Logo

9. Hukuk Dairesi2024/11375 E. 2024/16222 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacı işçinin, Rusya'da davalı şirket nezdinde çalıştığı dönemde ücretinin eksik ödendiği, fazla mesai, hafta tatili, ulusal bayram ve genel tatil ücretlerinin ödenmediği, yıllık izinlerinin kullandırılmadığı ve kıdem tazminatının ödenmediği iddiasıyla açtığı alacak davasında, uygulanacak hukuk, zamanaşımı, iş sözleşmesinin geçerliliği, ücret ve tazminat alacaklarının hesaplanması uyuşmazlığı.

Gerekçe ve Sonuç: Davacı işçinin ücreti, fazla mesai, hafta tatili, ulusal bayram ve genel tatil ücretleri ile yıllık izin ücretlerinin hesaplanmasında ve zamanaşımı süresinin değerlendirilmesinde eksik inceleme ile hüküm kurulduğu gözetilerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının ortadan kaldırılmasına ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi

Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesinin 31.12.2019 tarihli ve 2018/285 Esas, 2019/760 Karar sayılı kararı ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesinin 22.09.2022 tarihli ve 2020/743 Esas, 2022/3435 Karar sayılı kararı ile uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanmadığı gerekçesiyle İlk Derece Mahkemesinin söz konusu kararının ortadan kaldırılmasına, davanın yeniden görülmesi için dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesinin kaldırma kararı üzerine yeniden yargılama yapan İlk Derece Mahkemesince, asıl davanın kısmen kabulüne, birleşen davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince taraf vekillerinin istinaf başvurularının ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

1. Davacı vekili asıl dava dilekçesinde; müvekkilinin davalılardan ... Endüstri Tesisleri İnşaat ve Ticaret AŞ (... Şirketi) ile imzaladığı iş sözleşmesi kapsamında Rusya Federasyonu'nda bulunan ... şantiyesinde çalıştığını, her iki davalı Şirket arasında adi ortaklık ilişkisi bulunduğunu, davacı ile davalı işveren arasında Türkiye İş Kurumu (İŞKUR) nezdinde iş sözleşmesi yapıldığını, söz konusu sözleşme ile çalışılan ülke mevzuatı gereği olarak ikinci bir sözleşmenin yapılabileceğinin öngörüldüğünü; bununla birlikte yapılan sözleşmede işçinin hak ve yükümlülüklerine ilişkin olarak yapılan düzenleme gereği davacı işçinin Rus mevzuatında lehine olan tüm hükümlerden ve imtiyazlardan faydalanacağı hususunda anlaşma sağlandığını, Rusya'ya gidildiğinde bir de Rusça sözleşme imzalandığını, Rusça sözleşmede uygulanacak mevzuata ilişkin olarak gerek Türk, gerek Rus mevzuatının sağladığı garanti ve tazminatların uygulanacağı hususunda anlaşma sağlandığını, sözleşmede Rus mevzuatının uygulanacağı ve taraflar arasındaki sözleşmelerde yer almayan durumlarda Rusya Federasyonu iş hukuku kapsamında uyuşmazlığın çözülmesi gerektiğinin belirtildiğini, İŞKUR nezdinde yapılan iş sözleşmesi ile davacının saat ücretinin 4,50 USD olarak belirlendiğini ancak müvekkiline çalıştığı süre boyunca saat ücretinin %50 zamlı olarak 6,75 USD üzerinden ödendiğini, sonraki sürede ise müvekkilinin saat ücretinin 5,25 USD'ye çıktığını ve ve bu dönemde de müvekkiline 7,87 USD üzerinden ücret ödendiğini, Rusya'da imzalanan sözleşmede "İşçi için çalışma ücretine eklenecek aylık olarak %80 tutarında bölge katsayısı belirlenmiştir." şeklinde düzenleme olduğunu, bu katsayının uygulanmadığını, ücretinin eksik ödendiğini, davacının haftanın 7 günü çalıştığını, sonradan imzalanan sözleşme ile günlük 8 saat ve haftalık 45 saatlik sözleşmenin geçersiz sayılması gerektiğini, Rusya mevzuatında haftalık çalışma süresinin 40 saat olduğunu, davacıya fazla çalışma ücretinin Rusya mevzuatına göre ödenmediğini, fazla çalışma ve hafta tatili ücretlerinin eksik ödendiğini, davacının Rus ve Türk mevzuatına göre tüm tatil olan günlerde çalışmasına rağmen bir ödeme yapılmadığını, davacının işveren nezdinde vahta sistemi ile çalıştığını, davacının uzak kuzey bölgesinde çalışması nedeni ile ayrıca 24 günlük ek yıllık izin hakkı bulunduğunu, ancak davacıya ne 24 günlük ne de 28 günlük izin hakkının davalı işverence kullandırılmadığını ve bir ödeme de yapılmadığını, iş sözleşmesinin feshi ile birlikte davacıya kıdem tazminatı ödenmediğini, ihbar öneli kullandırılmış ise de iş arama izni kullandırılmadığını, davacıya 8 kişilik odalarda kalınacağının söylenmesine rağmen 16 kişilik odalarda kalmaya zorlandığını, öte yandan 4 kişilik odalarda kalması gerekip 8 kişilik odalarda kalması gerekenlere 400,00 USD veya 500,00 USD ödeme yapıldığı hâlde davacıya yapılmadığını, bir grup işçiye yapılan yıpranma tazminatı ödemesinin davacıya yapılmadığını, bir kısım ücretlerinin ödenebilmesi için davacıya zorla ibraname imzalatıldığını ileri sürerek kıdem tazminatı, yıpranma tazminatı, manevi tazminat ile fark ücret, fazla çalışma ücreti, ulusal bayram ve genel tatil ücreti, hafta tatili ücreti, yatak ücreti, yıllık ücretli izin ve iş arama izin ücreti alacaklarının davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

