Logo

9. Hukuk Dairesi2024/11655 E. 2024/12794 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davalı kamu kurumu ile hizmet alım sözleşmesi imzalayan şirketler arasında muvazaalı alt işverenlik ilişkisi olup olmadığı, buna bağlı olarak davacının davalı kurumun işçisi sayılıp sayılamayacağı ve ikramiye, ilave tediye ile döner sermaye payı gibi alacaklarının bulunup bulunmadığı hususunda ihtilaf bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: 657 sayılı Kanun'un 36. maddesi uyarınca sağlık hizmetlerinin hizmet alımı yoluyla gördürülmesinin mümkün olması ve davacının da bu kapsamda çalıştırılması karşısında, davalı kamu kurumu ile dava dışı işverenler arasında muvazaalı alt işverenlik ilişkisi bulunmadığı ve davacının toplu iş sözleşmesinden de yararlanamayacağı gözetilerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 29. Hukuk Dairesi

KARAR : İstinaf başvurusunun kabulü ile davanın kısmen kabulü

İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul 34. İş Mahkemesi

Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince, başvurunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin davalı işyerinde laboratuvar teknikeri olarak çalıştığını, kesintisiz şekilde aynı hastanede çalışmasına karşılık Bakanlığın alt işverenlik ilişkisi kurduğu şirketler üzerinden çalıştırıldığını, davalı işverenin talimatları doğrultusunda iş gördüğünü, davacının yaptığı işin niteliği gereği alt işverene verilebilecek işlerden olmadığını, davalı Bakanlık ile alt işveren şirketler arasında kurulan ilişkinin muvazaalı olduğunu, kadrolu işçilere tanınan haklardan ve Bakanlığın taraf olduğu toplu iş sözleşmelerinden davacının yararlanamadığını ileri sürerek fark ücret, ikramiye ve ilave tediye ücretleri ile döner sermaye payı alacağının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçesinde; alacakların zamanaşımına uğradığını, davacının Bakanlığın çalışanı olmadığını, İdare ile alt işveren şirketler arasında imzalanan laboratuvar hizmet alım sözleşmeleri kapsamında çalıştığını, davacının herhangi bir ücret alacağı bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; toplanan deliller, tanık beyanları ve tüm dosya kapsamına göre davacının bağlı görüldüğü alt işverenler değiştiği hâlde sürekli davalı Bakanlık bünyesinde asıl işlerde davalının emir ve talimatı altında muvazaalı bir şekilde çalıştığı, toplu iş sözleşmesi hükümleri ve tanık beyanlarına göre davacının ilave tediye, ikramiye ile döner sermaye payı alacağına hak kazandığı ancak davacının ücret bordrosu ile emsal işçi ücret bordrosu karşılaştırıldığında davacının fark ücret alacağının bulunmadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davalı vekili; alacakların zamanaşımına uğradığını, ücretin hatalı belirlendiğini belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının ortadan kaldırılması ve davanın reddine karar verilmesi istemi ile istinaf yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacının davalı ... Bakanlığına bağlı hastanelerde, Sağlık Bakanlığından ihaleyle iş alan şirketler işçisi olarak çalıştığı, dinlenilen tanık beyanları dikkate alındığında yaptığı işin "tıbbi laboratuvar teknikerliği" olduğu ve muvazaalı olarak çalıştırıldığının anlaşıldığı, İlk Derece Mahkemesince hükme esas alınan bilirkişi raporundaki hesaplamaların delil durumuna uygun olduğu, davanın kısmen kabulüne karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı ancak davalı ... Bakanlığının harçtan muaf olduğunun gözetilmemesinin hatalı olduğu gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı vekili; zamanaşımı def'inin dikkate alınmadığını, İdare tarafından alınan hizmet alım işinin personel çalıştırmaya dayalı olmayıp, hizmet alımı şeklinde olduğunu, davacı ile davalı Kurum arasında iş sözleşmesi bulunmadığını, davalı Bakanlığın davada husumeti bulunmadığını, faiz türü ve başlangıç tarihinin hatalı belirlendiğini, dava dilekçesinde yer alması gereken zorunlu unsurların huzurdaki davada bulunmadığını bu nedenle davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi gerektiğini, muvazaalı bir işlem söz konusu olmadığını, usule uygun hizmet satın alınması yolu ile işlerin görüldüğünü, kadroya geçme usullerinin belirli olduğunu ve bu şartları taşıyanların kadroya geçirildiğini, sürekli olmayan bir işçinin kadroya geçen işçiye ödenen sosyal ücret farkını talep etmesinin kabul edilebilir olmadığını ayrıca tüm firmalara davanın ihbarı gerektiğini belirterek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık; davalı ile hizmet alım sözleşmesi imzalayan dava dışı işverenler arasında muvazaalı ilişki olup olmadığı, buna bağlı olarak davacının davalının işçisi sayılıp sayılamayacağı ve ikramiye, ilave tediye ile döner sermaye payı alacaklarının bulunup bulunmadığı, zamanaşımı ve alacaklara uygulanan faiz noktalarında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 371 inci maddesi.

