işveren onayını içeren kayıtların çelişkili olduğunu, bordrolarda görünen ödemelerin davacının temel ücretinin parçası olduğunu, hafta tatili ile ulusal bayram ve genel tatil ücretinin tanık beyanları yerine baskı altında imzalatılan işveren kayıtlarına göre hesaplanmasının doğru olmadığını, dosyada bulunan e-posta kayıtlarından anlaşılacağı üzere davacının 4 ayda bir 14 günlük yıllık ücretli izne hak kazandığının sabit olduğunu, iş sözleşmesinin sona ermesinde kusuru bulunmayan davacı lehine prim ve ikramiye alacaklarının hüküm altına alınması gerektiğini ileri sürerek istinaf yoluna başvurmuştur.
2. Davalı vekili; cevap dilekçesinde belirttiği hususların yanında, davacının fesih sebebi olarak ileri sürdüğü psikolojik taciz (mobbing) iddiasını ispatlayamaması sebebiyle kıdem tazminatının reddine karar verilmesi gerektiğini, davacının bakiye fazla çalışma ücreti alacaklarının banka yoluyla 10.10.2018 tarihinde ödendiğini, zamanaşımının dikkate alınması gerektiğini, temerrüt tarihinden itibaren faize hükmedilmesinin hatalı olduğunu ileri sürerek istinaf yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davalı tarafça üstlenilen işin süreli olması ve süresinde bitirilmemesi hâlinde cezai şartla karşı karşıya kalınacak olması sebebiyle zaman zaman işveren vekili ile yaşanılan gerginliğin psikolojik taciz (mobbing) olarak nitelendirilemeyeceği, bu nedenle davacının ihbar tazminatına hak kazanmadığı, işveren tarafından tüm çalışma dönemine ilişkin puantaj kayıtlarının ibraz edildiği, davacıya ücret bordrolarına göre tutulan puantaj kayıtları dikkate alınarak fazla çalışma ve ayda iki cuma çalışması tahakkuk ettirildiği, davacının bu ücretler eklendiğinde aylık ücretinin 6.387,19 USD olduğu, bu miktarın tamamının temel ücret olarak kabul edilmemesinin yerinde olduğu, işveren tarafından davacıya her 6 ayda bir 14 gün izin verildiği, davacının kullanmadığı 21 gün izninin bulunduğu, fesihten sonra davacıya yapılan ödeme mahsup edildiğinde bakiye izin alacağının kaldığı, çalışma Cezayir’de gerçekleştiğinden davacı tarafından Türkiye’de ödenen gelir vergisi bulunmadığından asgari geçim indirimi alacağının reddinin doğru olduğu belirtilerek taraf vekillerinin istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuşlardır.
B. Temyiz Sebepleri
1. Davacı vekili; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar ederek temyiz yoluna başvurmuştur.
2. Davalı tarafın temyiz dilekçesi miktardan reddedildiğinden, temyiz sebeplerine yer verilmemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, davacının ihbar tazminatına hak kazanıp kazanmadığı, aylık ücret miktarı ile fazla çalışma, hafta tatili, ulusal bayram ve genel tatil alacaklarının hesaplanması, davacının ikramiyeye hak kazanıp kazanmadığı ve yıllık ücretli izin hususlarındadır.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Kanun'un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 371 inci maddesi.
2. 5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun'un 24 ve 27 nci maddeleri.
3. 4857 sayılı İş Kanunu'nun 17, 24, 32, 41, 44, 46 ve 53 ve 59 uncu maddeleri.
3. Değerlendirme
1. Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
A. Davalı Temyizi Yönünden
Davalı vekilinin temyiz dilekçesinin miktardan REDDİNE,
Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine,
B. Davacı Temyizi Yönünden
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
24.10.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.