2. Davacı vekili birleşen ... 12. İş Mahkemesinin 2023/202 Esas sayılı dosyasındaki dava dilekçesinde; davacıya çalıştığı süre boyunca vardiya arası izinlerinin ve yıllık izinlerinin kullandırılmadığını, Rus iş mevzuatı ve iş sözleşmesi hükmüne göre vardiya arası izinlerin yıllık izinden ayrı izinler olduğunu iddia ederek 7.585,21 USD yıllık izin ücretinin davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

1. Davalı ... Şirketi vekili cevap dilekçesinde; davanın husumet yönünden reddi gerektiğini, yurt dışında çalıştığı iddia edilen işçinin, Türkiye'deki şirketi ile bir bağının bulunup bulunmadığının anlaşılması için İŞKUR iş sözleşmesinin Mahkemece incelenmesi gerektiğini, zamanaşımı def'inde bulunduklarını, fahiş ücretin kabul edilemeyeceğini, davacının yurt dışında çalıştığı göz önünde bulundurulduğunda ücretinin brüt ücrete çevrilmemesi gerektiğini, faiz türü ve başlangıcına ilişkin talepleri kabul etmediklerini savunarak davanın reddini istemiştir.

2. Davalı ... Endüstri Tesisleri İmalat ve ... AŞ (... Şirketi) vekili cevap dilekçesinde; davacının çalıştığı projenin Rusya Sibirya'da Kutup Dairesi içerisinde bulunan ... Yarımadası'nda dünyanın sayılı doğalgaz kaynaklarından birinin işletilmesi için kurulan Sıvılaştırılmış Doğal Gaz (...) Tesisinin inşaatı olup tesisi işletecek şirketlerin... ve Fransız ... Şirketleri olduğunu, tesisin anahtar teslimi işini Fransız ... ile ... ... ... Şirketlerinin üstlendiğini, bu Şirketlerin tesisin önemli bir kısım inşaatını ... (... ... ...) ve ... Şirketlerinin adi ortaklık-joint venture şeklinde oluşturduğu ... JV'ye ihale ettiğini, ... ve ... Şirketlerinin ayrı ve bağımsız şirketler olduğunu, husumet itirazında bulunduklarını, İŞKUR sözleşmesinin Rusya'da imzalandığı öne sürülen iş sözleşmesi ile bir ilişkisinin olmadığını, 5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun (5718 sayılı Kanun) uyarınca yabancılık unsuru taşıyan sözleşmelerin Türk kamu düzenine aykırı hükümlerinin uygulanmasının mümkün olmadığını, yargılamanın Türk hukuku gözetilerek yapılması gerektiğini, İŞKUR sözleşmelerinin matbu hükümler içerdiğini, tarafların ücret ve süre dışında bir müdahalede bulunamadıkları sözleşmeler olduğunu, davacıya ihbar öneli verildiğini, iş arama izni ve yıllık izinlerinin kullandırıldığını, çıkış sırasında hak ettiği tüm kıdem tazminatının, kullanılmayan yıllık izin ücretleri ile çalışması sırasında hak ettiği tüm fazla çalışma, hafta tatili, ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacakları ile çalışmasına ilişkin ücret alacaklarının eksiksiz ödendiğini, davacının yıpranma tazminatı ve yatak ücreti taleplerinin yersiz olduğunu, manevi tazminatın da yersiz olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacının 27.02.2017-28.02.2018 tarihleri arasında 1 yıl 2 gün süre ile çalıştığı, aylık ücretinin net 2.268.00 USD olduğu, davacının alacaklarının Rus iş mevzuatına göre hesaplandığı, Rus iş hukukunda iş arama