"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
KARAR : Davanın kısmen kabulü
Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen alacak davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi kararının kaldırılmasına ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin davalı ... İşleri Genel Müdürlüğü (...) ait işyerinde fasılalı olarak değişen alt işveren Şirketler nezdinde 03.01.1994-30.08.1998 ve 29.06.2007-14.02.2019 tarihleri arasında çalıştığını asgari ücret aldığını, bununla birlikte ücret bordrosunda yer alan sosyal yardımların da ödendiğini, iş sözleşmesini emeklilik nedeniyle haklı olarak feshettiğini, çalıştığı süre boyunca fazla çalışma yaptığını, hafta tatillerinde de çalışmaya devam ettiğini, yıllık ücretli izinlerinin kullandırılmadığını ileri sürerek kıdem tazminatı, yıllık ücretli izin, fazla çalışma ücreti ve hafta tatili ücreti alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı ... vekili cevap dilekçesinde; davacının 696 sayılı Kanun Hükmünde Kararname (696 sayılı KHK) gereği 02.04.2018 tarihinde sürekli işçi kadrosuna geçirildiğini Sosyal Güvenlik Kurumundan (SGK) alınan davacının emekliliğe hak kazandığına ilişkin yazı gereğince tüm hak ve alacakları ödenerek iş ilişkisine son verildiğini, asgari işçilik maliyeti %70'in üzerinde bulunan ve personel çalıştırmaya dayalı hizmet alım ihalesi olarak sadece 01.07.2017-30.06.2018 tarihlerini kapsayan ihalenin bu kapsamda olması nedeniyle davacının 01.07.2017-14.02.2019 tarihleri arasındaki çalışma süresinin kıdem tazminatı ödemeye esas hizmet süresi olarak değerlendirildiğini ve kıdem tazminatı ödemesi yapıldığını, yıllık ücretli izinlerinin tamamını kullandığını, 03.01.1994-30.08.1998 tarihleri arasındaki çalışmaların hizmet alımı kapsamında olmadığını, davacının yüklenici firmalar tarafından çalıştırıldığını, müvekkili Kurumda çalışmaların haftada 5 gün 07.30-17.30 saatleri arasında olduğunu ve fazla çalışma yapılmadığı gibi hafta tatillerinde çalışılmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 13.07.2020 tarihli ve 2019/185 Esas, 2020/186 Karar sayılı kararıyla; davacının davalı işyerinde 03.01.1994-30.08.1998 ve 29.06.2007-14.02.2019 tarihleri arasında iki dönem olarak 16 yıl 3 ay 15 gün süreyle çalıştığı ve tazminat hesabına esas günlük brüt ücretinin 109,60 TL olduğu, iş sözleşmesinin haklı nedenle feshine ilişkin ispat yükünün işverende olduğu, davacının birinci dönem çalışmalarının tasfiye edildiğine dair herhangi bir delil sunulmadığı, ikinci dönem çalışmalarının alt işverenler nezdinde 02.04.2018 tarihine kadar gerçekleştiği, bu tarihten sonra davacının 696 sayılı KHK kapsamında sürekli işçi kadrosuna geçirildiği, 14.02.2019 tarihinde sona eren ikinci dönem çalışmasının SGK yazısıyla hâlen yürürlükte olan mülga 1475 sayılı İş Kanunu'nun (1475 sayılı Kanun) 14 üncü maddesinin birinci fıkrasının (5) inci bendi uyarınca emeklilik sebebiyle sona erdirildiği, bu hâliyle davacının kıdem tazminatı almaya hak kazandığı, kısmen kıdem tazminatı ödemesi yapıldığı anlaşıldığından bu ödemenin mahsubuyla tüm hizmet süresine göre hesap edilen bakiye kıdem tazminatı alacağının bulunduğu, aynı şekilde bu hizmet süresine göre belirlenen yıllık ücretli izinlerinin kullandırıldığı ya da ücretinin ödendiğine dair davalı tarafın iddiasını ispat edemediği