2. 4857 sayılı İş Kanunu'nun (4857 sayılı Kanun) "Tanımlar" başlıklı 2 nci maddesinin yedinci fıkrası şöyledir:

"Bir işverenden, işyerinde yürüttüğü mal veya hizmet üretimine ilişkin yardımcı işlerinde veya asıl işin bir bölümünde işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işlerde iş alan ve bu iş için görevlendirdiği işçilerini sadece bu işyerinde aldığı işte çalıştıran diğer işveren ile iş aldığı işveren arasında kurulan ilişkiye asıl işveren-alt işveren ilişkisi denir. Bu ilişkide asıl işveren, alt işverenin işçilerine karşı o işyeri ile ilgili olarak bu Kanundan, iş sözleşmesinden veya alt işverenin taraf olduğu toplu iş sözleşmesinden doğan yükümlülüklerinden alt işveren ile birlikte sorumludur."

3. 4857 sayılı Kanun'un 2 nci maddesinin sekizinci fıkrası ise şöyledir:

"Asıl işverenin işçilerinin alt işveren tarafından işe alınarak çalıştırılmaya devam ettirilmesi suretiyle hakları kısıtlanamaz veya daha önce o işyerinde çalıştırılan kimse ile alt işveren ilişkisi kurulamaz. Aksi halde ve genel olarak asıl işveren alt işveren ilişkisinin muvazaalı işleme dayandığı kabul edilerek alt işverenin işçileri başlangıçtan itibaren asıl işverenin işçisi sayılarak işlem görürler. İşletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işler dışında asıl iş bölünerek alt işverenlere verilemez."

4. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (6098 sayılı Kanun) "Sözleşmelerin yorumu, muvazaalı işlemler" başlıklı 19 uncu maddesinin birinci fıkrası şöyledir:

"Bir sözleşmenin türünün ve içeriğinin belirlenmesinde ve yorumlanmasında, tarafların yanlışlıkla veya gerçek amaçlarını gizlemek için kullandıkları sözcüklere bakılmaksızın, gerçek ve ortak iradeleri esas alınır.

"

5. 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu'nun (6356 sayılı Kanun) "Toplu iş sözleşmesinden yararlanma" kenar başlıklı 39 uncu maddesinin ilgili bölümü şöyledir:

"(1)Toplu iş sözleşmesinden taraf işçi sendikasının üyeleri yararlanır.

(2) Toplu iş sözleşmesinden, sözleşmenin imzalanması tarihinde taraf sendikaya üye olanlar yürürlük tarihinden, imza tarihinden sonra üye olanlar ise üyeliklerinin taraf işçi sendikasınca işverene bildirildiği tarihten itibaren yararlanır.

..."

6. 6772 sayılı Devlet ve Ona Bağlı Müesseselerde Çalışan İşçilere İlave Tediye Yapılması ve 6452 sayılı Kanunla 6212 sayılı Kanunun 2 nci Maddesinin Kaldırılması Hakkında Kanun'un 1 vd. Maddeleri, Alt İşverenlik Yönetmeliği'nin 4 üncü maddesi, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun (657 sayılı Kanun) 36 ncı maddesinin birinci fıkrasının (III) numaralı bendi.

3. Değerlendirme

1. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalı vekilinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2. 4857 sayılı Kanun'un 2 nci maddesinin yedinci fıkrasına göre bir işverenden, işyerinde yürüttüğü mal veya hizmet üretimine ilişkin yardımcı işlerinde veya asıl işin bir bölümünde işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işlerde iş alan ve bu iş için görevlendirdiği işçilerini sadece bu işyerinde aldığı işte çalıştıran diğer işveren ile iş aldığı işveren arasında kurulan ilişkiye asıl işveren alt işveren ilişkisi denilmektedir. Maddeye göre asıl işveren, alt işverenin işçilerine karşı o işyeri ile ilgili olarak 4857 sayılı Kanun'dan, iş sözleşmesinden veya alt işverenin taraf olduğu toplu iş sözleşmesinden doğan yükümlülüklerinden alt işveren ile birlikte sorumludur. Dolayısıyla asıl işveren alt işveren ilişkisinin geçerli olarak kurulabilmesi için iki işverenin bulunması, mal veya hizmet üretimine ilişkin bir işin varlığı ve asıl işin bölünerek alt işverene verilmesi hâlinde işletmenin ve işin gereği ile teknolojik sebeplerle uzmanlık gerektirme unsurunun gerçekleşmiş olması gerekir. Sözü edilen bu hususların, aksi kanıtlanabilen adi kanuni karineler olduğu kabul edilmelidir.