izni olmadığından bu alacağa hak kazanamadığı, yıllık izinlerin kullanıldığı, 11.01.2023 tarihli bilirkişi raporunda hesaplandığı şekliyle davacının kıdem tazminatı, fazla çalışma ücreti, hafta tatili ücreti, ulusal bayram ve genel tatil ücretine hak kazandığı, davacının saatlik ücretinin %50 zamlı değil %80 zamlı olarak ödenmesi gerekirken davalı işverence %50 zam uygulandığından davacının fark ücret alacağına hak kazandığı, şantiyede çalışan bir grup işçiye çalışılan bölgenin özellikleri nedeniyle yıpranma tazminatı ödenip davacıya ödeme yapılmadığının da ispatlanamadığından bu talebin reddi gerektiği, davacı ile aynı koşullarda çalışan işçilere yatak ücreti ödenip ödenmediği, ödenmişse miktarı ispatlanamadığından bu talebin de reddi gerektiği, davacının ispatlanamayan manevi tazminat talebinin reddine karar verildiği, hüküm kurulan alacakların zamanaşımına uğramadığı belirtilerek asıl davanın kısmen kabulüne, birleşen davanın ise reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuşlardır.

B. İstinaf Sebepleri

1. Davalı ... Şirketi vekili istinaf dilekçesinde; davacının kendi işçileri olmadığını, husumetten ret kararı verilmesi gerektiğini, alacakların zamanaşımına uğradığını, Rus hukuku kuralları tamamen araştırılmadan dosyanın Türk hukukuna göre karara çıkmasının hatalı olduğunu, davacının hizmet süresinin hatalı tespit edildiğini, davalı Şirket ile davacı arasında sözleşmede kararlaştırılan ücretin 268 ruble olduğunu, bilirkişinin bordroda yer alan ücret seviyesinin %80 zamlı hesaplanarak ücret tespiti fark alacakların hesaplanmasının hatalı olduğunu, davacı belirli süreli iş sözleşmesi ile çalıştığından kıdem tazminatına hak kazanamadığını, davacının fazla çalışma yapması hâlinde saatlik ücretinin 1,8 katının kendisine ödeneceğine dair sözleşmede bir hüküm yer almadığını, davacının hafta tatillerinde çalışmadığını bu durumun bordrolardan açıkça belli olduğunu, davacının Rusya'da yer alan ulusal bayram ve genel tatil günlerinde çalışmadığını, tanık beyanına göre yapılan hesaplamadan %30 oranından az olmamak üzere indirim yapılması gerektiğini belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.

2. Davalı ... Şirketi vekili istinaf dilekçesinde; dosyaya vahta hükümlerinin kazandırılması gerekirken Mahkemece böyle bir tespit yapılmaksızın hüküm kurulmasının hatalı olduğunu, alacakların zamanaşımına uğradığını, bilirkişi raporunda esas alınan ikinci sözleşmenin imzalandığı tarihten önceki döneme uygulanmasının hatalı olduğunu, sözleşmede davacının işe başladığı tarihin 16.10.2017 olarak belirlendiğini, davacının kıdem tazminatı hakkının bulunmadığını, ücret ve giydirilmiş ücret tespitinin hatalı olduğunu, dosyaya sunulan bordroların ve ibranamenin dikkate alınmadığını, faiz türünün hatalı belirlendiğini, davacının fazla çalışma, hafta tatili ile ulusal bayram ve genel tatil ücret alacaklarının bulunmadığını belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.