ve belge sunamadığı anlaşıldığından yıllık ücretli izin alacağına hak kazandığının anlaşıldığı, dosya kapsamı ve tanık beyanlarına göre davacının haftalık 21 saat fazla çalışmasının bulunduğu, ulusal bayram ve genel tatil alacağının bilirkişi raporunda hesaplandığı şekliyle ispatlandığı, bordrolarda tahakkuk ettirilen fazla çalışma ücretlerinin mahsubuyla davacının bakiye fazla çalışma ücreti ve ulusal bayram ve genel tatil ücretine hak kazandığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. Gerekçe ve Sonuç
İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesinin 14.09.2022 tarihli ve 2021/228 Esas, 2022/1616 Karar sayılı kararıyla; 4857 sayılı İş Kanunu'nun (4857 sayılı Kanun) 2 nci maddesinin yedinci fıkrası kapsamında davalı asıl işverenin alt işverenle birlikte sorumluluğu bulunduğundan davalı vekilinin bu açıdan istinaf talebinin yerinde olmadığı, davacının son ücret bordrosu dikkate alınarak belirlenen giydirilmiş ücret miktarında hata bulunmadığı, yine davalı tarafça cevap dilekçesinde zamaşımı def'inde bulunulmadığı dikkate alındığında ve ıslaha karşı zamanaşımı def'i açısından ise fazla çalışma ile ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarına yönelik dava belirsiz alacak davası olarak açıldığından zamanaşımı def'i dikkate alınmadan verilen kararda hata olmadığı, dosya kapsamına, yapılan işin niteliğine, çalışma düzenine göre davacının hak kazandığı ve karşılığının ödendiği davalı işverence ispatlanamayan fazla çalışma ücreti ile kullanılan izinler düşülmek suretiyle davacının hak kazandığı kullandırıldığı veya karşılığının ödendiği davalı işverence ispatlanamayan bakiye yıllık ücretli izin alacağının kabulüne karar verilmesinde hata bulunmadığı, yine dosya kapsamına, yapılan işin niteliğine, çalışma düzenine göre davacının hafta tatili ücreti alacağının hüküm altına alınmasında isabetsizlik bulunmadığı gerekçesiyle davalının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairemizin 06.03.2023 tarihli ve 2022/14563 Esas, 2023/3122 Karar sayılı kararıyla; tarafların diğer temyiz itirazlarının reddine karar verilerek, 03.01.1994-30.08.1998 tarihleri arasındaki dönemde davalının hüküm altına alınan işçilik alacaklarından sorumlu tutulmasını gerektirecek hizmet alım sözleşmesi düzenlenip düzenlenmediği, arada ödenen kıdem tazminatı bulunup bulunmadığı ve varsa mahsubu gerekip gerekmediği hususlarının yöntemince tespit olunarak sonucuna göre davalı Kurumun sorumlu olduğu hizmet süresinin belirlenmesi gerektiği, 20.11.2017 tarihli ve 696 sayılı KHK'nın 127 nci maddesi ile 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'ye (375 sayılı KHK) eklenen geçici 23 üncü madde uyarınca işçinin, sürekli işçi kadrosuna geçişi sırasındaki feragat ve sulh beyanlarına hukuki değer atfedilmesi gerektiği, dava dilekçesinde hafta tatili alacağı talebinde bulunulmasına ve bilirkişi raporunda da hafta tatili alacağı hesaplanmış olmasına rağmen, İlk Derece Mahkemesince hüküm fıkrasında hafta tatili alacağının ulusal bayram ve genel tatil alacağı olarak hüküm altına alınmasının hatalı olduğu gerekçesiyle Bölge Adliye Mahkemesi kararının ortadan kaldırılmasına ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
B. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davacının 03.01.1994-30.08.1998 tarihleri arasında çalıştığı Şirkete, davalı Kuruma ve dava dışı Bakanlığına müzekkere yazıldığı, işyeri tescil kayıtlarının incelendiği, davacıya ait SGK kayıtlarının incelenmesinde; davacının 03.01.1994-30.08.1998 29.06.2007-31.03.2009, 01.01.2010-14.01.2010, 01.03.2010-26.04.2010, 01.01.2011-01.04.2018 tarihleri arasında davalı Kurum tarafından hizmet alınan değişen Şirketler nezdinde ve 02.04.2018-14.02.2019 tarihleri arasında ise davalı Kurum nezdinde çalışmalarının bildirildiği, son işten ayrılış bildirgesine göre iş sözleşmesinin emekliliğe hak kazanması nedeniyle son bulduğunun anlaşıldığı, 29.06.2007-14.02.2019 dönemi çalışmasının 01.04.2018 tarihine kadar olan bölümünden, davalı Kurumun asıl işveren sıfatıyla, bu tarihten sonrası için de sürekli işçi kadrosuna geçirildiği anlaşılmakla işveren sıfatıyla sorumlu bulunduğu, davacının 03.01.1994-30.08.1998 döneminde dava dışı Şirket nezdinde geçen çalışması yönünden işyeri tescil döküm kaydının incelenmesinde, işyerinin mahiyet kodu itibarıyla alt işveren ... ve Tabi kaynaklar Bakanlığının ihale makamı olduğu, işin isale hattı inşaatı işi olduğu, hizmet alımı ihalesine konu işin ... Barajı İsale Hattı yapım işi olup yapılan araştırmada inşaatının ... tarafından yapıldığın anlaşılması karşısında bu dönem çalışmasının da davalı Kurum nezdinde geçtiği sonucuna ulaşıldığı belirtilerek ve bozma öncesi gerekçeler tekrar edilerek davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili; davanın müvekkili Kuruma yöneltilmeyeceğini, davacının işvereninin ihale ile hizmet alımı yapılan Şirketler olduğunu, talep konusu yapılan alacakların zamanaşımına uğradığını, hesaplamaya esas alınan ücretin yanlış hesaplandığını, hizmet süresine ilişkin yapılan tespit değerlendirme ve hesaplamaların hatalı olduğunu, davacının müvekkili İdare çalışanı olduğuna dair hiçbir delil ortaya konulmadığı gibi davacı tanıklarının dahi davacının 2007 yılından beri şoför olarak çalıştığını ifade ettiğini, davacının sürücülü taşıt kiralama hizmet alımı işleri kapsamında 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu'na göre ilgili Şirketler bünyesinde müvekkili İdarenin faaliyetlerinde çalıştırıldığını, bu şekilde çalışan işçilerin izin ve ücretleriyle ilgili yükümlülüklerin tamamen yüklenicilerin sorumluluğunda olduğunu, davacının talep konusu yapılan alacaklarının ödenmediği yönünde Kuruma başvuru yapmadığını, davacının 02.04.2018 tarihinde 696 sayılı KHK ile sürekli işçi kadrosuna alındığı, 14.02.2019 tarihinde emeklilik nedeni ile kendi isteğiyle işten ayrıldığını, bilirkişi raporunda bu hususun dikkate alınmadığını belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının bozulması istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dosya içeriğine, bozmanın mahiyeti ve kapsamına göre taraflar arasındaki uyuşmazlık; davacının 03.01.1994-30.08.1998 tarihleri arasında geçen çalışmasından davalı İdarenin sorumluluğuna ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 371 inci maddesi.
2. 4857 sayılı Kanun'un 2 ve 6 ncı maddeleri ile 36, 41, 46, 53, 59 ve 63 üncü maddeleri, aynı Kanun'un 120 nci maddesi atfıyla hâlen yürürlükte bulunan mülga 1475 sayılı Kanun'un 14 üncü maddesi.
3. Dairemizin 19.01.2010 tarihli ve 2009/12074 Esas, 2010/378 Karar sayılı ve 24.02.2020 tarihli ve 2016/15484 Esas, 2020/2852 Karar sayılı kararları.