3. Muvazaa ise 6098 sayılı Kanun'da düzenlenmiş olup tarafların üçüncü kişileri aldatmak amacıyla, kendi gerçek iradelerine uymayan, aralarında hüküm ve sonuç meydana getirmesini arzu etmedikleri, görünüşte bir anlaşma olarak tanımlanabilir. Muvazaada, taraflar arasında üçüncü kişileri aldatma kastı bulunmakta ve sözleşmedeki gerçek amaç gizlenmektedir. Muvazaa genel ispat kuralları ile ispat edilebilir. Bunun dışında işverenler arasında muvazaalı biçimde asıl işveren alt işveren ilişkisi kurulmasının önüne geçilmek amacıyla 4857 sayılı Kanun'un 2 nci maddesinin sekizinci fıkrasında bazı muvazaa kriterlerine de yer verilmiştir. Maddenin sekizinci fıkrasına göre, asıl işverenin işçilerinin alt işveren tarafından işe alınarak çalıştırılmaya devam ettirilmesi suretiyle hakları kısıtlanamaz veya daha önce o işyerinde çalıştırılan kimse ile alt işveren ilişkisi kurulamaz. Aksi hâlde ve genel olarak asıl işveren alt işveren ilişkisinin muvazaalı işleme dayandığı kabul edilerek alt işverenin işçileri başlangıçtan itibaren asıl işverenin işçisi sayılarak işlem görürler. İşletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işler dışında asıl iş, bölünerek alt işverenlere verilemez.

4. Davalı Bakanlık tarafından sunulan belgelerden ihalelere konu işin; "laboratuvar hizmet alım işi" olduğu, işin teknik özelliklerinin ve görev tanımlarının teknik şartnamelerde açıklandığı, laboratuvar hizmet alımı işinin; listelerde adı olan hastane ve bu hastanelere bağlı semt polikliniklerinin merkez ve acil laboratuvarlarına kısım kısım cihazların kurulması, Laboratuvar Bilgi Yönetim Sistemine (LBSY) cihazların bağlanması, teknik destek verilmesi, KİT sarf malzemelerinin temini, çalışılan test sonuçlarının LBSY'ye aktarımı, numune alma hizmeti, hastaneler arası numune ve malzeme transferlerini kapsadığı anlaşılmıştır. Dosyadaki bilgi ve belgelere göre davacı işçi söz konusu hizmet alım sözleşmeleri kapsamında laboratuvar teknikeri olarak çalışmıştır.

5. Somut olayda laboratuvar hizmetlerine yönelik verilen ve bu kapsamda davacı tarafından yapılan iş, 657 sayılı Kanun'un 36 ncı maddesinin birinci fıkrasının (III) numaralı bendinde tek tek sayılmak suretiyle kapsamı belirtilen "Sağlık Hizmetleri ve Yardımcı Sağlık Hizmetleri Sınıfı"na dâhil olup bu durumda aynı bentte mevcut "Bu sınıfa dahil personel tarafından yerine getirilmesi gereken hizmetler, lüzumu halinde bedeli döner sermaye gelirlerinden ödenmek kaydıyla Bakanlıkça tespit edilecek esas ve usullere göre hizmet satın alınması yoluyla gördürülebilir." şeklindeki düzenlemeye değer verilmesi gerekmektedir. Belirtilen düzenleme dikkate alındığında davacının görevi kapsamına giren işlerin hizmet alımı yoluyla gördürülmesinin yasal olarak mümkün olduğu, davacının belirtilen hizmet alım sözleşmeleri kapsamında işe alındığı ve fiilen yaptığı işin hizmet alımı kapsamında olduğu açıktır. Davacının hizmet alım sözleşmesi dışında başka bir işte çalıştırıldığına dair bir bilgi de dosyada bulunmamaktadır. Bu durumda; davalı Bakanlık ile dava dışı işverenler arasındaki asıl işveren alt işveren ilişkisinin muvazaalı olduğunun kabulü hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.

6. Kabule göre ise, dosya içeriğine göre davacının sendika üyesi olmadığı anlaşılmaktadır. 6356 sayılı Kanun'un 39 uncu maddesi gereğince toplu iş sözleşmesinden yararlanmak için taraf sendikaya üye olmak gerekmektedir. Bu durumda davacının toplu iş sözleşmesinden yararlanamayacağı açık olup toplu iş sözleşmesi hükümlerine göre ikramiye alacağını hesaplayan bilirkişi raporunun hükme esas alınması isabetsiz olmuştur.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan, Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA,

Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

01.10.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.