3. Davacı vekili istinaf dilekçesinde; yıllık izin ile vahta izninin ayrı izinler olduğunu, dosya içerisinde davacıya kullandırıldığı belirtilen 60 günlük iznin vahta izni olduğunu, Türk mevzuatı kapsamında iş arama izninin değerlendirilmesi gerektiğini, iş sözleşmesinin tercümesi için yapılan giderin yargılama gideri olarak kabulü gerektiğini, bazı işçilere ödenen yatak ücretinin davacıya ödenmediğini, davacının kuzey bölgesinde çalışması nedeniyle yıpranma tazminatı ödendiği yorumunun hatalı olduğunu, gerekçe gösterilmeden manevi tazminat talebinin reddinin hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğunu, faiz başlangıç tarihlerine hatalı hükmedildiğini, kıdem tazminatı dışında fazlaya ilişkin hakların saklı tutulduğuna gerekçeli kararda yer verilmediğini belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacının Rusya ... mevkinde doğal gaz şantiyesinde çalıştığı, ücret tespitinin dosya kapsamına uygun olduğu, davalılara husumet yöneltilmesinde bir hatanın bulunmadığı, davacının iş sözleşmesinin kıdem ve ihbar tazminatını hak etmeyecek şekilde feshedildiğinin ispatlanamadığı, yıllık izne ilişkin verilen hükmün yerinde olduğu, Rusya Federasyonu İş Kanunu'nun 91 inci maddesinde haftalık çalışma süresinin 40 saat olarak düzenlendiği, davacının fazla çalışma ücretinin bordro bulunan dönem yönünden bordrolara göre bordro bulunmayan dönem yönünden ise tanık beyanlarına göre hesaplandığı, Rus İş Kanunu'nda indirime ilişkin bir hüküm bulunmadığı, Rusya Federasyonu İş Kanunu'nun 112 nci maddesinde çalışılmayan tatil günlerinin sıralandığı, aynı Kanun'un 152 ve 153 üncü maddelerinde bayram tatili alacaklarının %100 zamlı hesaplanması gerektiğinin, ayrıca tatillerde çalışanın talebi üzerine de kendisine başka bir gün izin verileceğinin belirtildiği, davacının ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacağı hesabı ile hafta tatili ücreti hesabının dosya kapsamına uygun olduğu, davacının sözleşmeye uygun olarak ücretlerinin ödenmediği, bakiye ücret alacağının bulunduğu, iş sözleşmesindeki "İşçi maaşına ek ücret olarak çalışma bölgesi yıpranma payı olarak 1.80 çarpan uygulanacaktır." düzenlemesinin ücret miktarının belirlenmesine yönelik olup ayrıca bir tazminat hakkı olarak değerlendirilemeyeceği, Rusya Federasyonu İş Kanunu’nun 392 nci maddesi gereğince, davanın 1 yıllık zamanaşımı süresinde açıldığının anlaşıldığı, zamanaşımına ilişkin davalılarca yapılan itirazın yerinde olmadığı, istinaf nedenlerinin yerinde olmadığı gerekçesiyle taraf vekillerinin istinaf başvurusunun ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuşlardır.

B. Temyiz Sebepleri

1. Davalı ... Şirketi vekili, istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar ederek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozularak ortadan kaldırılması ve davanın reddine karar verilmesi istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.

2. Davalı ... Şirketi vekili, istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar ederek ve davacının giydirilmiş ücreti tespit edilirken eklenen sosyal yardımın fahiş olduğunu, 150,00 USD yerine 150,00 Rus rublesi olması gerektiğini ve husumet itirazları bulunduğunu ileri sürerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozularak ortadan kaldırılması ve davanın reddine karar verilmesi istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.

3. Davacı vekili, istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar ederek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozularak ortadan kaldırılması istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, iş sözleşmesine uygulanacak hukuk, davanın süresinde açılıp açılmadığı, davacı işçi tarafından imzalanan ikinci iş sözleşmesinin geçerliliği, hükümlerinin ne şekilde uygulanacağı, davacının ücretinin miktarı, talep ettiği tazminat ve alacaklara hak kazanıp kazanmadığı ile alacakların hesabına ve faize ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 371 inci maddesi.

2. 5718 sayılı Kanun'un 2, 5, 8, 27, 40 ve 44 üncü maddeleri.