3. Değerlendirme
1. Temyizen incelenen İlk Derece Mahkeme kararında ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında temyiz edenin sıfatına göre bir isabetsizlik bulunmadığı ve bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; davalı vekilinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2. 4857 sayılı Kanun'un 36 ncı maddesinde yer alan düzenlemeye göre ihale makamı, işçi ücretlerinin ödenip ödenmediğini kontrol etmek durumundadır. Yapılacak olan kontrol ya da işçinin başvurusu üzerine ödenmeyen ücretlerin bulunduğunun tespit edilmesi hâlinde, belli şartlarla ihale makamının sorumluluğu söz konusu olur. İhale makamının yapmış olduğu ilan üzerine işçilerin başvuruda bulunmamış olmaları, Kamu kurumunun anılan madde kapsamındaki sorumluluğunu ortadan kaldırmayacaktır. Aynı maddenin ikinci fıkrasında ise, işçilerin her hak ediş dönemi için olan ücret alacaklarının üç aylık tutarından fazlası hakkında adı geçen idarelere herhangi bir sorumluluk düşmeyeceği öngörülmüştür. Maddede sözü edilen ücret her hak ediş dönemi için “son üç aylık temel ücret” olarak değerlendirilmelidir. Yine ihale makamının ihbar ve kıdem tazminatı ile kullandırılmayan izinler sebebiyle herhangi bir sorumluluğu söz konusu değildir. Anahtar teslimi suretiyle ihale edilen işlerde, kamu makamlarının fazla çalışma, hafta tatili ile ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacakları yönünden de sorumluluğu bulunmamaktadır.
3. İhale makamı olan kamu kurumunun, her hak ediş dönemine ilişkin son üç aylık ücretten sorumluluğu, Kanundan doğan bir sorumluluktur. İşverenle ihale makamının birlikte dava edilmesi durumunda, müştereken müteselsilen sorumluluğa dair karar verilmelidir. İhale makamının tek başına dava edildiği durumlarda, işçinin mükerrer yararlanmasını önlemek için işverence sözü edilen ücretlerin ödenip ödenmediği araştırılmalıdır.
4. Somut uyuşmazlıkta İlk Derece Mahkemesince; davalı ..., davacının 03.01.1994-30.08.1998 tarihleri arasındaki çalışmasından asıl işveren olarak sorumlu tutulmuştur. Ne var ki varılan sonuç, dosya kapsamı ile örtüşmemektedir.
Dosya içeriğindeki bilgi ve belgelerin ve özellikle bozma kararı sonrası dosyaya getirtilen SGK kayıtlarının incelenmesinden, davacının 03.01.1994-30.08.1998 tarihleri arasındaki dönemde davalı ... Müdürlüğünün o dönemde bağlı kuruşu olduğu ... ve Tabii Kaynaklar Bakanlığına ait işyerinde, adı geçen Kurum adına iş yapan dava dışı ... İnşaat Sanayi Ticaret AŞ işçisi olarak isale hattı inşaatı işinde çalıştığı ve sözü edilen işin anahtar teslimi şeklinde ihale edildiği anlaşılmaktadır. Bu durumda davalı ... Müdürlüğünün sözü edilen döneme ilişkin sorumluluğunun 4857 sayılı Kanun'un 2 nci maddesi kapsamında asıl işveren olarak değil aynı Kanun'un 36 ncı maddesi kapsamında ihale makamı değerlendirilmesi gerekir.
Böyle olunca davalı ... Müdürlüğünün 03.01.1994-30.08.1998 tarihleri arasındaki dönem için sorumluluğu; her hak ediş dönemi için son üç aylık ücretle sınırlı olup davalı bu dönem yönünden hafta tatili ve fazla çalışma ücreti alacaklarından sorumlu tutulamayacağı gibi yıllık ücretli izin ve kıdem tazminatı ödemesinden de sorumlu tutulamaz.
Somut uyuşmazlıkta 03.01.1994-30.08.1998 tarihleri arasındaki döneme ilişkin ücret alacağı talebi bulunmadığı da dikkate alındığında, bu dönemden davalı ... Müdürlüğünün sorumlu tutulması hatalı olmuştur.
Bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeden yanılgılı değerlendirmeyle yazılı şekilde hüküm tesisi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
VII.KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,
02.10.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.