3. Rusya Federasyonu İş Kanunu'nun 81, 91, 108, 111, 112, 114, 115, 116, 152, 153, 178, 180, 302 nci maddeleri ile ilgili diğer hükümleri.

4. Rusya Federasyonu İş Kanunu'nun, iş sözleşmesinin sona erdiği tarihte yürürlükte olan 392 nci maddesi şu şekildedir:

"Çalışan, hakkının ihlal edildiğini öğrendiği veya öğrenmesi gerektiği günden itibaren üç ay içinde bireysel iş uyuşmazlığının çözümü için mahkemeye başvurma hakkına sahiptir.

Çalışan, ücretlerin ve diğer ödemelerin ödenmemesi veya eksik ödenmesine ilişkin bireysel işçi ihtilaflarının çözümü için, işten çıkarılma nedeniyle ödenmesi gereken ücretlerin ve diğer ödemelerin yapılmaması veya eksik ödenmesi de dahil olmak üzere, bu tutarların ödenmesi için belirlenen tarihten itibaren bir yıl içinde mahkemeye başvurma hakkına sahiptir. (03.07.2016 tarihli Kanun ile değişiklik yürürlüğe girmiştir)

İşveren, çalışanın işletmeye verdiği zararın tazminine ilişkin uyuşmazlıklarda, zararın tespit edildiği tarihten itibaren bir yıl içinde mahkemeye gitme hakkına sahiptir.

Bu maddede belirtilen sürelerin geçerli bir nedenle kaçırılması durumunda, bu süreler mahkeme tarafından tekrar başlatılabilir."

3. Değerlendirme

1. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre taraf vekillerinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2. Taraflar arasında davacının ücreti konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır.

Dosya kapsamında iki adet iş sözleşmesi bulunmakta olup bu sözleşmelerden ilki 17.02.2017-16.08.2017 dönemini kapsayan 21.02.2017 tarihli İŞKUR sözleşmesidir. İlk sözleşmenin süresi 16.08.2017 tarihinde sona ermesine rağmen davacı işçinin çalışmaya devam ettiği uyuşmazlık dışıdır. Böylece İŞKUR nezdinde düzenlenen iş sözleşmesi devam ederken, taraflar arasında 16.10.2017 tarihinde ikinci bir iş sözleşmesi imzalanmıştır. Her iki iş sözleşmesi işçinin ücret miktarına yönelik olarak farklı düzenlemeler içermektedir.

İŞKUR sözleşmesinde davacının saatlik ücretinin 4,50 USD olarak belirlendiği ve bordrolar incelendiğinde, saat ücretinin 2017 yılı Haziran ayı itibarıyla 5,25 USD'ye yükseltildiği anlaşılmaktadır. 16.10.2017 tarihli ikinci sözleşmenin "Emeğin ödenmesi" başlıklı 5 inci maddesinde;

"5.1. İşçiye çalışma karşılığında saat ücret 268 (İki yüz altmış sekiz) Rus Rublesi ödenir.

5.2. İşçiye vardiya usulü çalıştığı her takvim günü ve vardiyaya gidiş dönüş günleri dahil her gün için ekstra günlük 500 (Beş yüz) Rus Rublesi ödenir." düzenlemesinden sonra maddenin devamında "5.3. İşçiye çalıştığı bölge şartlarına göre maaşına ekstra %80 ilave ücret oranı uygulanır." şeklinde düzenleme yer almaktadır.

Davacı taraf dava dilekçesinde, İŞKUR sözleşmesindeki 5,25 USD saatlik ücretin işverence %50 artışlı olarak ödendiğini ancak ikinci sözleşmedeki %80 katsayının uygulanmadığını ileri sürerek eksik ödenen ücret farkı alacaklarını talep etmiştir. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda, davacının 5,25 USD olan saat ücretine, ikinci sözleşme süresinin başlangıcı Mayıs 2017 kabul edilmek suretiyle bu tarihten itibaren %80 katsayı uygulanarak davacının alacakları hesaplanmıştır. Mahkemece bilirkişi raporundaki hesaplamalara itibar edilerek hüküm kurulmuş ise de ulaşılan sonuç dosya kapsamına uygun değildir.

Öncelikle belirtmek gerekir ki kanunen veya sözleşme gereği bir zorunluluk olmadığı hâlde, işyerinde uygulanagelen işyeri uygulamaları da çalışma koşullarının belirlenmesinde etkindir. Davalı işveren, İŞKUR sözleşmesinde hüküm bulunmamasına rağmen işçinin saat ücreti üzerine %50 oranında zam uygulayarak davacının ücretini ödemiş, ikinci sözleşme imzalandıktan sonra da 5,25 USD saat ücreti üzerine %50 katsayı uygulayarak aynı uygulamayı sürdürmüştür. Bu hâlde işverenin ilk iş sözleşmesinde belirlenen ve sonra 5,25 USD olarak artırılan saat ücretini %50 zamlı olarak ödemeyi sürdürmesi işyeri uygulaması hâline geldiğinden, söz konusu uygulamadan tek taraflı olarak dönülmesi çalışma koşullarında esaslı bir değişiklik oluşturur.

Diğer taraftan 16.10.2017 tarihli ikinci iş sözleşmesinde işçinin ücreti, farklı şekilde kararlaştırılmıştır. Bu durumda, ikinci sözleşmenin yürürlüğe girdiği tarihten sonraki dönem bakımından işçiye hangi ücret miktarının ödenmesi gerektiğinin tespit edilmesi gerekmektedir.

Şüphesiz taraflar arasında ilk iş sözleşmesinde kararlaştırılan ücret miktarını azaltan veya bu konudaki işyeri uygulamasını ortadan kaldıran yeni bir iş sözleşmesi imzalanması hukuken mümkündür. Ancak somut olayda; işverence İŞKUR sözleşmesi ile tespit edilen ücrete zam uygulanarak ücret ödenmesi bir işyeri uygulaması hâline gelmiş, bu uygulama ikinci iş sözleşmesinin imzalanmasından sonra da sürdürülmüştür. Hâl böyle olunca ikinci iş sözleşmesine göre tespit edilen ücret ile ikinci iş sözleşmesinin imzalandığı tarihten sonra işyeri uygulaması olarak ödenmeye devam edilen ücret miktarı karşılaştırılmak ve işçinin lehine olan ücret miktarı esas alınmak suretiyle sonuca gidilmelidir.

Açıklanan ilke ve esaslara göre somut olay değerlendirilecek olursa ikinci sözleşmeden görüleceği üzere %80 bölge katsayısı, bu sözleşmede öngörülen 268 Ruble saat ücreti üzerine uygulanabilir bir katsayıdır. Bu nedenle ikinci sözleşmenin ücrete ilişkin 5 inci maddesindeki katsayının İŞKUR sözleşmesindeki saat ücreti olan 5,25 USD üzerine uygulanması ve İŞKUR sözleşme dönemini de kapsayacak şekilde hesaplama yapılması hatalıdır.

Bu durumda ikinci iş sözleşmesinin imzalandığı 16.10.2017 tarihine kadar işçiye, işyeri uygulaması hâline gelen ve önce 4,50 USD, Haziran 2017'den itibaren de 5,25 USD olan saat ücretine %50 zam uygulanarak belirlenen ücretin ödenmesi gerektiği açıktır. Bu tarihten sonraki dönem bakımından ise ikinci sözleşmenin 5 inci maddesindeki düzenleme dikkate alınarak işçiye ödenmesi gereken ücret tespit edilmeli, tespit edilen bu ücret işyeri uygulaması olarak fiilen ödenen ücret (5,25 USD saat ücretinin %50 zamlı hâli) ile karşılaştırılmalı, hangi ücret miktarı daha yüksek ise o miktar işçiye ödenmesi gereken ücret miktarı olarak kabul edildikten sonra varsa fark alacaklar tespit edilmelidir. Eksik incelemeyle karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.

Kabule göre de ikinci iş sözleşmesinin 16.10.2017 tarihinde imzalandığı gözetilmeksizin Mayıs 2017 tarihinden itibaren davacının ücretine %80 kat sayı uygulanarak alacakların hesaplanması da hatalı olmuştur.

3. Maddi hukukun bir müessesesi olan zamanaşımı, hukuki işlem ve ilişkinin esasına uygulanan hukuka tâbidir (..., Milletlerarası Özel Hukuk, ..., 2022, s.315; ..., Türk Milletlerarası Özel Hukuku, ..., 2021, s.127). Buna göre Rusya Federasyonu İş Kanunu'nun bu konudaki hükümlerinin uyuşmazlıkta uygulanması, 5718 sayılı Kanun'un 2 ve 8 inci maddelerinin bir gereğidir.

İlâmın İlgili Hukuk bölümünün (4) numaralı paragrafında yer verilen Rusya Federasyonu İş Kanunu'nun bireysel iş uyuşmazlığının çözümü için mahkemeye başvurma sürelerinin düzenlendiği 392 nci maddesinde sözü edilen süreler, zamanaşımı süresi niteliğindedir. Söz konusu Kanun'un 392 nci maddesinin son fıkrasında, maddede belirtilen sürelerin geçerli bir nedenle kaçırılması durumunda mahkeme tarafından tekrar başlatılabileceği düzenlenmiştir. Kanun'un mahkemeler tarafından uygulanmasına ilişkin olarak Rusya Federasyonu Yüksek Mahkemesinin verdiği 29.05.2018 tarihli ve 15 sayılı kararda; Kanun'un 392 nci maddesinde belirtilen sürelerin işçi tarafından kaçırılması ve geçerli nedenlerin beyan edilmesi durumunda mahkemece sürelerin yeniden verilebileceği, geçerli nedenlerin ise işçinin hastalığı, mücbir sebepler nedeniyle mahkemeye gidememesi, ağır hasta aile bireylerinin bakım ihtiyacı gibi bireysel iş uyuşmazlığının çözümü için mahkemeye başvurma süresini objektif olarak engelleyen koşullar olabileceği açıklanmıştır. Bu objektif koşulların işçi bakımından mevcut olup olmadığı her somut olay açısından ayrı ayrı değerlendirilmelidir.

Davacı asıl dava dilekçesinde tazminat ve işçilik alacaklarının tamamını kısmi dava olarak talep etmiştir. Davacı vekili, 10.12.2019 tarihli dilekçesi ile taleplerini ıslah etmiş; ıslah dilekçesi davalılara 16.12.2019 tarihinde tebliğ edilmiş ve davalı ... Şirketi vekili 18.12.2019 tarihli dilekçesi ile davalı ... Şirketi vekili de 24.12.2019 tarihli dilekçesi ile yasal süresi içerisinde ıslaha karşı zamanaşımı def'inde bulunmuştur. Buna göre dava dilekçesinde talep edilen miktarlar da gözetildiğinde, davalıların ıslaha karşı ileri sürdüğü zamanaşımı def'i dikkate alınmaksızın karar verilmesi hatalıdır.

Birleşen dava bu yönden değerlendirildiğinde; dava dilekçesi 16.04.2023 tarihinde davalılara tebliğ edilmiş ve davalılar 25.04.2023 tarihli birleşen davaya cevap dilekçelerinde yasal süresi içerisinde zamanaşımı def'inde bulunmuşlardır. Birleşen dava tarihi itibarıyla 1 yıllık zamanaşımı süresi dolmuş olup birleşen davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken esas yönünden reddine karar verilmesi hatalı ise de bu hata sonuca etkili olmadığından bozma nedeni yapılmamıştır.

4. Taraflar arasında yıllık izin ücreti konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır.

Somut olayda davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin Rusya'da Uzak Kuzey bölgesinde çalışmış olması nedeniyle davalı işveren nezdinde vahta sistemi ile çalıştığını ve bu sistemde 90 gün çalışma ardından 28 gün dinlenme öngörüldüğünü, 28 günlük yıllık izin ücreti ile müvekkilinin çalışmış olduğu bölge sebebiyle hak kazandığı ek 24 günlük yıllık izin hakkının kullandırılmadığını, vahta arası dinlenme ile yıllık izinlerin farklı olduğunu iddia ederek yıllık ücretli izin alacağı talebinde bulunmuştur.

Mahkemece davacının 28 gün yıllık izin, 24 gün vahta izni olmak üzere toplam 52 gün izne hak kazandığı ancak dosya içerisinde davacıya toplam 60 gün izin kullandırıldığının görüldüğü gerekçesiyle yıllık izin ücreti talebinin reddine karar verilmiştir. Rusya Federasyonu İş Kanunu'nun 115 inci maddesine göre davacı 28 gün yıllık izne; ayrıca Uzak Kuzey bölgesi olan ...'da çalıştığı için de aynı Kanun'un 302 nci maddesine göre 24 gün ek yıllık izin ücreti olmak üzere toplam 52 gün yıllık izne hak kazanmıştır.

Taraflar arasında imzalanan ikinci iş sözleşmesinde de davacının 90 gün vardiya usulü çalışması, 28 gün vardiya arası dinlenme izni olduğu, 28 takvim günü yıllık izin verileceği, ayrıca Uzak Kuzey bölgesinde çalışması sebebiyle 24 takvim gününe kadar ekstra ücretli izin verileceği düzenlenmiştir. Dosya içerisinde yer alan yıllık izin belgelerindeki toplam 60 günlük sürenin ise imzalı puantaj ve ücret bordrolarında vahta arası izni olarak geçtiği ve bu sürelerin vardiya arası süreleri ile uyumlu olduğu da görülmüştür. Bu itibarla davacının kullandığı izinlerin vahta arası izinleri olduğu, yıllık izinlerin ise kullandırılmadığı anlaşılmakla; karar bu yönüyle de hatalı değerlendirmeye dayandığından bozmayı gerektirmiştir.

5. Davacının hüküm altına alınan ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacakları tanık beyanları doğrultusunda hesaplanmıştır. Ancak dosya içerisinde bir kısım imzalı puantaj kayıtlarının da bulunduğu görülmektedir. Mahkemece bilirkişi raporunda hesaplandığı şekliyle ulusal bayram ve genel tatil ücreti hüküm altına alınmış ise de imzalı puantaj olan dönemler açısından da tanık beyanlarına göre sonuca gidilmesi isabetli olmamıştır.Davacının çalışmasının kayıt altına alındığı dönemler için mahkemece bu kayıtlara itibar edilerek hesaplama yapılmalıdır. Zira ulusal bayram ve genel tatil çalışmalarının ispatında, yazılı delilin bulunduğu durumda tanık delili ile sonuca gidilemez. Ulusal bayram ve genel tatil ücreti talebi yönünden yapılacak iş; bilirkişiden ek rapor aldırılıp imzalı puantaj kayıtları üzerinde inceleme yaptırılarak, kayıtlara göre davacının ulusal bayram ve genel tatil günlerinde çalışmasının bulunup bulunmadığının tespiti ile varsa bu günlere ait ücret alacaklarının hesaplanması ve hesaplanan tutardan indirim yapılmaması; puantaj ile kayıt altına alınmayan dönem var ise tanıkların davacı ile çalışma dönemleri ile sınırlı olarak tanık beyanları değerlendirilmek suretiyle hesaplama yapılarak uygun bir indirim de yapıldıktan sonra sonuca gidilmesinden ibarettir. Eksik inceleme ile sonuca gidilmesi hatalı olup ayrıca bozmayı gerektirmiştir.

6. Dosyada mevcut ve davacı tarafça imzasının inkâr edilmediği son ay ücret bordrosunda 1.374,41 USD kıdem tazminatı tahakkuku yer aldığı görülmektedir. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda kıdem tazminatı hesabı yapılırken belirtilen miktarın dikkate alınmaması da hatalı olmuştur.

7. Diğer yandan, yabancı para borcuna hangi faizin uygulanacağı 3095 sayılı Kanun'un 4/a maddesinde düzenlenmiş olup ilgili düzenlemede "Sözleşmede daha yüksek akdi veya gecikme faizi kararlaştırılmadığı hallerde, yabancı para borcunun faizinde Devlet Bankalarının o yabancı para ile açılmış bir yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faiz oranı uygulanır." kuralına yer verilmiştir. Somut olayda döviz cinsinden hüküm altına alınan alacaklara Devlet bankalarının USD ile açılmış bir yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faiz oranı uygulanması gerekirken bu husus gözetilmeksizin karar verilmesi 3095 sayılı Kanun'un 4/a maddesine aykırılık teşkil etmektedir.

8. İlk Derece Mahkemesinde gerekçeli karar yerinde hükme esas alınan bilirkişi raporunun 11.01.2023 tarihli rapor olduğu yazılmasına rağmen dosya içerisinde ve UYAP kapsamında anılan tarihli bir raporun bulunmadığı, karar gerekçesinin içeriğine ve hüküm altına alınan miktarlara göre İlk Derece Mahkemesince hükme esas alınan bilirkişi raporunun 10.03.2023 tarihli rapor olduğu anlaşılmıştır. Ancak bu durumun sonuca etkili olmadığı anlaşıldığından eleştirmekle yetinilmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1. Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,

2. İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,

Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgililere iadesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

17.12.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.